Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/346 E. 2020/135 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/346 Esas
KARAR NO : 2020/135

DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Giderilmesi ile Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 25/07/2018
KARAR TARİHİ : 24/09/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili ———- dayanan geçmişi ve bugün ————– üzere —— dünyanın ———konumuna gelmesi ile ——- dünyanın önde gelen——markasının sahibi olup, aynı zamanda, müvekkil tanınmış ——- yılında ve tanınmış ————— yılında marka olarak tescil ettirdiğini, davalının, işbu davanın konusunu oluşturan ve görselleri sunulan ürünleri üretmekte, satışını ve ihracatını yapmakta olduğunu, davalı tarafından kullanılan —- müvekkilline ait marka haklarına tecavüz ettiği ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinin —————” markasının sahibi olduğunu, müvekkiline ait dava dilekçesinde görselleri sunulan —————-markalarının da müvekkili tarafından ——– tescil ettirildiğini ve o günden bu yana —– kullanım sonucu ———- kavuştuğunu, davalı tarafından görselleri sunulan ürün ambalajlarının kullanılmasının müvekkili ————– —- markalarına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, sunulan görseller ile ekli ürün örneklerinden de açıkça anlaşıldığı üzere davalının tek amacının müvekkiline ait tanınmış “——————— suretiyle haksız kazanç elde etmek olduğunu, zira kakaolu—— satmak için müvekkilinin ürettiği ——- aynısını kullanmak, ambalajı müvekkilinin ———– kullanmak, müvekkil ambalajında olduğu gibi benzer —— basmak gibi hususların hiçbir teknik zorunluluktan kaynaklanmayıp, tamamen müvekkilinin ürününün kötü niyetli olarak taklit edilmesi amacıyla yapılmış ve tüketicileri bu yolla aldatmayı hedef alan faaliyetler olduğunu, ürünler karşılaştırıldığında; davalının ürün —— ——— ürünüyle aynı olduğunun görüldüğünü, davalının dava konusu taklit ürünleri dava süresince üretmeye, satmaya ve ihraç etmeye devam etmelerinin, zaten elde etmeye çalıştıkları amacı gerçekleştirmelerine, hiçbir tazminat meblağı ile karşılanamayacak şekilde müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğramasına, yıllardır büyük emek ve para harcanarak tanınmış hale getirilen “———açacağını, bu nedenle davalının dava konusu —– taklit ürünleri kullanmalarının dava sonuna kadar tedbiren yasaklanması ve bu bağlamda netice ve talep kısmında ayrıntılandırılan şekilde müvekkili lehine ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmek zorunluluğunun hâsıl olduğunu belirtmiş ve kararın icrasını kolaylaştırmak adına huzurdaki davanın konusunu oluşturan ve davalıya ait internet sitesi ile piyasadan temin edebildikleri dava dilekçesinin—- taklit ürün fotoğraflarının da örnek kabilinden mümkünse karara eklenmesine ve fakat tedbirin olası —- ambalajları da kapsadığı belirtilmek suretiyle davalının —— konusu taklit ürünleri üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin dava sonuna kadar tedbiren yasaklanmasına, davalıca üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen ———————- taklit ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine—- veya bölge gibi olanlar dahil bulundukları her yerde tedbiren el konulmasına ve yeddiemine teslimine, —- ortamında da ——- dava konusu taklit ürünlerin kullanımının yasaklanmasına dair takdiren teminatsız veya sayın mahkemece uygun görülecek teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve ayrıca, davalının eylemlerinin 6769 sayılı SMK kapsamında marka hakkına tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda davalının —— markalı dava konusu taklit ürün ve ürün ambalajlarını internet ortamı dahil her türlü mecrada kulanmasının, üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin yasaklanmasına, davalıca üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen —- taklit ürünlere ve mezkur taklit ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine—– içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, masrafı davalıya ait olmak üzere verilecek hükmün——— yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili——— ile iştigal etmekte olup ———büyükleri arasında yerini aldığını, müvekkili Şirketin ——yatırımlarla markalarını taşıyan ürünlerinin, ——–layık görüldüğünü, müvekkili şirketin bu ürünlerinin 70′ den fazla ülkeye ihraç edildiğini ve ülke ekonomisine bu yolla da katkı sağlandığını, müvekkili Şirketin aynı zamanda ticaret unvanının —- markasını ———— markası ile birlikte tescil edildiği günden itibaren——- olarak kullandığını, müvekkil Şirketin ürettiği tüm ürünlere bir ürün kodu verdiğini ve bu ürün kodunu gerek basılı evraklarda, gerek sanal ortamda reklam ve tanıtımlarında, gerekse de fatura, gümrük beyanları gibi muhasebe evraklarında piyasaya arz olunan ürünü tanımlamak üzere kullanmakta olduğunu, müvekkili Şirketin tescilli ———markası ile dava konusu edilen ——- dava konusu edilen ticari takdim şeklî ile içi ——— itibaren dava tarihine kadar, yani sekiz yıldan bu yana üretmekte ve satmakta olduğunu, davacı ürünleri ile müvekkili Şirketin ürünlerinin piyasada sekiz yıldır birlikte var olduğunu, dava dilekçesinde davacının dayanak markalarını tek tek bildirildiğini, bu markalarda esas unsurun ————olduğunun açıkça görüldüğünü, müvekkili Şirketin dava konusu edilen ambalajları üzerinde ise “—— kullanıldığını, —– bulunmadığının ve kelime markalarının karıştırılma ihtimali bulunmadığının tartışmasız olduğunu, kaldı ki davacı tarafın kelime markaları ile ilgili açık bir benzerlik iddiası da ileri sürülmediğini, ancak her nedense davacı dayanak markalarını sıralarken tanınmış —–numaralı esas ve tek unsuru —– olan kelime markasına ve ——— numaralı şekil içermeyen sadece kelimeden oluşan ——-” olup, “——— markası ile hiçbir benzerliği bulunmadığını, kaldı ki yukarıda da bildirildiği üzere müvekkil şirketin “———————-” markalarının piyasada yıllardır birlikte, hiçbir itirazla karşılaşmaksızın var olduklarını, hal böyle iken sadece kelimeden oluşan — markaları bu davanın konusu olmadığını, davacının dayanak —————” ibaresi ile birlikte tescilli şekil ihtiva eden markaları tek tek incelendiğinde müvekkil şirketin sekiz yıldır kullanmakta olduğu ürün ambalajları ile benzer olmadığının açık olduğunu, müvekkil şirketin ambalajlarında——— kullanılması karşısında, renklerin hiç kimsenin tekeline verilemeyeceğini, —- için— kullanılmasının son derece yaygın olduğunu, —– ürünlerde, yoğunlukla —–rengin kullanılması ile tabiri caiz ise kimsenin —–keşfetmeyeceğini, —- müvekkilinin —— ibaresinin ———- özel bir yazı —-ile yazılı olduğunu, davacı ambalajlarında ve tescilli markalarında “——-markasını——- ama her zaman kırmızı renkle farklı bir yazı —-kullanılarak yer aldığını, ambalajda ürün görsellerinin yer alıyor olmasının mutad olduğunu, ambalaj üzerinde ambalaj içindeki ürün görsellerinin bulunmasının mutlak benzerlik olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin ambalaj içinde bulunan ürünleri müşterilerine göstermek adına ambalaj üzerinde ürün görsellerine yer verdiğini, davacı tarafın tescilli bir hakkının ihlal edilmediği bir yana, biran için davacının ürün ambalajlarının müvekkilden önceki tarihte kullanılmaya başlandığı kabul edilse bile ( bu yolda da herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını), davacı tarafın müvekkili Şirketin sekiz yıldır kullanmakta olduğu ambalaj kullanımlarına bir itirazı da olmadığını, müvekkilinin —-” markası ve dava konusu ambalajlarla sekiz yıldır üretim ve satış yapmakta olduğunu, davacı şirketin bu ambalaj kullanımlarına beş yıldan çok (sekiz yıldır) uzun süre suskun kalındıktan sonra