Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/309 E. 2021/41 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/309 Esas
KARAR NO : 2021/41

DAVA : Haksız Rekabetin Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/07/2018
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan haksız rekabetin tespiti, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacılar vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı tarafın “—– markası ile —– faaliyetinde bulunduğunu, markasını uzun süredir yoğun bir şekilde kullandığını, bu kullanımın—– üzerine olup piyasaya milyonlarca ürün sürdüğünü,—– gerçekleştirdiğini, davacı tarafın davaya dayanak markasının inceleme ve ilan safahatından geçerek görüldüğü şekilde —- ——— üzerinde korunduğunu, TPMK tarafından tescil edildiğini, adı geçen marka ve benzerleri üzerindeki kullanım hakkının münhasıran davacı tarafa ait olduğunu, buna rağmen davacının markasının—- unsuru olan ve —- — olduğu için tüketici tarafından öncelikle ——— ibaresinin kullanıldığı ——– davalılardan … tarafından üretilerek —-gönderildiğini ve diğer davalı tarafından iç piyasada ticarileştirildiğini, bahsi geçen ürünlerde ——– dikkat çekecek şekilde kullanıldığını, hatta ürünlerin ——dahi okunması zor bir şekilde ——- geri plana itildiğini, davacının markasının hakim unsuru olan ——– davaya konu ürünler üzerinde markasal bir şekilde ve —–unsuru olarak kullanıldığını, davacının markasının münhasır———-geldiğini, bu nedenle markaların anlam olarak ayniyet derecesinde benzediğini, iki tarafın da ürettiği ürünlerin ——–davacının ürünlerinde —- kullanılırken, davaya konu üründe “——kullanılmasının iltibasa sebep olduğunu, bu durumun markalar arasındaki detay farklı unsurlarının genel görünüm içerisinde kaybolmasına, markaların ilk kısımda —- yol açtığını, gelinen noktada markalar arasında ———–olarak da benzerlik bulundurduğunu, nitekim davalı tarafça satılan ürünlerin üzerinde kullanılan——- markasına dayalı olarak birden fazla itiraz ve dava yolu ile müdahale ettiğini, bu şekilde açılan dosyada dilekçe ekinde detayları verilen bir davada —- hükümsüzlüğüne karar verildiği gibi, aynı konuda açılan iki davada da davalı aleyhine karar verildiğini, bu nedenle esasları açısından birbirinden farklı olmayan dava konusu uyuşmazlıkla, davalı tarafça açılan önceki davalar birlikte değerlendirildiğinde, ——– ibaresinin davaya konu kullanımını davalı tarafın da——- davalı tarafça üretilen,—– ürünlerinde ———–, hatta davalı tarafın ürünleri üzerinde kullanılan—— ibaresi olduğunu, bunun ortalama tüketici nezdinde aynı marka izlenimi verebileceğini, davacının davaya dayanaka markası —– dava konusu—– ibaresinden ibaret olduğunu, bunun markaların—- birebir aynı olması sonucunu doğurduğunu, — etkisinin sonraki kelimelerden fazla olduğunu, nitekim —- tarafından hazırlanan —–tarihli—- klavuzunda da markalar karşılaştırılırken markaların tüketici tarafından ilk algılanan — benzerlik ve farklılıklara, ——– önem verilmesi gerektiğinin kabul edildiğini, taraf markaların her zaman bir arada görerek karşılaştırma imkanı olmayan tüketicilerin dikkat ve algı seviyesine göre değerlendirme yapılması gerektiğini, bu değerlendirme sonucu taraf markaları arasında iltibas ihtimali doğduğunu, — taraf olduğu—– uyuşmazlıkta —— markasının iltibas ihtimali doğuracak düzeyde benzer görülerek ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, bahsi geçen bu dosyalardan birisinde mahkemece markalar ———- reddedildiğini, ve karar düzeltme aşamasında Yargıtay —-. ——- tarafından verilen bozma kararıyla markaların—- benzer olması ve markaların——- kelimelerden oluşması nedeni ile sonraki kelimelerde yer alana—– ardı edilmesi gerektiğinin açıkça ifade edildiğini, davalı tarafça ——— ibareli markanın hükümsüzlüğü talebi ile Bakırköy — FSHHM’nin —– Esas numaralı dosyası üzerinden açılan davanın mahkemece reddedildiğini, mahkeme kararı Yargıtay —. HD tarafından onandığını ancak daha sonra karar düzeltme aşamasında ilk derece mahkemesi tarafından bozmaya uyularak davanın kabul edildiğini ve bu kararın Yargıtay tarafından onandığını, davalının — davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz olduğunu belirterek, davalıların kullanımlarının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin—- tarafından — vasıtaları üzerinde kullanılmasının engellenmesine, davacının marka tescili ihlal edilerek——– evraklara el konulmasına, el konulan—— vasıtalarının muhafaza altına alınmasına ve masrafı davalılardan alınarak imhasına, dava konusu markanın kullanıldığı ——- çıkartılmasına, aksi halde ——-tanıtımı bakımından —- erişimin durdurulmasına, engellenmesine, belirsiz alacak kapsamında ileride artırılmak üzere —— 151/2-b maddesi uyarınca 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın ihlal tarihinden itibare ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, kararın masrafı davalılardan alınmak suretiyle— gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalılar vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalının —— kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olduğunu, başta ——–olmak üzere —- ürünleriyle dünya çapında bilinen—– tanınmışlığa ulaşmış bir şirket olduğunu, ——— ürünlerinin ——çapında —————satılmakta olduğunu ve beğenilerek tüketildiğini, tüm bu —— markalı ürünleri—- ülkede tescil edilip korunmakta olduğunu, bunun tüketiciler nezdinde —- kazanmasını sağladığını, öte yandan davalını———- altında üretilip satıldığını, söz konusu ürünlerin ülkemizdeki ——- isimli versiyonlarının bulunduğunu, davalı ile davacı arasında devam eden çok sayıda derdest dava bulunduğunu, davalının—– markalı ——— marka tecavüzü ve haksız rekabet yarattığı iddiasıyla dava açtığını, söz konusu davanın Bakırköy —— numarası kararıyla kabul edildiğini ve söz konusu kararın marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi————– yönünden 15/04/2014 tarihinde kesinleştiğini, bunun gibi davalının lehine bir çok karar olduğunu, davacının ———– haberdar olduğunu, basiretli bir tacir olarak hareket etmesi gereken davacı —– davacının davaya konu ürününün ———– sahip olmasına rağmen, davalının söz konusu ürününe ilişkin hiç bir—– almadığını, davacının davaya konu ürünün piyasaya çıkışından—- süre — sonra ve davalının markalarına karşı açtığı İstanbul—- FSHHM’de görülen ——— Esas sayılı davalının ———– tarihinde reddedilmesi üzerine davalıya “——– ilişkin bir ihtarname göndermeye karar verdiğini, dolayısıyla davacının gerek haksız rekabet gerekse marka tecavüzü iddiası bakımından sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, işbu davanın açılmasının da MK md.2 uyarınca hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğinin açık olduğunu, SMK’nın “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller” başlıklı 29. maddesinin 2. fıkrası, 19. maddenin 2. fıkrası hükümlerinin tecavüz davalarında defi olarak ileri sürülebildiğini, bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihinin esas alınması gerektiği,——- tescilli ve içerisinde “———– aldığı çok sayıda marka olduğunun görüldüğünü, bunlardan —— ibaresinin tek başına ayırt edici ve korunmaya değer olmadığını——- karar verilmesinin mümkün olmadığını, davacının gerek marka tecavüzü gerekse de haksız rekabete ilişkin iddialarının hiçbir hukuki temeli bulunmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davacının talepleri yönünden sessiz kalma —— kaybettiğininden ve hatta kötü niyetli olduğundan ——— markasına tecavüz yaratmadığından davacının zarara uğradığı iddialarının dinlenebilir olmadığını belirterek, açıklanan nedenlerle davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davasının tümüyle reddine, tüm davaların masraf ve yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılması yönünde karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacıya————markasının esas unsuru olan —————- ibaresinin davalı taraflarca davacının markasının da tescilli olduğu——- ambalajları üzerinde kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosyaya ——–kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde;—– numaralı —— markasının——–.sınıfta —————- tarihinde davacı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı … şirketine ait marka tescil kayıtları incelendiğinde ise, markaların esas unsurunun ——– ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Bakırköy —–. FSHHM’nin —— Esas sayılı davası incelendiğinde; ..————- şirketlerine karşı davacıya ait ——- markasına tecavüz edildiği iddiasıyla dava açıldığı ve halen derdest olduğu tespit edilmiştir.
