Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/374 E. 2021/4 K. 12.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/374 Esas
KARAR NO: 2021/4
DAVA: Markaya Tecavüzün Önlenmesi ve Men’i ile Manevi Tazminat
KARŞI DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi ile Manevi Tazminat, Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ: 31/08/2018
KARŞI DAVATARİHİ: 26/10/2018
KARAR TARİHİ: 12/01/2021
Davacı-karşı davalı vekili tarafından davalı-karşı davacı aleyhine açılan markaya tecavüzün önlenmesi ve men’i ile manevi tazminat davası ile davalı-karşı davacı vekili tarafından davacı-karşı davalı aleyhine açılan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, manevi tazminat ve markanın hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin —- ibaresini marka olarak —- ettirdiğini, —- tanıttığı ve bilinen bir marka haline geldiğini, davalı şirketin de bu durumdan haberdar olarak benzer markayla aynı tip ürünlerin piyasada satım ve pazarlamasını yaptığını, davalı şirketin ——- ürünlerinde kullanmasının marka hakkı ihlali oluşturup haksız rekabete yol açtığını, davalı şirketin davacı tarafa ait marka kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı alanda faaliyet gösterdiği ve tescilli marka ile neredeyse aynı — tarihinde ürünlerin fuarda sergileneceğini, bu faaliyetin ihtiyati tedbir kararı verilerek toplatılmasını talep ettiğini, davalı şirketin —ibaresini bilerek ve iltibas yaratmak amacıyla kullandığı, bu durumun —– gereğince korunmaya değer olup, başka bir şahsın ticari unvan ve işletme adı olarak kullanmasının mümkün olmadığını, aksi durumun haksız rekabet nedeniyle markaya tecavüz oluşturacağını, davalı tarafa —- no’lu ihtarnamesinin gönderilerek haksız fiile son verilmesinin ihtar edildiğini, davalı şirketin kullandığı —–ibaresinin davacı şirketin tescilli markasına benzemesinden dolayı haksız rekabet nedeniyle davacı şirketin markasına tecavüz oluşturduğunu belirterek, bu sebeplerle davalının davacıya ait markaya tecavüzünün önlenmesine ve menine, davacının markasına tecavüz teşkil eden davalının kullandığı—— toplatılmasına, masrafı davalıdan alınarak hükmün —— biri ile ilanına, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla şimdilik — manevi tazminatın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP VE KARŞI DAVA / Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesini duruşmada tekrarla;—– uyarınca davacı şirketin adresinin —— sektörünün en itibarlı ve en güvenilir firmalarından biri olmakla, gerek yurtdışı firmalarıyla, gerekse lisans sahipleri ile uzun yıllara dayanan ve güven içinde devam eden iş ilişkisinin mevcut olduğunu, sadece dava konusu—-yazıldığında sadece davalı şirketin satışını yaptığı ürünlerin reklamlarının çıktığını, davacı şirketin —- markasının kötü niyetli birer kopyası olduğunu, —-arkanın tanıtımının yapıldığına dair hiçbir veri olmadığını,—- tanınmadığını, taklit amaçlı kötü niyetli tescil yapıldığını, davacı- karşı davalı tarafın iddia ettiğinin aksine; ——- markasının, — — kullanılmakta olan, tanınmış bir marka olduğu, davalı şirketin ——– markasının hak sahibi olmadığını bilmesine rağmen, tanınmış markanın itibarından yararlanmak ve haksız kazanç elde etmek gayesiyle, kötüniyetle birebir benzerlik arz eden, ayırt edilemeyecek nitelikteki —— ibaresini tescil ettirdiğini, dava konusu markaların birbirine çok benzediğini, bütünü itibarıyla bıraktığı etki dikkate alındığında markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması sebebiyle genel görünüme etkisi az olan sair unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabileceğini, davacı-karşı davalının basiretli bir tacir gibi davranmasının gerektiğini, kullanacağı ibarenin herhangi bir kişiye ilişkin olup, olmadığını araştırmasının gerektiğini,— markasının tanınmış ——- nezdinde