Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/19 E. 2021/181 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/19 Esas
KARAR NO : 2021/181

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2017
KARAR TARİHİ : 19/10/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının———” markasının ise—- tescil edildiği,—-edici nitelikte oldukları, davalının —” ibareli markasının ayırt edicilik fonksiyonunun bulunmadığını, —- ibare olmadığını, — —— anlamına geldiğini, genel kullanıma —- olduğunu, herhangi bir ayırt edici unsuru olmadan tek başına marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, “— ibaresinin kullanımının——- bırakılamayacağını,—- olduğunu —-nezdinde —- olmadığından marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, bu nedenle 6769 sayılı SMK’nun 25/1.maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davalı tarafa ait markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre ile kullanılmadığını, 6769 sayılı SMK’nun geçici 4.maddesinin verdiği yetki doğrultusunda aynı kanunun 9, 26, 27.maddeleri uyarınca tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından kullanılmayan veya kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen davalıya ait— iptalinin ve —- gerektiğini belirterek, bu sebeplerle davalı adına tescilli —— bulunmaması, —yönünden —- edici bir ibare olması nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi, (SMK’nun 4. ve 5. maddeleri) bu mümkün olmadığı takdirde, markanın tescil edildiği tarihten bu yana ciddi şekilde kullanılmadığından SMK’nun 9/1 ve 26/1-a maddesi uyarınca iptal hallerinin doğduğu tespit edilen tarihten itibaren etkili olacak şekilde iptaline ve—- terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin —– kurucusu olduğunu, müvekkilinin — markalarının da—- nezdinde tescilli olduğunu, müvekkilinin —dayalı tescil ve kullanım hakkı sahipliğinin söz konusu olduğunu, — markaların —- ettiği tüketicilerin farklı olduğunu ve tüketicilerin —olduklarını, markalar arasında — arasında ————– almasının markalar arasında iltibasın varlığı için bir belirti olmadığını, markaların bütün olarak benzerlik incelemesinde dikkate alınması gerektiğini, markaların aynı sınıfta yer almasının sunulan hizmetlerin benzer olduğuna karine teşkil etmediğini, müvekkilinin — davacı tarafından yapılan itirazın — reddedildiğini, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu ve müvekkilinin kötü niyetli olduğunun davacı tarafça ispat edilemediğini, — nezdinde içinde — ibaresinin yer aldığı pek çok markanın —— olduğunu, müvekkilinin markasını tescilli olduğu şekli ile iyiniyetli olarak kullandığını belirterek, açıklanan nedenlerle, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA İSTEM: — sayılı davası) Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin —–” ibareli markaları ile uzun yıllardır —– olduğunu, davalı tarafın müvekkili —marka başvurusunda bulunduğunu, davalı markasında, davacı markasında olduğu gibi, —– üzerine —– kullanıldığını ve “— —benzerlik yarattığını, davalının marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davalının — hükümsüzlüğüne ve — terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalı vekili 26/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle: davalının birçok —– kurumu, —- yönetiminde yer almış olup,— olduğunu, davalının— üzerinde eskiye dayalı kullanımından kaynaklanan hak sahipliği olduğunu, bu markaların davalı ile — olduğunu ve tüketici nezdinde davalı tarafından—- getirildiğini, davalının — kazanılmış hak sahibi olduğunu, davacı