Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2018/441 Esas
KARAR NO : 2021/10
DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Önlenmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/03/2012
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin—- — satışı ile faaliyette bulunduğunu, ürettiği ürünlerin yurt içi ve yurt dışında “—– markası ile tanındığını ve müvekkiline ait “———-dükkanında satıldığını, müvekkilinin———- başvurarak markasını tescil ettirdiğini, —– tarihinde —– müvekkili adına tescil ettirildiğini, müvekkilinin söz konusu markayı kullanımının eylemli olarak devam ettiğini, müvekkiline ait ———— izinsiz ve hukuka aykırı şekilde kullanıldığının öğrenildiğini, ——– başlığı ile bağlantı verildiğini, yine———– ile bağlantı verildiğini, söz konusu sitelerin hem alan adlarında tescilli markayı kullanarak tecavüzde bulunduklarını, hem de söz konusu markayı — içinde aktif olarak kullanarak tecavüze devam ettiklerini, bu durumun müvekkilinin tescilli markasına tecavüz oluşturduğunu,———– içerik sağlayıcısının—- Kartal—. Noterliği’nin —— yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiklerini ve söz konusu tecavüze son verilmesinin istendiğini, bu ihtarnamemeye cevap verilmediğini, kullanılan — ibaresinin ——” markasının aynısı olduğunu, ayrıca tecavüzde bulunan sitelerin faaliyet alanında da tescilli marka ile aynı olan —. sınıflarda olduğunu, müvekkilin —-” markasının alanında uzun yıllardır faaliyet göstermiş olduğu — satımı işlerinde kendisinin emeği ile oldukça itibarlı bir konum elde ettiğini, davalıların müvekkilinin uzun yıllar emekler ve uğraşlar sonucu meydana getirdiği itibarlı markasının güvenilirliğinden faydalanarak, söz konusu markayı taklit ederek ve söz konusu markayı sitelerinde izinsiz kullanarak haksız rekabet oluşturup, haksız kazançlar elde ettiğini, davalıların faaliyet gösterdikleri sitelerin haksız tecavüzlerinin müvekkilin elde edebileceği gelirlerde ciddi kayıpların meydana getirdiğini belirterek, sitelere erişimin engellenmesini, tescilli markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, sonuçların ortadan kaldırılmasını, kullanmasının önlenmesinin,—- kullandığı alan adlarının kullanmasının yasaklanmasını ve bunların iptalini,fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davacı vekili — tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki diğer talepleri ile birlikte 5.000,00 TL olan maddi tazminat talebini 40.000,00 TL artırarak 45.000,00 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
DAVAYA CEVAP / Davalı ….– havale tarihli cevap dilekçesinde; …— yardım etmek amacıyla — internet sitesinde yalnızca —- yaptığını, sitenin kendisinden önce açıldığını, davalının, davacının kardeşi olduğunu, aralarında sorun yaşadıklarını, bu sebeple davacının bu davayı açtığını, ihtarnameden haberi olmadığını, bu işte herhangi bir çıkarının olmadığını, şirket ile bir bağlantısının olmadığını, işçi olarak başka bir işte çalıştığını, kusursuz olduğunu, sadece iyilik etmek istediğini belirterek, davanın reddini beyan ve talep etmiştir.
