Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/240 E. 2020/255 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/240 Esas
KARAR NO : 2020/255
DAVA: Markanın Hükümsüzlüğü ve Markanın Ticaret Unvanından Terkini
DAVA TARİHİ: 28/05/2018
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markanın hükümsüzlüğü ve ticaret unvanından terkini davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirket ortaklarının dedeleri tarafından kurulan ———- yılından bu yana üç kuşaktır aile firması olarak —- faaliyetini sürdürdüğünü ve davacının —markası üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğunu, —- markası altında butik bir iş yeri işlettiğini, —yılında kurulan davalı şirketin — esas unsurlu marka tescil başvurularında bulunduğunun öğrenildiğini ve bu başvurulara itiraz edildiğini, ancak davalının————– marka başvurusuna itirazın sehven atlandığını ve itiraz süresinin kaçırıldığını, davalının marka tescilini aldığını ve hızla yeni yerler açarak üçüncü kişilere franchise verdiğini, her iki şirketin iştigal konularının da aynı olduğunu, davacı şirketin —tarihinde kurulduğunu, ancak faaliyetine — yıldır devam ettiğini, davalı şirketin ise —– tarihinde tescil edildiğini, her iki tarafın markalarının esas unsurunun—- ibaresi olduğunu ve aynı olduklarını, davacının markalarının ——— sınıflarda, davalının markasının ise ——- tescilli olduklarını, bu nedenle markaların karıştırılma ihtimali bulunduğunu belirterek, davalının ticaret unvanının iptaline, davalı adına tescilli — tescil numaralı ———— markasının SMK’nun 6/1. ve 6/6. maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; tarafların markaları arasında benzerlikten söz edebilmek için sadece yazılış, okunuş, fonetik değil, aynı zamanda görsellik ve genel intiba açısından da benzer olması ve bu benzerliğin halk nezdinde karıştırma ve ilişkilendirme ihtimali doğuracak nitelikte olması gerektiğini, ancak taraf markaları arasında böyle bir karıştırma veya ilişkilendirme ihtimali bulunmadığını, sadece ortak bir kelimenin markada yer almasının yeterli olmadığını, tercih edilen dekorasyon ürünlerinin ve konseptlerinin de benzerlik arz etmesi gerektiğini, her iki tarafın da farklı alanlarda hizmet verdiklerini ve genel intiba açısından karışıklığa sebebiyet verilmediğini, —– ibaresinin özgün ve ayırt edici olmadığını, davacı ve davalının markasal kullanımlarının farklı mal ve hizmetlerde olduğunu, davalının her ne kadar markasını davacıdan daha sonra tescil ettirmiş ise de tanınmışlık düzeyinin davacınınkinden daha yüksek olduğunu, —ibaresinin bir yer ismi olduğunu ve genel ibare mahiyeti taşıdığını, —– nezdinde de —ibareli bir çok marka tescili bulunduğunu, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalının ——- numaralı ——– markasının davacının tescilli markaları ve ticaret unvanı ile iltibas oluşturduğu gerekçesiyle açılan hükümsüzlük ve ticaret unvanının terkini davasıdır.