ve davalı markaları arasında karışıklığa sebebiyet verecek — bulunmadığını, davalı markasının —- düzeyinde — davacı markalarının ise —- kullanıldığını, her iki markanın hitap ettikleri—– farklı olduğunu, toplumun farklı yaş aralıklarına hitap ettiklerini, —-ortalama senelik ücretleri göz önüne alındığında, bu hizmetten yararlanmak isteyen ailelerin kurumlarıyla ilişkilerini ve hangi kurumlarla rekabet ettiklerini araştırdıkların—üçüncü kişiler adına tescilli “—ibareli çok sayıda marka bulunduğunu, davacının “—ibaresi üzerinde — olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Asıl dava, davalıya ait —- ibareli markanın ayırt edicilik fonksiyonunun bulunmadığı,— ibare olduğu iddiası ile açılan hükümsüzlük davası ile bu talebin kabul edilmemesi halinde markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre ile kullanılmaması sebebiyle açılan marka iptali davası, birleşen dava ise davalıya— davacıya ait ve tanınmış marka oldukları iddia edilen markalar ile benzer olduğu ve kötü niyetle tescil edildiği iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Mahkememizce asıl davayla ilgili—- terditli talepler arasında bağlantı bulunmaması nedeniyle davanın terditli olarak açılamayacağı gerekçesiyle usulden reddine karar verildiği, kararın davacı taraf vekilince İstinaf edilmesi üzerine;— davasında öncelikli olarak davalıya ait — ibareli markanın ayırt edicilik fonksiyonunun bulunmadığı, —– edici bir ibare de olmadığından hükümsüzlüğünü, aksi halde kullanmama nedeniyle iptali kararı verilmesini ve bu talebi HMK’nun 111.maddesi uyarınca terditli olarak yaptıklarını belirtmiştir. Mahkemece, HMK’nun 111.maddesi uyarınca talepler arasında — bulunmadığı, davada HMK’nun 110.maddesi kapsamında birden fazla bağımsız asli talep bulunduğu, davanın usulüne uygun açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. —– Davacı taraf her ne kadar HMK’nun 111.maddesi uyarınca terditli olarak bu davayı açtıklarını belirtmiş ise de, mahkemenin de gerekçesinde belirttiği üzere söz konusu talepler asli talep niteliğinde olup her bir talebin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Mahkemenin gerekçesi yerinde olmakla birlikte davanın reddi kararı doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, her bir talep bakımından değerlendirme yapılıp sonucuna göre hüküm kurulmasından ibarettir. Bir davada aynı markanın hem hükümsüzlüğü hem de iptali istenebilir. (Bakınız. — Karar sayılı ilamı) Yine birden fazla hükümsüzlük sebebine dayalı olarak dava açılabilir. Bu durum usul ekonomisine de uygundur. Açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce istinaf kararı doğrultusunda dava —- Esas numarasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davalı— numaralı markanın hükümsüzlüğü için davacı tarafından açılan Mahkememizin —- davası ile bu dava arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğundan 14/09/2021 tarihli birleştirme kararı ile her iki davanın birleştirilmesine ve yargılamaya —- davası üzerinden devam olunmasına karar verilmiştir.
Yargılama devam ——- sayılı Kanunun ek 11. maddesi gereğince davacı — kaldırılmasına karar verilmiş, — dosyası ile tasfiye işlemlerine başlanmış, kayyım olarak atanan —tarafından davaya devam olunmuştur.
Taraflara ait marka tescil kayıtları — istenmiş, incelendiğinde;
Davalıya ait —numaralı — markasının —
— tescil numaralı “— tescil edildikleri, daha sonra davalı tarafça marka sahibinden devralındıkları,
Davacının —tescil numaralı —- markasının — davacı adına tescil edildikleri tespit edilmiştir.