Davalı …—- havale tarihli cevap dilekçesinde; ihtiyati tebdir kararını kabul etmediklerini, yokluklarında alınan Bilirkişi Raporuna dayanarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin doğru olmadığını bu kararın kaldırılması gerektiğini, davacı ile müvekkilinin kardeş olduklarını, uzun yıllar aynı iş yerinde birlikte çalıştıklarını, — yapıp satarak geçindiklerini, dava konusu——- davacı ve davalının —— olduğunu, bu isim soy isimleri olduğu için davacı ile beraber marka olarak kayıt ettirdiklerini, davalının davacının —- davacıdan alıp yurt dışında satışının yaptığını, davalının yurt dışında bulunan dükkanında davacıdan alıp sattığı ——-olduğunu, davalının bu — satabilmek ve hangi marka olduğunu gösterebilmek için internet sitesinde bazı yerlerde — kullanmak zorunda kaldığını, bu durumun marka hakkına tecavüz oluşturmayacağını, müvekkili adına olan internet sitesi ve diğer internet sitelerinin davacının iddia ——-markasının benzer olmadığını, ———- farklı niteliğe sahip olup, iltibasa veya karıştırılma sonucuna neden olmayacağını, ayrıca ———– olmadığını, markaya tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olmadığını, davacının dilekçesini ve dosyada bulunan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, dava açılmadan önce davacı tarafından noterden veya e-posta yoluyla herhangi bir ihtarın gönderilmediğini, davacının bu internet sitelerinden çok önceden haberdar olduğunu, itirazda bulunmadığını, kendi ürünlerini davalıya sattığını, bu sitelerden çok önceden haberdar olduğunu, itirazda bulunmadığını, kendi ürünlerini davalıya sattığını, bu sitelerde ürünlerinin satılmasını sağladığını, bu durumun iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin ————- marka patent kuruluşuna kendi adına tescil ettirdiğini, —– — kendisinde olduğunu, davacının ————-aldığını, davalının — geçerli olan marka hakkının —– gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacı adına—— markasının davalılar tarafından internet sitesinin içeriğinde ve alan adında kullanıldığı iddiasıyla açılan marka hakkına tecavüzün men’i, internet sitelerine erişimin engellenmesi ve maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkememizin — Karar Sayılı kararı ile davanın kısmen kabul kısmen reddine, davalıların eylemlerinin markaya tecavüz teşkil ettiğinin tespit ve men ine, davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespit ve menine, davalıların “—-her türlü —-ve mal ile ürünler — türlü yayınlar, tanıtım malzemeleri — fatura, ve sair ticari evrak ile internet alan adları da dahil olmak üzere —- manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline, hüküm kesinleşmesi sonrasında masrafı davalılardan alınarak, — çapında yayınlanan bir gazetede ilanına, maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararın davalılar … ve … vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine— Karar sayılı bozma ilamı ile “davalılarca davacıya ait orijinal ürünlerin satışı yapıldığı, “—– ibaresinin ————– olarak kullanımının uzun süredir devam etmekte olduğu, bu hususun davacı tarafça da bilindiği halde uzun süre sessiz kaldıktan sonra işbu davanın açılmasının MK 2.maddesine aykırılık oluşturduğu savunulmuş olmasına karşın, mahkemece bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması doğru görülmediğinden kararın davalılar … ve … yararına bozulmasına, bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına” gerekçesiyle karar davalılar … ve … yararına bozulmasına karar verilmiş, Mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
TPMK’dan marka tescil kayıtları istenilmiş, incelendiğinde; —- tescil numaralı davacı markasının —– —-yazılmış “—– kelimesinden oluştuğu,——–yarışmalarının —- idare edilmesi hizmetleri, —- —-hizmetleri,—-yarışmalarının organizasyonu hizmetleri…— hizmetleri… ——– — düzenlenmesi hizmetleri… eğlence hizmetleri… —– hizmetleri, — programları yapım hizmetleri: radyo ve televizyon programları yapım hizmetleri (——- yapımı hariç), —- yapım hizmetleri, kayıt stüdyoları hizmetleri, film seslendirme hizmetleri, radyo ve televizyon alıcılarının kiralanması hizmetleri, sinema ve —- kiralanması hizmetleri, —–ve aksesuarlarının kiralanması hizmetleri, —— kiralanması hizmetleri,—– kiralanması hizmetleri, —— cihazlarının kiralanması hizmetleri… — faaliyetleri ile ilgili hizmetler: —–etkinliklerinin sağlanması hizmetleri—- hizmetleri, — hizmetleri, —- düzenleme hizmetleri, gösteri düzenlenmesi hizmetleri, gösteriler için yer ayırma hizmetleri, —— için —– yapma hizmetleri, — dekorlarının kiralanması hizmetleri… —– hizmetleri, — hizmetleri, —- hizmetleri, ——- hizmetleri, — hizmetleri:——– hizmetleri, çeviri hizmetleri….” mal ve hizmetlerini kapsar mahiyette —– sayılı ——– olarak tescilli davalı … markasının ise ———— harflerle yazılmış “———- kelimelerinden oluşan markanın —. sınıfta “—————- makinelerinin kiralanması hizmetleri. ——– hizmetleri (bakım, tamir ve————-dolumu). — araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri, gemi inşaatı hizmetleri— taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri.—- ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması — edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. — temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. —– makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. —- tamiri ve bakımı hizmetleri.— hizmetleri. —- çıkarma hizmetleri.—- kemer tamiri hizmetleri”—– edildiği görülmüştür.
