Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/494 E. 2019/360 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/494
KARAR NO : 2019/360

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
DAVA TARİHİ : 13/06/2012
KARAR TARİHİ : 26/12/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili davacının kendisine ait ——– adlı eserlerin— adet olmak üzere yayımı konusunda davalıya bir defaya mahsus izin verdiğini, ——– isimli eser için 2000 adet , “——” için ——— eseri için izin olmamasına rağmen birinci baskı için 1600, ikinci baskı için 2000 adet bandrol alındığını ve bu eserlerin halen satışta olduğunu, müvekkilinin eserden kaynaklanan haklarının ihlal edildiğini beyanla, satışa ilişkin fiyatları bildirmiş, devamında da FSEK’nun 66. maddesi uyarınca tecavüzün tespitine, durdurulmasına ve önlenmesi ile ref’ine, FSEK’nun 68/1. maddesi gereğince telif bedeli olarak — FSEK’nun 68/2. maddesi uyarınca izinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamış ise sözleşme olması halinde istenebilecek miktarın üç katına, FSEK’nun 69. maddesi uyarınca tecavüzün men’ine, FSEK ‘nun 70/1. maddesi uyarınca manevi hakların ihlali nedeniyle, her bir eser bakımından — —manevi tazminata, davacının uğradığı zarar bakımından delil teşkil etmesi amacıyla davalı iş yerinde, diğer adreslerde bulunan çoğaltılmış eserlere, eserleri çoğaltmaya yarar araçlara teminatsız olarak el konulmasına, bu konuda ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini dava talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talep ettikleri maddi ve manevi tazminatlara dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili davaya karşı cevap dilekçesinde özetle,taraflar arasında 2003 yılında akdedilen sözleşmeler ile eserlerin üretim, dağıtım, derleme, işleme , yayım ve her türlü satışı dahil telif haklarının davalı şirkete devredildiğini, bu sözleşmeye dayalı olarak “—–adlı eserlerin basılıp satışa arz edildiğini, davacıya dava konusu tüm eserler ile ilgili telif ödemesi yapıldığını ve hiç bir zararın söz konusu olmadığını, fazladan basıldığı öne sürülen ——” isimli eserle ilgili taraflar arasında imzalanan 01/01/2003 tarihli sözleşmenin 4. Maddesinde eserin 2000 adet olmak üzere, yazarın manevi kişiliğe zarar vermeyecek biçimde dilediği boyutta üretebileceğinin ve yayınlanabileceğinin kararlaştırıdığını ve bu şekilde yayınlandığını, “——adlı eserle ilgili davacı talebinin haksız ve dayanaksız olduğu, elde edilen telif ücretlerinin davacı tarafından itirazsız kabul edildiğini beyanla, haksız ve dayanaksız olan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Mahkememize açılan dava; FSEK’nun 66. maddesi uyarınca tecavüzün tespiti, durdurulması önlenmesi ile FSEK 68 ve 70. maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminata karar verilmesine ilişkindir.
Mahkememizin —- Karar sayılı kararı ile; “davanın kısmen kabulüne , kısmen reddine; — tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı tarafın manevi tazminat ve sair istemlerinin ise reddine” karar verilmiş ; Mahkememiz kararı davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay —. Hukuk Dairesi — Karar sayılı 05/05/2016 tarihli kararı ile; “dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin bu kararına karşı davacı tarafça karar düzeltme talebinde bulunulmuş ve dosyamız yeniden incelenmek üzere Yargıtay —–. Hukuk Dairesi’ ne gönderilmiştir.
