Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/57 E. 2020/129 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/57 Esas
KARAR NO: 2020/129
DAVA: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/11/2012
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile davacı tarafın — sayılı Kanun ile kurulduğunu, —— — başlığı altında davacı ——–standartın izinsiz olarak paylaşıldığının anlaşıldığını, ———- sayılı dosyası ile durumun tespit ettirildiğini, —- ait standartın internet sitesinde haksız olarak yayınlanmış olmasının standartın satış bedeli ve internet sitesinin kullanılma ölçüsüne göre davacı kurumu maddi zarara uğrattığını, yayınlanan standartın satış bedelinin —– olduğunu, ayrıca kurumun manevi zarara da uğradığını, kamu ve tüketici nezdinde güven kaybına uğradığını, uğranılan zararın miktarının standartın internet sitesinde görülme ve tıkanma sıklığına göre belirlenmesi gerektiğini belirterek, haksız kullanımın durdurulmasını ve —- maddi ve —— manevi zararın davalıdan harç, masraf, vekalet ücreti ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davalılardan —– diğer davalı ——-ile ilgisinin olmadığını, bu kişinin —- eşi olduğunu, standartın haksız şekilde kullanılmadığını, internet sitesinde —– istediği şartların belirtildiğini, bu yüzden davacı tarafından internet sitesinin kapatıldığını, Değişik İş dosyasındaki tespitleri kabul etmediklerini, davacı kurumun maddi ve manevi zarara uğramadığını, zarara uğratmadığı için de internet sitesinin kullanılma ölçütünün zararın miktarında dikkate alınamayacağını, davalının dava dışı —- şirketi tarafından —- için müracaat ettiklerini, cevap beklediklerini, — davalı şirket için —- tarihinde belgeyi aldıklarını, faturanın ekli olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE; Dava, davacıya ait asansör ürünleriyle ilgili ———- numaralı standardın davalı şirkete ait internet sitesinde yayınlandığı iddiasıyla açılan FSEK uyarınca davacıya ait esere yapılan tecavüzün meni ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davalı şirkete ait ticaret sicil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde ——– unvanı ile tescilli olduğu, ——– da ortakları ve yetkili temsilcileri oldukları, davaya konu olan haksız fiil nedeniyle oluşan zarardan şirketle birlikte sorumlu oldukları tespit edilmiştir.
Mahkememizden verilen ——-tarihli kararla davanın reddine karar verilmiş olup, temyiz edilmesi üzerine——— ilamı ile BOZULARAK mahkememize iade edilmiştir.
Bozma gerekçesi de ; “davacı yan, —- sayılı Kanun uyarınca belirleyerek yayınlama yetkisine sahip olduğu ———standardının davalıya ait internet sitesinde izinsiz olarak yayınlandığından bahisle söz konusu yayının durdurulması ve maddi- manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı eylemlerinin 556 Sayılı KHK’nın 61. maddesine aykırılık oluşturmadığından bahisle davanın reddine karar verilmişse de; 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi gereğince hukuki sebebin tayini hakime aittir. Ayrıca, her dava açıldığı tarihteki hukuki durum gözetilerek sonuçlandırılır. Davacı dava dilekçesinde açıkça 5846 sayılı FSEK’ten kaynaklanan haklarına tecavüzün önlenmesi ve bu kapsamda müvekkili tarafından oluşturulan—- standartının davalının ——– yayınının durdurulması ve tazminata hükmedilmesi talebinde bulunduğuna göre, davacı iddialarının bu hükümler çerçevesinde tartışılmak suretiyle davalı eylemlerinin 5846 sayılı FSEK hükümlerine aykırılık oluşturup oluşturmadığı incelenip değerlendirildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce —- bozma ilamı çerçevesinde; dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; ——- tarihli bilirkişi raporu ile davalı şirketin web sayfasında davacı ——- standardın ön sayfası ve içindekiler bölümünün yayınlandığı, —— tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin web sayfasından içeriğin kaldırıldığının tespit edildiği, davalı tarafın söz konusu dönemde ——- belgesine sahip olmadığının belirlendiği, davalı şirket tarafından söz konusu standardın web sayfasında kullanılmasının tüketici nezdinde davalı ürünlerinin — denetiminden geçtiği ve ——– aldığı , söz konusu stantarda göre üretildiği zannını doğuracağı, davalıların eyleminin TTK anlamında haksız rekabet oluşturacağı, ——–standardının FSEK’nun 31 maddesi gereğince eser niteliğinde olmadığı” şeklinde görüş beyan edilmiş olup, vaki itiraz üzerine Mahkememizce dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, alınan sonraki bilirkişi raporunda özet olarak: “davacı — tarafından hazırlanan ——— nolu standardın, FSEK’nun 2/B.3 maddesi kapsamında bedii vasfı bulunmayan bir ilim ve edebiyat eseri olduğu ve FSEK kapsamında korunduğu” yönünde görüş beyan edilmiştir.
