Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/370 E. 2019/364 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/370 Esas
KARAR NO : 2019/364

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü ve Alan Adının İptali
DAVA TARİHİ : 27/08/2018
KARAR TARİHİ : 26/12/2019

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü ve alan adının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirketin tasarım ürünlerinin üretimini yapmak amacıyla—–’da kurulduğunu, müvekkilinin marka olarak “—–” ibaresini belirlediğini, söz konusu ibarenin müvekkili tarafından kullanıldığını, —” ibaresinin giyim ve aksesuar ürünleri ile bağdaşmadığını ve kendine özgü bir niteliği bulunduğunu, —” ibaresinin müvekkili adına birçok ülkede tescilli olduğunu, — markasının Türkiye’de tescilini sağlamak için —- uluslararası başvuru numarası ile marka tescil başvurusunda bulunduğunu, davalıların mevcut tescili nedeniyle müvekkiline ait başvurunun reddedildiğini, müvekkilinin halihazırda—– internet adresi üzerinden çevrimiçi satış gerçekleştirdiğini, söz konusu internet adresinin oluşturulma tarihinin ——müvekkiline ait ürünlerin dava dışı “——- tarafından satışa sunulduğunu, ilgili şirketin mağazalarında ve online alışveriş adreslerinde davacı ürünlerinin uzun yıllardır satışa sunulduğunu, müvekkili şirkete ait —– markasının tanınmış marka olduğunu, giyim sektöründe kullanılan—– markasının sektörden bağımsız olarak yaratılmış olması sebebiyle oldukça özgün bir marka olduğunu,—- arama motorlarında hem görsel hem de normal arama yapıldığında doğrudan doğruya müvekkiline ait ürün görselleri ile karşılaşıldığını, müvekkili şirkete ait ürünlerin—–adresinde göründüğünü, müvekkilinin “—— markası üzerinde öncelik hakkı bulunduğunu, müvekkiline ait marka tescillerinin——— yılında oluşturulduğunu, müvekkiline ait marka ile davalı markasının aynı ve ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olup, markaların aynı tür ve benzer malları kapsamadığını, müvekkilinin tanınmış ve uzun yıllardır kullanıldığı markası ile hükümsüzlüğü istenen markaların birebir aynı olduğunu, söz konusu ibareler karşılaştırılırken müvekkiline ait markanın oldukça özgün olduğu hususunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, kötü niyetli olduğunu, bu sebeplerle davalıya ait —– adının terkinine ve ——” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkillerinin uzun yıllardır tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilleri tarafından dava konusu markanın uzun yıllardır —– kullanıldığını, müvekkillerinin tescilsiz başlayan kullanımının sonraki tarihte yapılan marka tescili ile kurumsal hale geldiğini, müvekkilinin söz konusu tescili sağlamak için —– nezdinde marka tescil başvurusunda bulunduğunu, söz konusu tescilin 25. sınıfta, “—————-sağlama hizmetleri——Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış ——– Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende,——” mal ve hizmetlerini kapsadığını, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından SMK m.5 çerçevesinde resen inceleme yapıldığını, davacı iddialarının mutlak ret sebebi olduğunu, davacı tarafından her ne kadar markalarının tanınmış bir marka olduğunu iddia edilmiş ise de, söz konusu markanın Türkiye’de tescilli olmadığı gibi, uluslararası bir tanınmışlığı ya da tescilinin de bulunmadığını, davacı tarafa ait tanınmış markanın bulunmadığını, davacının tanınmışlık iddiasının gerçek dışı bir beyan olduğunu, bu iddiaya dayalı taleplerin reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete ait marka tescilinin yerel ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde yapıldığını, marka tescilinden doğan fikri ve sınai haklar açısından müvekkilinin Türkiye’de mutlak malik olduğunu, davacının mülkilik ilkesi çerçevesinde Türkiye sınırları içerisinde herhangi bir kullanımının bulunmadığını, müvekkilinin uzun yıllardır anılan markayı kullandığını, davacı taraf dilekçesinde müvekkiline ait ——alan adının hükümsüzlüğünü talep etmiş ise de ——-üzerinden —-uzantılı alan adı alınabilmesi için marka tescil belgesinin gerektiğini, söz konusu alan adının müvekkiline ait olmasının hukuka uygun olduğunu, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava —– tescil numaralı “—— markasının davacıya ait ve tanınmış marka olduğu iddia edilen ——” markası ile iltibas oluşturacak şekilde benzer olduğu ve önceye dayalı kullanım ve tanınmışlık iddiası ile açılan hükümsüzlük davası ile davalıya ait —– adının terkinine ilişkindir.
