Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/26 E. 2020/21 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/26
KARAR NO : 2020/21

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/07/2011
KARAR TARİHİ : 18/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili İstanbul———.—— sunduğu dava dilekçesi ile; müvekkilinin————– satan bir—————– —- adına ————— tarihinde ——— tarihinde ———-tarihinde ———- devralarak kendi adına tescil ettirdiğini ve ——– ile, — tarihinde “————-süre ile tescil edildiğini, ——— tarihine kadar—– markasının ——————- tarihinde “——– ettirdiğini, bu markaların müvekkilinin markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalı …’in haksız kazanç sağladığını, müvekkilinin itibarını zedelediğini, tüketici nezdinde güvenini sarstığını, Yargıtay ————-. Hukuk Dairesi’nin———- kararında, bir markanın birden çok ülkede tescil ettirilmesi halinde ———- kendiliğinden kazanacağı ve tanımanın——–” markasının faaliyet gösterdiği diğer ——–piyasa payına sahip olduğunu, davalıya ait markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli olarak ————– sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın halen devam ettiğini, davalının müvekkiline ait tanınmış markasının ayırt edilemeyecek kadar benzerini/aynısını tescil ettirerek sahibi olduğu şirketlerin ticari faaliyetlerinde kullanmasının, bu markalardan haksız fayda sağlamasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, TTK’ndaki basiretli Tacir,——– aykırılık teşkil ettiğini belirterek, davalı hakkında —- maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili —— tarihli cevaba cevap ve delil listelerinin sunulduğu dilekçesinde, davalının markaları ile müvekkiline ait önceden tescil edilen ve koruması devam eden markalar arasında ortalama bir tüketici üzerinde iltibasa neden olabilecek ölçüde görsel olarak benzerlik olduğunu, aynı sınıfta olduğunu, müvekkilinin tescil ettirdiği markaların dünyada tanınmış olduğunu, müvekkilinin söz konusu markaları yıllardan beri kullanmakta olduğunu, müvekkiline ait markaların——- tanınmış markalarından istifade etmeye yönelik davranışlarının kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, ——- olduğu sınıflar ile aynı/bağlantılı sınıflarda tescilli olan davalı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, işbu davada müvekkilinin markalarının kullanılmama nedeni ile hükümsüz hale geldiği iddiasının dinlenemez olduğunu, bu hususta davalının açmış olduğu herhangi bir davanın bulunmadığını, müvekkilinin markanın tüm geçerli haklarından dolayı koruma haklarına sahip olduğunu, davalının kötü niyetli olarak haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacının dayanağının yaptığı yatırımlar ve harcadığı emekler olduğunu iddia etse de müvekkilinin tescilli markalarından dolayı tüm geçerli hukuki korumalardan faydalanmasını engelleyebilecek nitelikte olmadığını, davalıya ait davaya konu markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli olarak İstanbul——. FSHH Mahkemesi’ndeki—— dosyasındaki davanın yetkisizlik nedeni ile İstanbul Anadolu—-. FSHH Mahkemesi’nin—-. sayılı dosyasında görülmekte olduğunu, müvekkil şirket ile davalı markaları arasında ekonomik ve idari bir bağlantının olduğunun zannedilmesi halinde karıştırılmanın ortaya çıktığını, müvekkilinin tescil edilmiş markalarını fiilen ve ciddi bir biçimde kullandığını, maddi ve manevi tazminat için gerekli şartların hepsinin oluştuğunu belirterek delil listesini sunmuştur.