Yargıtay —-Hukuk Dairesi—- Karar sayılı ve— tarihli ilamı ise; “dava, FSEK’e dayalı, davalı tarafından davacıya ait 3 adet eserin kararlaştırılan sayıdan fazla basılması, bir adet eserin ise taraflar arasında sözleşme bulunmamasına rağmen izinsiz bandrol alınarak basımı nedeniyle tecavüzün tespiti, men’i, ref’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle belirlenen telif alacağından davalı tarafça ibraz edilen makbuzlara istinaden davacıya ödenen bedeller düşülerek bakiye 904,30 TL nin tahsiline, manevi tazminat, sair istemler ve fazlaya ilişkin alacak talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı tarafça ibraz edilen bir kısım makbuzlardaki imzaya davacı tarafından itiraz edilmiş, 22/02/2005 tarihli 450,00 TL bedelli makbuz üzerinde yapılan grafolojik incelemede söz konusu makbuzdaki imza ile davacı …’na ait mevcut mukayese imzaları arasında aynı elin ürünü olduğunu gösterecek derecede uygunluk ve benzerlik saptanmadığı yönünde rapor ibraz edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu sonrasında bu husus belirlendiği için bilirkişi raporunda söz konusu makbuzda belirlenen bedelin de telif alacağından düşülmesi suretiyle hesaplama yapılmış olup, davalı tarafça sunulan ancak altındaki imzanın davacıya ait olmadığı belirlenen makbuzla yapılan ödeme başka bir delille teyit edilmedikçe dikkate alınamayacağından, bu makbuzda yer alan bedelin de davacıya yapılan ödeme olarak kabul edilerek alacak miktarından düşülmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiğinden davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemizin ——-Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden yargılama yapılmıştır.
Tarafların delilleri toplandıktan sonra, davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişiler mahkememize sundukları raporlarında özetle; dava konusu edilen ” —–eserle ilgili davalı tarafından gerçekleştirilen çoğaltım ve yayma eylemlerine davacının zımni izin verdiğinin kabulü halinde —- telif alacağı olduğunu, 5.777,00 TL ödenmiş olmakla bakiye— alacağı kaldığını, “——– —— adlı eserle ilgili çoğaltım ve yayma eylemlerinin haksız fiil oluşturduğunun mahkemenizce tespiti halinde yapılan ödemeler düşüldükten sonra — TL alacağı kaldığını belirtmişlerdir.
Dava konusu edilen ürünlerin FSEK’nun 2/1. maddesi kapsamında sayılan ilim ve edebiyat eseri kapsamında bulundukları, bu nedenle de FSEK kapsamında koruma altında oldukları anlaşılmıştır.
Davalı taraf davaya konu eserlerden “—- adlı eser dışında “—–” adlı eserler bakımından üretim, yayım, dağıtım ve çeviri sözleşmesi başlıklı sözleşme örneklerini sunmuştur. Sunulan sözleşmelerin bu tür işlerde kullanılmak üzere tek başına hazırlanarak karşı tarafa iletilen sözleşmelerden olduğu görülmüştür. Davalı taraf sunulan bu sözleşmelerinin ilk sayfalarının imzasız olduğunu, sözleşmelerin bu haliyle geçerli ve gerçek olmalarını şüpheli bulunduğunu beyan etmiştir.
Davalı taraf dosyaya bir kısım davalı imzası taşıyan ödeme makbuzları ibraz etmiştir. Davalı vekili makbuzlardaki imzaların müvekkilinin imzası olmadığını iddia etmiştir. Bilahere davalı asil duruşmaya çağırılarak söz konusu edilen ödeme makbuzları gösterilmiş aidiyeti sorulmuştur. Söz konusu edilen makbuzlardan ——–” eserine ilişkin yapılan ödemelere dair makbuzlardaki imzaları inkar etmiştir. Bunun üzerine mahkememizce imza incelemesi yaptırılmıştır. Adli tıp uzmanınca yapılan incelemede inkar edilen ödeme makbuzlarından sadece —- bedelli makbuzdaki imzanın davalı eli ürünü olmadığı , diğer makbuzlardaki imzaların davalıya ait olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu eser nüshaları üzerine farklı bandroller yapıştırıldığı, yargılama sırasında sabit olmuş ise de bu uygulamaların daha fazla eser çoğaltımına yol açtığı ispatlanamamıştır. Baskı adetleri sunulan sözleşmelerin yalnızca ilk sayfalarında yazılmıştır. Bu sayfa davalı tarafça imzasız olduğu için kabul edilmemiştir. Tarafların imzasını taşıyan ikinci sayfalarda ise herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Davacı taraf delil listesinde başkaca eserlerle ilgili baskı adetlerini gösterir herhangi bir delil sunmuş da değildir. TBK 491. maddesiyle sözleşmede basım sayısı belirtilmemişse, yayımcının ancak bir basım yapma hakkı doğacağı hükme bağlanmıştır. Dosyada sunulan deliller kapsamında—– ilgili bir bası yapılmış olduğu görülmektedir. Sözleşme bulunmayan “—– adlı eser için ise birden fazla bandrol talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bilirkişilerce de belirlendiği üzere, özel şekilde düzenlenmesi gereken bir sözleşme bu şekle uyulmadan düzenlenmiş olmasına karşılık taraflarca sözleşme hükümleri yerine getirilmiş ise- sözleşme hayata geçirilmişse- artık o sözleşmeye geçerlilik tanımak gereklidir. Aksinin düşünülmesi TMK’nun 2. maddesinde ön görülen dürüstlük kurulları ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olacaktır. Bu kapsamda sözleşme ibraz edilen “—- adlı eserlerler bakımından tecavüz iddiası mahkememizce dikkate alınmamış , bu eserlerin telif bedellerinin ödenmesi konusunda ise yapılan hesaplamaya göre karar verilmiştir.