de tescilli bir marka olması hususu dikkate alındığında, davacı- karşı davalınn seçiminin tesadüften ibaret olamayacağı ve bu sebeple iyi niyetli sayılamayacağı, bu sebeple davacı- karşı davalının kötü niyetli tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiğini,—- başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesinin de — uygun olduğunu, davacının tüm haksız ve hukuka aykırı iddialarının aksine, davacı-karşı davalının, davalı şirketin — ——–markasına tecavüz teşkil ettiğini belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, davacı-karşı davalının — ibaresine ilişkin kullanımlarının davalı-karşı davacı şirketin —– markasının tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi, tecavüzün meni, refi ve tecavüz izlerinin ortadan kaldırılmasına, marka hakkına tecavüz dolaysıyla üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulmasına, marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere el konulan ürünlerin ve araçları üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhasına, davacı-karşı davalının haksız rekabet fiilinin tespiti ile bu fillerinin meni ve haksız rekabetten doğan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davacı-karşı davalının kötü niyetli olarak marka tescil etmesi ve açtığı haksız bu dava nedeniyle davalı-karşı davacının iş çevresindeki ve müşterileri nezdindeki ticari itibarını zedeleyen, zarar veren haksız ve hukuka aykırı eylem ve davranışları nedeniyle —— tazminatın ticari faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya verilmesine, hükmün kesinleşmesini müteakip masrafı davacı-karşı davalıdan alınmak üzere —–
KARŞI DAVAYA CEVAP / Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı-karşı davacının dava açma hakkı bulunmadığını, markanın tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil sahibine kullanım hakkı tanıdığını, davacıya ait —- gereği marka tescilinden doğan hakların münhasıran marka sahibine ait olması nedeniyle karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacı-karşı davalıya ait —– markasının davalı-karşı davacı tarafından kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün önlenmesi ve men’i ile manevi tazminat davası olup, karşı dava ise davacı-karşı davalıya ait —- markası ile iltibas oluşturması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile manevi tazminat ve söz konusu markanın hükümsüzlüğü davasıdır.
Dosyaya—– adına tescil edildiği, ancak yenilenmediği için hükümsüz kaldığı anlaşılmıştır.
Davalı-karşı davacı tarafça yetki itirazında bulunulmuşsa da, —– uyarınca sınai mülkiyet haklarına tecavüz davasının tecavüzün gerçekleştiği yerde de açılması mümkün olduğundan ve davalı-karşı davacının adresi —– olup, tecavüz eyleminin gerçekleştiği yerlerden birinin de aynı yer olduğu ve adres mahkememizin yargı yetki alanında bulunduğundan yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar dava dilekçesinin —- kısmında maddi ve manevi tazminat talepleri olduğu yazılmışsa da, sonuç talep kısmında yalnızca manevi tazminata hükmedilmesinin talep edildiği, ön inceleme duruşmasında da uyuşmazlık konusunun —– şeklinde tespit edildiği ve bu uyuşmazlık tespitine taraflarca itiraz edilmediğinden, maddi tazminat talebiyle ilgili yargılama yapılmamıştır.
Davacı-karşı davalı, karşı davalının marka hakkına tecavüz ve marka hükümsüzlüğü davası açmak için taraf ehliyetinin bulunmadığını belirterek husumet itirazında bulunduğundan, öncelikle bu konuyla ilgili inceleme yapılmıştır. —- davalı-karşı davacı adına veya başkaca bir kişi adına tescilli değildir. Davalı-karşı davacının yurt dışında bu markanın tescilli sahibi olduğunu iddia ettiği——- —– ibaresinin yer aldığı görülmüştür.
Yine —- markasını, — kullanması ve —- satması için izin verdiklerini bildirdikleri, belgelerin —- onaylı olmadıkları görülmüştür.
