Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/330 E. 2018/375 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/330
KARAR NO : 2018/375

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/03/2008
KARAR TARİHİ : 25/12/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
T A L E P :/ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin ———- nezdinde ——- numarası ile tescil ettirdiği —–” markasının kullanılması yönünde davalı şirkete izin verdiğini, ancak müvekkili şirketin, davalı şirketin sözleşmelere konu karşı edimlerini yerine getirmemesi nedeni ile olağan fesih hakkını kullandığını, müvekkiline ait “———-” markasını kullanmaya devam etmemeleri ve üretim yapmamaları hususunda ihtarname gönderildiğini, davalı şirkete tanınan 3 aylık süre dolduğu halde üretime devam edildiğini, davalı şirketin müvekkilinin “———-” markasını, ürettiği ürünlerde kullanarak davacı şirketin marka hakkına bilerek ve kötü niyetli olarak tecavüz ettiğini ve haksız rekabette bulunduğunu, haksız kazanç elde ettiğini, markanın itibar kaybına uğradığını belirterek davacı müvekkil şirket yönünden daha fazla zarar doğmaması için dava konusu malların üretiminin, stoklanmasının, satılmasının veya başka bir suretle ticaret mevkiine konulmasının, ihracının durdurulmasının ve diğer tedbirlerin alınması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı şirket adına kayıtla ——-marka————plakalı araç üzerine satılmaması yönünde ihtiyati tedbir konulmasına, marka hakkına tecavüz edilerek üretilen mallara ve bu malları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine ve kalıp gibi vasıtalara el konulmasına ve gümrük müdürlüklerine emir verilmesine, müvekkili şirketin marka hakkına vaki tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve giderilmesine, 40.000,00 TL maddi tazminata, 30.000,00 TL manevi tazminata, 20.000,00 TL itibar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P : /Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin %99 hissesine sahip —————- davacı şirketin de büyük hissedarı olduğunu, davada bahsi geçen “————-” markasının yaratıcısı ve tescilini sağlayan kişi olduğunu, söz konusu protokoller gereğince hisse devrinin yapıldığını, müvekkilinin davacı şirketteki hisselerini “—————” markası altında üretim yapma yetkisi karşılığında bedelsiz devrettiğini, müvekkilinin protokoller ile kendisine verilen tüm üretim ve sertifikaları tek başına kullanma hakkı gereği dışına çıkmadığını, davacının ise imzaladığı protokolün dışına çıkarak üretim yapma ve satma hakkı yokken haksız olarak kalitesiz ve ucuz mal satarak protokolü ihlal ettiğini ve müvekkilinin gelirini engellediğini, protokol hükümlerinin bir kısmının tek taraflı feshedilemeyeceğini, hükümlerin bütünen feshedilmesinin gerektiğini, bu halin de davacı şirket hisselerinin müvekkili şirket hissedarı ——– geri dönmesini doğurduğunu ve markanın gerçek sahibinin yine müvekkili olarak ortaya çıktığını belirterek, huzurdaki davanın 90.000,00 TL üzerinden ikame edildiğinden evvela harcın tamamlanmasına, aksi halde davanın usulden reddine, davanın esastan reddine, söz konusu ———–” markasının ekli protokoller gereğince, bu sertifika ve yetkilerin müvekkiline devredildiğinden, —— nezdinde de müvekkile devredilerek davacının bu markayı kullanmasının yasaklanmasına, ayrıca davacının markayı haksız kullanımının men edilerek tüm üretiminin durdurularak malların toplanması, satışının engellenmesi için tedbir verilmesine, davacının haksız tedbir, el koyma, tecavüz durdurma ve engelleme taleplerinin reddine, haksız tedbirin kaldırılmasına, masraf ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/ :Mahkememize açılan dava tescilli markaya tecavüz nedeniyle vaki tecavüzün ve meydana getirdiği haksız rekabetin durdurulmasıyla maddi, manevi tazminat ve itibar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda,———— Esas ——– Karar sayılı ve 19.03.2013 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş ve davacı vekilinin temyizi sonucunda Mahkememizin bu kararı Yargıtay —————–.H.D.nin 09.04.2014 tarihli ————–Esas – —— Karar sayılı kararı ile bozulmuş ve Mahkememizce bozma ilamına uyularak bu kez ———— Esas ————– Karar sayılı ve 15.01.2015 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ve Mahkememizin bu kararı da davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay ———-.Hukuk Dairesi’nin 09.03.2016 tarihli —— Esas – ——– Karar sayılı ilamı ile “mahkemece markaya tecavüz sebebiyle 556 sayılı KHK’nın 62/(2)-b, BK 49, TTK 57, 58. maddeleri gereğince davacı lehine 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş ise de, davalı tarafça gerçekleştirilen ihlalin süresi de nazara alınarak daha ılımlı, adalete uygun ve makul bir manevi tazminat miktarına hükmedilmesi gerekmektedir. Ayrıca mahkemece tespit raporunda yer alan ”görüntü itibariyle ve elle yapılan muayenede,———- üretmiş olduğu cihazda kullanılan malzemelerin daha kaliteli olduğu göze çarpmaktadır. Özellikle tüpün çıkışındaki eklenti, buna bağlı basınç ölçer, bağlantı hortumu ve başlıkta bu kalite farkı görülmektedir” şeklindeki belirlemeye istinaden davalının ürettiği ürünlerin kalite ve standartlarının protokolde belirlenen şartları taşımadığı gerekçesi ile itibar tazminatına hükmedilmiş ise de, davacı tarafça davalıya tebliğ edilen ihtarname sonrası kalitesiz üretim yapıldığının ispatlanamadığı ve ihtarnamenin tebliği tarihine kadarki süre zarfında yapılan üretime davacı tarafça ses çıkarılmayarak dava açılmasının TMK 2. maddesi ile bağdaşmayacağı gözetilerek itibar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Davacıya ait marka tescil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde, ————-” markasının 01, 09, 10 ve 35. Sınıflarda davacı adına —- tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir.
