Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/338 E. 2020/235 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/338 Esas
KARAR NO: 2020/235
DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 23/07/2018
KARAR TARİHİ: 08/12/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili ——– aşkın süredir——– sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin —–ibareli markanın sahibi olduğunu, müvekkili firmanın anılan markaya belli bir bilinirlik ve güvenirlik kazandırdığını, müvekkili şirketin —- alanında —- katma değeri yüksek markalara hizmet verdiğini,—- ibareli markanın —–yılından beri müvekkili firma tarafından kullanıldığını, müvekkili şirketin anılan markayı ——yılında tescil ettirdiğini, müvekkili tarafından tanınmış hale getirilen markanın davalı tarafından taklit edildiğini, davalının—— adı altında ticari faaliyette bulunduğunu, müvekkili firmaya ait internet alan adresi —————şeklinde olduğunu, davalının—– çevresinde faaliyet gösterdiğini, davalının müvekkili şirkete ait markasının tanınmışlığından faydalandığını, davalının söz konusu kullanımlarının iltibasa neden olduğunu, davalı tarafından ——— ibaresinin müvekkili şirket ile aynı sektör ve aynı hizmet sınıfında kullanıldığını, davalı tarafından kullanılan işaret ile müvekkiline ait marka arasında yalnızca bir harflik fark bulunduğunu, davalının söz konusu kullanımlarıyla SMK m.7, m.29, m.30 ve TTK m.54 hükümlerini ihlal ettiğini, tecavüze konu işaret ile karşılaşan ortalama tüketicinin şirketler arasında organik bağ bulunduğu izlenimine kapılabileceğini belirterek, davalı tarafından gerçekleştirilen kullanımların marka tecavüzü ve haksız rekabet yarattığının tespitine, marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden davalı kullanımlarının önlenmesine, anılan eylemlerin durdurulmasına, söz konusu fiillerin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, müvekkili şirkete ait markanın davalının —– alan adlı internet sitesinde kullanımının önlenmesine, davalının ———-ibaresini internet ortamı da dahil iş yeri tabelasında, iş evrakında, ürünleri üzerinde ve işletme adında her türlü kullanımının yasaklanmasına, davalının —–markası ile davacının markasının tescilli olduğu sınıflarda yer alan mal ve hizmet üretimi yapmasının, üretim yaptırmasının, satmasının, sağlamasının, dağıtımını yapmasının, ithal ya da ihraç etmesinin, elinde bulundurmasının yasaklanmasına, davalıya ait ve üzerilerinde—— ibaresinin yer aldığı ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evrak, faturalar ve benzerleri her türlü ticari evraka el konulmasına, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle imhasına, davalının ticaret unvanının terkinine , kararın masrafı davalıdan alınarak ilgililere tebliğine, kamuya yayın yoluyla duyurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunmamış—- tarihli dilekçesi ile, süresinde sunulmayan cevap dilekçesini ıslah talebiyle birlikte sunduğunu belirterek, müvekkilinin —–ibaresini markasal olarak kullandığını, davacı şirketin tanınmışlık iddiasını yeterince temellendiremediğini, derdest davada gündeme gelen markaların benzer olmadığını, müvekkiline ait tescilsiz markanın kötü niyetli olarak kullanılmadığını, dava dilekçesinde —— marka için sunulan —–nezdinde kayıtlı tescil görselinin farklı olduğunu, davacıya ait marka ile müvekkiline ait markanın esas unsurlarının aynı olmadığını, müvekkiline ait markanın esas unsuru —- ibaresi iken davacıya ait markanın esas unsurunun ———olduğunu, davacıya ait markanın özgün bir marka olmadığını, müvekkiline ait marka ile davacıya ait marka arasında iltibas bulunmadığını, somut uyuşmazlığa konu markaların kullanıldığı ürünlerin toplumun her kesimine hitap eden ürünler olmadığını, davacıya ait markanın ürünlerin teşhir edilmesine ilişkin pazarlama ve reklamcılık alanında tescil edilmediğini, müvekkilinin müşteri çevresinin büyük bir kesimini —- ilindeki tüketicilerin oluşturduğunu, davacının sektörde tekelleşmek için müvekkiline baskı uyguladığını, davacının bu eylemleriyle haksız rekabete sebebiyet verdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacının marka haklarına tecavüz edildiği ve haksız rekabette bulunulduğu iddiasıyla açılan, marka hakkına tecavüzn ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, sonuçlarının ortadan kaldırılması, alan adının iptali, ticaret unvanının terkini davasıdır.
