Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/460 E. 2020/242 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/460 Esas
KARAR NO: 2020/242
DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti ve Önlenmesi, Haksız Rekabetin Tespiti
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 10/12/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin ——- markasını —-tarihinde tescil ettirdiğini, markayı aktif bir biçimde kullandığını ve bu marka ile ticari faaliyetine devam ettiğini, —– sitesinin de müvekkiline ait olduğunu, davalının da müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, yürüttüğü ticari faaliyetler kapsamında —– ibaresini kullandığını, ancak davalının bu kapsamda sahip olduğu tescilli bir marka hakkı bulunmadığını, davalının bu kullanımının müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, nitekim müvekkili tarafından davalıya —- yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek kullanıma son vermesi istenmiş ise de, davalının haksız eylemlerine devam ettiğini, davalının aynı zamanda —— sitesini de kullandığını, bu konuda e-tespit yaptırdıklarını belirterek, davalının davacıya ait marka haklarına tecavüz teşkil eden fiillerinin tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına,—– kullanımının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalıya ait —– malzemelerde yer alan davacıya ait markanın çıkartılmasına ve silinmesine, bu mümkün değilse davacının markasını içerir, ticari amaç taşıyan her türlü belgenin imhasına, verilecek kararın günlük bir gazete veya benzer vasıta ile ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili —- tarihli duruşmada; bilirkişi raporu ile davacının davasını ispatlayamadığının sabit olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanı ve internet sitesi alan adı kullanımının davacıdan çok daha eski tarihe dayandığını, tecavüzün söz konusu olmadığını belirterek, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava davacı adına tescilli —- markasının davalı tarafça aynı faaliyet alanında kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine ilişkindir.
Dosyaya —-getirtilmiş olup, incelendiğinde; — ibareli markanın —tarihinde davacı — adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya —-getirtilmiş olup, incelendiğinde davalı — ana sözleşmesinin— tarihinde tescil edildiği, faaliyet alanının —-olduğu anlaşılmıştır.
Davalının kullandığı—–adının ise—- tarihinde tahsis edildiği tespit edilmiştir.
Mahkememizce ihtiyati tedbirin değerlendirilmesi yönünde bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, marka vekili — ve bilişim uzmanı — oluşan bilirkişi heyeti — tarihli raporda; davalıya ait —- adlı internet sitesinde başlık adı verilen üst bölümde ve alan adında — ibaresinin kullanıldığı, yine internet sitesinde kullanılan logoda da —-yer aldığı, internet sitesinin — tarihinde kayıt ettirildiği ve —- tarihine kadar kayıtlı olduğu, ancak kaydı yapan kişi bilgisinin bulunmadığı, aynı sektörde markalar karşılaştırıldığında acente hizmetinin daha çok ikili ilişki ile verilmesi ve belli süreç sonunda sonuçlandırılması nedeniyle yanlışlıkla hizmet satın alınamayacağı, tanınmışlıktan fayda sağlanmayacağı, davacı markasının tanınmışlığından faydalanılarak karıştırma ihtimali bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden deliller toplandıktan sonra yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilişim uzmanı— marka uzmanı — sigorta sektörü uzmanı — oluşan bilirkişi heyeti — tarihli raporda; davalı tarafın —ibareli ticaret unvanının— yılında—- yılında tescil ettirdiği, davalı tarafın internet sitesinde markasal kullanımlarının —-yılına dayandığı, davalı tarafın —- ibareli kullanımlarının davacı tarafın marka tescilinden önce olduğu, davacı tarafın marka korumasının —-4 tarihinde başlaması sebebiyle somut olay açısından marka haklarının ihlal edilmediği yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce aynı bilirkişi heyetinden davacı tarafın itirazları kapsamında ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti —tarihli ek raporda; davacı adına tescilli — markası ile davalı tarafın— ibareli kullanımı arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğu, davalı tarafın—ibareli ticaret unvanının — yılında —— yılında tescil ettirdiği, davalı tarafın internet sitesinde markasal kullanımlarının —yılına dayandığı, davalı tarafın — kullanımlarının davacı tarafın marka tescilinden önce olduğu, davacı tarafın marka korumasının —- tarihinde başlaması nedeniyle somut olay açısından marka haklarının ihlal edilmediği belirtilmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Türk Marka Hukukunda —– geçerlidir. Yasa koyucu bu yolla piyasada aynı veya benzer mal ve hizmetler için mükerrer markanın varlığını önleyerek; bir yandan, önceki markaya yapılan yatırımı korurken, diğer yandan da nihai alıcı olan tüketicilerin satın aldıkları mal veya hizmetin kökeni konusunda yanıltılmalarını önleyerek korunmalarını amaçlamıştır. Öte yandan Türk Marka Hukukunda “gerçek hak sahipliği ilkesi” de benimsenmiştir. Buna göre, bir markayı, ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişi, marka üzerinde gerçek hak sahibidir. Bu ilke uyarınca; SMK’nun 6/3. maddesine göre, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir mark veya işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine marka başvurusunun reddedileceği, belirtilmiş olup, bir işaret üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahibi olanlara, bu işaretin aynı veya benzeri olan işaretin başkası adına marka olarak tescil edilmesine karşı çıkma veya tescil edilmiş ise hükümsüzlüğünü talep etme hakkı tanınmıştır. Bununla birlikte önceye dayalı gerçek hak sahipliği, tescil edilmiş bir markayı hükümsüz kıldırmadan, hak sahibine kendi markasını tescil ettirme hakkı vermeyecektir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde; tescilli marka hakkı sahibinin bu işareti önceden beri marka veya sair bir tanıtma işareti olarak kullanan kişiyi bu işareti kullanmaktan men etmesinin mümkün olmadığı, aynı hususun —- de taraf olduğu TRIPS Anlaşması 16/1. maddesi son cümlesinde “tescilli marka hakkının önceden tanınmış haklara zarar veremeyeceği” şeklinde düzenlemenin de mevcut bulunduğu, bu nedenle davalının önceye dayalı hak sahibi olduğunu derdest işbu davada def’i olarak ileri sürebileceği, alınan bilirkişi raporu, davalı şirketin tescil tarihinin, alan adının tahsis ve kullanma tarihlerinin davacının marka tescil başvurusundan çok önceye dayandığı anlaşılmakla, davalının eylemleri davacının marka haklarına tecavüz teşkil etmeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı 10/12/2020