Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/451 E. 2021/38 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/451 Esas
KARAR NO: 2021/38
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/11/2018
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğünden kaynaklanan, marka tecavüzün tespiti istemli davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekilleri dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin —– yılından bu yana——- gereçleri konusunda —— markaları ile faaliyet gösterdiğini, davacının ——— markasının —— yer alan eşyalar için tescilli olduğunu, ayrıca —— pek çok ülkede de markasının tescilli olduğunu, ————- davalının da —– eşyaları alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, ———–markasını haksız şekilde tescil ettirdiğini, ayrıca ———-adını adına tescil ettirdiğini, davalı şirket yetkilisinin davacının markasından haberdar olduğunu ve —– üzerinden takip ettiğini, marka ve alan adı tescilinin kötü niyetli olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, benzer mal ve hizmetler için tescil edildiklerini, karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, davalıya ait —— markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı adına kayıtlı —– adının tahsis işleminin iptaline, hükümsüzlüğüne ve terkin edilmesine, iptal ve terkine ilişkin kararın ——– bildirilmesine, davalının davacıya ait markaya tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin dava konusu—– isimli markasını gerekli yasal yükümlülüklerini yerine getirerek ve tamamen yasalara uygun olarak tescil ettirmiş olduğunu, bu tescil esnasında da itiraz, red, vb olumsuzluk yaşamadığını, marka tescili yapılırken talep aşamasından sonraki inceleme aşamasında —–uzmanlarınca tescil talep edilen markanın 556 sayılı KHK 7.maddesindeki şartlara uygun olup olmadığının incelendiğini, tüm bunların yanında müvekkilinin markasının bağlı bulunduğu kodlar ile davacının markasının bağlı bulunduğu kodların da birbirinden farklı olduğunu, davacının kayıtlı kodları olan——– numaralı kodların elektronik malzemeler üzerine kuruluyken, müvekkilinin ise markasını giyim vb malzemeleri üzerine tescil ettirdiğini, buradan anlaşılacağı üzere; dava konusu yapılan markaların ürün potansiyeli ve çeşitliliğinin birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin markasının—– olarak değil de ————olarak bilindiğini ve kullanıldığını, dolayısıyla burada ———– kelimelerini birbirinden bağımsız olarak düşünmenin doğru olmadığını, davacının hazırlattığı ve dilekçe ekinde yer alan katalogda ise —- almadığını ve davacı tarafından birçok ülke için kesilen faturalarda ise —–bulunmamasının davacının ülkemiz pazarında olmadığının en büyük kanıtı olduğunu, davacının markasının ülkemiz dışında kullanılan ve yine yurt dışında ticaret yapılan marka olduğunu, dolayısıyla davacının müşteri çevresi ile müvekkilinin müşteri çevresinin birbirinden oldukça farklı olduğunu, yani davacının markasının ileri sürdüğü mal veya hizmetler bakımından ——ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna dair emare ya da delil ibraz edemediğini, bu konuda inandırıcı açıklamalarda bulunamadığını, müvekkilinin davacıya ait —— beğenmesinin ise kötü niyetle açıklanamadığını, müvekkili ile davacının müşteri çevrelerinin farklı olduğunu, aynı ülke sınırları içinde dahi olmadıklarını, müvekkilinin satışını yaptığı ürünlerin, davacının satışını yaptığı ürünlerle farklı olduğunu, —-tüketicilerin — markasını yurt dışındaki tüketicilerin ise —- markasını bilmelerine ve karıştırmalarına imkan bulunmadığını, dolayısıyla davacının anılan markaların benzer mahiyetteki ürünleri içerdiğini ve kullanıcıların bu ürünlerin aynı marka olarak düşünülebileceği yönündeki iddialarının geçersiz olduğunu, çünkü en baştan beri ifade ettikleri üzere bu iki markayı kullanabilecek kullanıcıların ayrı ülkelerde yaşadığını ve markalar arasında ———olarak fark bulunduğunu belirterek, tüm bu nedenlerle, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, kötü niyetli tescil ve marka benzerliği nedeniyle davalı adına ——-numara ile tescilli —- ibareli markanın hükümsüzlüğü , markanın kullanılmasının davacıya ait ——— markalarından kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ve önlenmesi ile davalıya ait ——- adının iptali davasıdır.