Mahkememizin ———– kararı ile; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacının FSEK hakkına tecavüzün tespitine, davaya konu internet yayını durdurulduğundan men ve red davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ———- maddi tazminatın kullanım tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, ———– manevi tazminatın kullanım tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine dair karar verilmiş, kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine ———-bu karar da bozularak dosya mahkememize iade edilmiştir.
Bozma gerekçesi olarak; “Dairemizin ———– sayılı kararında da açıklandığı üzere, kamu idarelerinin yasa ile belirlenen görevleri gereği hazırladıkları ve mevzuat kapsamında değerlendirilebilecek kamuya duyurulması gereken kararlar ve bunların eklerinin de genel menfaat mülahazasıyla eser korumasına getirilen sınırlama niteliğindeki 31. maddede belirtilen mevzuat ve içtihatların kapsamında bulunduğu kabul edilmektedir. 5846 sayılı FSEK 31. maddesine göre, serbest yararlanma konusu mevzuat kanunda sayma yöntemi ile belirtilmiş ise de, resmi makamlarca kamuya duyurulması gereken mevzuat çerçevesinde değerlendirilebilecek kararlar ve bunların ekleri de bu kapsamda kabul edilmelidir. Ancak, anılan madde uyarınca mevzuat ve içtihat olarak kabul edilemeyen, resmi makamlarca hazırlanıp yayınlanan diğer çalışma ve dökümanlar ise söz konusu istisna kapsamında değildir. Bu bakımdan, FSEK’nın 31. maddesi kapsamındaki “mevzuat” kavramı, ilgili resmi kurum ve kuruluşlarca tabi oldukları mevzuat gereği hazırlanarak kamuya duyurulması gereken ve uygulayıcılar ile muhatapları bakımından da düzenleyici hükümler içeren mevzuat ile sınırlı olup, ilgili resmi organlarca yapılan uzun araştırma, çalışma ve mesleki tecrübelerin bir araya getirilmesini amaçlayan kurum içi faaliyetlerin yayınlanmasının ise anılan istisna hükmünün dışında tutulması gerekir. Bu durumda, 5846 sayılı FSEK 2. maddesi uyarınca ilim ve edebiyat eseri olarak kabul edilen TSE standartlarının aynı Kanun’un 31. maddesi kapsamında eser hakkından kaynaklanan korumanın istisnası niteliğinde bulunup bulunmadığı hususu tartışılmaksızın yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurularak mali hak tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiş, davalılar yararına bozmayı gerektirmiştir.
2- Kabule göre de telif tazminatı hesabının 5846 sayılı FSEK 70. maddesi uyarınca yapılması gerekirken, —— yönergesine göre yapılması doğru görülmemiş temyiz eden taraflar yararına bozmayı gerektirmiştir.
3- Ayrıca, davacı Kurum tüzel kişilik olduğundan 5846 sayılı FSEK hükümlerine göre, manevi hak sahibi olmayacağı halde, manevi tazminata hükmedilmesi de doğru görülmemiş kararın bu nedenle de davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
4- Öte yandan tecavüzün tespiti talebi olmadığı halde, mahkemece tecavüzün tespitine karar verilmesi ve buna göre de davacı yararına vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiş davalılar yararına bozmayı gerektirmiştir. ” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun —– bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı ———tarihinde ———— 2. maddesine göre, davacı —– görevleri arasında “her türlü standardları hazırlamak veya hazırlatmak, Enstitü bünyesinde veya hariçte hazırlanan standardları tetkik ve uygun bulduğu takdirde ——–olarak kabul etmek, kabul edilen standartları, yayınlamak ve ihtiyari olarak uygulanmalarını teşvik etmek, hususi ve resmi sektörün talebi üzerine standardları veya projelerini hazırlamak ve mütalaa vermek, Standartlar konusunda her türlü ilmi ve teknik incelemelerle araştırmalarda bulunmak, yabancı memleketlerdeki benzeri çalışmaları takip etmek, milletler arası ve yabancı standart kurumları ile münasebetler kurmak ve bunlarla işbirliğinde bulunmak, üniversiteler ve diğer ilmi, teknik kurum ve müesseselerle iş birliği sağlamak, standardizasyon konularında yayın yapmak, milli ve milletlerarası standardlardan arşivler meydana getirmek ve ilgililerin faydalanmalarına sunmak, standartlarla ilgili araştırma maksadiyle ve ihtiyari standartların tatbikatında kontrol için laboratuvarlar kurmak, muayene, analiz ve deneyleri, resmi veya hususi sektörün talep edeceği teknik çalışmaları yapmak ve rapor vermek, yurtta standart işlerini yerleştirmek ve geliştirmek için elemanlar yetiştirmek ve bu maksatla kurslar açmak ve seminerler tertiplemek, standartlara uygun ve kaliteli üretimi teşvik edecek her türlü çalışmaları yapmak ve bunlarla ilgili belgeleri tanzim etmek” yer almaktadır. ———- maddesine göre de “Yalnız ——tarafından kabul edilen standartlar ——– adını alır. Bu Standartlar ihtiyari olup; standardın ilgili olduğu Bakanlığın onayı ile mecburi kılınabilir. Bir standardın mecburi kılınabilmesi için ——– olması şarttır. Mecburi kılınan standartlar——— yayımlanır.”