—– davacı ———– markaları bulunduğu,——– —– geldiği, davalının, davacının markalarının itibarından yararlanmak amacında olduğu, markanın——— itiraz ettikleri, itirazın —-tarafından reddedildiği, davacının — —–kurulmuş, tanınan ve —- bir—-uzun yıllardır kullanılmakta olduğu, ——– bulunduğu, davalının davacının markasından haksız yararlanacağı, markaların karıştırılacağı, davalının kötü niyetli olduğu belirterek; dava konusu — dava konusu— markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi için açılan dava sonucunda; — kararı ile davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı tarafça istinaf yargı yoluna başvurulması üzerine—- tüm dosya kapsamına göre, taraf markaları —– itibariyle——– benzerlik bulunduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi ve —- hususunun tartışılmasının sonuca etkili bulunmadığı, davalının başvuru——- kazanılmış hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile —-sayılı kararının iptaline, davalı adına——- markasının hükümsüzlüğü ——- terkinine karar verildiği, bu karara karşı davalılar vekillerinin ayrı ayrı temyiz talebinde bulundukları,— onanmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplandıktan sonra; davalı tarafa davaya konu markasını etkin ve ciddi şekilde kullandığına dair tüm ——–, belge ve delillerini sunması için kesin süre verilmiş, dava konusu ——— asıl davada; Mahkememizce davalının —-markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler için——-edici ————- olup olmadığı, bu nedenle hükümsüzlüğüne karar verilip verilemeyeceği, ayrıca davalının markasının dava tarihinden geriye doğru 5 yıldan bu yana tescilli olduğu mal ve hizmetler için ciddi ve etkin bir şekilde kullanılıp kullanılmadığına dair dosya ve davalıya —— üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı ——— oluşan bilirkişi heyeti —– tarihli bilirkişi raporunda; dosya kapsamı, yerinde yapılan tespit, davalının resmi defter/kayıtları ve deliller incelendiğinde; davalı markasının tescilli olduğu “—- kanaatine varıldığı, davalının dava konusu markayı—- devir aldığı, dava tarihinden geriye 5 yıllık kullanım— değerlendirildiği, bu süre zarfında markanın kullanıldığı ve işler durumda olduğunun görüldüğü—— yapılan muvakatname ile — kullanılmasına muvafakat ettiğinin tespit edildiği, muvafakatnamenin bir fotokopisinin dava dosyasına eklendiği,— yıllarına ait satış faturaları üzerinde yapılan incelemede yapılan işin mahiyetinin — markasının satış faturaları üzerinde yer aldığının görüldüğü ve faturaların yasal defterlere kayıt edildiğinin tespit edildiği, alınan —– gösterildiği ve———–dava dosyasına eklendiği, dosya kapsamı, resmi defter ve kayıtlar, yerinde yapılan incelemeler değerlendirildiğinde; davalının markasını — alan —- alanında kullanıldığı——— görüş bildirmişlerdir.
Birleşen davada marka vekili —, bilişim uzmanı — ve ——– sektöründen seçilen bilirkişi — oluşan bilirkişi heyetinden; davalının önceye dayalı hak sahipliğine ilişkin iddiasının incelenmesi yönünden ——- tarihinin ve kullanım şeklinin tespiti, görsellerin rapora eklenmesi ve markaların tescilli olduğu sınıflar, ——yönünden iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı konusunda rapor istenilmiş, —— önceye dayalı hak sahipliği bakımından, davalının ——– tescili bulunduğu, ancak —– bakıldığında davacının — oluşturduğu, hükümsüzlüğü istenen—— sayılı markaları arasında “–” sözcüğüne dayalı kısmî bir benzerlik bulunduğu, davalının — sayılı markasında ayırt edici—— olarak “– —- kullanılmış olması, davacının—– markalarının ——– unsuru olan “— ——– —– ve ayırt edici — ise de; markaların bütününe bakıldığında — arz etmesi ve —– niteliği gereği —- araştırma —- dikkat—– karıştırılma/ilişkilendirme tehlikesinin düşük bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı tarafça bu rapora itiraz edilmesi üzerine, Mahkememizce bu kez marka uzmanları ——- oluşan bilirkişi heyetinden yeniden rapor istenilmiş, — bilirkişi raporunda, çoğunluk görüşü olarak, davacı adına tescilli “—ile davalı adına tescilli — veya karıştırılma ihtimali olduğu, tarafların markalarının — yer alan aynı hizmetler yönünden tescilli olduğu, markalar arasındaki benzerlik, karıştırılma ihtimali ve aynı sınıflarda tescilli olmaları sebebiyle somut olay açısından mahkemece uygun görülmesi halinde hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davacı