Bakırköy ——-. FSHHM’nin—— Esas sayılı davası incelendiğinde; … tarafından————- markasına tecavüz edildiği iddiasıyla dava açıldığı, halen derset olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul —-. FSHHM’nin———- Esas sayılı davası incelendiğinde;————-nolu markaların KHK 7/1-ave c bendleri kapsamına göre hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebiyle dava açıldığı, davanın reddine karar verildiği, ancak kararın halen kesinleşmediği tespit edilmiştir.
Bakırköy —-. FSHHM’nin ——– Karar sayılı kararı incelendiğinde, …———— markalı ürünlerin —– ana unsurunu oluşturan ————– kullanılmasının marka haklarına tecavüz ettiği iddiasıyla dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, kararın ——— tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Taraflar delillerini sunduktan sonra, dava konusu ——- gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, ——- tarafın markasının davacı taraf markasına göre tanınan——-yer edinmiş olduğunun görüldüğü, —- yer alan ——-benzerlikten dolayı karıştırılabileceği, fakat davalı tarafın markasının tanınmış ve bilinmiş olması sebebi ile marka haklarına tecavüz oluşturmadığı, davacının markasını ———– yaptırdığının görüldüğünü, bu süre zarfında ürünlerle ilgili davalı taraftan bir talebi olmadığı, bu durumun ——– yoluyla hak kaybına sebebiyet verip vermediğinin takdirinin mahkemede olduğu, yapılan ticari defter ve belgelerin incelenmesi sonucu, davacı tarafın ticari defterlerini beyan ettiğini, tasdiklenmiş olduğunu, defterlerin mevzuata uygun tutulduğunun görüldüğünü, davalı tarafın ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, bu nedenle — marka kullanımında bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, davacının tescilli markası——– dava tarihinden geriye ——- bu yana ciddi ve etkin bir şekilde kullandığı, davalı —- ibraz etmediğinden SMK 151/2-b maddesi uyarınca tazminat hesabı yapılamadığı, 6098 sayılı TBK’nın 50/2 gereğince uygun bir maddi tazminat belirlenmesinin mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı tarafın ——- nedeniyle hak kaybına dair savunmasının değerlendirilmesi ve alınan ilk rapora yapılan itirazların da incelenmesi için heyete bilişim uzmanı da dahil edilmek suretiyle, davalıya ait ——– üzerinde—- inceleme yapılarak davalının cevap dilekçesinde sunduğu delillerde yer alan davaya konu olan ——– mevcut olup olmadığı, davalının ——en eski hangi tarihte kullanmaya başladığına dair aynı bilirkişi —— görselinin ——— tarihli ————– açıklamalarıyla birlikte görsellerinin yer aldığı—————— ürününün —hesapta ilk olarak 13/04/2013 tarihinde ——olduğu,——– yayınlanmış olduğunun———– tarihinde bilgilerin————– bakımından davacı markasına benzer olsa da, bir çok firma ————– kullanıldığı, ———- için kullanılmış bir unsur——–, bunun dışında ——- bakımından bunun bir karışıklığa yer verecek bir husus oluşturmayacağı, dava konusu olayda iki tarafın —— ———- yer aldığı,————– davalı tarafın marka kullanımının davacı—– ———- olmadığı, fakat —– açısından —–sebep olacağı,—– satın almak istediği ürün——– olmayacağı,———-satın almada belirleyici olduğu,———– bulunduğu, bu ——— edilerek ——– ———– alma yapılarak karışıklığa sebep olmayacağı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı veya benzer olan herhangi bir — kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin —- olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise dürüstlük kuralına —— ile diğer hukuka aykırı davranışların haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde —- yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil —- bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı —- olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ———– markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede —– ihtimalinin araştırılmasına ilk önce —- da — bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas ——belirlenmesinde,— —tüketicilerin — veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin —— alınır. Ancak ——- kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalı … şirketine ait ve diğer davalı şirket tarafından ————- tanınmış marka olduğu, davacı adına tescilli——— markasının— kullanıldığı, her iki tarafın markaları arasında —– şirketinin tescilli markası olan——- şeklinin yer aldığı ————– ———————– olması nedeniyle, her iki tarafın ———-nedeniyle ilk bakışta ——— — tarafından karıştırılma ihtimallerinin mevcut olduğu alınan bilirkişi raporundaki tespitler ve dosyaya sunulan deliller ile tespit eidlmiştir.