Taraflarca dosyaya sunulan protokoller incelenmiş, taraflar arasında karşılıklı edimler içeren protokoller uyarınca davacının davalıya, dava konusu marka hakkını kullanma izni verdiği ve bu iznin lisans sözleşmesi niteliğinde olduğu, karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde akdin feshinin haklı veya haksız olduğunun, diğer tarafın fesheden taraftan bir zarar talebinde bulunması halinde tartışılabileceği, davacının davalıya verdiği markayı kullanma yetkisini kaldırması ve sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle davalının davacıya ait markayı kullanmaya devam etmesinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edeceği sonucuna varılmıştır.
Bilirkişiler————— mahkememize sundukları 29/04/2011 tarihli dilekçelerinde, üretilen cihazlar arasında ihtiva ettikleri bilgiler açısından bir fark olmadığı, ihtarnamenin şekil şartlarını taşımadığından hukuken gerçerli bir feshin hüküm ve sonuçlarını doğurmayacağı, davacının protokol hükümlerince üretim hakkına sahip olduğu ——— markalı cihazların protokolde belirtilen özellikleri taşımaması durumunda tescilli markadan doğan haklarını davalı şirkete yöneltibileceği, bu anlamda maddi, manevi tazminatın takdir yetkisinin mahkemede bulunduğunu beyan etmişlerdir.
Hesap bilirkişisi mahkememize sunduğu raporunda, marka hakkına tecavüz iddiasıyla yoksun kalınan muhtemel gelirin hesaplanmasının pek çok etken sebebiyle net olarak ortaya konulamadığı, gelir kaybının hangi oranda ve tutarda marka hakkına tecavüzden kaynaklanmış olabileceği hususunun ve maddi tazminat tutarının belirlenmesinin mahkemenin takdirinde olduğunu beyan etmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 61. maddesi gereğince ; marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz sayılmıştır.
9.maddede ise, marka tescilinden doğan hakların münhasıran marka sahibine ait olduğu, marka sahibinin, markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesini talep edebileceği düzenlenemiştir.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere marka ile aynı veya benzer olan işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması,marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.Ayrıca işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında “ilişkilendirilme ihtimali” olduğu ihtimali de “karıştırılma ihtimali” kavramına dahil sayılmıştır.Karıştırılma ihtimalinde ,halkın iki işaret arasında herhangi bir şekilde ,herhangi bir sebeple bağlantı kurması yeterlidir.Alıcıların aldıkları ürünlerin başka bir işletmeye ait olduğunu bilmelerine rağmen ,iki işletme arasında ekonomik veya organik bir bağlantı olduğu yanılgısına düşmeleri halinde ,karıştırılma ihtimali vardır ve markalar arsında iltibasın mevcut olduğu kabul edilmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında taraflar arasındaki protokoller fesih ile sonuçlandığından, davalının ————–” markasını kullanması marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilmiştir. Tuzla Asliye Hukuk Mahkemesinin —————- sayılı dosyası ile davacı şirket adına tescilli olan ——- markasının davalı şirket tarafından üretilen ———— (Acil Kaçış Seti),—————-üzerinde kullandığı, üretilen ürünlerin sertifikalarının ve ——– markasının davacı tespit isteyen adına tescilli olduğu belirlenmiştir.
Bilirkişilerce yapılan incelemede üretilen ürünler üzerindeki elemanlar açısından herhangi bir fark olmamakla beraber, görüntü itibariyle ve elle yapılan muayenesinde davacı tarafın ürettiği cihazda kullanılan malzemelerin daha kaliteli olduğu, özellikle tüpün çıkışındaki eklenti, buna bağlı olan basınç ölçer bağlantı hortumu ve başlıkta kalite farkı olduğu belirlenmiştir.