Dava konusu yapılan “—- ” adlı eser bakımından ise herhangi bir sözleşme ibraz edilmemiştir. Ancak bu eserle ilgili olarak 3.600 adet bandrol alınmak suretiyle davacıya ait çoğaltma ve yayma mali haklarından yararlanılmıştır. FSEK’nun 52. maddesinin amir hükmü gereğince mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı şekilde yapılmış olması ve konusunu oluşturan hakların ayrı ayrı gösterilmesi zorunludur. Aynı şekilde TBK ‘nın 488. maddesi ile yayım sözleşmelerinin de yazılı şekilde yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Bu husus yayın sözleşmesi bakımından da sıhat şartıdır. Davalı tarafça yukarıda açıklandığı üzere aralarında herhangi bir sözleşme olmamasına rağmen dava konusu edilen bu esere ilişkin—– tarihli makbuzlarla telif bedeli olarak ödemelerde bulunulmuştur. Yapılan imza incelemesinden bu makbuzlardan birisinin fotokopi olması nedeniyle incelemesinin yapılamadığı– tarihli ve 450 TL bedelli makbuzdaki imzanın davacıya ait olmadığı, diğer iki makbuzdaki ( —- ) bedelli makbuzlar ile telif bedeli ödemesi yapıldığı anlaşılmıltır. Bu dava 13/06/2012 tarihinde açılmıştır. Söz konusu edilen bu esere ilişkin yaklaşık yedibuçuk yıllık süre zarfında herhangi bir ses çıkartılmadığı gibi yapılan telif bedeli ödemeleri de davacı tarafça kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu kapsamda ” —–isimli eserin çoğaltım ve yayımına davacının yukarıda açıklanan nedenlerle zımni rıza veya zımni izini olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında ——- —telif alacağı olduğu, bunun 5.227,00 TL ‘sinin ödemiş olduğu anlaşılmakla, davacının bakiye — alacağının kaldığı sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafça herne kadar manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de taraflar arasında sözleşme bulunmayan eser bakımında da zımni rızanın varlığına kanaat getirildiğinden, herhangi bir manevi hak ihlal edilmemiş bulunmakla manevi tazminat taleplerinin ve koşulları bulunmadığından 68. maddesi uyarınca üç kat telif bedeli ödenmesine ilişkin davacı istemlerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
—-tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
2- Peşin alınan harç karar ve ilam harcını karşıladığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Peşin ve ıslah ile alınan harçlar toplamı olan— karar ve ilam harcı olan —- TL nin mahsubu ile bakiye — harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3- Davacı yararına kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——- gereğince ——- vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalı yararına red olunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davalı yararına red olunan telif tazminatı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan—– vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından bozma öncesi yapıldığı anlaşılan toplam — yargılama gideri ile bozma sonrası yapıldığı anlaşılan 28,00 TL olmak üzere toplam 2.278,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 45,56 TL sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından bozma öncesi yapıldığı anlaşılan —yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak — sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 günlük süre içersinde YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.