Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/436 E. 2020/5 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/436
KARAR NO : 2020/5

DAVA : İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2017
KARAR TARİHİ : 23/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili İstanbul Anadolu ——. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen —- tarihli ————maddesinde, sözleşmeyi haksız olarak fesheden tarafın diğer tarafa — fesih tazminatı ödeyeceğinin belirtildiğini, işbu sözleşmeyi davalının haksız olarak feshetmesi üzerine İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — numaralı icra takibinin başlatıldığını, ancak davalının haksız ve hukuki mesnetten yoksun itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, davanın kabulüne, davalı borçlunun borca, faize ve ferilerine yönelik olan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptaline, davalı kötüniyetli olduğundan alacağın — sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İstanbul Anadolu —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davaya bakma görevinin —– Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacıya borcunun bulunmadığını, takibe dayanak sözleşmede sözleşmenin feshi halinde tazminat ödenir şartının olduğunu, kendisinin sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh etmediğini, sözleşmeyi feshettiği hususunda sunulmuş bir belgenin de bulunmadığını, davacı şirket ile çalıştığı dönemde davacıya — bir borcunun bulunduğunu, ekonomik sıkıntı içerisinde bulunması nedeniyle bir müddet paranın alınmamasını istediğini, bunun üzerine davacı tarafın kendisi ile çalışmayacaklarını söyleyip mal veya ürün vermeyeceklerini beyan ettiğini, bilahare — borcunu iki eşit taksitle ödediğini, şu anda hiçbir borcunun bulunmadığını, taraflar arasına düzenlenen sözleşmenin 11.maddesine göre hizmet bölgesinin açıldığı yerin 1 km uzaklığı ile sınırlı olduğunu, ancak davacı şirket tarafından hemen 500 metre kadar uzaklıkta bulunan başka bir kişiye de kendisine verilen ürünlerden mal verdiğini, bu olaylar karşısında müvekkilinin oldukça mağdur durumda olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava konusu uyuşmazlık; Franchising Sözleşmesinden kaynaklı haksız fesih nedeniyle cezai şart alacağının tahsili ile yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İcra dosyası incelendiğinde; —- asıl alacak, — işlemiş faiz olmak üzere toplam — alacak için davacı tarafından davalı aleyhine 02/05/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 24/06/2016 tarihinde borca ve takibe itiraz ettiği için takibin durduğu, itirazın iptali davasının yasal süresinde açıldığı tespit edilmiştir.
Dinlenen davalı tanığı …; davalının iş yerinin olduğu binanın sahibi olduğunu, tarihini kesin olarak hatırlayamadığı, ancak yaklaşık 2-3 yıl önce binanın önünde oturduğu bir sırada davalının iş yerinden tartışma sesleri duyduğunu, ne olduğuna bakmak için gittiğinde daha önce de davalının iş yerine gelip gittikleri için simaen tanıdığı, ancak adlarını bilmediği davacı şirketin görevlileri ile davalının tartıştıklarını gördüğünü, ne olduğunu sorduğunda davalının kendisine; “kendisine ürün vermedikleri için tartıştıklarını” söylediğini, gelen bu kişilerden birinin şirket müdürü olduğunu oradakilerden öğrendiğini beyan etmiştir.
Davalı tanığı …; davalıyı aynı mahallede olmaları nedeniyle tanıdığını, tam tarihini hatırlayamadığı, ancak 2016 yılında bir gün davalının amcası öldüğü için memleketine gittiğini söyleyerek iş yerine kendisinin bakmasını istediğini, işinden izin alarak davalının iş yerine geldiğini, davalının gitmeden önce ödemelerini yapmamadını, geldiğinde kendisinin ödeme yapacağını söylediğini, davalıya mal veren şirketin görevlisinin iş yerine geldiğini, malzeme bırakacağını, kendisine o gün ödeme yapamayacağını, davalı döndüğünde ödeme yapacağını, cenazesi olduğunu söylediğini, şirketten birileri ile telefon görüşmesi yaptığını, ödeme yapılmayacaksa mal bırakmayacağını söylediğini, kendisinin de davalıyı arayarak durumu anlattığını, davalının cenaze nedeniyle gergin olduğunu, kendisine; “ödeme yapmadan mal bırakmıyorsa sen de alma” dediğini, o gün ürün olmadığı için çok fazla iş yapılamadığını, ertesi gün yine davacı şirketten 2 kişinin iş yerine geldiğini, davalının cenazesi olduğunu söylediğini, baş sağlığı dilediklerini, ancak ödeme yapılmadığı takdirde ürün vermeyeceklerini söylediklerini, bu şekilde çalışmadıklarını ifade ettiklerini, bu kişiler gittikten sonra davalıyı aradığını, durumu anlattığını, davalının ertesi gün geri dönmek zorunda