Davacı taraf tazminat talebinde bulunmuştur. 556 sayılı KHK’nin 62. maddesi gereğince markası tecavüze uğrayan kişi şartların varlığı halinde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. 556 sayılı KHK’nın marka sahibine tanıdığı diğer talepler gibi tazminat talebinde bulunabilmek için marka hakkına tecavüz şeklindeki haksız fiilin olması, hukuka uygunluk sebeplerinden birinin olmaması gerekir. Ayrıca maddi tazminata hükmedilebilmesi için tecavüz fiili neticesinde zararın oluşması ve davalının kusurunun da bulunması gereklidir.
Marka hukukunda maddi tazminat talebi marka hakkı sahibinin fiili olarak uğradığı zararın yanısıra yoksun kalınan kazancı da kapsamaktadır. Fiili zarar, zarara uğrayanın ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ortaya çıkan zarardır. Yoksun kalınan kazancın tespiti ise daha zordur. Bu bakımdan KHK’da yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında üç seçenek belirtilmiştir. Bunlarda marka hakkına tecavüz edene rekabeti olmasaydı marka sahibinin markanın kullanılması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre, marka hakkına tecavüz edenin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre ve marka hakkına tecavüz edenin markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre yoksun kalınan kazanç hesaplanabilir.
Davalının tespit tarihinde sözleşmenin feshinden sonra sertifikalara uygun olmayan mallarda davacı taraf adına tescilli “———–” markasını kullandığının belirlenmiş olması nedeni ile, maddi tazminat bakımından kusur şartının gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Hesap uzmanı bilirkişi yapmış olduğu incelemede, davacı tarafın tecavüz nedeni ile gelir kaybına uğradığının söz konusu olduğunu, ancak bu kaybın tamamının marka hakkına tecavüzden kaynaklandığı yolunda kesin bir kanaat oluşmadığı için maddi tazminat tutarının belirlenmesinin mahkemenin taktirinde olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda Mahkememizce B.K. 51 ve devamı maddeleri gereğince genel hükümler doğrultusunda 20.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmiştir.
556 sayılı KHK’nin 62/2-b. maddesi ile BK.’nun 51, TTK’nun 54-56. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, yerleşik Yargıtay kararlarına göre marka hakkına tecavüzün meydana gelmiş olması ve kusurun da bulunması halinde uygun bir manevi tazminatın ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle, olayın özelliğine , tarafların ekonomik durumlarına, hak ve nesafet ilkesine göre 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Davacı tarafça itibar tazminatı da talep edilmişse de, davacı tarafça davalıya tebliğ edilen ihtarname sonrası davalının kalitesiz üretim yaptığı ispatlanamadığından ve ihtarnamenin tebliği tarihine kadarki süre zarfında yapılan üretime davacı tarafça ses çıkarılmayarak daha sonra dava açılmasının TMK’nun 2. maddesi ile bağdaşmayacağı gözetilerek itibar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yapılan yargılama, iddia, savunma, kısmen benimsenen bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamı ile, davalı eylemlerinin davacı tarafın tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile durdurulmasına, önlenmesine, davacıya maddi, manevi tazminat ödenmesine, itibar tazminatı ile fazla talep edilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin ise reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalının davacıya ait —————” markasını ürettiği ürünler üzerinde kullanmasının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE,
Tecavüz suretiyle üretilen mallara Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman ve bölge gibi alanlar dahil bulundukları her yerde EL KONULMASINA,
20.000,00 TL maddi tazminat ve 10.000,00 TL manevi tazminatın ihlalin gerçekleştiği 29.05.2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin 20.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi ve 20.000,00 TL itibar tazminatı taleplerinin REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan tirajı yüksek bir gazetede hükmün ilanına,
2- 2.049,30 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 1.215,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 834,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacı yararına kabul edilen tecavüz eylemine ilişkin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Davacı yararına kabul edilen maddi tazminat bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Davacı yararına kabul edilen manevi tazminat bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Davalı yararına red olunan maddi tazminat bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Davalı yararına red olunan manevi tazminat bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Davalı yararına red olunan itibar tazminatı bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ilk yargılama gideri olan 1.231,30 TL , tebligat +müzekkere 188,00 TL ile bilirkişi ücreti 2.400,00 TL olmak üzere toplam 3.819,30 TL ve 28,00 TL son yapılan yargılama gideri olmak üzere toplam 3.847,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranları gözönüne alınarak 1.269,51 TL sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapıldığı anlaşılan 39,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 26,13 TL sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren yasal 15 GÜN İÇİNDE YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.