haksız ve mesnedsiz iddialarla hak aramasının açık bir haksız sataşma hali olduğunu ve bu yolda dava haklarının saklı olduğunu, müvekkilinin dava konusu edilen ve uzun yıllardır kullanılagelen ambalajlarının, tescilli markaları ile kullanmakta olduğu ve davacının dayanak marka ve ambalajlarının benzer bulunmadığı ve karıştırma ihtimali olmadığı, sekiz yıldır —– dava konusu ambalajların kullanılıyor olması karşısında davacının suskun kalmakla hak kaybına uğramış olduğu hususları bir yana, dava konusu edilen ambalaj tasarımlarının değerlendirilmesinin teknik bir konu olduğunu belirterek, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava; davalının “——isimli ürün ambalajının davacının tescilli ———- markası ve ürün ambalajı ile benzer olması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, giderilmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
Dosyaya Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde;—– markasının 26/06/2007 tarihinde, —- numaralı “—- —- ————————- markasının —- markasının ——————– tarihinde,——” markasının — markasının 30.11.2011 tarihinde, ——–” markasının —– numaralı”————” markasının 30. sınıfta —- tarihinde davalı adına tescil edildiği, ayrıca—– markalarının davalı adına tescilli oldukları anlaşılmıştır.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tasarım uzmanı——— marka uzmanı ——- mühendisi—— oluşan bilirkişi heyeti 11.09.2019 tarihli raporda; karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinin bilhassa, markanın piyasadaki tanınırlığı, halkın iki marka arasında ilişkilendirme yapabilmesi ve işaretler ile mallar arasındaki benzerlik düzeyi olmak üzere pek çok unsura bağlı olduğunu, çekişme konusu markaların görsel,———- ilişkin genel değerlendirmede, markaların ayırt edici ve baskın unsurlarını göz önünde bulundurarak, markaların bütünüyle bıraktıkları izlenime dayalı olarak yapıldığında, ortalama tüketicinin genellikle markayı bir bütün olarak algıladığı ve çeşitli detaylarını analiz etmediğinden, davalı ürün kullanımının davacının tescilli markasına iltibas yaratacak derecede benzer olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce davalının itirazları kapsamında yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, tasarım uzmanı——————– oluşan bilirkişi heyeti ————————— kelime markalarının yanı sıra renk, şekil ve kompozisyonlar ile ambalaj biçimi olarak markalarını 30. sınıfta yer alan emtialar için tescil ettirmiş olduğu, davalı tarafın davacı ile aynı alanda ticari faaliyet gösterdiği ve ibaresinin yer aldığı ve davacının tanınmış “—————-ibareli tescilli markalarının tescil kapsamında 30. sınıfa dahil olan ürünlerin tüketiciye arzının yapıldığı, davacı taraf ait ve marka olarak tescil edilmiş olan ambalajlar ile davalı tarafa ait ürünlerin sunulduğu ambalajlar arasında kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, söz konusu ürünlerin ortalama tüketicilere hitap ettiği, ortalama tüketicilerin davacının tescilli markası ile davalının ambalajlarında kullandığı tasarım ve kompozisyonun birbiri ile ilişkili ve sunulan ürünler açısından işletmesel bağ olduğunu düşünebilecekleri ve bu nedenle de davalının sözkonusu kullanımlarının ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği ve marka hakkına tecavüz koşullarının oluştuğu, davalının sunduğu faturalardan davalının —- nolu fatura üzerinde kullanıldığının tespit edildiği, davanın — tarihinde açıldığı, davalının bu kullanımlarının 5 yıldan fazla süreden beri devam ettiği, aynı sektörde faaliyet gösteren davacının davalının bu kullanımlarından haberdar olmasının gerektiği, bu nedenle uzun süre sessiz kalarak hak kaybının şartlarının mevcut olduğu, bu konuda takdir hakkının mahkemeye ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışların haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Somut