Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/358 E. 2020/267 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/358 Esas
KARAR NO : 2020/267

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ : 22/12/2020
YAZIM TARİHİ : 07/01/2021

Davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davası ile davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalı aleyhine açılan markaya tecavüzün durdurulması ile maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin ———-” markasını tanınır ve bilinir hale getirdiğini, davalının —— sigorta numarası ile istihdam olunduğunu, daha davacı şirkette sigortalı iken davacıdan habersiz ve izinsiz olarak——-” markasının başvurusunu yapmak suretiyle davacının iştigal sahası olan— sınıfta fiilen ———– tarihinde tescil ettirdiğini, davacının “——–” markaları üzerinde üstün hak sahibi ve SMK 6/3 uyarınca önceye dayalı hak sahibi olduğunu, davacının ————-markalarını ihdas ve —- ettiğini, davalı tarafın SMK 6/9 anlamında kötü niyetli olduğunu ve M.K’nun 2/2 maddesini ihlal ettiğini, davalının davacı yanında yıllarca çalışmış olması ve davacı markalarını belirli bir plan dahilinde haksız yararlanma amacıyla tescil ettirmesi nedeniyle, davalı adına ———- markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP VE KARŞI DAVA / Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı-karşı davalının davasının zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin —– isimli kebapçıda şef olarak çalışmaktayken, gelen bir teklif üzerine —–işletme adını haiz mekânı kira karşılığında devralarak kebapçı yapmaya karar verdiğini, davalının hali hazırda ortakları olan ———- ile birlikte bu teşebbüsü hayata geçirdiklerini, devralınan bu yerin adının başlangıçta ———— olarak faaliyete geçtiğini, bu işletmede davalı ve davalının diğer ortakları olan———— haricinde bir ortak daha bulunmaktayken, bu ortakla yaşanan ihtilaf nedeni ile davalı ve hal-i hazırdaki ortağının ayrıldıklarını, bu süre içerisinde firmanın işletilemediğini, bunun üzerine firmanın o günkü sahibi ————— isimli şahsın, davalı ve diğer ortakları çağırarak bu işletmenin kendileri tarafından işletilmesini istediği, 01/02/2013 tarihinden itibaren 5 yıl süreyle bu yerin işletilmesi hususunda taraflar arasında sözleşme yapıldığını, davalı ve ortaklarının mevcut işletmeye ortak edilmeyip, sigortalı işçi gibi gösterilmesinin sebebinin işletmenin kurulu olduğu —- kiralanmış olması olduğu, şirket hissesinin devri halinde————– yeri işletmeden alabilme ihtimali bulunduğunu, davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıya göndermiş olduğu Üsküdar —- yevmiye numaralı ihtarnamesinde bu durumu kabul etmiş olduğunu, davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalının şu anda ———tarihine kadar işletmeci sıfatıyla faaliyette bulunduğu vakıasının davacı-karşı davalının ikrarı ile sabit olduğunu, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacının kendilerine ait firmada sigortalı olarak çalışıyor iken davacı-karşı davalının kullandığı —— kendi adına usulsüz bir şekilde kötü niyetli olarak tescil ettirdiği yönlü iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalı-karşı davacı tarafın davacı-karşı davalıya ait restoranı işletmeci sıfatıyla işletmiş olup, davacı-karşı davalı ile arasında bir hizmet sözleşmesi bulunmadığını, her ne kadar davalı-karşı davacı taraf markayı 2013 yılında tescil ettirmişse de, davacı-karşı davalıya ait restorandaki işletmeci sıfatının başlamış olduğu 2011 yılında davaya konu markayı kullanmaya başladığını, davalı-karşı davacı tarafın 2016 yılında şu an işlettiği ——————– isimli firmayı kurduğunu, bu firmasında davacı-karşı davalının hak iddia ettiği marka ve logoyu kullanmaya devam ettiğini, —- şahsın, davalı-karşı davacının kurmuş olduğu bu firmada bir süre sigortalı olarak gözüktüğünü, daha sonra ise sigorta çıkış işleminin yapıldığını, davacı-karşı davalının üstün hak ve markasal kullanım iddia ettiği markanın davalı-karşı davacı adına tescil edildiğini, davalı-karşı davacının ———markayı davacı-karşı davalıya ait restoranı işletmeci sıfatıyla işletmeye başladığı tarihten çok önce kendi adına tescil ettirmiş olmakla davacı-karşı davalının bu markada üstün hiçbir hakkı bulunmadığını, davacı-karşı davalı vekilinin dilekçe ekinde sunmuş olduğu bir kısım ödeme talimatları ve faturaların tamamının tarihlerinin davalı-karşı davacının tescil başvurusunu yaptığı —–tarihinden sonra olduğunu, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıya ait —- olan yeri restoran haline getirdiğini, bir işletmeci olarak kendi adına tescil ettirdiği davaya konu markayla işletmeye başladığını, davacı-karşı davalıya yüklü miktarda kar payı ödediğini, davacı-karşı davalının, davaya konu ettiği daire şeklinde olan etrafında ——— markanın tasarımının davalıya ait olduğunu, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıya ait restoranı 01/02/2013-01/02/2018 tarihleri arasında işletmeci olarak işletirken, bu logo ve markayı da kullandığını, davacı-karşı davalının, önceye dayalı kullanım hakkını kabul etmemekle birlikte bir an davacı-karşı davalının bu hakkının varlığının kabulü farz edilse dahi davacı-karşı davalı yanca açılan davanın TMK 2. maddesi gereğince reddi gerektiğini, davacı-karşı davalının, marka hükümsüzlük talebini hak düşürücü süre içerisinde ileri sürmediğini ve davanın hak düşürücü içerisinde açılmadığını, marka korumasının tescille elde edileceğini ve Türk Marka Hukuku’nda marka tescilinde öncelik ve teklik ilkesi bulunduğunu, bu ilke gereğince tescilli bir markanın varlığı halinde aynı veya benzer işaretin bir başkası adına tesciline cevaz verilemeyeceğini, SMK 7.maddesi uyarınca tescil ve ilanın markaya herkese karşı ileri sürülebilir bir hak niteliği kazandırdığını, —–’ markasının —– tarihinde davalı adına tescil edilmesi ile tescile dayalı hakkın bu markaya tecavüz eden herkese karşı ileri sürülebilecek bir hak haline geldiğini, davacı-karşı davalı firmanın, davalı-karşı davacının tescilli markasını, davalı-karşı davacı ile aralarında olan işletme sözleşmesinin bittiği tarih olan 01/02/2018 tarihinden sonra da kullanmaya devam ettiğini, davalı-karşı davacı tarafça isim ve logo değişikliği talep edilmesine rağmen bunu gerçekleştirmediğini, davalı-karşı davacının hem———-’ isimli restoranlarda müşterilerine nitelikli ve kaliteli hizmet verdiğini, davacı-karşı davalının işlettiği — bulunan restoranda halen davalı-karşı davacıya ait markanın kullanıldığını, müşterilerin davacı-karşı davalının işlettiği restoranı davalı-karşı davacının işlettiği restoranın şubesi zannederek tercihte bulunduklarını, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacının markasını kullanarak tüketiciyi yanılttığını ve haksız kazanç sağladığını, davacı-karşı davalı firmanın sahibi ile davalı-karşı davacı arasındaki ticari ilişkinin sona ermesi üzerine davalı-karşı davacının aradaki uzun süren ticari ilişkininin hatırına binaen davacı/karşı davalıyı uyardığını, haksız marka kullanımına son vermesini istediğini, davacı-karşı davalı yanın bu davayı ikame etmesinin sebebinin bu olay olduğunu belirterek, bu nedenlerle davacı-karşı davalının davalı-karşı davacının markasına yapmış olduğu ve yapmaya devam ettiği tecavüzün durdurulmasına ve engellenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı-karşı davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP / Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığını, huzurdaki marka hükümsüzlük davası bakımından hak düşürücü sürenin 5 yıl olması nedeniyle zamanaşımına ilişkin beyanların yersiz olduğunu, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıya ait marka hakkını ihlalinden dolayı açılabilecek diğer davalar bakımından da davalı-karşı davacının fiillerinin temadi halinde bir haksız fiil niteliğinde olmasından dolayı zamanaşımının henüz başlamadığını, davalı-karşı davacının ———— tarihinde dava konusu markayı kullandığı yönündeki iddialarının gerçeklerle bağdaşmadığını, davalı-karşı davacının, davacı/karşı davalı şirket bünyesinde çalıştığı süre içerisinde davacı-karşı davalının oluşturduğunu ve kullandığını, üstün hak sahibi olduğu dava konusu markayı ve davacı-karşı davalı kullanımını haksız yere üstlenme çabasının kabul edilemeyeceğini, ——–istihdam olunduğunu, davacı-karşı davalı markasının geliştirilmesinde, maruf hale getirilmesinde davalı-karşı davacının da katkılarının bulunduğunu, ancak dava konusu ——— ve istimal edenin davacı-karşı davalı olduğunu belirterek, bu sebeplerle karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Asıl dava, davalı-karşı davacıya ait———- markasının hükümsüzlüğüne ilişkin olup, karşı dava ise markaya tecavüzün durdurulması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
——— getirtilmiş olup, incelendiğinde; ———.sınıflarda tescil edildiği anlaşılmıştır.
Mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanığı …—– devraldığını, aynı yıl davalı … ile yanındaki ————– isimli kişileri işyerinde çalıştırmaya başladığını, daha önce davalı .——— isimli başka bir lokantada garson olarak çalışmakta olduğunu, kendi işletmesinde ise şef olarak çalışmaya başladığını, kendisinin işletmenin adını devralır almaz ——– olarak değiştirdiğini ve bu isimle 2 yıl işlettikten sonra 2013 yılında yeniden halen davacı şirketin ortağı ve yetkilisi olan —— devrettiğini, şirketi devraldığı tarihi tam olarak hatırlayamamakla birlikte davalı ..—- kendisi işletmeyi devraldığı tarihte bu işyerinde çalışmaya başladığı, hangi ay olduğunu hatırlayamamakla birlikte Ramazan ayı olduğunu hatırladığını, iş yerini devrettikten sonra davalı …’in aynı yerde çalışmaya devam ettiğini, daha sonra buraya hiç gitmediği için hangi tarihte ve neden ayrıldığı konusunda bilgisi bulunmadığını,—— ibaresini işyeri tabelası yanı sıra, iş evrakında ve tüm ticari işlerde kullandıklarını, kendisinin çalıştığı sürece davalı …’ e maaşının yanı sıra kârdan da pay verdiğini, davalının bütün garsonların başı olduğunu ve kendisi işyerinde olmadığı zamanlar kendi görevi ile ilgili işleri davalının yürüttüğünü,———– markasının birileri tarafından tescil edilip edilmediğine dair bilgi sahibi olmadığını beyan etmiştir.
Mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanığı …;——— olarak yazılı olduğu, iş evrakında ve tanıtımlarda da bu ibarenin yer aldığı, davalı …’in aynı yerde müdür olarak çalışmakta olduğu— yeni bir lokanta açıldığı, Bu lokantanın sahipleri … ile davacı şirketin muhasebecisi—– yılında açılan bu lokantanın ——–” adı ile faaliyete geçtiği, davacı şirketin bu lokantayı başka bir kişiden devraldığı ve tüm ödemeleri yaptığı, ancak bu yeni alınan işyerinin … ile—— daha sonra ortaklıktan ayrıldığı, —- isimli bir ortağı daha olduğu, bu yeni lokanta devralındıktan sonra ——” adı ile faaliyetine devam ettiği, şu anda da aynı ismi kullanmaya devam etmekte olduğu, davalı ile davacı arasında marka kullanımı konusunda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına dair bilgi sahibi olmadığı, işe başladıktan— ay kadar sonra 2013 yılında TPMK ndan muhasebeye bir evrak geldiği, bu evraktan ..——markası için başvuruda bulunduğunu ve başvurusunun red edildiğini öğrendiği, markanın o dönemde —- başka bir firmaya ait olduğu için reddedildiği, kendisinin marka başvurusu reddedildiği için bu konuyu patronuna söylemediği ve 2017 yılında tekrar bu markanın tescil edildiği, kendisinin davalı — marka başvurusunu neden şirket adına değil de kendi adına yaptığını sorduğunda, davalının—-” olduğunu, kendisini—- açılan diğer lokantaya da orada çalışan muhasebeciye işi öğretmek için 17 ay boyunca gidip geldiğini, ancak asıl çalıştığı yerin —— şirkete ait yer olduğunu beyan etmiştir.
Mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanığı …;——— lokantada çalışmaya başladığını, muhasebe işlerine , ödemelere ve bir takım idari işlere baktığını, o dönem lokantanın sahiplerinden olan …’nun kendisinin eniştesi olduğu için kendisi ile çalışmasını istediğini, bu işyerini … , … , soyadını bilmediği——- isimli şahısların ortak olarak işlettiklerini bildiğini, ancak aralarındaki ilişkiyi tam olarak bilecek durumda olmadığını, bir süre burada çalıştıktan sonra eniştesi …’nun diğer şahıslarla anlaşamadığı için bu işyerini amcası — devrederek ayrıldığını, o ayrıldıktan sonra kendisinin de buradan ayrıldığını, kendisinin çalıştığı sürede işletme adının “——-” ibaresinin yanında hangi ibarelerin yer aldığını hatırlayamadığını, —– markasının tescil edilip edilmediğine dair bilgi sahibi olmadığını, ancak bu ismi eniştesi—— bulup kullandığını, kendisinin çalıştığı sürede firma adının——–” olarak yer aldığını beyan etmiştir.
Mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanığı …——— şahıslarla burada çalışmaya başladıklarını, bu kişilerin maaşlı çalışanlar olduğu bilgisine sahip olduğunu, bu kişilere kar payı verilmekle birlikte kağıt üzerinde bir ortaklıkları bulunmadığını, bu kişilerle —– arasında anlaşmazlık yaşandığından — devraldığı başka bir lokantayı bu şahıslara verdiğini, …———- adını kullandıklarını, “davacı şirketin yetkilisi öğrendi, yine de bizim için sıkıntı olmaz” dediklerini, ancak bu markayı …’ in kendi adına tescil ettirdiğini öğrenince dava açıldığını beyan etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili dosyaya sunduğu dilekçesi ile maddi tazminatın SMK’nun 151/2-b maddesine göre hesaplanmasını istediklerini bildirmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce dosya üzerinde ve karşı davacının maddi tazminat talebiyle ilgili davacı-karşı davalının ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış—–oluşan bilirkişi heyet—-. sınıfta, karşı davanın konusunu oluşturan “… ———– Sınıflarda tescilli olduğu, dosyaya sunulan delillerden ———” ibarelerinin davacı şirket adına, davacı şirketin resmi evrakı ile ispatlanabilir şekilde 2011’den bu yana kullanıldığı, davalı adına tescilli marka ile neredeyse birebir aynı şekil ve kelime unsurunun 2013 yılı sonundan itibaren resmi evrakta da kullanıldığı, davacı şirketin 2009 yılında kurulduğu, davalının davacı şirket nezdinde sigortasının da 01/09/2011 tarihinde başladığı, dosyaya sunulan delillerden “—— ibaresinin kullanımının davalının davacı şirket nezdinde sigorta kaydının yapıldıktan sonra başladığı, ancak tarafların saiklerinden bağımsız olarak tüm kullanımın davacı şirket adına gerçekleştiği, davalının davacı şirketin ortağı olmadığı, sigortalı çalışan statüsünde olduğu, markanın -davalının davacı şirkette çalışmaya başladığı tarihten sonra – kullanılmaya başlanmasından sonra davalı ile ayrıca işletmecilik sözleşmesi yapıldığı, ispata elverişli deliller ve resmi evrak muvacehesinde markayı ilk kullanan tarafın davacı taraf olduğu, aksine bir delil sunulamadığından -tarafların resmi kayıtları tanzimindeki saikten bağımsız olarak- tüm kullanımın davacı şirket tarafından kesintisiz olarak gerçekleşmesi nedeniyle davacının kullanımdan doğan üstün hakkı olduğu, markanın gerçek hak sahibi olarak davacı kabul edildiğinden inceleme konusu olan ——-tescil numaralı markanın tescilinde kötü niyetli hareket ettiğinin kabul edilebileceği, davanın, —– tarihinde açılması nedeniyle dava tarihi itibariyle dava konusu edilen—- tescil numaralı marka bakımından 5 yıllık hak düşürücü süre dolmadığından sessiz kalma yoluyla hak kaybından söz edilemeyeceği, karşı davaya dayanak olan——— olarak devam ettiği, markaların ve davacı kullanımının birbiri ile objektif olarak iltibasa