Alınan bilirkişi raporları ve daha önce verilen kararlarla ilgili ———– vermiş olduğu kararların gerekçesine göre, davaya konu olan standartın FSEK kapsamında korunması gereken ilim ve edebiyat eseri olduğu, davalı şirkete ait internet sitesinde izinsiz olarak yayınlandığı tespit edilmiştir. Davacı kurum, çalışanlarının fikri çabasıyla vücuda getirdiği ve oluşturduğu standart metinlerinin mali haklarını kullanma yetkisine sahiptir.
FSEK’nun 31. maddesinde “resmen yayımlanan veya ilan olunan kanun, tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve kazai kararların çoğaltılması, yatılması, işlenmesi veya herhangi bir suretle bunlardan faydalanma serbesttir”
Kamu idarelerinin yasa ile belirlenen görevleri gereği hazırladıkları ve mevzuat kapsamında değerlendirilebilecek kamuya duyurulması gereken kararlar ve bunların eklerinin de genel menfaat mülahazasıyla eser korumasına getirilen sınırlama niteliğindeki 31. maddede belirtilen mevzuat ve içtihatların kapsamında bulunduğu kabul edilmektedir. 5846 sayılı FSEK 31. maddesine göre, serbest yararlanma konusu mevzuat kanunda sayma yöntemi ile belirtilmiş ise de, resmi makamlarca kamuya duyurulması gereken mevzuat çerçevesinde değerlendirilebilecek kararlar ve bunların ekleri de bu kapsamda kabul edilmelidir. Ancak, anılan madde uyarınca mevzuat ve içtihat olarak kabul edilemeyen, resmi makamlarca hazırlanıp yayınlanan diğer çalışma ve dökümanlar ise söz konusu istisna kapsamında değildir. Bu bakımdan, FSEK’nın 31. maddesi kapsamındaki “mevzuat” kavramı, ilgili resmi kurum ve kuruluşlarca tabi oldukları mevzuat gereği hazırlanarak kamuya duyurulması gereken ve uygulayıcılar ile muhatapları bakımından da düzenleyici hükümler içeren mevzuat ile sınırlı olup, ilgili resmi organlarca yapılan uzun araştırma, çalışma ve mesleki tecrübelerin bir araya getirilmesini amaçlayan kurum içi faaliyetlerin yayınlanmasının ise anılan istisna hükmünün dışında tutulması gerekir.
Her ne kadar, davalı yan bu metinlerin eser niteliği taşımadığını, kamuya açık metinler olduğunu, zaten yayınlandığını ve eser olarak korunamayacağını savunmuşsa da, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, anılan metinin fikri emek ve çabanın ürünü olduğu ve ticari hayatta değeri olan bilgiler içerdiği belirlenmiştir. Metinlerin, yoğun fikri emek faaliyeti sonucu oluşturuldukları ve son derece önemli, üretime doğrudan doğruya etkili bilgiler taşıdıkları, bu nedenle FSEK’nun 31. maddesinde yer alan istisnalardan olmadıkları, FSEK’nun 2. maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri olarak korunmaları gerektiği anlaşılmıştır. Bilimsel ve teknik verilerin üretim tekniği yönünden değerlendirilmesi, bunların bir mantık ve hususiyet ile bir araya getirilmesi, bir fikri çabanın sonucudur. Burada sarf edilen emek fikri bir emektir.
Tüm bu nedenlerle; davalıların davacıya ait ilim ve edebiyat eseri niteliğindeki dava konusu standartı internet sitesinde izinsiz yayınlaması, davacının FSEK’ten kaynaklanan mali haklarına tecavüz niteliğindedir.
Davaya konu standartın davacı kurum tarafından ücret karşılığı talep edenlere verildiği, buna ilişkin bir resmi tarife olduğu da kanıtlanmıştır. Dolayısıyla, davalıların kendi ———- bu metinleri umuma arz etmesinin, bir yandan kendisine bir prestij sebebi oluşturması ve bir yandan da davacının mali haklarını olumsuz etkilemesi söz konusudur.
Her ne kadar davacı maddi tazminat talebini açıkça FSEK’nun 70/2. maddesi uyarınca istediğini beyan etmemişse de, dava dilekçesinin içeriğinden FSEK’nun mali haklara ilişkin hükümleri uyarınca maddi tazminat talep ettiği anlaşıldığından buna göre değerlendirme yapılmıştır.
