Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/16 E. 2020/193 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2020/16 Esas
KARAR NO : 2020/193

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2014
KARAR TARİHİ : 10/11/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; kapatılan İstanbul Anadolu —-Mahkemesi’nin ———–Sayılı dosyasında davacının ————– olarak tarif edilen ——– yılından bu yana faaliyette bulunduğunu, tescil başvurusunda bulunduğu —————— tescil —– gerekçe gösterilerek reddedildiğini, Ankara ——kararının iptali yönünden dava açtıklarını, davalının markasının tescil edildiği ————— kullanılmadığını, tamamen farklı bir sektörde faaliyet gösterdiğini,———markasının 556 sayılı KHK’nın 14 ve 42. maddeleri uyarınca tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden iptal ve hükümsüzlüğüne ve ————- sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; kullanmama nedeniyle açılan iptal davalarında hukuki yarar şartı olduğunu, davalıya—————- tescilinin iptali ile davacının hukuki bir yararı bulunmadığını, davacının “—— marka başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 7. maddesi değil 8. maddesi uyarınca reddedildiğini ve —– başvurusu yapması halinde markanın tescilinin yapılabileceğini, davalının markasının 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca ciddi kullanımı olduğunu, ancak bu kullanımın —- sınıfta yer alan tüm ürünleri kapsamasa da ——- arasındaki bağlantı nedeniyle sınıfın tamamı bakımından ciddi kullanım ölçütünün kabul edilmesi gerektiğini belirterek, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLER VE GEREKÇE ;Dava, davalı adına tescilli bulunan ————- bu yana kullanılmadığı iddiasıyla 556 sayılı KHK’nun 14.maddesi gereğince açılan marka iptali davasıdır.
Davalıya ait marka tescil kaydı dosya içine getirtilmiş,——–markasının ——Sınıfta davalı adına ————–tarihinde tescil edildiği tespit eidlmiştir.
Kapatılan İstanbul Anadolu —— .FSHH Mahkemesinin ————— tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay ——–.Hukuk Dairesinin ————- tarihli ilamı ile bozularak, mahkemesine iade edilmiş, İstanbul Anadolu —— .FSHH Mahkemesinin kapatılarak mahkememizle birleştirilmesi ile yargılamaya ———–Esas numarası ile devam olunmuştur.
Yargıtay ———. Hukuk Dairesi İstanbul Anadolu ———. FSHHM’nin ———–Karar sayılı kararını “Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra —— yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin ————–karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nin 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozmuştur.
Mahkemece usul ve yasaya uygun bulunan ————- ilamına uyulmuştur.
Bozma sonrası yargılamaya Mahkememizin —————– Esas sayılı davası üzerinden devam edilmiş, Mahkememizin —– Karar sayılı kararıyla davanın dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddenin Anayasa Mahkemesinin————– Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği anlaşılmakla, davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay ———–.Hukuk Dairesinin ——— tarihli ilamı ile bozularak dosya Mahkememize iade edilmiş ve Mahkememizin ———Esas numarasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay ——-. Hukuk Dairesi’nce “Dava, 556 sayılı KHK’nın 14.ve 42. Maddeleri uyarınca açılan kullanmama nedeniyle hükümsüzlük istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir. HMK’nın 297 ve 298.maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141.maddesinin 3.fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Eş anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, aralarında çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2 maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun ———sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir. Somut olayda, mahkeme gerekçesinde, KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların haklılık durumları gözetilerek yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği, bu doğrultuda dava tarihi itibariyle davacının işbu davayı açmakta haklı olduğu ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin tamamının davalıdan tahsilinin gerektiği belirtilmesine rağmen, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu durumda verilen karar, yukarıda açıklanan yasa ve içtihat hükümlerine aykırı olduğundan kararın bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir. Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelemesine gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Davacının marka başvurusunun davalıya ait iptali talep edilen marka nedeniyle reddedildiğinden, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıtır.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ——- tarihli ıslah dilekçesi ile 6769 sayılı SMK’nun 9. maddesinin uygulanması talep edilmişse de; 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Yasasının 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiği, dava tarihinde yürürlükte bulunmadığı, her davanın açıldığı tarihteki koşullara ve yasal düzenlemelere göre değerlendirilmesi gerektiği, kanunların usuli işlemlerin ıslahı suretiyle dahi geriye yürütülemeyeceği gözönüne alınarak ıslah talebinin usulüne uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Markanın kullanıldığını ispat yükü davalı tarafa ait olduğundan, buna ilişkin delillerini sunması için süre verilmiş, bozma kararından önce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. İstanbul Anadolu—– FSHHM’nin ———-Esas sayılı dosyasından alınan 27/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davalının markasının tescilli olduğu ——-. Sınıftaki mal ve hizmetler için ciddi şekilde kullanıldığına dair delil sunulmadığı, bu nedenle iptal koşullarının mevcut olduğu belirtilmiştir.
556 sayılı KHK’nın 14. maddesi ile, markanın kullanılması zorunluluğu getirilmiştir. KHK’da öngörülen 5 yıllık kesintisiz kullanmama hali söz konusu olduğunda, markanın iptaline mahkeme tarafından karar verilebileceği ve marka korumasının sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak bu hüküm Anayasa Mahkemesi’nin ——– Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde; tescilden önce kullanımla yahut kullanım olmaksızın tescille kazanılan marka hakkının mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, bu sebeple marka üzerindeki hakkın temel haklardan olduğu, sadece kanunla sınırlandırılabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14. maddesiyle getirilen kullanma külfetinin mülkiyet hakkı kapsamında bulunan bir sınırlandırma olduğu, mülkiyet hakkına ancak kanunla sınırlandırma getirilebileceği, Kanun Hükmünde Kararname ile sınırlandırma getirilemeyeceği, bu durumun Anayasanın 91. maddesinin 1. fıkrasına aykırı olduğu belirtilmiştir.
Her ne kadar ———— maddesinde de benzer bir hüküm mevcutsa da, bu hükmün markanın kullanma zorunluluğunun mevcut olması halinde uygulanabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14.maddesinin iptali ile iç hukukumuzda markanın kullanılması zorunluluğunun kalmadığı, bu nedenle —– hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 9. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktaysa da bu hüküm ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanabileceğinden Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Ancak toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile davalının dava konusu edilen———-” markasının tescil edildiği tarihten bu yana —— sınıfta tescil kapsamındaki emtialar için ciddi ve etkin bir şekilde kullandığını ispatlayamadığı, davacının davayı açmakta haklı olduğu, yargılama giderlerinin davada haksız çıkan davalı üzerinde bırakılması gerektiği anlaşılmakla, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Islah talebinin REDDİNE,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline ——– gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL peşin harç ve 25,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 50,40 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 332,70 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 2.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.332,70 TL; bozma sonrası yapılan 11,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları olmak üzere toplam 2.343,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde dosyada bulunan bakiye gider avanslarının ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 GÜNLÜK süre içersinde YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.