Davalının markası—– markası olup, —- ilkesi gereği —- sınırlı olmak üzere tescilli ve hukuki korumaya sahip bir marka olduğundan —- sınırları dahilinde her hangi bir korumaya sahip olmadığı, bir markanın tescil edildiği şekilde tescil edildiği bölge/ ülke sınırları içinde tescil edildiği sınıfta kullanımının dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 14/a maddesi gereğince hak sahibine tanınmış bir hak olup, marka hakkı sahibi tescilli olmadığı bölge ve ülke sınırlarında markasını kullanma yoluna giderse ve bu kullanım da başkalarının hak sahibi bulunduğu markalara iltibas oluşturacak nitelikte ise, bu kullanım marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilebilir. Buna göre davalıların kullanımının davacı markası ile oluşmuş olan görsel benzerlik, hizmetlerin ve uğraş alanlarının aynılığı ve aynı tüketici kitlesine hitap etmeleri nedeniyle çağrıştırma ve bağlantı kurma suretiyle tüketiciler nezdinde karşıtırılma ihtimaline yol açtığı kanaatine varılmıştır. Alınan bilirkişi raporu ile;—– .—- tarihinde tahsis edildiği ———— kelimesinin —- kelimesi olarak kullanıldığının ve başka ——- bağlantı yapıldığının tespit edildiği, ilgili ——, davalıların bu kullanımlarının davacının—- ile karışıklığa neden olabileceği anlaşılmıştır.
Davalılar … ——— bu yana markayı kullanmalarına rağmen, davacının sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığına dair savunmaları doğrultusunda Mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmiş olup,———–tarihli raporda; davacının, aralarında akrabalık ilişkisi bulunan davalıların kullanımlarından haberdar olmasına rağmen davalıların marka kullanımlarına 11 yıl 1 ay 2 gün sessiz kaldığı, geçen bu uzun sürenin davalılarda haklı güven oluşturmak için yeterli olduğu, 11 yılı aşkın bir süredir nizasız bir şekilde davacıya ait orijinal ürünlerin satışını yapan davalıların iyiniyetli olduğu, bu nedenle somut olayda sessiz kalma yoluyla hak kaybının koşullarının gerçekleştiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle —– ilkesinin kısaca açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybı, önceki hak sahibinin, hakka konu markasını iyi niyetli bir şekilde kullanan kişiye karşı dava açma hakkını uzun süre kullanmaması ve ihlallere sessiz kalarak markasını koruma hakkını yitirmesi demektir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin temeli Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine dayanmaktadır. Anılan madde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü haizdir. Buna göre, anılan madde ile hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken iki temel ilkeye yer verilmiş olup, öncelikle hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybı —- yönünden açılacak davalarda da söz konusudur. Gerçekten aynı veya benzer bir markanın başka bir kişi tarafından aynı mal ve hizmetlerde kullanılması hâlinde önceki hak sahibinin dava açarak bu markanın kullanılmasının durdurulmasını talep etmesi mümkündür. Ancak bu hakkın kullanılması imkânının önceki hak sahibine sınırlandırılmaksızın tanınması bazı hâllerde haksız sonuçlar doğurabilmektedir. Zira iyi niyetli olarak markayı kullanmaya başlamış olan tacirin, para ve emek sarf ederek bu marka altında yatırımlar yapması, ancak önceki hak sahibinin bu durumdan haberdar olmasına rağmen uzun süre sessiz kaldıktan sonra dava açması “dava hakkının kötüye kullanılması” olarak nitelendirilmelidir—- kullanımının bilinmesi veya devam eden tecavüze karşı uzun süre sessiz kalındıktan sonra dava açılması, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilecektir.