İstanbul ——–. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek yetkisizlik kararı verilmiş ve dosya Mahkememize gönderilmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili tarafından verilen 19.09.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin Kartal Fikri ve Sınaî Hukuk Mahkemesi olduğundan davada yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde birçok markanın sıralanarak markaların davacı adına tescilli ve marka korumasından yararlanabilirıniş gibi bir izlenim uyandırarak kötü niyetli davranıldığını, dava dilekçesinde belirtilen—- adedinin tescilli olduğunu, tescilli —-adedinin yenilenmediği için hükümsüz hale geldiğini, kalan 2 markanın koruması devam etse de, bu markaların müvekkilinin markalarından farklı sınıflarda yer aldığını ve iltibas yaratacak kadar bir benzerlik bulunmadığını, davacının korumasının devam ettiği markalarının —– tarihinden — tarihinde — numara ile —— olduğunu,—– sınıfta tescilli olduğunu, davacının tescil için başvuruda bulunduğu ve henüz tescili gerçekleşmeyen diğer 2 adet marka başvuru tarihinin bu dava tarihinden kısa bir süre önce 15.02.2011 olduğunu ve bu markalara itiraz süresinin henüz dolmadığını,—– markası ve——- süre ile koruma altında olan ———— markası olduğunu, markalar arasında 556 sayılı KHK 7/1 (b) ve 8/1 (b) maddeleri doğrultusunda bir benzerlik bulunmadığını, farklı sınıflarda tescilli olduğunu, bu bakımdan da markanın hükümsüzlüğünü gerektirecek usul ve yasaya aykırı bir tescilin söz konusu olmadığını, davacının markalarını 5 yıldan fazla bir süredir kullanmadığını, bu nedenle 556 sayılı KHK’nin 14. maddesi gereği davacının markalarının iptal edilmesi gerektiğini, markanın 14. maddesindeki şartlar dairesinde kullanıldığını ispat yükünün marka sahibinin üzerinde olduğunu, davacının markasının tanınmış marka olmadığını, “——” markasının yaratıcısının yaptığı ciddi yatırımlar ve emekleri ile müvekkili ….—–gibi tanınmış markaları bünyesinde bulunduran—- olduğu —— olduğunu, davacının markasının — nezdinde tanınmış marka olarak korumasının olmadığını, davacının 3 aylık itiraz süresini geçirdiğini ve müvekkilinin markasının tescil edilip kullanılırken de MK.’nun 2. maddesine aykırı olarak uzun süre sessiz kaldığını, müvekkilinin markasının korumasının ————————- itibaren açtığı restoranlarda kullandığını, markayı —— başarılı bir noktaya ulaştırdıktan sonra davacının menfaat sağlamak için kötü niyetle huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacının maddi ve manevi tazminat isteminin dayanağının belirsiz olduğunu, iddia ettiği maddi ve manevi zararının karşılığının nasıl belirleneceğinin belirsiz olduğunu, zararını ispatlamakla yükümlü olduğunu, maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, davacının markayı 5 yıldan uzun süredir ciddi biçimde kullanmadığından ticari kayıp yaşamasının veya haksız rekabet mağduru olmasının ve markalarından dolayı herhangi bir zararının oluşmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin markalarını tescilinde davacıya yönelik hiçbir kastının olmadığını, ihmal veya tedbirsizlik düzeyinde bile bir kusuru olmadığını, kusur olmadığında tazminat sorumluluğundan da bahsedilemeyeceğini. manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını belirterek yetki itirazlarının kabulü ile davanın reddini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava konusu uyuşmazlık; davacı adına tescilli markaların ayırt edilemeyecek kadar benzerlerinin davalı tarafça kullanıldığı iddiasıyla açılan, marka haklarına tecavüzün tespiti, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkememizce taraflara ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde ————- esas unsurlu markanın kullanıldığı, her iki tarafın da markalarının tescilli olduğu, davalının markalarının 29. emtia sınıfında tescilli oldukları ve markaların tescilli oldukları 29. emtia sınıfı yerine —— hizmet bakımından kullanılmasının 556 sayılı KHK’nin 6/1-a ve 9. maddeleri uyarınca davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği ve lisans bedeline göre hesaplanan maddi tazminatın ——- olduğuna dair görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili ——- maddi tazminatın —– daha arttırılması ile toplam —- manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ——- işlemlerinde uygulanan yıllık faizi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretiyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin —- tarihli kararı ile davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararı Yargıtay —– Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma gerekçesi ise; “Dava, marka hakkına tecavüzden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı vekili, ——– ortağı olduğunu ve müvekkiline ait markaların ise bu şirketlerin ticari işletmelerinde kullanıldığını ileri sürerek davalı ortaktan maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarında da dava konusu markaların —— işletmelerinde kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, davalının dava konusu markaları kullanmadığı, davacının da kabulünde olduğu üzere markaların ayrı tüzel kişiliklere sahip olan——– tarafından kullanıldıkları kabul edilerek pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının —— esas unsurlu markaları ile karışıklığa neden olacak derecede benzer olan markaların davalının ortağı olduğu —- sınıftaki hizmetlerde kullanıldığı, bu nedenle markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davasının bu tüzel kişiliklere karşı açılması gerektiği, davalının pasif dava ehliyetinin mevcut olmadığı, dava ve taraf ehliyetinin mevcut olmasının HMK’nun 114/1-d maddesinde dava şartı olarak sayıldığı, HMK’nun 115/1. maddesi uyarınca bu hususun mahkememizce resen araştırılması gerektiği anlaşılmakla, davanın pasif husumet ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın HMK nun 114/1-d ve 115/2. maddeleri uyarınca pasif husumet nedeniyle USULDEN REDDİNE.
2- Peşin alınan harç karar ve ilam harcını karşıladığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Fazla alınan (peşin ve ıslah toplamı)—– harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3- Davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan ——— vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.