Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/20 E. 2020/8 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2019/20 Esas
KARAR NO : 2020/8

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 30/10/2014
KARAR TARİHİ : 28/01/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; —————— müvekkili şirketin büyük bir firma olduğunu, dünyaca —- — markanın iktisadî değer sıralamasında müvekkiline ait —— markasının ————- —- sırayı işgal ettiğini, müvekkili şirketin yalnızca — yazılımı, veri depolama ve bu hususlarda eğitim verme alanlarında değil, aynı zamanda tekstil sektöründe de faaliyet gösterdiğini, diğer taraftan —- markanın Türkiye’de —–sınıfları kapsayacak boyutta sekiz farklı —- bu yana tescilli olduğunu, hatta farklı ülke sicillerinde de benzer şekillerde tescilli olduğunu, davalının ise———– markasının kötü niyetle tescil ettirdiğini, söz konusu markanın müvekkili şirkete ait markayla —- sınıf bakımından benzer olduğunu, zaten tanınmış markanın her türlü sınıf boyutunda geniş korunduğunu belirterek, bu sebeplerle davalıya ait —- numaralı “———– markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirketin davacı şirket lehine,—– yazılım programlarının satışı ve yaygın kullanımına yönelik ticarî faaliyette bulunduğu; böylece davacı şirketin ——- satışlarını arttırdığını, ayrıca müvekkili şirkete ait ————- markasının başvuru işlemleri esnasında davacı şirketin itiraz ettiği ve fakat bu itirazının yeniden değerlendirme kurulu tarafından reddedildiğini, diğer taraftan, davacı şirkete ait markanın okunuş, düzenleniş, işitsel ve anlam itibariyle farklı olduğunu, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkili şirketin markasının başında yer alan şekil unsurunun dâhi farklılığı ortaya koyduğunu, müvekkili şirketin kötü niyetli olduğu iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, hatta davacı şirkete —– markasıyla ilgili sorun olup olmadığının —– ile sorulduğunu, davacı şirketin de sorun olmadığı yönünde beyanda bulunduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli ——— tescil numaralı —–” markasının hükümsüzlüğü davasıdır.
Davacı tarafından davalı aleyhine Mahkememizin —– Karar sayılı dosyası ile açılan hükümsüzlük davasında Mahkememizce; ortalama tüketici algısı dikkate alındığında halk nazarında taraf markalarının taşıdıkları görsel, duysal, ve anlamsal özellikleri itibari ile tescil olundukları, —-.sınıfta karışıklığa sebebiyet verecek herhangi bir yönlerinin bulunmadığı, davalı markasının aynı sınıfta tescilli bulunmasına ve daha sonra tescil edilmesine rağmen esas unsurları bakımından taşıdığı farklı özellikler nedeniyle davalı markaları aleyhine haksız bir kullanımın bulunmadığı ve bu nedenle davacı tarafça yenilik giderici veya iptal istemine gerekçe olarak ileri sürülemeyeceği hususu tespit edilmiş olup, tüm dosya kapsamı ile——– markasının aynısının kullanılmadığı, görsel benzerliğin bulunmaması, yalnızca —– kelimesindeki farklılıktan değil, davalının markasının başına logo eklenmesinden kaynaklandığı, anlam olarak da ——anlamına gelmekte olup, bu markaların her türlü tüketiciye değil, bilgisayar yazılımıyla ilgilenen uzman ve yarı uzman tüketiciye hitap ettiği ve bu niteliği itibari ile de ————–ibarelerinin ayırt edilememesinin mümkün olmadığı hususu da göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmiş olup, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay —-.Hukuk Dairesinin —— Karar sayılı ilamı ile onandığı, ancak Yargıtay üyesi —— tarihinde “davalıya ait markanın, davacının tanınmış ——–esinlenerek ve bu ibarenin ilk hecesi kullanılarak oluşturulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Markanın oluşturulma biçimi, hemen tüm sektörlerde sıklıkla kullanılan bir yöntem olup ortalama tüketiciler söz konusu yöntemin farkındadırlar. Davalıya ait markayı taşıyan ürünler, bu sektörün ortalama tüketicileri tarafından,—– olarak algılanmaya elverişlidir. Bu nedenle, markalar arasında iltibas tehlikesinin varlığı, kanımca, açıktır. Davalı yanın, ——- ile ilgili bir sorun olup olmayacağını davacıdan sordukları yolundaki savunması, bizzat davalı yanın dahi bu durumun farkında olduğunu gösterir niteliktedir. Tüm bu nedenlerle, davacı yan vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle davanın reddine yönelik yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesindeyim” şeklinde karşı oyda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine karar, Yargıtay —-.Hukuk Dairesinin —– Karar sayılı ilamı ile “davacı vekili, davalı şirket adına tescil edilen ——” markasının müvekkili adına tescilli markalar ile iltibas oluşturduğunu ileri sürerek hükümsüzlüğünü istemiştir. —- markasının yanısıra —— markası da davacı adına tescillidir. Dava konusu olup hükümsüzlüğü istenen ——” ibareli markanın, davacı adına tescilli olan “——- markaları ile karşılaştırıldığında davacıya ait her iki markanın telaffuz itibarıyla yakınlık oluşturacak şekilde birleştirilerek türetilmesinden oluştuğu anlaşılmakla, dava konusu —- markasının, davacı markalarının tüketici zihninde bıraktığı izlenimden çağrıştırma yoluyla iltibas tehlikesine yol açacağı ve bu durumun da 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi kapsamında hükümsüzlük sebebi oluşturacağı düşünülmeden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemizin —– —-Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’de hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karıştırılma (iltibas) tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalının “—————– markası ve—— markaları ile karşılaştırıldığında, davacıya ait her iki markanın telaffuz itibarıyla yakınlık oluşturacak şekilde birleştirilerek türetilmesinden oluştuğu anlaşılmakla, dava konusu — markasının, davacı markalarının tüketici zihninde bıraktığı izlenimden çağrıştırma yoluyla iltibas tehlikesine yol açacağı ve bu durumun da 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi kapsamında hükümsüzlük sebebi olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalıya ait ——– markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Alınması gereken ——harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline—–gereğince takdir olunan 4.910,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 50,40 TL harç ve 3.858,90 TL tebligat, müzekkere masrafları ile bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.909,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 GÜN İÇERİSİNDE YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.