FSEK’nun 70/2. maddesi uyarınca mali hakları haleldar edilen davacı, tecavüz edenin kusuru varsa, haksız fiillere müteallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir. TBK’nun haksız fiille ilgili tazminat hususunu düzenleyen 49. maddesi uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Yine TBK’nun 50. maddesi uyarınca, zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispatlamak zorundadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışına ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
Davaya konu standartın davalıya ait internet sitesinde izinsiz yayınlanmasında davalıların kusurlu olduğu, davacıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı toplanan deliller ile tespit edilmiştir. Davacının zararının, satndartın ulaştığı kişi sayısına ve standartın satış bedeline göre hesaplanması gerekir. ——– sayılı dosyası ile ———- tarihli dilekçe ile davacı tarafça davalı şirkeyte ait ——- delil tespiti yapılmasının talep edildiği, yapılan delil tespiti sonucunda standartın internet sitesinde yayında olduğunun tespit edildiği, davanın ise ——tarihinde açıldığı, ceza soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporunda ise ——— tarihinde yapılan incelemede dava konusu standartın siteden kaldırıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Standartın davacı kurum tarafından ——– bedelle satıldığı belirlenmişse de, davalıya ait internet sitesinin standartın yayında kaldığı süre içinde kaç kişi tarafından okunduğu, yani uzun bir süre yayınlanan standarttan kaç kişinin yararlandığı tam olarak belirlenememiştir. Bu durumda tazminat miktarı TBK’nun 50. maddesi uyarınca mahkememizce standartın satış bedeli, satışta kaldığı süre, davalının kusuru dikkate alınarak belirlenmiş, satış bedeline göre davalı şirkete ait internet sitesi bu süre içerisinde —-kişi tarafından ziyaret edilse dahi —— zarar doğacağı, buna göre talep edilen —— tazminatın makul olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı şirketin kendisine ait ———- sitesinde yer alan asansör yönetmeliği butonuna son kullanıcılar —– tarafından tıklanması halinde, ortak paylaşıma açılan —————başlığın ortaya çıktığı, bu standarda ait dokümanın ön sayfasından başlayarak tüm sayfalarının pdf formatında davalının sitesinde yer aldığı, davalıların davacıya ait ve FSEK kapsamında mali haklardan olan ——— dolayısıyla mali haklarını ihlal ettiği, davacının FSEK’nun 66/1. maddesine göre tecavüzün ref’ini talep edebileceği, dosyada mevcut ——— alınan bilirkişi raporunda, dava konusu standardın bilirkişi incelemesinin yapıldığı tarihte davalının —- sitesinde yer almadığı tespit edilmiş olmakla, davacının tecavüzün ref’i davasının konusuz kaldığı, ancak dava açıldığı tarihte davacının dava açmakta haklı olduğu, bu nedenle bu taleple ilgili yargılama giderlerinin de davalılara yüklenmesi gerektiği, FSEK’nun 70/2. maddesi uyarınca mali hakları zarara uğrayan kişi tecavüz edenin kusurunun bulunması halinde haksız fiil hükümleri çerçevesinde maddi tazminat talep edebileceğinden, dava konusu olay kapsamında davalıların, dava konusu standarda ait kullanım hakkı bedelini davacıya ödemeden web sitesinde izinsiz olarak kullandığı ve hukuka aykırı fiile kusurları ile sebebiyet verdiği, davacının zarara uğradığı ve hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunduğu ve bu niteliği itibari ile maddi tazminata hak kazandığı, talep edilen ——— maddi tazminatın olaya uygun olduğu, her ne kadar davacı manevi tazminat da talep etmişse de, davacı Kurum tüzel kişilik olduğundan 5846 sayılı FSEK hükümlerine göre, manevi hak sahibi olmayacağı anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davaya konu internet yayını durdurulduğundan, tecavüzün men’ i ve ref’i davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, FSEK 70/2. maddesi uyarınca —– maddi tazminatın delil tespitinin istenildiği tarih olan ——– tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, —— manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gösterilen nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
-Davaya konu internet yayını durdurulduğundan, tecavüzün men’ i ve ref’i davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
-FSEK 70/2 maddesi uyarınca —– maddi tazminatın —– tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
———- manevi tazminat talebinin REDDİNE,
2- —– karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline
3-Davacı yararına “tecavüzün meni ve ref’i talebi yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalılar yararına red olunan “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
4- Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 1.486,40 TL yargılama gideri ile bozma sonrası yapıldığı anlaşılan 49,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.535,40 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 261,02 TL sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapıldığı anlaşılan 29,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 24,07 TL sinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine, kalanın davalılar üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren —— gün içerisinde ———– yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/09/2020