Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/9 E. 2021/22 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/9 Esas
KARAR NO : 2021/22

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2010
KARAR TARİHİ : 18/02/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğünden kaynaklanan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı adına tescilli —————————-kalarının haksız ve kötü niyetli olarak tescil edildiklerini, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, müvekkili markalardan haberdar olduklarını , davalı firmanın müvekkili şirketin ticaret unvanı ve tescilli markası————-” ibaresini müvekkiline zarar verici şekilde kullandığını, benzer —— göstermeleri nedeni ile aynı unvanları kullanmaları ——- göstermelerinden ötürü müşteriler arasında karışıklığa sebep olduğunu belirterek müvekkili adına tescilli —————- davalının —— yer alan —– ibaresinin —– terkinini, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkiline ait markaların kapsadıkları emtiaların ——sınıflardaki ve mal ve hizmetlere ilişkin olduğunu, davacıya ait olan ve huzurdaki davada ————- markasında yer alan mallar ve hizmetler ise yeni —— —– olarak ———– marka ve işlem dosyalarının incelenmesinde görüleceği üzere müvekkili markalarında yer alan mal ve hizmetlerin tamamının, — ibare bazında yarattıkları benzerlikten farklı olarak zaten ortak ve ilişkili olmadığını, bununla birlikte dava konusu markalar da bütün olarak birbirlerine benzemedikleri gibi, müvekkilinin hak sahibi olduğu bu markaların, davacının hak sahibi olduğunu iddia ettiği ———- sayılı markanın tescil tarihinden önce —- kavuştuğunu, markaların benzer olduklarının kabulü anlamına gelmemekle birlikte , davacı tarafından hak iddiasında bulunulan markaya ve diğer müvekkil markalarına ilişkin olarak hiç bir girişimde eylemde bulunulmamış olduğunu, davacı markası ile ilgili davacı tarafından hiç bir tanıtma ——– bulunulmadığı, davacının bu markasının —– bir kullanımdan öteye geçmediğini, müvekkil tarafından satın alınan markaya ilk tescilden itibaren ve özellikle de müvekkilin satın almasından sonra—— önem verilip bu değerlendirildikten ve markaya ——– sonra hak iddiasında bulunmasının açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacı tarafından kendi———— olan bir takım kişilerden kaynaklı olarak müvekkilini suçlamasının gerçekçi olmadığını, müvekkilinin —— yaptığı sözleşme ile başkası adına tescil almış markaları tamamen iyiniyetli olarak ve bedelini ödeyerek kendi adına devir aldığını, müvekkilinin devir aldığı markayı kullandığını, bu markayı tanıttığını ve bu markaya yatırım yaptığını, müvekkilin aldığı markanın tescilli bir marka olduğunu, satın alma tarihinde de her hangi ———- konusu olmadığını, dolayısıyla burada müvekkilin tescile ——— kötü niyet gibi bir sonuç çıkarılmaması gerektiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü ———- silinmesine ilişkindir .
Davacı …, yargılama sırasında markasını ——- sıfatıyla davaya taraf olmuştur.
