Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/12 E. 2020/163 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2020/12 Esas
KARAR NO : 2020/163

DAVA : Markanın Kullanmama Nedeniyle İptali
DAVA TARİHİ : 15/12/2014
KARAR TARİHİ : 08/10/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markanın kullanmama nedeniyle iptali davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin 01.06.2010 tarihinde kurulduğunu ve ————– tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıllık dağıtıcı lisansı aldığını,—– sınıflarda tescili için —- 22.10.2010 tarihinde başvuru yaptığını, —– numaralı başvurularının—–marka bülteninde yayınlandığını, bu başvuruya davalı tarafından——markasına benzediği gerekçesi ile itiraz edildiğini, itiraz kabul edilerek başvurularının reddedildiğini, red kararına yapılan itirazın —- tarafından tekrar değerlendirilerek itiraz ve başvurunun reddine karar verildiğini, davacının ticari unvanının esas unsurunun —” olduğunu, —- ibaresi ile başlayan ticaret unvanına dayanan öncelik hakkından dolayı “—–davacıya 28.12.2011 tarihinde tahsis edildiğini, davacının davalının—————– numaralı ——. sınıftaki hizmetler bakımından kullanmadıklarını, bu hizmetler için 5 yıl süre ile kullanılmaması nedeniyle kısmen iptalini talep ettiklerini, davalının “—- isimli web sitesinde ——- şirketleri ve markaları arasında “—– markasının bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinde, tescil edilen markaların kullanılması yükümlülüğünün getirildiğini, davalının —” markasını korumak amacı ile 45. sınıfın tamamında tedbir markası olarak tescil ettirdiğini, —-” kelimesinin sadece davalı tarafından kullanılan bir marka olmadığını,—- kayıtlarında ve —- nezdinde tescilli —- ibaresi bulunan çok sayıda firma ve marka olduğunu, “—- ibaresinin tek başına ayırt edicilik vasfı az, zayıf marka konumunda olduğunu, bu nedenlerle 45. sınıfın tamamının kullanılmamasına rağmen bir firma üzerinde bırakılmasının kamu yararına olmadığını, bu nedenlerle davalıya ait—– nolu “—– markası, ——-” markası ve —— nolu —————- markalarının —–. sınıftaki hizmetlerde 5 yıl süre ile kullanılmaması nedeniyle kısmen iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davalarında zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, 11.11.2014 tarihinde davacıya ihtarname gönderildiğini, davacı yan adına ———– isimli internet sitesinde, davalı şirket adına tescilli tanınmış —- esas unsurlu markasının ve ticaret unvanının çekirdek unsurunun ayırt edilemeyecek derecede benzerini tescil kapsamında yer alan hizmetler üzerinde kullanıldığının tespit edilmesi üzerine, davalının tescilli markadan doğan haklarına vaki tecavüzün önlenmesini talep ettiğini, davacı tarafın ihtara cevabında, talep edilen hususların kabul edilmediğini ve kullanımlarının TTK’ndan doğan yasal bir kullanım olduğunun bildirildiğini, davalı firma tarafından açılacak olası bir tecavüz davasının önünü kesmek amacı ile işbu davanın açıldığının düşünüldüğünü, davacının davalıdan ve dava konusu markalardan kendilerine keşide edilen ihtarname tarihinden çok önce haberdar olduğunu, işbu davanın kötü niyetli ikame edildiğini, davacının —ve— numaralı başvurulan ——” ibareli marka kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetlerin davalı tarafından yapılan itirazlar üzerine reddedildiğini, davacının red kararına yaptıkları itirazların da —- tarafından reddedildiğini, davacının marka başvurularının reddine gerekçe olarak da davalıya ait markanın gösterildiği hususunu Markalar Dairesi’nce verilen kararın tebliği ile öğrendiğini, bu tebliğlerin tarihlerinin—– olduğunu, 2014 yılının sonunda açılan bu davanın kötü niyetli olduğunu, davalıya ———sayılı markalarının tanınmış marka olduğunu, temelde hukuki menfaatten bahsedebilmek için, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir menfaatin olması, bu menfaatin dava açan hak sahibi ile ilgili olması ve dava açıldığı sırada halen var olmasının, davacının mevcut hukuki durumunu değiştirecek ve iyileştirecek bir hükme ihtiyaç duymasının gerektiğini, tanınmış markanın kullanmama sebebi ile kısmi hükümsüzlüğüne yönelik davalarda hukuki menfaat yokluğu nedeni ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalıya ait —– nolu “—– ibareli, —– nolu ———ibareli ve ———————– sınıftaki hizmetler bakımından 5 yıl süre içinde kullanmama nedeniyle 556 sayılı KHK’nun 14.maddesi gereğince iptaline ilişkindir.
