Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/383 E. 2020/47 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/383
KARAR NO : 2020/47

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/09/2018
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ——- ——– markalarının sahibi olduğunu, bu markaların ——tarihinden itibaren tescillendiğini, yine bu markaların 1978 yılından itibaren tescilli markalar olup, müvekkili şirketin marka sahibi şirketten bu markaları satın ve devir aldığını, anılan markaların uzun yıllara dayalı yoğun ve etkin kullanım ile tanınmış marka haline geldiğini, davalının ise — marka no ile tescilli —– markasının sahibi olduğunu, bu markanın davalı adına—–. sınıflarda tescillendiğini, müvekkili şirkete ait markanın —- yılından bu yana aralıksız bir şekilde kullanıldığını, müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren bir tacir olan davalının, tanınmış marka olan “———-” markasından haberdar olmadığını söylemesinin mümkün olmadığını, markayı tescil ettirmesinin TTK’nun 20. maddesi anlamında basiretli tacir özeniyle bağdaşmadığını, davalı tarafın, ortada hiçbir teknik , maddi ve hukuki zorunluluk yok iken, müvekkili şirkete ait markayı neredeyse birebir aynen kullandığını, bu kullanımda “—— ibaresinin ön plana çıkarılmakta ve müvekkili şirketin markaları ile haksız rekabet yaratıldığnı, davalı tarafın belirtilen —–” markasını müvekkili şirketin —- ana markasına ayniyet seviyesinde benzeştirmek suretiyle kullandığını, bu kullanımında ısrar ettiği ve hali hazırda aynı kullanımı sürdürdüğünü, davalı yana bu tecavüze son vermesi amacı ile Kartal —.Noterliği’nin —-yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, bu ihtarnamenin usulüne uygun şekilde davalı yana tebliğ edilmesine rağmen davalı yanın tecavüzlerine devam ettiğini, markanın müvekkili şirkete devrini veya sicilden terkinini gerçekleştirmediğini, bu ihtarnameye davalı yan tarafından Bursa —. Noterliği’nin —- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, tescil aşamasında herhangi bir itiraz yapılmadığının, markaların aynı veya benzer olmadığının ve müvekkili şirket tarafından kullanılmadığının ileri sürüldüğünü, müvekkili şirketin ———– nezdinde pek çok markanın hak sahibi olduğunu, ——-” markasının müvekkili şirket tarafından yaratıldığını, hak sahibinden haklarının devralındığını, oldukça eski,——–, tüketiciler nezdinde saygınlık kazanmış bir marka olduğunu, bu sebeplerle davacı adına tescilli —” ana markaları ile benzerlik arz eden davalı taraf markasının kullanım şekli itibariyle şirketin ———– ibareli markaları için marka haklarına tecavüz doğurduğu ve bu durumun aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile—- ilgili maddeleri hükümleri uyarınca, davalının davacı şirketin marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulması ve tecavüz sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına karar verilerek, kararın yüksek ——– yayınlanmasına, kötü niyetle tescil edilen ve davacı şirket markası ile ayniyet ve ————markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili yerde açılmamasına itirazları olduğunu, kendi ikametgahlarının olduğu yerde davanın açılması gerektiğini, yetki ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili … adına———- tarihinde tescil edildiğini, markaya herhangi bir itiraz yapılmadığını, ——– alan tekstil konusunda tanınmış marka olduğunu, fakat davacının “———” markası ile ürettiği tekstil ürünü olmadığını, davacının tescilden itibaren 5 yıllık süreçte bu sınıfta bir kullanımının olmadığını, ——. sınıfta yoğun kullanımı olduğunu, markalar arasında kelime—– — farklılık olduğunu, bu sebeplerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; davalı adına tescill—- markasının davacı adına tescilli markaların esas unsuru olan “————-iltibas yaratacak derecede benzer olduğu, davalının markasını davacının markasına benzetmek amacıyla tescilli olduğu şekilden farklı şekilde kullandığı iddiasıyla, davacının marka haklarına tecavüzün tespiti ve marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Taraflara ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; ————–. sınıflarda ——tarihinde tescil edildiği, ———— numaralı “——- markasının ———numaralı “————— sınıflarda ———- tarihinde davalı adına tescil edildiği tespit edilmiştir.
Davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden taraflar delillerini sunduktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış dosyamız içerisine alınan ——— başvuru numaralı —— markasının, davacıya ait— başvuru numaralı —–sağlıklı — başvuru numaralı ——- başvuru numaralı — markalarına benzer olmadığından dolayı iltibas ve karışıklığa sebep olmayacağı, davalı markasının hükümsüzlük hallerinin oluşmadığı ” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Bu rapora davacı tarafça itiraz edilmiş, mahkememizce de bilirkişinin —–” markasının davacı markalarının esas unsuru olan “——ibaresiyle benzer olmadığına dair görüşü mevcut dosya kapsamına uygun bulunmadığından bu rapora itibar edilmemiş, yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmış, dosyamız içerisine alınan 17.01.2020 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinden ise; “davacıya ait —– markalarının gerek davalının marka tescil başvurusu, gerekse davanın açılış tarihi itibariyle tanınmış marka olmadığı, davacının “— ibaresinin baskın unsur olduğu,—–üzerinde kullanılan — kelimelerin yazılmasına ———- markaları ile davalının —–tescil no ile tescilli————koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış ———–“müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden —– Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri: (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinde aynı olduğu, markalar arasındaki benzerliği, tescil kapsamları ve ürünlerin hitap ettiği orta düzeydeki tüketici kitlesi gözönüne alındığında davalının markasını tescil kapsamında kullanılması halinde tüketicinin iltibasa düşme tehlikesinin mevcut olduğu, davacının kötüniyetinin açık olarak tespit edilemediği, davacının markasını bu ortak mal ve hizmetler için dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içinde etkin bir şekilde kullandığının tespit edilemediği ” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma —–, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, —–bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma —- araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı tarafından—– numaralı “— markasının içerisinde yer alan “—-” ibaresinin gerek görünüş, gerekse sescil olarak “—–ibaresi ile karıştırılmaya neden olacak derecede benzer olduğu, zira tüketicilerin markaları her zaman yanyana görerek karşılaştırma imkanı bulunmadığı, akıllarında kalan kısımlarına göre değerlendirme yapacakları, davacının —-. sınıflarda —tarihinde tescil edildiği ve davalının markasının da tescilli olduğu “———- için tescilli olduğu, her ne kadar davalı tarafça davacının markasını tekstil ürünleri üzerinde kullanmadığı definde bulunulmuş ve davacının markasının bu mal ve hizmetler için dava tarihinden geriye doğru 5 yıldan bu yana ciddi ve etkin bir şekilde kullanıldığı ispat edilememişse de, davacının —–numaralı markasının tescil tarihinden dava tarihine kadar 5 yıllık sürenin dolmadığı, davalının bu ürünler için markasını tescil ettirdiği tarihten önce kullanım veya başka bir şekilde —-” ibaresi üzerinde öncelik hakkı bulunduğunu ispat edemediği, taraf markalarının ortalama tüketiciye hitap etmesi nedeniyle her iki tarafın markalarının karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının markasının tanınmış marka olduğu ispatlanamamışsa da, benzer sektörde faaliyet gösteren davalı tarafın davacının markasından haberdar olmamasının düşünülemeyeceği, —–ibaresinin tesadüfen bulunabilecek bir kelime olmadığı, davalının yüksek derecede ayırt edici niteliğe sahip davacı markasının, davacının seri markası olduğu izlenimini uyandıracak kadar benzerini, kendi adına tescil ettirmeye çalışmasının, iyi niyetli bir davranış olarak kabulünün mümkün olmadığı, bir markanın kötü niyetle tescili halinde tescil ettirenin, tescil kapsamındaki bir kısım emtialar için iyi niyetli, bir kısım emtialar için ise kötü niyetli olduğu söylenemeyeceğine göre, davalının tesciliyle ilgili işlemin temelindeki bu sakatlık nedeniyle, markanın kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, hükümsüzlük davasının kabulüne, davacı taraf davalının markasını davacının markasına benzetmek amacıyla tescilli olduğu şekilden farklı kullanmak suretiyle marka haklarına tecavüz ettiği iddiasıyla tecavüzün tespiti ve önlenmesi talebinde bulunmuşsa da, davalının markasını bu şekilde kullandığına dair bir delil elde edilemediği anlaşılmakla, bu nedenle markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi taleplerinin reddine, hükümsüzlük davsının kabulüne dair kararın ilanı gerekmediğinden hükmün ilanı talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalı adına —-numaralı “——-” markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Davacının diğer taleplerinin REDDİNE,
2- 54,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 19,00 TL harcın davalıdan tahsiline,
3- Davacı yararına kabul edilen marka hükümsüzlüğü davası için karar tarihinde yürürlükte bulunan —– gereğince takdir edilen —- vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalı yararına reddedilen markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi davası için karar tarihinde yürürlükte bulunan —–gereğince takdir edilen — vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 4.000,00 TL bilirkişi ücreti, 159,00 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 4.236,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 2.118,00 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.