Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/85 E. 2020/103 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/85
KARAR NO : 2020/103

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 19/02/2018
KARAR TARİHİ : 30/06/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —– faaliyete başladığını, — yılında ticari işletme sıfatını aldığını, kurulduğu — yılından bu yana “———– ve markasını kullandığını, —-yılında yaptıkları sosyal medya denetimleri sırasında davalı tarafın müvekkiline —– kullandıklarını tespit ettiklerini, bu durumu davalıya bildirmek için ihtarname gönderdiklerini, davalı yanın sektörlerinin farklı olduğu —–farklı olduğu hususunda cevaben ihtar gönderdiklerini, davalının bu tutumunun müvekkilini markasına tecavüz eyleminin devamı niteliğinde olduğunu, müvekkilinin—- birçok projeye —————— böylelikle ayırt edici konuma——–markasının tanınmış marka statüsüne ulaştığını, müvekkili adına —- nezdinde birçok marka kaydının bulunduğunu, davalı tarafın “———– medyada müvekkiline—- dosya numaralı ——-dosya numaralı “——— taklit ettiğini, davalı tarafın TPMK nezdinde herhangi bir marka kaydı yokken müvekkiline — dosya numaralı —— dosya numaralı ——– dosya numaralı—- markalarını kötü niyetli olarak taklit ettiğini, aynı zamanda ticari ünvanında da kullanmak suretiyle müvekkilinin marka haklarını ihlal etmek suretiyle maddi ve manevi zarara sebebiyet verdiğini belirterek, davalı şirketin davacıya ait ——– markalarına vaki tecavüzün tespiti ve durudurulmasına, davalının tecavüzünün menine ve refine, davacını tescilli tanınmış markasının davalı şirket tarafından ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasının yasaklanmasına, davalı şirketin haksız eylemlerine son verilerek ——– markasına tecavüz fiilini teşkil eden ürünler vs tanıtım araçlarının toplatılmasına, bunun imkansız olması halinde ise bunların imhasına, davalı şirketin davacının markasına ihlali neticesinde ortaya çıkan haksız rekabetinin menine, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalı şirketin davacının haklarına tecavüz teşkil eden eylemleri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tüm talepleri ile yersiz, hukuki dayanaktan yoksun ve açıkça kötü niyetli bir dava olduğunu, davada ileri sürülen nedenlerin hiçbirinin gerçeği yansıtmadığı gibi haklı ve geçerli sebeplere de dayanmadığını, şöyle ki; davacı tarafın, ———tarihinde müvekkiline ihtarname göndermiş ve benzer iddialarda bulunmuş olduğunu, müvekkilinin ise bu ihtarnamelerine karşılık olarak Kartal ——-yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap vererek, iddiaların mesnetsiz olduğunu belirterek müvekkili şirketin faaliyet alanı ile iştigal konuların davacı şirketin faaliyet alanı ile iştigal konularının farklı olduğunu, müvekkili şirketin faaliyetleri esnasında ya da iş alanında davacı şirketin —– gösterecek işaretlerini kullanma ve/veya taklit etme gibi bir niyet ve saikının olmadığını, şirket yetkilisi olan—— unvan ve diğer tanıtıcı araçlarını kullanırken kendi soyadlarını kullanmak istediklerini ve bu hususun en doğal hakları olduğunu, davacı— davalı şirketin —- birbirine benzer nitelikte dahi olmadığını, hizmet kodlarının tamamen birbirlerinden farklı olduğunu ve marka hakkına bir tecavüzün olmadığını açıkça beyan ettiklerini, davacı tarafın da gayet iyi bildiği gibi müvekkilinin ——— ünvanlarına müvekkili şirketin bir tecavüzü olmadığını, zaten dışarıdan normal ve ortalama bir tüketicinin dahi her iki firma arasında bir bağlantının olmadığını, olamayacağını açıkça fark edebilecek, hatta ve hatta ilk bakışta dahi iki firmayı birbirinden rahatlıkla ayırt edebileceğini, nitekim müvekkili firmanın faaliyet alanı ile davacı firmanın faaliyet alanı ve iştigal konuları birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, yine müşteri çevrelerinin de asla ama asla ortak olmadığını, müvekkili firmanın iş yaptığı kişilerin doğrudan sıradan nihai tüketici de olmadığını, müvekkilinin iş yaptığı kişilerin ya devlet kurumu ya da ticaret şirketleri olduğunu, bu kişilerin de yanılma ihtimalleri dahi bulunmadığını, kaldı ki doğrudan nihai tüketicinin sıradan gerçek kişiler dahi olsa ortalama seviyeye sahip her kişinin ilk bakışta dahi bu firmaları rahatlıkla birbirlerinden ayırabileceklerini, kaldı ki müvekkili şirketin ünvan ve tanıtım araçlarında hakim unsurun ———– ibaresi olduğunu, dolayısı ile davacı tarafın iddia ettiği, onun tanınmışlığından, müşteri çevresinden yararlanarak bir kazanç elde ettiği iddiasının kabul dahi edilemeyeceğini, müvekkili şirketin böyle bir durumdan faydalanmaya ihtiyacı dahi bulunmadığını, gerek olmadığını, böyle bir amaç ve niyeti de bulunmadığını müvekkilinin yasaların kendisine tanıdığı hak ve yetkileri kullanarak en tabi ve doğal hakkı olan soyadını işletmesinde