Davalı şirket ile —— yasal kurumlar nezdinde savunma koruma hakkına sahip olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Marka hakkına tecavüz halinde inhisari olmayan lisans sözleşmesi ile lisans alanın marka sahibine dava açması için bildirimde bulunması gerekir. Üç ay içinde dava açılmazsa lisans alan bu bildirimi de ekleyerek dava açabilir. İhtiyati tebdir kararı verilmişse lisans alanın doğrudan dava açma hakkı mevcuttur. Bu durumda dava sırasında bildirimle ilgili işlemler yapılır. —– lisans sözleşmesi yapılmışsa, lisans alan kendi adına markaya tecavüz davası açabilir.
Davalı-karşı davacının tescilli bir markasının bulunmaması ve dava dışı—— sözleşmeleri uyarınca, bu şirketlerin yurt dışında tescilli olduğunu iddia ettiği marka hakkına dayanarak davacı-karşı davalı aleyhine marka haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla tecavüzün tespiti ve önlenmesi davası açtığı, ancak ——düzenlendiği, bu şirketin lisans sözleşmesinin tarafı olan şirket ile bağlantısının tespit edilemediği, ayrıca resmi olarak onaylanmamış bir belge olmakla, karşı dava dilekçesinde bildirilen deliller arasında yer almadığı, dava açıldıktan sonra dosyaya sunulmuş olduğu da dikkate alındığında, her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğu anlaşıldığından, marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasının —- maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-karşı davalının markasının hükümsüzlüğü için açılan karşı davayla ilgili olarak ise, davalı karşı davacı —– kullandığını iddia ettiğinden ve davacı-karşı davalı tarafça aleyhine marka hakkına tecavüz ettiği iddiasıyla dava açılmış olduğundan ve —- maddesi uyarınca menfaati olanlar, —veya —– hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebileceği belirtildiğinden, lisans sahibi veya kendisine karşı tecavüz davası açılanlar, kısaca menfaati olan herkes marka hükümsüzlüğü davası açabilir. Bu nedenle, marka hükümsüzlüğü davasıyla ilgili husumet itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet ve manevi tazminat taleplerinin ise, davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacı aleyhine açtığı bu dava nedeniyle ve müşteri çevresinde markaya tecavüz ettiklerine dair açıklamalarda bulunmalarından dolayı, davalı-karşı davacının iş çevresindeki ve müşterileri nezdindeki ticari itibarının zarar gördüğü ve davalı-karşı davacının kötü niyetli olarak marka tescil ettirdiği iddialarına dayanılarak açıldığı, bu eylemlerden zarar gördüğünü iddia eden kişinin davalı-karşı davacı olması nedeniyle, bu davaları açabileceği anlaşıldığından, bu davalarla ilgili davalı-karşı davacının aktif taraf ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Dinlenen davalı-karşı davacı tanığı —yıldan bu yana davalı – karşı davacı —– olarak çalıştığını, — yılından bu yana davaya konu edilen —- —- markası olduğu ve marka sahibi ——- markalarının bulunduğunu, kendilerinin davacı – karşı davalının marka tescil ettirdiğinden ihtarname gelene kadar haberleri olmadığını, — dışında başka hiçbir ürün bulunmadığını, davacı – karşı davalının gönderdiği ihtarnameye davalı – karşı davacı şirket olarak cevap verildiğini ve durumun izah edildiğini, buna rağmen iş piyasasında davacı- karşı davalının markasını izinsiz kullandıklarına, ürünlerini toplatacaklarına dair dedikodular yaydıklarını, bu nedenle gerek davalı – karşı davacı şirketin, gerekse marka sahibi —– kayıpları olduğunu, kendisinin —- olduğunu, ancak daha sonra marka yenilenmediğinden tescil devam ettirilmediğini, ancak kendisinin bu marka ile ilişkisinin —– ithalat yaptıklarını hatırladığını, davalı – karşı davacı şirketin kendi ürünleri ile ilgili karşı tarafın dedikoduları ve ürünlerini toplatmaya çalışması konusunda—- başkaca bir resmi kuruma başvurmadığını beyan etmiştir.
