Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/438 E. 2020/120 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/438
KARAR NO : 2020/120

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 02/02/2018
KARAR TARİHİ : 09/07/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili Bakırköy ———-. FSHHM’ne sunduğu dava dilekçesi ile sonrasında sunmuş olduğu cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ——- esas unsurlu markalarının sahibi olduğunu, “—— özellikle ——–giysiler sektöründe 30 yıldan fazla bir geçmişe sahip——- numarası ile tanınmış —– sahip, —- bilinen ve tanınan bir marka olduğunu, ——– sonunda başlayan iflas süreci sonucunda tasfiye olduğunu, sahip olduğu tüm süresi devam eden geçerli markalarını ——– ihalesi sonucunda —— müvekkilinin sahip olduğu markaları çok sayıda mağazası bulunan ———————– sözleşmeleri dahilinde kullandırmakta olduğunu, —- ibareli markalar ile ilgili ciddi yatırım sürecine girildiğini, ————–firmanın iflas ve tasfiye sürecinde bazı kötü niyetli kişi/firmaların markanın tanınmışlığından ve sahip olduğu müşteri çevresinden yararlanmak için, “—————— ibareli markaların benzerini———– nezdinde tescil ettirildiğini, davalı firmanın da ————- ibareli markayı tescil ettirdiğini, bu markanın müvekkilinin markaları ile iltibas yaratacak şekilde, müvekkili markalarının seri markası izlenimi uyandırdığını, üstelik davalı firmanın markayı tescile uygun olarak kullanmadığını, haksız rekabet yaratacak ve müvekkilinin marka hakkını ihlal edecek şekilde ———– benzeterek kullanmakta olduğunu ve müşterilerin kafasını karıştırmakta olduğunu, davalı firmanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 155. maddesi uyarınca marka kullanımının, ticaret unvanı veya sonraki bir marka başvurusundan/tescilinden kaynaklandığını ve meşru olduğunu ileri sürmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin daha önceki marka sahibinin haklarına halef olduğunu iddia ederek, davalı ———— markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bakırköy —-. FSHHM’nce ——– tarihli kararı ile yetkili mahkemenin davalının yerleşim yerinin bulunduğu —- olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilerek, dosya mahkememize gönderilmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesinde ve sonrasında sunmuş olduğu 2. cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu FSHHM olduğunu, hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını, davacı tarafın dava ehliyetinin bulunmadığını, esas yönünden —— başvuru numarası— tarihinde koruma altına alındığını ve —– mal ve hizmet sınıfları için — tarafından tescil işlemi gerçekleştiğini, kendi markalarının halk tarafından karıştırılma durumunun bulunmadığını belirterek, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddini, eğer esasa geçilecekse esastan reddini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E /
Dava; davalı adına tescilli —— markasının davacıya —– markalarıyla benzer olduğu iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Her ne kadar davalı tarafça, davacının dava açmak için aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı savunulmuşsa da, davacının davaya dayanak yaptığı markaları ilk sahibi olan şirketten devralmak suretiyle haklarına halef olduğu, markaların sahibi olması nedeniyle — dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmakla, husumet itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraflara ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş,————————————— tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden taraflar delillerini sunduktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan — tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; “davalının ————- hakkında marka iptali şartlarının (hükümsüzlük) oluştuğu” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı adına—— ibareli sonra tescilli markanın ——. sınıflarda yer alan emtialar için tescil edildiği dosya kapsamı ile sabit olup, her iki markanın da ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, davalının markasının ilk harfi dışında kalan —————– davacının markalarının esas unsuru ile aynı olduğu, bu nedenle markaların işitsel ve görsel olarak ———– bir anlamı olmadığı açıkça görülmektedir. Davalının tescil ettirdiği markanın ilk harfinin davacı markasından ayırtedilmeyi sağlamaya yeterli olabilecek ilave olarak kabulü mümkün değildir. ——–” ibaresi ilk harf dışında tamamen aynı harflerden oluşmakta olup, benzer olduğu gibi, “——– ibaresi ile de okunuş olarak benzerdir. Her iki yan markasına toplu olarak bakıldığında halk tarafından karıştırılabileceği, davacının tekstil ürünlerini almak isteyen tüketicilerin, gerçekte davalının tekstil ürünlerini satın alma olasılığının güçlü bir olasılık olarak ortaya çıkacağı muhakkaktır. İşletmeler arası bağın rahatlıkla kurulabileceği, davacı markasını üreten ya da satan işletmelerden biri olarak davalı işletmenin algılanabileceği olasıdır. Her ne kadar davalı taraf hükümsüzlük davasının hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını savunmuşsa da, SMK’nun maddesinde 25/6. maddesinde marka hükümsüzlüğü talepleriyle ilgili sessiz kalma yoluyla hak kaybı için öngörülen süre 5 yıl olup, davalının markasının tescil edildiği 12/10/2015 tarihinden dava tarihine kadar bu sürenin dolmadığı, bu nedenle davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğramadığı anlaşılmıştır. Ayrıca davacının markası tekstil ve giyim ürünlerinde tanınmış marka olduğundan, davalının bu tanınmışlıktan haksız bir yarar elde etme ihtimali de mevcuttur. Bu durumda, SMK’nun 6/1. ve 6/5. maddesindeki koşulları davacı lehine oluşmuş olup, SMK’nun25/1. maddesinde yer alan hükümsüzlük nedeninin gerçekleştiğinin kabulü ile davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli ———- markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
2-54,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan ——— gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 1.105,20 TL bilirkişi ücreti, tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.182,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.