Ayrıca davacı vekili dosyaya sunduğu ıslah dilekçesi ile, yargılama sırasında tescil edilen markaların da hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce ————–; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre——– numaralı markaların benzer olduğu gerekçesiyle hükümsüzlüklerine;—– numaralı markaların ayırt edici niteliğe haiz ——– tescil numaralı markanın benzer nitelikte olduğu kabul edilmişse de bu marka yönünden davacının —- hak kaybına uğradığı ve davacının kötü niyetli olduğu gerekçesiyle anılan markalar için davanın reddine; diğer markaların dava açıldığı sırada tescilli olmamaları nedeniyle hukuki menfaat yokluğundan davanın reddine; davalı ——- markası arasında ——bulunmadığı,—– ispatlanamadığı gerekçesiyle anılan taleplerin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararının taraf vekillerince Temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay ———Karar sayılı kararı ile; “Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı ——– istisnasından yararlanılamayacak olmasına göre, davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Dava, davacı markasının tanınmışlığının tespiti, ticaret ünvanı terkini ve davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarda özetlendiği gibi davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, hükümsüzlüğü talep edilen—- sayılı ‘‘——- ’’ markasının tescili başvurusunda kötüniyet bulunduğundan bahisle hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açılabileceği mahkemece benimsenmiş, öte yandan dava tarihi olan ——– itibariyle sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluştuğu gerekçesiyle bahse konu markaya yönelik hükümsüzlük davası reddedilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun ——-. sayılı ilamı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da açıklandığı üzere, sessiz kalma yoluyla hak kaybı oluşabilmesi esasen tescil engeli olan bir markanın sicile tescil edildikten sonra uzunca bir süre kullanılmasına rağmen asıl hak sahibinin karşı çıkmaması üzerine sonraki marka sahibi olan davalının asıl hak sahibine karşı korunması amacına yöneliktir. Bu bakımdan, öncelikle davalının dava tarihi itibariyle MK m.2 kapsamında, uyuşmazlık konusu markaya dayalı korunması gereken —– —- sahip olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak, —– sayılı dosya üzerinden yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce ——- taraflara ait marka — getirtilmiş, incelendiğinde; dava konusu markaların davacı adına tescil edildiği, davalı adına tescilli olduğu beyan edilen ve hükümsüzlüğü talep edilen ——– tescil numaralı markaların dava açıldığı tarihte henüz —– tescilinin gerçekleşmediğiden ve her dava açıldığı —— göre karara bağlanacağından, davalının bu markalarla ilgili tescil başvurularına dava açıldığı tarihte davacı tarafça kurum nezdinde itiraz etme hakkı mevcut olduğundan, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı, bu konuda ıslah da talep edilemeyeceği anlaşılmakla, bu markalara yönelik olarak açılan marka hükümsüzlüğü davalarının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’de hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karıştırılma (iltibas) tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya —– içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali,—- veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile ———– — benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin ——— tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak ——– somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ——- olaya bakıldığında;
Markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığı incelenirken öncelikle, markaların benzerlik derecesi, markalar kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin benzerlik derecesi, önceki markanın ayırt edici gücünün, tanınmışlığının derecesi ve inceleme konusu mal ve hizmetlerin tüketicilerinden oluşan ortalama tüketici kitlesinin bilinç ve dikkat düzeyi dikkate alınır.
Yapılacak değerlendirmede; davacıya ait marka ile davalıya ait marka arasında ——– —– bile diğer — — birlikle değerlendirilmesi neticesinde, davalıya ait marka yönünden karıştırılma ihtimalinin bulunduğu söylenebilecektir. Ya da tam tersi olarak; somut bir olayda incelemesi yapılacak davacıya ait marka ile davalıya ait marka arasında ——–olması ihtimalinde bile, diğer faktörlerin de birlikte değerlendirilmesi neticesinde, davalıya ait marka yönünden karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı söylenebilecektir.
Markaların benzerliğinin değerlendirilmesi, markada —— birbirlerinden bağımsız olarak ———alınması yoluyla değil, markanın ——— birlikle yarattığı —– göre—— yapılmalıdır. Bir markada birden fazla unsurun bulunması durumunda önceki markalarla —– yapılan değerlendirme, bu——————— izlenim doğrultusunda gerçekleştirilmelidir. Bununla birlikle, markayı oluşturan unsurlardan birisinin diğerlerine göre ———— unsur konumunda olması veya tüketici algısının ——– birisi üzerinde ———-bulunması veya ayırt edici gücü veya———– başvurudaki unsurlardan birisinin benzerliğinin bulunması hallerinde, benzerlik incelemesi markalardaki benzer unsur ön plana çıkartılarak yapılabilecektir
Birbirinden farklı şekil ile (ayırt edici niteliğe sahip) —– unsurlarım birlikte içeren markalar arasındaki —-markaların kelime unsurları tüketicilerin hafızasında öncelikli olarak yer bulan unsurlar olduğundan, benzerlik testi markaların kelime unsurları dikkate alınarak gerçekleştirilecektir.
Markaların benzerliği incelemesinde, markalardaki benzer unsurlar, benzemeyen unsurlara göre daha öncelikli olarak değerlendirilecektir.
Hükümsüzlük davaları yönünden 556 KHK m. 42, sadece tanınmış markalar yönünden bir süre (5 yıl) belirtmiş olup, diğer hükümsüzlük halleri yönünden bîr dava açma süresi belirtilmemiştir. Bu husus belli bir süre uygulamada tereddütlere yol açmıştır. Ancak ————- boşluğu doldurarak, tanınmış markalar yönünden öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin diğer hükümsüzlük halleri yönünden de uygulanmasını içtihat etmiştir
Davalı tarafın karıştırılma ihtimali bulunan —tibaren 7 yıla yakın bir süre —- geçmiştir.