olay incelendiğinde, davacının —– numaralı ve ———————ambalaj markalarının davacı tarafça tescilli oldukları 30. sınıf kapsamındaki ürünlerin ambalajlarında kullanıldığı, davalı tarafça üretilen benzer ürünler üzerinde “—- markasının yer aldığı, kelime olarak tarafların markalarının benzer olmadıkları, ancak taraf ürünlerinin ambalajları karşılaştırıldığında, her iki ürün için de —- kullanıldığı, ürün ana markasının markanın üst kısmına —- yerleştirildiği, ambalajın sağ tarafında içinde bulunan ürünlerin görselinin yerleştirildiği, davalının ürün adının beyaz renkte harflerin etrafı —— davacının markasının ise— davalının ürün ambalajlarının davacıya ait tescilli ambalaj markaları ile benzer olduğu, ürünlerin market raflarında yan yana tüketiciye sunulduğu, ürünlerin alıcısının ortalama tüketici, hatta ———- olduğu, bu müşteri kitlesinin her iki ürünü ambalajlarındaki benzer renkler ve yerleşimler nedeniyle karıştırabileceği veya aralarında bağlantı olduğunu düşünebileceği, bu ürünlerin aynı zamanda davalıya ait —– sitede tanıtımının yapıldığı, bu durumun davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, her ne kadar davalı tarafça bu ürün ambalajlarının 2010 yılından bu yana kullanıldığı ve davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı iddia edilmişse de, davalının kullandığı bu ambalajların tescilli olmadıkları, sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluşabilmesi için en az 5 yıl davacının bu ambalajın kullanıldığını bildiği halde sessiz kalması gerektiği, davacının bu ambalajların kullanımından 2010 yılında haberdar olduğunun ispatlanamadığı ve ne zamandan beri haberdar olduğunun tespit edilemediği, bu nedenle sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluştuğunun ispatlanamadığı, kaldı ki kötü niyetli marka tecavüzlerinde sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluşamayacağı, davalının kendisine ait ürün ambalajlarını davacıya ait ve tanınmış marka olarak tescil edilen “————-” markalı ürünlerin 1996 yılından bu yana tescilli olan ambalaj markalarına yanaştırmaya çalışmasının kötü niyetli olduğu anlaşılmakla, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalının üretip satışa sunduğu ve davalıya ——- adlı sitede tanıtımını yaptığı “———-” isimli ürün ambalajının davacının tescilli—- numaralı, —- numaralı, — numaralı, ——- numaralı ambalaj şekli markalarından kaynaklanan haklarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABET TEŞKİL ETTİĞİNİN TESPİTİNE,
Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin ÖNLENMESİNE, GİDERİLMESİNE VE SONUÇLARININ ORTADAN KALDIRILMASINA,
Davalının —–” markalı davacıya ait markalara tecavüz teşkil eden dava konusu ürün ambalajlarını internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanmasının, üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin YASAKLANMASINA,
Davalı tarafça üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen ve davacının markalarına tecavüz teşkil eden ——- markalı ürün ambalajlarına, ürünlerin ambalajlarından ayrılması mümkün değilse ürünlere ve bu ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine Türkiye sınırları içinde veya gümrük, serbest liman veya bölge gibi olanlar dahil bulundukları her yerde EL KONULMASINA,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak ürünlerin ambalajlarından ayrılması mümkünse ayrılarak ambalajlarının, ayrılması mümkün değilse ürünlerin İMHASINA,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalıya ait olmak üzere hükmün ——– bir kez ilanına,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline ————gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 71,80 TL harç, 216,70 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.288,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.