Dosyaya —- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde;— tescil tarihi,— sicile kayıt tarihi, —- —- emtialarında kayıtlı olduğu görülmüştür.
Davacıya ait———- tahsis edildiği, davalıya ait olduğu iddia edilen tentextente.com alan adının ise —- tahsis edildiği, en son sahibinin—- olduğu, —– tarihinden sonra yenilenmediği için sahipliğin sona erdiği tespit edilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili ıslah dilekçesi ile süresinde verilmeyen cevap dilekçesini dosyaya sunmuşsa da, HMK’nun 176/1. maddesinde, tarafların yapmış oldukları usul işlemlerini kısmen ya da tamamen ıslah edebilecekleri belirtilmiş olup, hiç yapılamayan usul işlemlerinin ıslahla süresinden sonra yapılması mümkün olmadığından, davalı vekilinin ıslah talebi yerinde bulunmamış ve HMK’nun 128/1. maddesi uyarınca süresinde cevap vermeyen davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
Davalının ticaret sicil kaydı istenilmiş, —-kaydı bulunmadığı bildirilmiş, davalı tarafça—-rneği dosyaya sunulmuş, incelendiğinde, —— faaliyeti için vergi kayının yapıldığı, işletme adının kayıtlı olmadığı görülmüştür.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden taraflarca deliller sunulduktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, —– hazırlamış oldukları —– tarihli raporda özetle;——güncel sorgulamasında bir sahibinin olmadığının tespit edildiğini, yani alan adının hali hazırda satın almaya müsait durumda olduğunu, —-adı kaydının ilk kez —tarihinde—- kişi tarafından yapıldığını, bu kişiye ilişkin herhangi bir iletişim bilgisinin mevcut olmadığını, ilgili alan adının son sahibinin ise —-olduğunu, bu kişiye ait iletişim bilgisinde —- adresi ile —- şeklindeki telefon numarasının yer aldığını, söz konusu alan adının sahiplik süresinin —- tarihinde bittiğini ve bu tarihten sonra alan adının yenilenmediğini, davacının markasının esas unsurunun — davalının markasal olarak kullandığı işaretin esas unsurunun ise — ibaresi olduğunu, davalının markasal olarak kullandığı işaretin esas unsuru ile davacının markasının esas unsurunun aynı şekilde okunduğunu, bu nedenle davacının tescilli markası ile davalının markasal olarak kullandığı işaret arasında benzerlik bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini, dosyada mevcut —- Kurumu yazılarından, davacıya ait markanın —-emtiasının da içerisinde yer aldığı —– olduğunun görüldüğünü, davalı vekilinin cevap dilekçesinden ise davalının tente üretimi ve/veya satış hizmetlerinde faaliyet gösterdiğinin anlaşıldığını, o halde somut olayda davalının marka kullanımlarının davacının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerin kapsamında kaldığını, davacı markasıyla davalının markasal olarak kullandığı işaretin aynı okunuşa sahip oluşu, yani markalar arasındaki sıkı benzerlik nedeniyle, ortalama tüketicinin markalar arasında karışıklık yaşayabileceğini, her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesinde, tarafların hitap ettiği tüketici kitlesinin sıradan vatandaşa göre çok daha yüksek dikkat seviyesine sahip tüketiciler olduğunu belirtmişse de, taraf markaları arasındaki sıkı benzerliğin, dikkat seviyesi çok yüksek tüketicilerde dahi karışıklık yaratabileceğini, somut olayda iltibasın bütün şartlarının gerçekleştiğini, bu nedenle somut olayda davalının markasal kullanımlarının, SMK m29 ve SMK m. 7/1-b uyarınca marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, TTK m. 55 hükmünde, başkasının iş ürünleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler alınmasının haksız rekabet teşkil eden eylemlerden sayıldığını, o halde davalının, davacının iş ürünü niteliğindeki markasıyla karışıklığa yol açan marka kullanımlarının TTK m. 55 uyarınca haksız rekabete de sebebiyet verdiğini beyan etmişlerdir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan eylemler sayılarak, SMK’nun 6/1. maddesine atıf yapılmıştır. Yine SMK’nun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışların haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Somut olay incelendiğinde, davacı adına—– emtialarını da kapsar şekilde tescilli olan——- tescil numaralı—- markasının asıl unsurunun—- ibaresi olduğu, diğer kelimelerin tanımlayıcı nitelikte olan ve markaya ayırt edicilik sağlamayan unsurlar oldukları, davalının aynı alanda vergi mükellefi olup, faaliyetinde ——ibaresini tescilsiz olarak kullandığı, bu kullanımın da esas unsurunun —- ibaresi olduğu, davacının markasının esas unsuru ile yalnızca bir harfinin farklı olduğu, ancak—harfinin okunuşu itibariyle her iki ibarenin işitsel anlamda aynı oldukları, görsel olarak da son harfleri dışında benzer oldukları, bu nedenle davalının kullandığı—– ibaresinin davacıya ait marka ile karıştırılabileceği, taraflar ayrı şehirlerde faaliyet gösterseler dahi tüketicilerin her iki taraf arasında bağlantı olduğunu düşünecekleri, markalardaki yüksek oranda benzerlik nedeniyle hitap ettikleri tüketiciler bilinçli tüketici bile olasalar karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, kaldı ki, tente, çadır, stor perde gibi ürünlerin ortalama tüketici tarafından da satın alınabileceği, davalının bu kullanımının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu, her ne kadar davalının ticaret unvanının terkini de talep edilmişse de, davalının tescilli bir ticaret unvanı veya işletme adının mevcut olmadığı, yine internet sitesinin kapatılması talep edilmişse de,—– adının yargılama sırasında kullanım süresinin dolduğu ve boşta olduğu, bu nedenle internet sitesinin kapatılması talebinin konusuz kaldığı, ancak davalının bu alan adının sahibi olmadıklarına dair beyanda bulunmadıkları, aksine 2. cevap dilekçesi olduğunu belirterek sundukları dilekçede, —– arama motorunda davalının adıyla yapılan aramada yalnızca bir kaç sonucun çıktığını beyan ederek, internet alan adını kullandıklarını kabul ettikleri, davacının bu davayı açmakta haklı olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalının davacıya ait —– markası ile karışıklığa yol açacak derecede benzer olan —– ibaresini davacının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler için markasal olarak internet sitesi alan adında ve içeriğinde, işletme adı olarak kullanmak suretiyle davacının marka haklarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE,
Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin ÖNLENMESİNE VE DURDURULMASINA,
Davalının —- ibaresini internet ortamı da dahil iş yeri tabelasında, iş evrakında, ürünleri üzerinde ve işletme adında her türlü kullanımının YASAKLANMASINA,
Davalının —- markası ile davacının markasının tescilli olduğu sınıflarda yer alan mal ve hizmet üretimi yapmasının, üretim yaptırmasının, satmasının, sağlamasının, dağıtımını yapmasının, ithal ya da ihraç etmesinin, elinde bulundurmasının YASAKLANMASINA,
Davalıya ait ve üzerilerinde—– ibaresinin yer aldığı ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evrak, faturalar ve benzerleri her türlü ticari evraka EL KONULMASINA, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle İMHASINA,
—— adlı internet sitesinin kapatılması talebi konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davalının—–kaydı bulunmadığından ticaret unvanının terkini talebinin REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak —-yayın yapan bir gazetede bir kez ilanına,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline markaya tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline konusuz kalan internet alan adının iptali davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline reddedilen ticaret unvanının terkini davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 71,80 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 114,35 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.114,35 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (% 67) 1.416,60 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye, (% 33) 697,75 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/12/2020