Somut olavda —— davalı tarafın marka tescilinde kötü niyetli bulunması halinde ancak bu markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilecektir.
Kötü niyetli marka tescili 556 S. KHK’da bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamış olmasına rağmen, —-tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuştur, Yargıtay ——-tarafından verilen kararlarda da kötü niyetli tescil hükümsüzlük nedeni olarak kabul edilmiştir.
Yüksek Mahkemesinin içtihatlarına göre markanın tescilinde başvuru sahibinin engelleme maksadını ortadan kaldıran ve mazur gösteren nedenler yoksa tescil kötü niyetlidir. Ayrıca başvuru sahibinin iyi niyetli üçüncü kişilere karşı marka yoluyla ———ve onları buraya düşürmeyi amaçlaması halinde de kötü niyetli marka tescilinin varlığı kabul edilmelidir.
Yine tanınmış bir markanın benzerinin aynı ve benzer sınıflarda tescili halinde sonraki tescil sahibi kötü niyetli kabul olunur. Zira bu halde sonraki tescil sahibi tanınmış ——- veya bilebilecek konumdadır. Burada sonraki tescil sahibinin tanınmış markanın tanınmıştık ——– haksız bir şekilde yararlanması söz konusu olabilecektir. Yargıtay’da tanınmış markaların makul gerekçe yok iken aynı sektörde faaliyet gösteren —- tarafından tescil ettirilmesini kötü niyet karinesi olarak kabul etmektedir . Somut olayda da başvuru —— —- alanında başkalarınca ——- bilebilecek konumdadır. Dolayısı—- tescil bulunduğundan —– yönünden hükümsüzlük talebi hak düşürücü süreye tabi değildir.
Marka hukukunda ———–, kişinin uzun süre kullanmadığı hakkını kullanmaya kalkması halinde zarar görecek iyi niyetli üçüncü kişileri ve onların mevcut duruma duydukları güveni korumak amacı ile getirilmiştir,
——— nolu markanın tescili üzerinden —— —- hükümsüzlüğü talep olunduğundan ilk bakışta somut olayda sessiz kalma suretiyle hak kaybı gerçekleştiği —- olunabilecektir. Ancak sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olabilmesi için ön şart sonraki markayı tcscil ettiren ve kullanan kişinin de iyiniyetli olması gerekir.
Somut olayda davalı tarafça dava yönünden getirilen en önemli savunma, davacı tarafça marka tescil/tescillerine uzun süre sessiz kalınması nedeniyle kendilerinde güven oluştuğu ve bu nedenlerle markaya yatırımlar yapılarak birçok yerde marka ———— verildiği hususudur. Bu haliyle esasen davalı tarafça başlangıçtaki kötü niyetin davacı tarafın — nedeniyle iyi niyete dönüştüğü savunması yapılmaktadır.
Somut olayda ——-markanın—— —- anlaşıldığı üzere —- yapan bir firmadır. Yani bu firmanın —– herhangi bir faaliyeti yoktur ve ——— faaliyeti yürütmektedir. Her nasılsa bu firma markayı kendi adına ————- firması markayı tescil ettirmesinin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra ——- tarihinde davalı tarafa markayı devretmiştir. Dosya içeriğindeki davalı tarafça sunulan belgelerden anlaşıldığı kadarı ile markanın —– etkin bir şekilde kullanımı da bu tarihten sonra başlamıştır .— itibarı ile markalar aleyhine daha önce açılmış bir dava açılmamış ve markanın tescilinden sonra —— davalı tarafından dosyaya sunulan delillerin incelenmesi sonucunda, ——,———– ile davalının bu markayı ——- sonra yoğun bir şekilde kullanmaya başladığı, başka kişilere ——– verdiği, dosya üzerinde yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda, bilirkişiler————– tarafından düzenlenen ——- tarihli raporda da, bu markanın tescil tarihinden devir tarihine kadar— yapılacak şekilde kullanılmadığının tespit edildiği, bu nedenle markanın yoğun olarak kullanılmaya başlandığı — dava tarihine kadar geçen kısa sürede davalının dava tarihi itibariyle MK m.2 kapsamında, uyuşmazlık konusu markaya dayalı korunması — sahip olmadığı, markanın kötü niyetli olarak tescil edilmiş olması nedeniyle, markayı devralan davalının da iyi niyetli olduğunu savunamayacağı, davacının kötü niyetli tescil nedeniyle sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğramayacağı anlaşılmakla, bu markanın da hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.