Tescilli marka sahibi, haklı bir sebep olmaksızın hakkını uzun süre kullanmayarak bundan sonra da kullanmayacağı yönünde bir kanaat oluşturmuşsa artık bu hakkını kullanamaması gerekir. Bu nedenle önceki hak sahibinin, TMK’nin 2. maddesi gereğince belli bir davranışta bulunması gerekirken sessiz kalması sonucu, markasını daha sonra iyi niyetli olarak tescil ettiren kişiye karşı dava açma hakkını veya devam eden eylemli kullanımını men etme hakkını kaybettiği kabul edilmelidir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybında, hak genel olarak sona ermemekte, sadece bu haktan eylemine sessiz kalınan kişi ya da kişilerin yararlanmasına katlanılmaktadır. Zira marka sahibinin, bir hakkını bilerek isteyerek belli bir süre kullanmaması sebebiyle markadan doğan hakkı kaybolmamakta, sadece uzun süredir var olan kullanıma sessiz kalmış olması sebebiyle bu duruma——- verildiği kabul edilmektedir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsedilebilmesi için, önceki hak sahibinin markanın aynısının veya — tarafından kullanıldığını bilmesi ve buna rağmen sessiz kalmış olması gereklidir. Bununla birlikte önceki hak sahibinin uzun süre sessiz kalması mücbir sebep ya da objektif imkânsızlık gibi haklı bir nedene dayanıyorsa ve bunun ispatlanması hâlinde sessiz kalma yoluyla hak kaybı söz konusu olmayacaktır.
Önceki hak sahibi, markasının kullanılmasına sessiz kalmayarak dava yoluna başvurursa artık sessiz kalma sebebiyle hak kaybı söz konusu olmamaktadır. Bununla birlikte önceki hak sahibi dava yoluna başvurmadan önce ihtarname göndermesi de sessiz kalmadığı anlamına gelmelidir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, uzun süre boyunca, belirli aralıklarla sadece ihtarname gönderen, fakat dava açmayan ve ihtarname dışında markanın kullanılmaması için herhangi bir girişimde de bulunmayan önceki hak sahibinin sessiz kalmadığını ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. O hâlde kullanımın daha fazla devamını istemeyen önceki hak sahibi, bu arzusunu açıklayan bir ihtarname göndermiş ise de makul bir süre içinde bu iradesini dava yoluyla da göstermelidir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olabilmesi için, önceki hak sahibinin, markasının aynısının veya benzerinin kullanılmasına belirli bir süre sessiz kalmış olması gereklidir. Ancak dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’de sessiz kalmanın ne kadar süre geçtikten sonra hak kaybına sebep olacağı düzenlenmemiştir. Bununla birlikte 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ——- ile ilk defa marka hukukunda hükümsüzlük davaları yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. SMK’nin 26/6. maddesi; “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” hükmünü haizdir. Buna göre marka hükümsüzlük davalarında sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için beş yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Nitekim ———- yürürlüğe girmesinden önceki dönemde de, uygulamada ————- bu süre 5 yıl olarak kabul edilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının—- tescilli markası olan ————-” markasının davalılara — sitelerinin alan adlarında ve içeriklerinde, markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler için —– yılında başlamak üzere aynen kullanılmıştır. Davacı ile davalılardan ..—— konusu markayı taşıyan ürünleri birlikte satışa sundukları her iki tarafın da kabulündedir. Davacı———- öncesine kadar, tarafların birlikte ticari faaliyet gösterdiklerini, davalıların markayı davacının izni ile kullandıklarını savunmakta olup, davacı taraf davalılardan 2011 yılında markayı kullanmamalarını talep ettiği halde kullanmaya devam ettiklerini belirterek bu davayı açmıştır. Yani davacı, davalıların marka kullanımından —— tarihinde gönderdiği ihtarnameye kadar bu kullanıma sessiz kaldığı, markanın davalılar tarafından ilk kullanım tarihinin davacının markasını tescil ettirdiği tarihten daha önce olduğu, davacının markasının tescil başvurusunun yapıldığı 2005 yılından ihtarname tarihine kadar da 5 yıldan uzun bir süre geçtiği, davalıların marka kullanımlarının kötü niyetli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla uzun süre boyunca, ihtarname göndermeyen ve dava açmayan ve markasının kullanılmaması için herhangi bir girişimde de bulunmayan davacının sessiz kalmadığını ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir. Zira kullanımın daha fazla devamını istemeyen davacının, makul bir süre içinde bu iradesini dava yoluyla da göstermesi gereklidir. Davacının makul süre içerisinde dava açmaması nedeniyle “—–” markasının kullanılmasının önlenmesi davası için sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı sonucuna varılmış, daha önce davanın kabulüne dair verilen kararı temyiz eden ve temyiz talepleri kabul edilen davalılar ..—-yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … tarafından daha önce davanın kısmen kabulüne dair verilen karar temyiz edilmediğinden ve diğer davalılar yararına verilen bozma kararının bu davalıyı etkilemeyeceği, bu konuda davacı yararına usuli kazanılmış hak doğduğu anlaşıldığından, davalı … için ayrıca değerlendirme yapılmıştır.
