Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/14 E. 2020/192 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2020/14 Esas
KARAR NO : 2020/192

DAVA : Markanın İptali
DAVA TARİHİ : 30/11/2016
KARAR TARİHİ : 10/11/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka iptali davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı tarafından müvekkilinin ————– ibareli markalarının tescili yönünde ————– başvuru yapıldığını, ancak bu marka başvurularına itiraz edildiğini, itirazların reddedildiğini, ancak buna rağmen müvekkiline ait ——- sayılı markaya————– kararının iptali ile müvekkili markasının hükümsüzlüğü yönünde davanın Ankara ————— Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin———– Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, bununla birlikte davalı tarafın müvekkiline ait marka başvuruları olmasına —- gerekçe gösterilerek marka hakkının ihlal edildiğinin tespiti, durdurulması ve önlenmesi talepli olarak Bakırköy —– Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyası ile de dava ikame edildiğini, tüm bunlara rağmen davalı tarafın ———– markasını tescil tarihinden itibaren ciddi şekilde kullanmadığını, söz konusu markanın 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi uyarınca iptal edilmesi gerektiğini, bu sebeplerle davalıya ait ———— markasının 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı tarafından açılan davanın asılsız iddialarla ve kötü niyetli olarak ikame edildiğini, Anayasa Mahkemesi kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin iptal edildiğini, davanın hukuki hukuki dayanaktan yoksun kaldığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi gereğince davalı adına tescilli ————————ibareli markanın tescilli olduğu sınıflar yönünden dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içerisinde kullanılmaması nedeniyle iptaline ilişkindir.
Davacı tarafından davalı aleyhine markanın kullanılmaması nedeniyle Mahkememizin——– Esas sayılı dosyası ile açılan iptal davasında Mahkememizce davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, usul ekonomisi ilkesi gereğince tahkikat aşamasına geçilmesi ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığına, ön inceleme duruşmasından önce konusuz kalan davada yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve vekalet ücretinin yarısının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verildiği, kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ——-.Hukuk Dairesinin——– Karar sayılı ilamı ile “Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile davanın konusuz kaldığı hususundaki karar doğrudur. Ancak dava konusuz kaldığında; tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda karar oluşturulması da HMK uyarınca zorunlu olmakla , mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmadığı, usul ekonomisi gözetildiği gerekçelendirilmiş ise de, kanuni düzenlemenin bu yönde delil değerlendirmeyi zorunlu kıldığı” gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek kaldırılmıştır.
Mahkememizce yeni esas numarası alınmak suretiyle yargılamaya devam edilmiş ve 23.06.2020 tarihli duruşmada davalı vekiline davaya konu markanın tescil tarihinden dava tarihine kadar ciddi ve etkin şekilde kullanıldığında dair tüm ticari defter ve belgeleri ile fatura ve sair benzer delillerini Mahkememize sunması için inceleme günü olan 24.09.2020 tarihine kadar kesin süre verilmesine, yerinde inceleme talep edeceklerse bu konuda dilekçe sunması için inceleme gününden bir hafta öncesine kadar kesin süre verilmesine, aksi takdirde bu delillerden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına, dosyanın marka uzmanı ve muhasipten oluşacak bilirkişi heyetine tevdi edilerek davalının dava konusu markasını tescilli olduğu mal ve hizmetlerde tescil tarihinden dava tarihine kadar ciddi ve etkin bir şekilde kullanıp kullanmadığı, 556 sayılı KHK’nın 14.maddesindeki iptal koşullarının mevcut olup olmadığında dair rapor alınmasına karar verilmiş ise de, verilen kesin süre içerisinde davalı tarafça ticari defter ve belgelerin sunulmadığı gibi bilirkişi ücretinin de davacı tarafından yatırılmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili —– tarihli dilekçesinde; davalı tarafla karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin taleplerden vazgeçilmesi yönünde anlaşmaya vardıklarını, bu nedenle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili —– havale tarihli dilekçesinde; davacı tarafla vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin talep edilmemesi yönünde karşılıklı bir mutabakata vardıklarını, bu nedenle vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tarafların üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi ile, markanın kullanılması zorunluluğu getirilmiştir. KHK’da öngörülen 5 yıllık kesintisiz kullanmama hali söz konusu olduğunda, markanın iptaline mahkeme tarafından karar verilebileceği ve marka korumasının sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak bu hüküm Anayasa Mahkemesi’nin —- Esas ve —- Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde; tescilden önce kullanımla yahut kullanım olmaksızın tescille kazanılan marka hakkının mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, bu sebeple marka üzerindeki hakkın temel haklardan olduğu, sadece kanunla sınırlandırılabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14. maddesiyle getirilen kullanma külfetinin mülkiyet hakkı kapsamında bulunan bir sınırlandırma olduğu, mülkiyet hakkına ancak kanunla sınırlandırma getirilebileceği, Kanun Hükmünde Kararname ile sınırlandırma getirilemeyeceği, bu durumun Anayasanın 91. maddesinin 1. fıkrasına aykırı olduğu belirtilmiştir.
Her ne kadar —— maddesinde de benzer bir hüküm mevcutsa da, bu hükmün markanın kullanma zorunluluğunun mevcut olması halinde uygulanabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14.maddesinin iptali ile iç hukukumuzda markanın kullanılması zorunluluğunun kalmadığı, bu nedenle —- hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 9. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktaysa da bu hüküm ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanabileceğinden Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —. Hukuk Dairesi’nin kararı doğrultusunda HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin hangi tarafa yükletilmesi gerektiğinin araştırılması için bilirkişi incelemesine karar verilmişse de, tarafların aralarında yaptıkları anlaşma ve mahkememize sundukları dilekçelere göre, karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığı anlaşıldığından, bilirkişi incelemesi yaptırılmasından vazgeçilerek, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Taraflar karşılıklı olarak vekalet ücreti talebinde bulunmadıklarından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Tarafların karşılıklı olarak yargılama gideri talepleri bulunmadığından taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.