kaldığını, davalı geldikten sonra birinin müdür olduğunu bildiği 2 kişinin yine davacı şirketten geldiğini, davalı ile bu konuyu konuştuklarını, kendilerine 4 yıldır birlikte çalıştıklarını, 3 gün idare edememeleri konusunun doğru olmadığını söylediğini, buna sinirlenerek tartışma yarattıklarını, ancak ellerinde sözleşme olduğunu, ödeme yapılmadan ürün vermeyeceklerini söyleyerek iş yerinden ayrıldıklarını, davalının bu olaydan önce davacı şirkete borcu olup olmadığına dair bir bilgisi bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı —-; hatırladığı kadarıyla 2016 yılının 9.ayında davalının amcası öldüğü için memleketine gittiğini, iş yerine yine aynı mahallede oturan …’ın bakmaya başladığını, kendisinin —– olarak bildiği şirketin yetkililerinin iş yerine geldiklerini, ancak kendilerine bırakacakları malzemenin bedelinin o gün ödenmeyeceğini söyledikleri için malzeme bırakmadan gittiklerini, …’ın mecburen satabilmek için sağdan soldan çiğ köfte toplamaya başladığını, kendisinin de davalının iş yerinin karşısındaki dükkanda ticaret yaptığını, davalı memleketinden döndükten sonra davacı şirketin yetkililerinin yine iş yerine geldiklerini, davalı ile bu konuda tartıştıklarını, bu şekilde çalışamayacaklarını davalıya söylediklerini, kendisinin davalının iş yerinden ayrıldığını, ondan sonra neler olduğu hakkında bilgisi bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı …; davalının kardeşi olduğunu, 2016 yılında tam hatırlamadığı bir tarihte amcamız öldüğü için memlekete gittiklerini, davalının iş yerini emaneten arkadaşına bıraktığını, cenaze gömüldükten sonra moralinin bozuk olduğunu görerek ne olduğunu sorduğunu, kendisine çalıştığı firmanın iş yerine ürün bırakmadığını söylediğini, İstanbul’a döndükten sonra bir gün yine davacı şirketin elemanlarından iki kişinin kardeşinin iş yerine gelerek kendisiyle bu konuda tartıştıklarını, peşin para ödemediği takdirde cenazesi de olsa ürün vermeyeceklerini söylediklerini, kendileri cenazede oldukları sırada emaneten dükkana bakan arkadaşının ürün bırakılmadığı için başka yerlerden çiğ köfte temin ederek dükkana koyduğunu, bu olay öncesinde kardeşinin davacı şirkete hiç bir borcu olmadığını, ödemelerini düzenli olarak yaptığını, aniden cenaze nedeniyle gitmek zorunda kaldığı için iş yerine para bırakamadığını, kendisinin zaman zaman kardeşinin iş yerine giderek temizlik işlerini yaptığını, evinin yakın olduğunu, bu nedenle mal geldiği zamanlara bir kaç kez denk geldiğini ve gelen ürünlerin parasını peşin olarak ödediğini bu nedenle bildiğini beyan etmiştir.
Toplanan deliller ve tanık anlatımları ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığının davalının franchise sözleşmesine aykırı davranıp davranmadığı, bu nedenle sözleşme uyarınca cezai şart ödemesi gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilmişse de; davacı tarafça sözleşmenin feshinden dolayı talep edilen tazminat kapsamında SMK’nun markayla ilgili hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir istem bulunulmadığına ve davanın taraflarının tacir olması ve dava konusu ihtilafın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması nedeniyle davanın ticari dava olmasına göre görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK’nun 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, İstanbul Anadolu —.Asliye Ticaret Mahkemesince daha önceki görevsizlik kararı verilmiş olduğundan, kararın yargı yoluna gidilmeden kesinleşmesi halinde dosyanın yargı yerinin belirlenmesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine, kararın yargı yoluna başvurularak kesinleşmesi halinde kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize müracaatı halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu—-. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK’nun 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
İstanbul Anadolu —-.Asliye Ticaret Mahkemesince daha önceki görevsizlik kararı verilmiş olduğundan, kararın yargı yoluna gidilmeden kesinleşmesi halinde dosyanın YARGI YERİNİN BELİRLENMESİ İÇİN İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ —- DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Kararın yargı yoluna başvurularak kesinleşmesi halinde kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize müracaatı halinde dosyanın YETKİLİ VE GÖREVLİ İSTANBUL ANADOLU ———.ASLİYE —– MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK 331.madde gereğince yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekili ile davalı asil ve vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.