Dosyaya Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; —– ibareli markanın —–.sınıflarda davalılar adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı, bilişim uzmanı ve sektör bilirkişisi tarafından düzenlenen—– sitesinin kullanımda ve aktif durumda olduğu, söz konusu alan adının —— bilgileri kontrol edildiğinde, alan adının — tarihinde kayıt edildiğinin, alan adının sahibinin ise … olduğunun tespit edildiği, —- olduğu ve fakat içinde güncel olarak internet sitesinin bulunmadığı, söz konusu alan adının—— bilgileri kontrol edildiğinde, alan adının —-tarihinin kayıt edildiğinin, alanın adının sahibinin ise davalılar … ve … olduğunun tespit edildiği, sektörel olarak değerlendirme yapıldığında, dava konusu markanın yurt dışında genel olarak tanındığı, ancak Türkiye’de kısıtlı bir çevre tarafından tanındığı kanaatine ulaşıldığı, davacının yurt dışında tescilli “—— tanınmış marka olarak nitelendirilemeyeceği, davacının yurt dışında tescilli —– markasını taşıyan ürünlerin davalının marka tescil başvurusundan önce, davacının —— tarafından satışa sunulması ve bu kapsamda davacının ——” markasının —–” markasının giyim emtiası bakımından önceye dayalı hak sahipliğinin davacıya ait olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davacının “—-bakımından önceye dayalı hak sahibi, davalının ise tescilden kaynaklı hak sahibi olduğu markaların hitap ettikleri ortalama tüketici bakımından değerlendirme yapıldığında, davacı markası ile davalı markası arasında, davalı markasının tescilli olduğu —– amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış ——– şeklindeki (bir kısım) hizmetler bakımından iltibas tehlikesi bulunduğu kanaatine varıldığı, dava konusu —– markasının biri birleşik, iki İngilizce kelimeden oluştuğu, “—–rakamını ifade ederken, “—– ve kaşık anlamına gelen —–” kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşan çay kaşığını ifade eden bir birleşik kelime olduğu, yani davacının—- anlamına gelen, daha açık bir ifadeyle, ayırt ediciliği oldukça yüksek bir ibareyi tekstil sektöründe kullandığı, davacının dosyaya sunduğu tescil bilgilerinden, —– markasını birçok ülkede de tescil ettirdiğinin anlaşıldığı, davalının davacıyla aynı sektörde faaliyet gösterdiği dikkate alındığında, davalının yurt dışında belli bir bilinirliğe sahip davacı markasından haberdar olmamasının pek mümkün görülmediği, ayrıca —— anlamına gelen ibarenin davalı tarafından marka olarak tescil edilmesinin tesadüfi olduğundan söz etmenin de oldukça güç göründüğü, bilişimci bilirkişinin tespitlerinden, —-sitesinde herhangi bir içerik bulunmadığının, yani web sitesinin gayri faal olduğunun anlaşıldığı, tüm bu tespit ve değerlendirmeler bir bütün olarak dikkate alındığında, davalının marka tescilinin, davacının yurt dışında belli bir bilinirliğe sahip markasından haksız olarak istifade etmek, davacının —- markasıyla faaliyet göstermesini engellemek veya marka ticareti yapmak amacıyla gerçekleştirildiği kanaatine ulaşıldığı, Mahkemece marka tescilinin kötüniyetli bir şekilde gerçekleştirildiği kabul edilirse, markanın tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğünün gerekeceği yönünde görüş bildirilmiştir.
6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde markanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde aynı ya da benzer markaların tescil edilmesi ile kötüniyetle marka tescil edilmesi hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacının Türkiye dışında birden çok ülkede giyim emtiası için tescilli— markasının aynısının davalılarca giyim emtiasını da kapsayacak şekilde 25. ve 35. sınıflarda 24/10/2017 tarihli başvuruları sonucunda, —- tarihinde tescil edildiği, davacının markasının İngilizce birkaç kelimenin birleştirilmesi ile oluşturulduğu, Türkçe karşılığının——” olduğu, gerek davacının gerekse davalıların markalarının tescilli oldukları sınıflar için tanımlayıcı bir ibare olmaması nedeniyle ayırt ediciliğinin yüksek ve özgün bir marka olduğu, davalıların bu markayı kendiliğinden ve tesadüfen yaratarak tescil ettirmiş olmalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacının Türkiye’de tescilli bir markası olmasa da, markasını taşıyan ürünlerin davalıların marka başvurusundan önce —— aracılığıyla satışının yapıldığına dair faturaların dosyaya sunulduğu, bu nedenle davacının Türkiye’de giysi emtiası için öncelik hakkının mevcut olduğu, her ne kadar davalı tarfaça — marka üzerinde öncelik hakları olduğu iddia edilmişse de, marka tescil başvurusundan önce markayı kullandıklarına ve öncelik hakları olduğuna dair dosyaya hiç bir delil sunmadıkları, ayrıca davacının —– tarihinde aldığı ve kullanmaya başladığı, aynı sektörde faaliyet gösteren davalının bu markadan haberdar olmamasının düşünülemeyeceği, davalnın —–alan adının ise — tarihinde alındığı, içeriğinin boş olduğu ve kullanılmadığı, tüm bu nedenlerle; davacının markasının SMK’nun 6/4 ve 6/5. maddeleri uyarınca tanınmış marka olduğu ispatlanamamışsa da, davalıların marka tescilinin kötüniyetli olduğu, bir markanın kötü niyetle tescili halinde tescil ettirenin, tescil kapsamındaki bir kısım emtialar için iyi niyetli, bir kısım emtialar için ise kötü niyetli olduğu söylenemeyeceğine göre davalıların markasının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalılar adına tescilli —- numaralı “—-” markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
Davalılara ait ——— adının İPTALİNE,
Alınması gereken — harçtan peşin alınan —- harcın mahsubu ile bakiye —- harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline hükümsüzlük davası üzerinden —- gereğince takdir olunan —- ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline alan adının iptali davası üzerinden — Tarifesi gereğince takdir olunan —- ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan—- tebligat ve müzekkere masrafları ile — bilirkişi ücreti olmak üzere toplam—- yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.