Davalı-karşı davacı tanığı— yılından bu yana davalı – karşı davacı —- çalıştığını, —— satışlarını yaptıklarını, bu konuda —– — karşı davalı şirketin tescilli markası olduğundan ihtarname gelene kadar haberleri bulunmadığını, bu ihtarnameye cevap verildiğini, ancak bayileri ve müşterileri arasında marka üzerinde hak sahibi olmadıklarına, katılacakları bir —–ürünlerin toplatılacağına, depolardan ürünlerin toplatılacağına dair ciddi dedikodular yayıldığını, bu dedikoduların kim tarafından yayıldığına dair kesin bilgisi bulunmadığını, bu nedenle davalı – karşı davacı şirketin zarara uğradığını, —- yılından bugüne kadar davalı – karşı davacı şirket olarak yalnızca bir tek—– katıldıklarını, geçen yıl dava konusu ürünlerden—-kadar ürün ithal ettiklerine ve sattıklarına dair rakamlar hakkında bilgi sahibi olmadığını beyan etmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, sektör uzmanı —- tarafından düzenlenen — havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davacının, —-ibaresinin her ne kadar ayırt edici bir ibare ise de, markanın bir bütün olarak ve esaslı unsurlar bakımından karıştırılmaya elverişli olduğu, davalı tarafın ürün kullanım sınıfının, davacının markasının tescil sınıfı —— tescilli olduğu süre vs. den bağımsız olarak davalı/karşı davacı şirketin davacı markasının hükümsüz kılınmasında hukuki yararı olduğu, karşı dava konusu markanın— tescil edilmiş olduğu, davalı tarafça kullanıma ilişkin tüm delil ve belgelerin—- dikkate alındığında dava konusu markanın hükümsüzlüğü için eskiye dayalı kullanım vakıasının davalı/karşı davacı lehine işlemeyeceği, davacı-karşı davalının marka kullanımının tescil kapsamında kaldığı, davalı-karşı davacı adına tescilli bir marka bulunmadığından, davacı-karşı davalı tarafın davalı-karşı davacı tarafın marka haklarını ihlal etmediği, hukuken mevcut bir marka tescili mevcut değil ise marka hukuku anlamında marka lisansı verilemeyeceğinden, dosyaya sunulan——– hukuki sonuçlar bağlanan bir lisans anlaşması olarak kabul edilemeyeceği, karşı davada dayanılan kötü niyet iddiaları bakımından karşı dava konusu markanın tesilinin —– markasından haberdar olsa dahi bu iddiayı ortaya sunacak olanın, o tarihte markayı—— kullanan şirketlerden biri olabileceği, davalı/karşı davacının üçüncü şahısların marka kullanımından doğan bir bilinirlikten dolayı kötü niyet iddiasına dayanmasının yerinde olmayacağı, davacı/karşı davalının kötü niyetli sayılamayacağı, her iki şirketin de aynı sektörde ve iş kolunda faaliyet gösterdiği, davacı-karşı davalı şirketin — markasını, davalı-karşı davacı tarafın ise — markasını kullandığı yönünde görüş bildirilmiştir.
——- sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı veya benzer olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. —– marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Asıl ve karşı davanın çözümü için öncelikle, davacı-karşı davalıya ait markasının hükümsüzlüğü talebinin incelenmesi gereklidir. Davalı-karşı davacı marka hükümsüzlüğüne ilişkin olarak açtığı karşı davasında hükümsüzlük nedenleri olarak, —- maddesine ve davacının markasının davalı tarafça kullanılan marka ile benzer olduğundan bahisle —maddesine dayanmıştır. Markaların hükümsüzlüğü —- düzenlenmiş ve hükümsüzlük sebepleri —– sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı —–maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı-karşı davalının —- markasının—– olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları, davacı-karşı davalının markasında yer alan—– ibaresinin markaları farklılaştırmaya yeterli olmayan tali unsur olduğu, davacı-karşı davalının markasında yalnızca —- maddesindeki koşulların gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
—- maddesinde yer alan —– hükmü gereğince hükümsüzlüğe karar verilebilmesi için; gerçek hak sahipliği ilkesi gereği, yurt içinde, marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden yoğun ve sıkı kullanım sonucu işaret üzerinde önceye dayalı hak elde edilmiş olduğunun kanıtlanması gerekir. Ancak söz konusu işaret üzerindeki kullanımın—— tarihinden önce — markayı yoğun ve sıkı bir şekilde kullanmak suretiyle hak elde ettiğinin kanıtlanmadığı, davalı-karşı davacının kullanımına ilişkin belgeler incelendiğinde — yılından sonrasına ait oldukları, sunulan lisans sözleşmelerinin tarihlerinin de— yılı olduğu, davalı-karşı davacı tarafından bu markanın —-yılından önce kullanıldığına dair beyanda bulunan davalı-karşı davacı tanığının bu beyanının tek başına markanın etkin bir şekilde kullanıldığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, dava dışı şirketlerin yurt dışındaki kullanımların da davaya etkisi bulunmadığından,—- koşulların da gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Davalı-karşı davacının kullandığı markanın —- Sözleşmesi’ne göre tanınmış marka olduğu da iddia edilmişse de;— markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, davalının marka başvuru tarihinden önce —- ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya davacı tarafça sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. Söz konusu deliller değerlendirilirken, tanınmış marka iddiasında bulunan tarafın, itiraz ettiği başvuru markasının başvuru tarihinden önce, markayı ülke içinde her hangi bir tanıtım faaliyetinin bulunup bulunmadığı, reklam harcamaları, markanın ayırt ediciliği yüksek olup olmadığı, aldığı yurtiçi ve yurtdışı kalite ödülleri vs. özellikle dikkate alınmalıdır. Tek başına bir markanın yurtdışındaki —– tanınmış olması veya çok sayıda ülkede tescilli olması, o markanın —anlamında tanınmış marka olduğu anlamına gelmeyecektir. Davalı-karşı davacının bu iddiasının dosyaya sunulan delillerle kanıtlanamadığı, kaldı ki yurt dışındaki marka tescillerinin de davalı-karşı davacıya ait olmadığı, bu nedenle—– maddesindeki koşulların da mevcut olmadığı tespit edilmiştir.
—-maddesinde kötü niyetle yapılan marka başvurularının reddedileceği düzenlenmiş olup, davalı-karşı davacının hükümsüzlük nedeni olarak kötü niyetli tescil iddiası da mevcuttur. Buna ilişkin yapılan incelemede, kötü niyetin dava konusu markanın tescil başvurusunun yapıldığı tarihe göre incelenmesi gerekir. Kötü niyetli tescilin kabul edilebilmesi için; marka başvurusunun başkalarının marka başvurularını engelleme, marka yedekleme veya başkasının markasından haksız yararlanabilme gibi amaçlarla yapılması gerekir. Somut olaya bakıldığında, davalı-karşı davacının kullandığı markanın—- olmadığı, dava dışı üçüncü kişilere ait yabancı ülkelerdeki tescillerin markada ilkesellik kuralı gereğince davalı-karşı davacı tarafça ileri sürülemeyeceği, davalı-karşı davacının —-yılından önce etkin bir şekilde kullandığını kanıtlayamamış olduğu, bu nedenle davacı-karşı davalının marka tescil başvurusunu davalı-karşı davacının mevcut bir hakkını engellemek için yaptığının kanıtlanamadığı, sadece ——- markalar ile benzer olmasının kötü niyetli tescil yapıldığını kabul etmeye yeterli olmayacağı kanaatine varılmış ve davalı-karşı davacının açtığı marka hükümsüzlüğü davasının tüm bu nedenlerle reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl davayla ilgili alınan bilirkişi raporları, marka tescil kaydı ve tüm dosya kapsamı ile, davalı-karşı davacının——— derecede benzer oldukları, ortalama tüketici tarafından karıştırılma ihtimallerinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı-karşı davacı bu markayı yurt dışında markayı tescil ettiren şirketin distribütörü olarak kullandığını savunmuşsa da, —- uyarınca marka korumasında markaların —— geçerli olup, bir hak sahibi markasını hangi ülkede korumak istiyorsa o —– tescil başvurusunda bulunması gerekir. Aynı işaretlerin, bir —- başka, diğer bir—– ise daha başka bir kişi adına tescilli olması mümkündür. Her bir marka tescili kural olarak tescilli olduğu —– hudutlarıyla sınırlı olarak korunacaktır.