kullandığını, bu soyadını kullanırken basiretli bir tacir gibi hareket ederek ayırt edici tüm özelliklerini de gerek unvanında gerekse tüm tanıtım araçlarında açıkça belirttiğini, sadece davacı taraf için değil tüm diğer firmalardan da ayırt edilebilmesi için tüm gayret ve çabayı sarf ettiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde sırf Mahkemede mağduriyet izlenimi yaratmak ve hakkı olmayan talepleri ileri sürerek haksız kazanç elde etmek niyetinde olduğunu, iddiaların mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin, davacı şirketin gerek unvan ve gerekse tanıtım araçlarına en ufak bir müdahalesinin dahi söz konusu bile olmadığını belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ve açıkça kötü niyetli olan davacı taleplerinin tümden reddine, öncelikle dosyadaki bilirkişi raporu ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde şartları oluşmayan/ortadan kalkmış olan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, ara karardan dönülmesine ve teminat mektubunun iade edilmesine, her nereden kaynaklanır ise kaynaklansın uğradıkları tüm zararları gerek maddi ve gerekse manevi tüm talep haklarını (ihtarname bedelleri ve teminat nedeni ile uğranılan zararlar da dahil) saklı tuttuklarını, davacı tarafın açıkça kötü niyetli olması da dikkate alınarak talep ettikleri maddi ve manevi tazminat tutarlarının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava konusu uyuşmazlık; davalının —– ” esas unsurlu markaları ile iltibas yaratacak şekilde ——-ibarelerinin kullanıp kullanmadığına ilişkin olarak; tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Taraflara ait—–kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiklerinde; davacı şirketin tescil tarihinin ——davalı şirketin tescil tarihinin —- olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; ——– markasının ise—. sınıfta davacı adına tescilli oldukları anlaşılmıştır.
İhtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi için dosyamız içerisine alınan —- tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; “davalı tarafından kullanılan ibarenin, davacıya ait—– dosya—— ibareli markalarının tanınmış marka tescil taleplerinin reddedildiği, davacının markalarının bilinçli tüketiciye hitap etmesi nedeniyle karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığı, davalının kullandığı ibarenin davacıya ait markalarla benzer olmadığına ve iltibas yaratmadığına” dair tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Taraflar delillerini sunmuşlar, dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde ve maddi tazminat hesabı için davalının ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan —— tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde ise; “davacı adına tescilli—- markasının — kullanım ve tanıtımı sonucunda tanınmış marka haline geldiği, davalı tarafın sosyal medya hesabındaki—- şeklindeki kullanımların markasal kullanım olduğu ve davacı adına tescilli markalar ile aralarında benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğu, davalı tarafın markasal kullanımlarının davacı tarafın marka haklarını ihlal ettiği, Mahkemece davalının davacıya maddi tazminata hükmedilmesi düşünülür ise; elde edilen—-toplandığında;— maddi tazminat ödemesi gerektiği, manevi tazminat konusundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu” tespit ve görüşlerine yer verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili —-tarihli ıslah dilekçesi ile; HMK md.176 uyarınca yaptıkları ıslah işlemi neticesinde davada talep ettikleri maddi tazminat miktarının — çıkarttıklarının kabulüne, ıslah ile yeniden — taleplerinin kabulüne, maddi tazminatın 10.000,00 TL lik kısmına dava tarihinden, ıslahla artırılan 55.250,00 kısmına ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yıllık %19,50 ticari avans faizinin davalıdan tahsiline, 100.000,00 TL lik manevi tazminata dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizin davalıdan tahsiline, müvekkiline ait dava konusu markalarına yönelmiş tecavüzün tespitine, işbu tecavüzün men’ ine ve ref’ ine, müvekkiline ait markanın davalı tarafından marka ve/veya ticaret ünvanı olarak kullanılmasının—-, davalının haksız eylemlerine son verilmesi ile müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil eden bilcümle ürünün ve nesnenin toplattırılmasına bu mümkün olmaz ise imhasına karar verilmesini talep etmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, markanın ticaret unvanı ya da işletme adında kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışların haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Markaların karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan ——–somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, dosya içine getirtilen —- taraflara ——- markalarının davacı adına tescil