Davalı …—- adına tahsis edildiği tespit edilen ——– markasının aynen tescilli olduğu mal ve hizmetler için kullanıldığı, bu kullanımın davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, bu nedenle davacının markasının kullanılmasının önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile kararın ilan yoluyla kamuya duyurulmasını talep edebileceği, davacı tarafından 556 sayılı KHK’nin 66/2-b maddesi uyarınca davalının marka kullanımı nedeniyle elde ettiği gelire göre tazminat hesaplanması talep edilmiş olup, bu şekilde maddi tazminatın tespiti için davalının ticari kayıtlarının incelenmesi gerektiği, ancak davalının —-ve davayı takip etmemesi nedeniyle ticari kayıtlarının incelenmesinin mümkün olmadığı, — bilirkişiden alınan raporların davalının ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılmadan hazırlandığı, bu raporların hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle Mahkememizce 6098 sayılı TBK’nun 50. maddesi (818 sayılı BK’nun 42. maddesi) uyarınca uygun bir tazminata hükmedilmesi gerektiği, davacıya ait markanın tescilli olduğu süre——, davacının ticari hacmi, davalının marka kullanımındaki kusur durumu dikkate alındığında 5.000,00 TL maddi tazminatın ve 3.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı anlaşılmakla, davalı … hakkındaki davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davalılar ..——. haklarındaki davanın REDDİNE,
Davalı … hakkındaki davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalı —— adında ve içeriğinde davacıya ait “——–” markasını kullanmak suretiyle davacının marka haklarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE ve MEN’İNE,
Davalı ..—–” markasını her türlü yayın, hizmet ve mal ile ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair üzerinde, tanıtım malzemelerinde, fatura ve sair ticari evrak ile internet alan adları da dahil olmak üzere internet üzerinde —- kullanmasının ÖNLENMESİNE,
—–adının kullanılmasının YASAKLANMASINA,
3.000,00 TL manevi tazminatın ve 5.000,00 TL maddi tazminatın davalı …—– alınarak davacıya verilmesine,
Hüküm kesinleştikten sonra masrafı davalı .—- alınarak hüküm özetinin——– gazetede bir kez ilanına,
Davacının fazlaya ilişkin 2.000,00 TL’lik manevi ve 40.000,00 TL’lik maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken 546,50 TL harçtan peşin alınan 711,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 164,65 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı vekiline markaya tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinden———-gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …—–tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline maddi tazminatın kabul edilen kısmı üzerinden —- gereğince takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’— tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminatın kabul edilen kısmı üzerinden—- gereğince takdir olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalı .— tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalılar .—– haklarında açılan ve reddedilen markaya tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinden —- gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … —-ödenmesine,
Davalılar …—– haklarında açılan ve reddedilen maddi tazminat davası üzerinden —- —- Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 6.650,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve ..—– ödenmesine,
Davalılar ..—– haklarında açılan ve reddedilen manevi tazminat davası üzerinden —- gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar — ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 690,00 TL ıslah harcı, 21,15 TL peşin harç, 21,15 TL başvurma harcı ve toplamda 257,40 TL yurt dışı tebligat harcı olmak üzere toplam 989,70 TL harç giderinin davalı …— tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 2.630,20 TL yargılama giderinden, davalılar ..— yapılan yargılama giderleri ayrık tutulmak üzere davanın kabul ve red oranına göre, (%58) 1.525,50 TL’nin davalı …’— tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%42) 1.104,70 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar ..—- yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılar …—
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalılar …— yüzüne karşı, diğer davalı …—-yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 GÜNLÜK süre içersinde YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.