Ancak, davalı tarafça davacının uzun süredir bu ————kaldığı ve aralarında devam eden veya sonuçlanan diğer davalar nedeniyle kötü niyetli olarak bu davayı açtığı savunulmuştur.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybı, önceki hak sahibinin, hakka konu markasını iyi niyetli bir şekilde kullanan kişiye karşı dava açma hakkını uzun süre kullanmaması ve ihlallere —- koruma hakkını yitirmesi demektir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin temeli Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine dayanmaktadır. Anılan madde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü haizdir. Buna göre, anılan madde ile hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken iki temel ilkeye yer verilmiş olup, öncelikle hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybı ——- yönünden açılacak davalarda da söz konusudur. Gerçekten aynı veya benzer bir markanın başka bir kişi tarafından aynı mal ve hizmetlerde kullanılması hâlinde önceki hak sahibinin dava açarak bu markanın kullanılmasının durdurulmasını talep etmesi mümkündür. Ancak bu hakkın kullanılması imkânının önceki hak sahibine sınırlandırılmaksızın tanınması bazı hâllerde haksız sonuçlar doğurabilmektedir. Zira iyi niyetli olarak markayı kullanmaya başlamış olan tacirin,—– yatırımlar yapması, ancak önceki hak sahibinin bu durumdan haberdar olmasına rağmen uzun süre sessiz kaldıktan sonra——” olarak nitelendirilmelidir. Keza sonraki marka kullanımının bilinmesi veya devam eden —- sessiz kalındıktan sonra dava açılması, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilecektir.
———marka sahibi, haklı bir sebep olmaksızın hakkını uzun süre kullanmayarak, bundan sonra da kullanmayacağı yönünde bir kanaat oluşturmuşsa artık bu hakkını kullanamaması gerekir. Bu nedenle önceki hak sahibinin, TMK’nin 2. maddesi gereğince belli bir davranışta bulunması gerekirken sessiz kalması sonucu, markasını daha sonra iyi niyetli olarak markayı tescil ettiren kişiye karşı dava açma hakkını veya devam eden eylemli kullanımını men etme hakkını kaybettiği kabul edilmelidir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsedilebilmesi için, önceki hak sahibinin markanın aynısının veya benzerinin başkaları tarafından kullanıldığını bilmesi ve buna rağmen sessiz kalmış olması gereklidir. Bununla birlikte önceki hak sahibinin uzun süre sessiz kalması mücbir sebep ya da ———- gibi haklı bir nedene dayanıyorsa ve bunun ispatlanması hâlinde sessiz kalma yoluyla hak kaybı söz konusu olmayacaktır.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan Sınai Mülkiyet Kanunu ile ilk defa marka hukukunda hükümsüzlük davaları yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. SMK’nin 26/6. maddesi; “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen —- kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” hükmünü haizdir. Buna göre marka hükümsüzlük davalarında sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için beş yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Nitekim SMK’nun yürürlüğe girmesinden önceki dönemde de, uygulamada Yargıtay kararlarıyla da bu süre 5 yıl olarak kabul edilmiştir. Uygulamada marka haklarına tecavüz davaları için de hak kaybına neden olacak sessiz kalma süresi 5 yıl olarak kabul edilmektedir.
Sessiz kalma nedeniyle hak akbına ilişkin yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davalıya ait ve davaya konu edilen ————- tarihinde ————— kadar —– geçtikten sonra bu davanın açıldığı, taraflar arasında daha önce ———— bulunduğu, ————– gösterdikleri, bu nedenle davacının davalılara ait ürün ————-haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacı tarafça dava tarihine kadar bu konuda dava açmalarını ——- — —- bir nedene dayanmadıkları, davalının bu süre içinde dava konusu —— belli bir —– için —– davalıların —————-oluşturma süreçleri nedeniyle kötü niyetli olmadıkları, kötü niyetli olduklarına dair davacı tarafça da bir delil sunulmadığı, tüm bu nedenlere yaklaşık 5 yıl 10 ay sonra bu davanın açılmasının MK’nun 2/2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 187,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 128,56 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalılar vekiline reddedilen haksız rekabetin tespiti davası üzerinden ——— gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline reddedilen maddi tazminat davası üzerinden——-gereğince takdir olunan—- vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline reddedilen manevi tazminat davası üzerinden ————gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan 28,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.