markasının tanınmış marka olduğu konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığı, davalı tarafın “—” markasının gerçek hak sahibi olduğu konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığı, davalı tarafın marka başvurusu esnasında kötü niyetli olduğu hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı yönünde görüş bildirilmiş, marka uzmanı bilirkişi——- bildirerek; ayrıca davalı adına tescilli ——- kapsamında —-yer aldığı, davalının bu markasının başvuru tarihinin –olup, davacının tüm markalarından daha önce olduğu, davalının, bu markasını dayanak olarak alma ve “——-markaları — hakkının bulunduğu, davalının bu hakkının esasen “gerçek hak sahipliği” olmadığı, gerçek hak sahipliği iddiasının,——- ve dolayısıyla tescilsiz kullanıma dayalı bir iddia olduğu, oysa, huzurdaki davada —— kavramından bağımsız olarak–bir davalı ———– olduğu,— markanın ilk başvuru sahibinin (davalıdan) farklı olması ve söz konusu markanın davalı tarafından (kısmen veya tamamen) devir yoluyla — edilmiş olmasının da davalının (—— hakkına bağlı) bu hakka halel getirmeyeceği, şu kadar ki; davalı adına tescilli —- sayılı markanın (rapor tarihi itibariyle devam etmekte olduğu anlaşılan) kullanmama sebebiyle hükümsüzlük davası sonucunda hükümsüz kalması halinde, davalının, hükümsüz kalan — markasını—- imkanından mahrum kalacağı için “— yılına—- gitmekte olduğu (ve haliyle davacıdan önceye dayandığı) iddiasını da öne süremeyeceği, çünkü davalının, davacıdan daha önceye —— kullanıma dayalı) gerçek hak sahipliği iddiasını destekleyecek delilleri huzurdaki dosyaya ibraz edemediği kanaatine vardıkları, bir diğer ifadeyle; davalının, davacıdan önceye —– tek hakkının, kısmi devir yoluyla —- ettiği —olduğu, diğer yandan;—itibariyle devam etmekte olduğu anlaşılan) kullanmama sebebiyle hükümsüzlük davasının huzurdaki dava ile birleştirilmesi talebinin de Mahkeme tarafından şu aşamada kabul edilmemiş olduğuna göre, bilirkişi olarak kanaatini mevcut durum dahilinde izhar etmesi gerektiği, mevcut durumda, davalının — sınıfta tescilli olduğu, sonuç olarak; mevcut durumda, davalı adına tescilli 2— markanın hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı şeklinde beyanda bulunmuşur.
Yine mahkememizce—— bilirkişi heyetinden davaya konu taraf —– olup —– yapılarak buna göre markaların karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığı yönünde ek rapor istenilmiş, ———- ortalama tüketiciye hitap ettiği; bu sebeple kök
rapordaki görüşlerini muhafaza etmekte olduklarına dair görüş bildirilmişlerdir.
Davaların —– öncelikle asıl davayla ilgili değerlendirme yapılması zorunludur. Zira davalının birleşen davada hükümsüzlüğü talep edilen markasından daha önce tescil edilmiş olan –mevcut olup, davalının ——– —- daha—- nedeniyle hak sahibi olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Asıl davada———-edici ——-nedeniyle öncelikle markanın hükümsüzlüğü talep edilmiştir.
Marka tescilinde —- sayıldığı SMK’nun 5/1-c maddesinde ——— edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile, davalı——— olmadığı,—- koşullarının mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Asıl dava terditli olarak açıldığından ve hükümsüzlük kararı verilemeyeceği sonucuna varıldığından, markanın iptali talebi açısından davalıya ait bu markanın tescil edildiği tarihten dava tarihine kadar tescilli olduğu mal ve hizmetler için ciddi ve etkin bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı değerlendirilmiştir.
6769 sayılı SMüK’nun 9/1.maddesinde yer alan “—– beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya——marka sahibi tarafından — ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına —– ara verilen markanın iptaline karar verilir” şeklindeki düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme ile– kullanılmayan markalardan arındırma amaçlanmıştır. SMK yürürlüğe girmeden önce, mülga 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markalarla ilgili iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir. Mülga 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi —— kararıyla iptal edilmiş, karar ——- yayınlanmıştır. Bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın —– içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce –.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edilmiştir.
Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, — geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar –nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı —- tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin—- dikkate alındığında, mülga 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair — yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, — kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi —– geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama —- iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen — kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması —– davada, — yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmama değerlendirmesi yapılarak, markanın tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süre içerisinde — ciddi biçimde kullanılıp kullanılmadığının araştırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Alınan bilirkişi raporu ile, davalının markayı devraldığı ——– ile dava tarihi olan — tarihine kadar 2 sene içinde ciddi ve etkin bir şekilde kullanıldığına dair görüş bildirilmişse de, marka kullanımını gösteren faturalar incelendiğinde; kullanılan markanın davalı —- aynen faturalarda ve davalı tarafça dosyaya —- sunulan —– kullanıldığını kanıtlayan delil ve belgeler olmadığı, seri markalardan birinin kullanımının tüm markalara ilişkin bir kullanım olarak kabul edilemeyeceğinden, bilirkişi raporundaki görüşe itibar edilmemiş, davalıya—kullanılmaması nedeniyle iptal koşullarının mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu tespitlerden sonra, birleşen davanın konusu olan markanın hükümsüzlüğü talebi incelenmiştir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile —– ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
SMK’nun 6/5. maddesinde, tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın —ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici—zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir
Toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ile davacının markasının tanınmış marka olduğu ve davalının davaya konu —- numaralı—kötü niyetli olarak tescil ettirdiği davacı tarafça kanıtlanamamış, bu nedenle bilirkişi raporlarındaki görüşe uygun olarak, SMK’nun 6/5 ve 6/9. maddelerindeki hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Marka hükümsüzlüğü için ileri sürülen nedenlerden biri de markaların benzerliği ve karıştırılma ihtimalidir. Karıştırılma ihtimali, bir markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle, alıcı zihninde gerek emtiaların— kaynağı açısından — uyandırılması ve bunların aynı yerden— sürüldüklerinin düşündürülmesi, bu yönde çağrışımlar yaptırmasıdır. Karıştırılma ihtimalinin varlığına her iki marka aynı anda göz önünde bulundurularak karar verilemez. Zira, alıcılar çoğu zaman bunları aynı anda görerek karar verme durumunda olmayacaklardır. Alıcılar bu markalan farklı an ve yerlerde görebileceklerdir. Birbirine benzer olan markaları aynı —— farklı an ve yerlerde görmek arasında markalar arasındaki farkları tespit açısından ciddi farklılıklar mevcuttur. Karıştırılma ihtimali ve benzerliklerinin tayini, markaları —- görebilen ve farklarını seçebilmek için yeterli zamana sahip olabilen — bakımından değil; markaları aynı —- bulunduramayan fakat aradığı markanın — alıcılar bakımından yapılmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında tarafların markaları değerlendirildiğinde; alınan bilirkişi raporları, taraflara ait marka tescil kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile; davacının —–” markasının— unsurlarının —” ibaresi olduğu, markada ——– ibaresinin —, markada —–kelimelerin ise tanımlayıcı nitelikte oldukları ve markaya ayırt edicilik katmadıkları, davalıya ait — olduğu, her iki tarafın markalarının tescilli olduğu –.— tanımlayıcı bir ibare olmadığı, davacı taraf markalarının — davalının markalarının ise — olmasının markaların karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmayacağı, zira ——— — faaliyette bulunduğu, markaların hitap ettiği ortalama tüketicinin davalının— gördüğünde davacıya— olduğunu düşünebileceği, bu şekilde her iki marka ve kurum arasında irtibat kurulabileceği, bu durumun markaların karıştırılmasına neden olacağı, her ne kadar davalının — markası mevcutsa da, bu markanın tescil edildiğinden bu yana ciddi ve etkin bir şekilde kullanılmadığı, davalının bu markasına dayanarak —tescil numaralı markanın iptaline karar verilmekle, tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre sonunda iptal koşullarının gerçekleştiği— numaralı markasıyla ilgili bu markadan kaynaklanan haklarına dayanamayacağı,— markasının davacının markaları ile benzer olduğuna karar verildiği, tüm bu nedenlerle davalının markasının SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca hükümsüz kılınması gerektiği kanaatine varılmış ve asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Asıl davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli — “– markasının SMK’nun 9/1 ve 26/1 maddeleri uyarınca İPTALİNE VE —- TERKİNİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline — gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 210,50 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.273,3‬0 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Birleşen davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli –” markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE —- TERKİNİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın birleşen davalıdan tahsili ile —– gelir kaydına,
Birleşen davacı vekiline –olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin birleşen davalıdan tahsili ile birleşen davacıya ödenmesine,
Birleşen davacı tarafından yapılan 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 180,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 6.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.242,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı-birleşen davacı vekili ile davalı-birleşen davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.