Davacı tarafından davalı aleyhine Kapatılan İstanbul Anadolu ——–.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin ——————— Karar sayılı dosyası ile açılan markanın kullanmama nedeniyle iptali davasında Mahkemece davanın kısmen kabulüne, davalı adına———-” ibareli markanın —— sınıflar bakımından 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince iptaline, ———–markaları hakkında açılan davanın reddine karar verildiği, kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay —-Hukuk Dairesinin ——– Karar sayılı ilamları ile “Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, dava konusu —–. sınıfta tescilli markanın kullanılmadığından bahisle 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca iptaline karar verilmişse de, karar tarihinden sonra — tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin —– Karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, iptali istenen davalı markasıyla ilgili olarak anılan husus değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek bozulmasına karar verilmiş, mahkememizce bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda —– Karar sayılı kararla, davalıya ait———- markaları ile ilgili hüküm kesinleşmiş olduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalıya ait ——— markası ile ilgili davanın reddine karar verilmiş, bu kararın da temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay —-Hukuk Dairesinin —— Karar sayılı ilamı ile “dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Hukuk Genel Kurulunun ——— tarihli kararı) Somut olayda mahkemece, davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yönünde hüküm kurulması isabetli değildir. 6100 sayılı HMK’nın 331/1. maddesi gereğince hakim, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder. Bu durumda, davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, mahkemece dava tarihi esas alınarak tarafların haklılık durumu değerlendirilerek sonucuna göre yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumluluğun tayini için kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.” denilerek bozulmuştur.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi ile, markanın kullanılması zorunluluğu getirilmiştir. KHK’da öngörülen 5 yıllık kesintisiz kullanmama hali söz konusu olduğunda, markanın iptaline mahkeme tarafından karar verilebileceği ve marka korumasının sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak bu hüküm Anayasa Mahkemesi’nin —— Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde; tescilden önce kullanımla yahut kullanım olmaksızın tescille kazanılan marka hakkının mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, bu sebeple marka üzerindeki hakkın temel haklardan olduğu, sadece kanunla sınırlandırılabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14. maddesiyle getirilen kullanma külfetinin mülkiyet hakkı kapsamında bulunan bir sınırlandırma olduğu, mülkiyet hakkına ancak kanunla sınırlandırma getirilebileceği, Kanun Hükmünde Kararname ile sınırlandırma getirilemeyeceği, bu durumun Anayasanın 91. maddesinin 1. fıkrasına aykırı olduğu belirtilmiştir.
Her ne kadar Türkiye’nin taraf olduğu TRIPs’nin 19. maddesinde de benzer bir hüküm mevcutsa da, bu hükmün markanın kullanma zorunluluğunun mevcut olması halinde uygulanabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14.maddesinin iptali ile iç hukukumuzda markanın kullanılması zorunluluğunun kalmadığı, bu nedenle TRİPs hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 9. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktaysa da bu hüküm ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanabileceğinden Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle kullanmama nedeniyle markanın iptalinin talep edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Alınan bilirkişi raporu ile davalının davaya konu olan ——— markasını tescil edildiği tarihten itibaren etkin ve ciddi bir şekilde kullandığının ispatlanamadığı, bu nedenle bu markayla ilgili 556 sayılı KHK’nin 14. maddesi uyarınca iptal koşullarının oluştuğu, ancak bu madde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiğinden davanın konusuz kaldığı, davacının dava açıldığı tarihte dava açmakta haklı olduğu, bu nedenle HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasını gerektiği sonucuna varılmakla,— nolu ——markaları ile ilgili bozma kararı bulunmadığından ve hüküm kesinleşmiş olduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalıya ait —– ile ilgili davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davalıya ait —– numaralı “———” markaları ile ilgili daha önce verilen hüküm kesinleşmiş olduğundan yeniden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davalıya ait —— numaralı “——-markası ile ilgili dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline——- numaralı marka yönünden açılan dava üzerinden ——–gereğince takdir olunan 4.910,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 6.330,50 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%25) 1.582,60 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%75) 4.747,90 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 228,40 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%75) 171,30 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%25) 57,10 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 GÜNLÜK süre içersinde YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.