Davaya konu markalarla ilgili olarak, —- yönünden yapılan ——– tescil nolu marka ile ilgili olarak alınan —- haiz olduğunu, —- nolu markaya ilişkin olarak her —- ayırt edici niteliğe haiz olduğunun ————- raporunda da ayırt edici niteliğe haiz oldğunun belirtildiği, ——– tescil nolu markaya ilişkin olarak alınan——- herhangi bir incelemenin——–markaya ilişkin olarak alınan ——– raporunda da ayırt edici niteliği haiz olduğunun belirtildiği, ——– tescil nolu markaya ilişkin olarak, —- tescil nolu markaya —— nitelikte olduğunun beyan edildiğinin görüldüğü ,——– tescil nolu markaya — ———- tescil nolu markaya ilişkin olarak——— benzer nitelikte olduğunun beyan edildiği,———- tescil nolu markaya ilişkin olarak alınan ——- nitelikte olduğunun beyan edildiği görülmüş olup, mahkememizce —— edici niteliğe haiz olduğu kanaatine itibar edilerek, bu markalara ilişkin olarak , açılan hükümsüzlük davasının reddi ile —— tescil nolu markaya ilişkin olarak——– davacının kötüniyetli olduğu ancak markaların benzer nitelikte olduğu——– markaların benzer nitelikte olduğu beyan edilmiş olup, bu markaya ilişkin olarak mahkememizce her ne kadar markaların benzer nitelikte olduğu, bu marka yönünden markanın ———- niyetli olması nedeniyle davacının sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğramadığı kanaati ile bu marka yönünden açılan davanın da kabulü ile Yargıtay bozma gerekçesi dışında kalan markalarla ilgili daha önce verilen kararların taraflar için usulü kazanılmış hak oluşturduğu da dikkate alınarak , yine bilirkişiler tarafından ayırt edici nitelikte olduğu beyan edilen markalara ilişkin olarak hükümsüzlük koşullarının oluşmaması nedeniyle bu markalar yönünden davanın reddine, benzer nitelikte olduğu tespit edilen ———— nolu tescilli markaların hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Davacı tarafın ———— olup, davalının ——— Bu hali ile davacı markası ile —————arasında ——— yönünden bir ————olarak tek başına kimsenin tek eline bırakılamayacak olan—————- olduğundan ve davalı ———-davacı markası arasında iltibas tehlikesi bulunmadığından ,—yönelik talebin reddi ile ——- iddiasına ilişkin olarak ise , davacının —– tescil numaralı markasının dosyaya sunulan delillere göre , sektörde bilinen bir marka olduğu anlaşılmışsa da, davacı tarafça ———— konusunda gerek —–tarafından belirlenen ————- oluşturulan —— sunulmadığından, davacının markası —- maddesi kapsamındaki —- sınıfında kabul edilmeyerek, bu yöndeki talebinin de reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
————– numaralı markaların hükümsüzlüğü için açılan davanın REDDİNE,
——— numaralı markalar ile ilgili açılan davanın KABULÜNE, Davalı adına tescilli bu markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinlerine,
Davalının ————-silinmesine yönelik talebin REDDİNE,
Davacının ———numaralı markasının tanınmış marka olarak kabulü talebinin REDDİNE,
——–markaların dava açıldığı tarihte tescilli olmamaları nedeniyle bu markalarla ilgili açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 17,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 42,15 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan ——– vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan———– yönünden) davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan ——— vekalet ücretinin (—- yönünden ) davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Davacı tarafından yapılan bozma öncesi yapılan ilk yargılama gideri——-, bozma sonrası yapılan ————– alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan tebligat müzekkere 72,75 TL bilirkişi ücreti olarak 1.050,00 TL olmak üzere toplam 1.122,75 TL yargılama giderinden red kabul oranına göre 816,55 TL’sinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine, kalan miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.