Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/286 E. 2019/358 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/286
KARAR NO : 2019/358

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 29/09/2017
KARAR TARİHİ : 26/12/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili Ankara —- Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —” ibareli markalarının 2009 yılından beri tescilli olduğunu, “—- markasını çeşitli şekillerde geliştirdiğini, yaygınlaştırdığını ve seri markalar oluşturduğunu, davalı yan tarafından yapılan —-ibareli marka başvurusunun, müvekkil markası ile benzer olduğunu, aynı sınıf emtiaları kapsadığını, bu durumun davalı lehine haksız yarar sağlayacağını, müvekkili markaları ile dava konusu markanın ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, dava konusu ürünlerin ucuz ürünler olduğunu, müvekkili markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesine göre tanınmış olduğunu, yemek servisi, catering gibi hizmetler veren davalının hangi sebeple çikolata, bisküvi mal grubunda böyle bir markayı tescil ettirmek istediğinin anlaşılamadığını, müvekkiline ait bir diğer marka olan — ibaresi dolayısıyla —” denilince tüketicinin aklına direkt müvekkilinin geldiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu, davalının ticaret unvanında yer alan “—” ibaresini, müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde kullandığını, bu nedenle anılan ibarenin unvandan terkininin gerektiğini belirterek, açıklanan bu sebeplerden dolayı — kararının iptaline, davalının “——– tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne, davalının ticaret sicilinden”—-” ibaresinin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Ankara —-. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne açılan —Esas sayılı davadan ticaret unvanından terkin davası tefrik edilerek, — Esas, 2018/111 Karar sayılı yetkisizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; karşılaştırılan markaların üç harften oluştuklarını, kısa ibareler olduklarını, bu nedenle yapılan her ilavenin işaretler arasında önemli farklılıklar oluşturabileceğini, sözcüklerin ilk harflerinde yer alan farklılıkların yeterli olduğunu, bu nedenle ilgili tüketicinin markalar arasındaki farklılıkları algılayabileceğini, markaların bir bütün olarak bıraktıkları etkide bir benzerliğin bulunmadığını, markalar arasında belirleyici fark yaratan harflerin — harfleri olduklarını, markalar arasında işitsel benzerlik olması tek başına markalar arasında karşılaştırma sonucunu doğurmayacağını, davacının markasının tanınmış olmadığını, müvekkilinin ticaret unvanının terkini talebinin esastan haksız ve dayanaksız olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; konusu uyuşmazlık; davalının ticaret unvanında yer alan “— ibaresinin davacı adına tescilli —” markası ile benzer olduğu iddiasıyla açılan ticaret unvanının terkini davasıdır.
Davacıya ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; —–” markasının —-” markasının —- numaralı “— tarihinde — numaralı “—- markasının — tarihinde — sınıfta davacı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalıya ait ticaret sicil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı şirketin ticaret sicile tescil tarihinin —- olduğu, eski unvanının —olduğu, faaliyet alanının resorant işletmeciliği ve benzeri hizmetler olduğu tespit eidlmiştir.
Davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinde, taraflar delillerini sunduktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan —- tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinden; “dava konusu—sayılı — markası için 30. sınıfta “———– emtiaları için—-tarihinde başvuru yapıldığı, başvurunun 28.03.2016 tarihinde 249 nolu yayın—-nolu tescil bülteninde yayınlandığı, 18.10.2017 tarihinde tescil edildiği, marka haklarının davalı —- ait, markanın tescilli ve işler durumda olduğu; dava konusu markanın —-şeklinde olup yeşil, —– harfleri yer alacak şekilde oluşturulmuş bir marka olduğu, davacı tarafın markalarının ise “—-” gibi muhtelif şekiller olduğunu, dava konusu markaya benzer olan davacı markalarında esas unsur “—–baresi olup, bu ibarenin her markada aynı tutularak etrafına şekil ve ibare farklılığı ile markalar yaratıldığı; buna göre üç harften oluşan her iki taraf markasında da esas unsuru oluşturan ibarelerin ikinci ve üçüncü sıralarında yer alan—– harfleri ortak olmakla birlikte, işaretler arasında sair unsurların hiçbiri yönünden benzerlik bulunmadığı, görsel anlamda taraf markalarının tamamen farklı olduğu, dava konusu davalıya ait —- markası ile davacı yanın —” ibareli markaları arasında benzerlik ve iltibas yaratmadığı” tespit görüşlerine yer verilmiştir.
SMK’nun 29/1. Maddesi uyarınca başkasına ait markanın ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması marka hakkına tecavüz sayılır. Bu nedenle marka sahibinin bu kullanımın önlenmesini ve markaya tecavüz teşkil eden ticaret unvanının terkinini talep edebilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacıya ait marka tescil kayıtları, davalıya ait ticaret sicil kaydı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile; davacının “—-” esas unsurlu markaları ile davalının tescil başvurusunda bulunduğu ve ticaret unvanında kullandığı “—” ibaresinin ilk harflerinin farklı olduğu, markalarda genellikle ilk harflere vurgu yapıldığından tüketicinin aklında daha çok bu kısmın yer edindiği, davacının “—-markası ile davalının ticaret unvanında yer alan “— ibaresinin bu nedenle benzer olmadığı, kaldı ki —–ibarelerinin benzer olduğu düşünülse bile; davalının ticaret unvanının 29/09/2010 tarihinde tescil edilmiş olduğu, davacı tarafça tecavüze son verilmesi için işbu davanın 29/09/2017 tarihinde açılmış olup, 7 yıl boyunca tescilli ticaret unvanına ses çıkarmayarak hak kaybına uğradığı, davalı şirketin tescil tarihine göre uzun süre sessiz kalınarak daha sonra dava açılmasının TMK’nun 2. maddeye göre korunamayacağı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2- — karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan —harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan tahsiline,
3- Davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan — Tarifesi gereğince — vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.