mahal verecek derecede benzer olduğu, davacı ve davalı markaları arasında aynı mal ve hizmetlerde kullanılması ölçütünün gerçekleştiği, davacı ve davalı markaları arasında doktrinde ve içtihatlarda öngörülen iltibasa yönelik unsurların var olduğu, ancak davacı tarafın markanın gerçek hak sahibi olduğu kabul edilir ise karşı dava kapsamında marka hakkı ihlalinden doğan taleplerin Yargıtay içtihatları dikkate alınarak ileri sürülemeyeceği, ilgili sektör bakımından yapılan incelemede hal-i hazırda fiili kullanım dikkate alındığında————–adresinde tanıtılan işletmenin, dava dış—– isimli işletmenin davacı tarafça —— Tarafından davalının ——– nezdindeki adresi olan —- resmi adresinde ——– ile ilgili beyanda bulunduğu, davalının,——olarak tanıttığı, bu kullanımın engellenmesi yönünde davacı tarafça herhangi bir girişimde bulunulmadığı, davacı ve davalı arasında halen ticari ilişkinin devam ettiği ve geçmişte de iki tarafın birbiri ile çok sıkı ticari ilişkiler içinde oldukları, davacı – karşı davalı—– ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarını yasal süresinde yaptırmış olduğu, defterlerinin birbirini doğruladığı ve kanunlara uygun şekilde tutulduğu, —– tarihleri arasındaki gelirinin SMK 151/2-b ‘ye göre 85.955,32 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Marka hükümsüzlüğü halleri ie SMK’nun 25. maddesinde sayılmış, SMK’nun 6/1. maddesine atıf yapılarak, bu maddede sayılan hallerden birisinin mevcut olması halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği düzenlenmiştir.
Asıl davada davalı-karşı davacının markasının hükümsüzlüğü talep edilmiş, hükümsüzlük gerekçesi olarak da SMK’nun 6/3. maddesinde yer alan öncelik hakkı ile 6/9. maddesinde yer alan kötü niyetli tescil iddialarına dayanılmıştır.
Türk Marka Hukukunda “tescilde öncelik ve teklik ilkesi” geçerlidir. Yasa koyucu bu yolla piyasada aynı veya benzer mal ve hizmetler için mükerrer markanın varlığını önleyerek; bir yandan, önceki markaya yapılan yatırımı korurken diğer yandan da nihai alıcı olan tüketicilerin satın aldıkları mal veya hizmetin kökeni konusunda yanıltılmalarını önleyerek korunmalarını amaçlamıştır. Öte yandan Türk Marka Hukukunda “gerçek hak sahipliği ilkesi” de benimsenmiştir. Buna göre, bir markayı, ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişi, marka üzerinde gerçek hak sahibidir. Bu ilke uyarınca; SMK’nun 6/3. maddesine göre, bir işaret üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahibi olanların itirazı üzerine, maddede yazılı koşulların oluşması şartıyla, bu işaretin aynı veya benzeri olan işaretin başkası adına marka olarak tescil edilmesine karşı çıkma veya tescil edilmiş ise hükümsüzlüğünü talep etme hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte önceye dayalı gerçek hak sahipliği, tescil edilmiş bir markayı hükümsüz kıldırmadan, hak sahibine kendi markasını tescil ettirme hakkı vermeyecektir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde; toplanan deliller, tanık anlatımları, marka tescil kayıtları, bilirkişi raporları, davacı-karşı davalıya ait ticari kayıtlar ve tüm dosya kapsamı ile, davacı-karşı davalı şirket tarafından daha önce ——- işletmeci olarak geldiği, her ne kadar —— kayıtlarında sigortalı çalışan olarak görünmekteyse de, tanık anlatımları ve tarafların ticari ilişkilerinin seyrine göre aslında ortak olarak işletmede yer aldığı, davalı-karşı davacının——- ibaresini kullanmaya başladığı tarihi gösteren en eski — tarihli olduğu, davacı şirketin bu tarihten davanın açıldığı tarihe kadar içinde —–” ibaresinin yer aldığı markayı ve işletme adlarını davalı-karşı davacı ile birlikte kullandıkları,—- açılan yeni şubenin işletmesinin her iki tarafın mutabakatı ile davalı-karşı davacı … ve diğer