—— hakkına sahip kişiler de yararlanabileceklerdir. Davalı-karşı davacının yurt dışında da tescilli bir markasının mevcut olmadığı, bu nedenle tescilsiz olarak gerçekleştirdiği marka kullanımının davacı-karşı davalının markasına tecavüz teşkil ettiği, davalı-davacı karşı davalının—- uyarınca bu tecavüzün önlenmesini, manevi tazminat ve kararın kamuya ilan yoluyla duyurulmasını talep edebileceği, tecavüzün devam ettiği süre, davalı-karşı davacının kusurunun derecesi, tarafların ticari hacimlerine —-manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmakla asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-karşı davacının, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat davasıyla ilgili yapılan incelemede, her ne kadar davacı-karşı davalının markaya tecavüz iddiasıyla haklarında haksız olarak yasal yollara başvurduğu iddia edilmişse de, davacı-karşı davalının tescilli markasından kaynaklanan haklarını korumak amacıyla hukuken yapılması gereken işlemleri yapması, dava açması ve yine buna ilişkin davalı-karşı davacı tarafın müşterilerine bildirimde bulunmasının da haksız rekabet teşkil etmeyeceği, ayrıca davacı-karşı davalının davalı-karşı davacının ürünlerini kötülediği, müşterilerine davalı-karşı davacının ticari itibarını sarsacak haksız söylemlerde bulunduğuna dair bir delil de bulunmadığı anlaşıldığından, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile, bu nedenle açılan manevi tazminata ilişkin karşı davaların da reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıya ait — markası ile iltibasa neden olacak derecede benzer olan ——- markasını ürünler üzerinde ve tanıtımlarında kullanmak suretiyle davacı-karşı davalının marka haklarına yapmış olduğu TECAVÜZÜN ÖNLENMESİNE VE MEN’İNE,
Davacı-karşı davalının markasına tecavüz teşkil eden davalı-karşı davacıya ait tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin TOPLATILMASINA, karar kesinleştiğinde masrafı davalı-karşı davacıdan alınarak İMHASINA,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak hükmün —- yayın yapan tirajı —— bir kez ilanına,
—-manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
Davacı-karşı davalının —- manevi tazminat talebinin REDDİNE,
Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı-karşı davalı vekiline markaya tecavüzün önlenmesi ve men’i davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı vekiline manevi tazminatın kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı vekiline manevi tazminatın reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan 683,10 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 719,00 TL harç giderinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 161,50 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.461,50 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%67) 979,20 TL’nin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine, bakiye (%33) 482,30 TL’nin davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
2-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
Davacı-karşı davalının markalarının hükümsüzlüğü için açılan KARŞI DAVANIN REDDİNE,
Davacı-karşı davalının davalı-karşı davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin tespiti ve önlenmesi için açılan KARŞI DAVALARIN HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
Davacı-karşı davalının haksız rekabette bulunduğunun tespiti ve önlenmesi için açılan KARŞI DAVANIN REDDİNE,
Davalı-karşı davacının manevi tazminat davasının REDDİNE,
Karşı davada alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 853,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 794,58 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davalı-karşı davacıya iadesine,
Davacı-karşı davalı vekiline reddedilen hükümsüzlük davası üzerinden vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı vekiline usulden reddedilen markaya tecavüz davası üzerinden vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı vekiline reddedilen haksız rekabet davası üzerinden vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı vekiline reddedilen manevi tazminat davası üzerinden vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/01/2021