Dosyaya —— getirtilmiş olup, incelendiğinde; davacıya ait —- başvuru, —- tescil numaralı ——- markasının ——– başvuru, —– markasının ise ——- tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait ——- tarihinde, davalıya ait——– tarihinde tahsis edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar delillerini sunduktan sonra, dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,————hazırlamış olduğu —– tarihli raporunda özetle; Markalar karşılaştırıldığında; davacı markasının metin markası olduğunu, davalı markasının metin ve şekilden oluştuğunun görüldüğünü, davacının markasının ——- olduğunu, davalı markasının ———olduğunu, markaların her ikisinin de esas unsurunun —– ibaresi olduğunu, davalı markasında ek olarak yer alan —– ibaresinin—– anlamına geldiğini, davacının iştigal ettiği sektör açısından tasviri olduğunu, ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davalı markasında yer alan grafik unsurlarının da davalı markasına ayırt edicilik kazandırmaya yeterli olmadığını, taraf markaları arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğunu, tüketici düzeyinin ortalama tüketici olduğunu, diğer yandan, taraf markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler karşılaştırıldığında örtüşme olmadığının görüldüğünü, bu bulguların normal şartlar altında karıştırılma ihtimaline ilişkin sonuca ulaşmaya yeterli olabileceğini, ancak davacı vekilinin aynı zamanda kötü niyetli tescil iddiasında bulunduğunu, davacı vekilinin davalı —- hesaplarından—– davacı müvekkilinin takip edildiğini öne sürdüğünü, davalı vekilinin cevap dilekçesinde bu hususu kabul ettiğini, tacir davalı firmanın, sadece davacı firmanın unvanından haberdar olma yükümlülüğü altında olmanın ötesinde, fiilen de davacı firmanın ticaret unvanından haberdar olduğunu, diğer yandan, davalı firmanın kendi markasının tescilinde davalı firmanın iştigal alanı açısından tasviri mahiyette olan—- ibaresini seçtiğini, davalı firma —– ibaresini kendi adına tescilli internet sitesinde davalı adına tescilli mal ve hizmetler için markasal olarak kullandığını, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğunu, tüm mal ve hizmetlerde hükümsüzlüğünün Mahkeme’nin yetkisinde olduğunu beyan etmişlerdir.
Taraf vekillerinin rapora itiraz etmeleri üzerine;———— hazırlamış olduğu — tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davacının—- numaralı markasının — tercüme örneğine göre; davalının — sayılı markasının ———————- Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar.———————mal ve hizmetleri açısından davacı marka haklarına iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, bu mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüklerinin Mahkeme’nin takdirinde olduğunu, ——- davalı markasının tescilinin kötü niyetli olduğunu ve tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğünün Mahkeme takdirinde olduğunu, davalı adına tescilli ———adının davacı marka haklarına iltibas teşkil edecek derecede benzer olduğunu ve iptalinin Mahkeme’nin takdirinde olduğunu, davalı fiillerinin davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini beyan etmişlerdir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
SMK’nun 25. ve 6/9. maddesi uyarınca kötü niyetli marka tescili de hükümsüzlük nedenlerinden birisidir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacının davalının markasından önceki tarihte başvurusu yapılan markası —- kelimesinden oluşmakta olup, davalının markası ise —- ibaresinden oluşmaktadır. Tarafların markalarında —- kelimesi ortak olup, —- anlamı yoktur. Davalının markasında tali unsur olarak yer alan —— ibaresi ise ——- anlamında olup, —- de yaygın olarak bilinen yabancı kelimelerdendir. Davalının markasının tescilli olduğu pek çok mal ve hizmet için tanımlayıcı nitelikte olan —– kelimesi davalının markasını davacının markasından farklılaştırmaya yeterli değildir.————————emtiaları her iki tarafın markasının kapsamında yer alan ortak veya bağlantılı emtialar olup, markalar ortalama tüketiciye hitap ettiğinden, bu mal ve hizmetler için markaların karıştırılma ihtimali mevcuttur. Bu nedenle markaların ortak tescilli oldukları bu mal ve hizmetler için SMK’nun 6/1. maddesindeki hükümsüzlük koşulları mevcuttur.
Bunun yanı sıra, davalının —- anlamı olmayan ve yurt dışında uzun süredir davacı adına tescilli olan ve kullanılan———– ibaresini tesadüfen seçtiğinin düşünülemeyeceği, davalının davacıya ait sosyal medya hesabını takip ettiğini kabul ettiği, bu nedenle davalının davacıya ait olduğunu bildiği marka ile karıştırılabilecek derecede benzer olan ————-markasını adına tecsil ettirmesinin iyi niyetli bir davranış olarak kabulünün mümkün olmadığı, bir markanın kötü niyetle tescili halinde tescil ettirenin, tescil kapsamındaki bir kısım emtialar için iyi niyetli, bir kısım emtialar için ise kötü niyetli olduğu söylenemeyeceğine göre, davalının tesciliyle ilgili işlemin temelindeki bu sakatlık nedeniyle, markanın kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği, davalının davacının —— yılından bu yana kullandığı alan adı ile benzer olan ve davacının markasını birebir içeren internet alan adını kullanmasının SMK’nun 29/1. ve 7/3-d ile 155. maddeleri uyarınca davacının markadan kaynaklanan haklarına tecavüz niteliğinde olduğu, bu nedenle davacının bu kullanımın önlenmesini talep edebileceği anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalıya ait —– markasının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Davalı adına kayıtlı ——-adının iptaline,
Davalının davacıya ait ——- markasını ve bu markayla karışıklığa neden olacak derecede benzer olan —– markasını kullanmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine,
Davalının marka haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline “markanın hükümsüzlüğü davası yönünden” Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline ——— Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 71,80 TL harç, 289,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 3.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.110,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/02/2021