ortakları tarafından yapıldığı, bu nedenle davaya konu edilen ve davalı-karşı davacı adına tescilli her iki markanın da esas unsurunu oluşturan —sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” için hak elde edildiği, öncelik hakkının davacı-karşı davalı şirkete ait olduğu, davalı-karşı davacının da bu şirketin işlettiği iş yerinin ortağı olarak marka üzerinde davacı-karşı davalı şirket ile müşterek hak sahibi olduğu, ancak, markayı kimin tasarladığının bir öneminin bulunmadığı, bu nedenle bu konuyla ilgili değerlendirme yapılmadığı, markayı davalı-karşı davacının tasarladığı kabul edilse bile, markayı tek başına adına tescil ettirme hakkının bulunmadığı, 2011 yılından bu yana davacı şirket ile müşterek olarak markayı kullandıklarını bildiği halde —tescil numaralı markayı tek başına kendi adına tescil ettirmesinin iyi niyetli olmadığı, tüm bu nedenlerle davalı-karşı davacının markasının tescilli olduğu— için SMK’nun 6/3. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun mevcut olduğu, ancak davalı-karşı davacı markasını kötü niyetle tescil ettirmiş olduğundan, SMK’nun 6/9. maddesi uyarınca markanın tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, asıl davanın kabulüne, davalı-karşı davacı adına tescilli —– markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında, karşı dava ile ilgili yapılan incelemede ise; davacı-karşı davalını —- markasını kullandığı, bu şekilde marka üzerinde tescilsiz olarak hak elde ettiği,—- ibaresinin davalı-karşı davacıya ait markanın içinde de aynen yer aldığı, bu nedenle markalar arasında benzerlik mevcutsa da, davalı-karşı —– —. sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” de dahil olmak üzere, ——- ettirmesine rağmen, karşı dava açılana kadar bu konuda davacı-karşı davalıya karşı yasal yollara müracaat etmediği, her iki tarafın da bir süre birlikte, daha sonra ayrı ayrı —- markasını kullanmaya devam ettikleri, davalı-karşı davacının markanın tescil tarihi olan 19/03/2014 tarihinden karşı davanın açıldığı 06/09/2018 tarihine kadar markanın kullanımına itiraz etmediği halde, kendisine karşı marka hükümsüzlüğü davası açıldıktan sonra davacı-karşı davalı aleyhine markasına tecavüz edildiği iddiasıyla dava açmasının iyi niyetli olmadığı, kaldı ki davacı-karşı davalının kullandığı —– numaralı markasının başvuru ve tescil tarihinden önce SMK’nun 6/3. maddesi kapsamında hak elde ettiği, bu nedenle davalı-karşı davacının bu kullanıma katlanmak zorunda olduğu anlaşılmakla, karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Asıl davanın KABULÜNE,
Davalı-karşı davacı adına tescilli——- markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Asıl dava yönünden alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Asıl dava yönünden davacı-karşı davalı vekiline ———- gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 71,80 TL harç, 240,55 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.812,35 TL yargılama giderinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Karşı davanın REDDİNE,
Karşı dava yönünden alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 187,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 133,46 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Karşı davada reddedilen markaya tecavüzün durdurulması davası üzerinden davacı-karşı davalı vekiline —- gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Karşı davada reddedilen maddi tazminat davası üzerinden davacı-karşı davalı vekiline—gereğince takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Karşı davada reddedilen manevi tazminat davası üzerinden davacı-karşı davalı vekiline —gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı asil ve vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.