edildiği, davacının markaları tanınmış marka olmasalar da, bu markalarla ve ———— ibaresini içeren ticaret unvanıyla faaliyet gösterdiği inşaat sektöründe belli bir bilinirlik kazandığı, davalı ————— unvanını kullanmaya başladığı, ayrıca “————————– olarak kullandığı, ——– yazılmış “——————oluşan —– kullandığı, davalı şirketin de inşaat sektöründe faaliyet gösterdiği, her iki tarafın ticaret unvanında ve kullandıkları markalarda ortak unsurun—– ibarelerin gerek davacının markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler, gerekse davalının markasını kullandığı mal ve hizmetler için tanımlayıcı bir ibare olmaması nedeniyle inşaat sektöründe yüksek ayırt ediciliğe sahip olduğu, her ne kadar ilk alınan bilirkişi raporunda davacının alışveriş merkezleri, iş yeri ve toplu konut gibi —– nedeniyle bilinçli tüketiciye hitap ettiğine dair görüş belirtilmişse de, her iki tarafın da —— faaliyet gösterdiği, davacının markalarını her türlü inşaat projesinde kullanma hakkına sahip olduğu, bu nedenle tarafların hitap ettikleri tüketici grubunun ortalama tüketici grubu olduğunun kabul edilmesi gerektiği, ortalama tüketicilerin markaları bir arada görmeyecekleri düşünüldüğünde, akıllarında——– ibaresinin kalacağı, bu nedenle her iki marka arasında karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu, davalının bu eyleminin SMK’nun 29. maddesi uyarınca marka haklarına tecavüz ve TTK’nun 55. maddesi uyarınca haksız rekabet niteliğinde olduğu, davacının SMK’nun 149, 150 ve 151. maddeleri uyarınca maddi ve manevi tazminat talep edebileceği, davalının ticari kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre davaya konu markayı kullanarak —– gelir elde ettiğinin tespit edildiği, ayrıca markanın kullanım süresi, elde edilen gelir ve davalı tarafa ihtarname gönderilmesine rağmen kullanıma devam etmesinden dolayı davalı tarafın kusur derecesine—- manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olacağı, her ne kadar davacı taraf ıslah dilekçesinde davalının kendilerine ait markaları ticaret unvanında kullanmasının yasaklanmasını da talep etmişse de, davalının —- unvanından —- ibaresinin terkini talep edilmediğinden, —- unvanını kullanmasının yasaklanamayacağı, yalnızca davacının markalarıyla karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali bulunan ibarelerin markasal olarak kullanımının yasaklanmasına karar verilebileceği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalının “——– ibaresini marka olarak kullanmak suretiyle ———————— markalarından kaynaklanan haklarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE,
Davalının marka haklarına tecavüzünün MEN’İNE VE REF’İNE,
Davalı şirketin——- kullanma hakkı saklı kalmak şartıyla “—————- ibarelerinin marka olarak yer aldığı davacı markalarına tecavüz teşkil eden ürünler ve diğer tüm tanıtım araçlarının TOPLATILMASINA, ÜZERLERİNDEKİ MARKALARIN SİLİNMESİ MÜMKÜNSE SİLİNMESİNE, aksi takdirde karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle İMHA EDİLMELERİNE,
Davalı şirketin davacının markasını ihlali neticesinde ortaya çıkan HAKSIZ REKABETİN MEN’İNE, HAKSIZ REKABETİN NETİCESİ OLAN MADDİ DURUMUN ORTADAN KALDIRILMASINA,
Davalı şirketin davacının haklarına tecavüz eden eylemleri nedeniyle 65.250,00 TL maddi tazminatın, 10.000,00 TL’si için dava tarihinden, 55.250,00 TL’si için ıslah tarihi olan 12.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin—– manevi tazminat talebi ve “———- ibaresinin davalı tarafça ticaret unvanı olarak kullanılmasının yasaklanması talebinin REDDİNE,
2- 5.823,43 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 1.878,53 TL ve ıslah ile alınan 944,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.000,90 TL harcın davalıdan tahsiline,
3- Davacı yararına “tecavüz, haksız rekabet, tecavüzün men’i, tecavüzün ref’i yönünden” —– gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan—– —gereğince 9.282,50 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan ——- gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalı yararına—- yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan ———-vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davalı yararına red olunan —– yasaklanması yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan — vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 35,90 TL başvurma harcı, 1.878,53 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 944,00 TL ıslah harcı, 5.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 354,00 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 8.217,63 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 4.273,17 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 122,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınrak 58,56 TL sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.