Dosyaya davalıya ait —- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde;——- ibareli markanın —- tarihinde davalı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Yine dosyaya davacıya ait —- getirtilmiş olup, incelendiğinde;
—numaralı —- markasının—– tarihinde,
— numaralı —- markasının —-tarihinde,
— numaralı —- markasının —- tarihinde,
— numaralı —- markasının —– tarihinde,
— numaralı — markasının —- tarihinde,
—numaralı — markasının —- tarihinde,
— numaralı —- markasının —- tarihinde,
—-numaralı —- markasının —- tarihinde,
—- numaralı —- markasının —sınıflarda —- tarihinde,
—-numaralı —- markasının —- tarihinde davacı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya ticaret sicil kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; davacı —- tarihinde tescil edilerek kurulduğu, davalı ———- tarihinde tescil edilerek kurulduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı —-marka uzmanı—- —-mühendisi —— oluşan bilirkişi heyeti —– havale tarihli raporda; ortalama dikkat ve algılama düzeyine sahip tüketici bakımından aklında kaldığı kadarıyla, davacının ———— sayılı markaları ile davalının —–sayılı markası arasında asli ve ayırt edici sözel unsur olan —- ibaresi itibariyle bir benzerlik kurulması ihtimali bulunduğu, davacının —– markaları ile karşılaşmış ortalama dikkat ve algılama düzeyine sahip tüketicinin davacı ve davalı markaları arasında asli ve ayırt edici sözel unsur olan —– ibaresi itibariyle bir bağlantı kurması, davacı ve davalı işletmelerinin her ikisinin de —— birbirine yakın kollarda faaliyet gösteriyor olması karşısında, davacının markasına duyduğu beğeni ya da atfettiği güven nedeniyle davalının markasını tercih etmesi ihtimali bulunduğu, davacının —- ibareli —-sınıftaki marka tescillinin davalının —– sayılı markasından daha önceki tarihli oldukları gibi, davacının delil olarak sunduğu —– çıkmış haberler ile —– haberlerin/videoların içeriğinde yer alan davacının —————- yılından bu yana faaliyet gösterdiği bilgisine itibar edilirse, davacının —– ibaresi üzerinde tescilsiz kullanım itibariyle de öncelik hakkı bulunduğu, davalının —- tarihinde tescil edilen — ticaret unvanının Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğin 5/3. maddesine lafzen uygun bulunduğu, TTK’nun 52.maddesi bakımından değerlendirildiğinde; ——- alanında faaliyet göstermeyi arzu eden davalının basiretli hareket etmek ve kendisine aynı ve/veya benzer alanlarda faaliyet gösteren firmaların ticaret unvanlarını araştırıp farklı/ayırt edici bir ihtiyari unsur kullanmakla yükümlü bulunduğu, gıda sektöründe —— alanına yakın sayılabilecek ——- alanlarında — bu yana faaliyet gösteren ve — en iyi ———- —– alanında yer aldığına dair basında haberleri yapılan davacıya ait ———- aynı ihtiyari unsuru tercih etmesinin ticari dürüstlük ile bağdaşmadığı kabul edildiği takdirde davalının ticaret unvanının TTK 52.maddesi uyarınca terkin edilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Yine SMK’nun 6/6. maddesinde ise; tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
TTK’nun 50. maddesi uyarınca, usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.
TTK’nun 52. maddesinde ise; ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibinin, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı ve davalı markalarının ve ticaret unvanlarının ortak unsurunun ——- ibaresi olduğu, her iki markanın ortalama tüketici kitlesine hitap ettikleri, davalının markasının tescilli olduğu —— sınıfta davacının markalarının bir kısmının da tescilli olması nedeniyle, anılan ürün ve hizmetlerin alıcısı ve yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici kitlesinin özellikle markaların esas unsurunun aynı olması nedeniyle, tarafların markalarını ilişkilendirmesinin kaçınılmaz olduğu, karıştırılma ihtimalinin, somut olayın koşullarıyla ilgili tüm faktörlerin göz önüne alınması suretiyle, geniş çaplı olarak değerlendirilmesinin gerektiği, karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinin bilhassa, markanın piyasadaki tanınırlığı, halkın iki marka arasında ilişkilendirme yapabilmesi ve işaret ile mallar arasındaki benzerlik düzeyi olmak üzere pek çok unsura bağlı olduğu, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makûl ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı —– sınıftaki ürün ve hizmetlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki—– sınıf ürün ve hizmet alımlarında aynı markayı taşıyan ürün ve hizmetlerden yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki tüketicilerin bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı, anılan ürün ve hizmetlerle ilgili satın alma süresi içersinde, —- sınıf ürün ve hizmetlerle ilgili olarak davalının —–ibareli markasını gördüğünde, bu markayı algıda seçicilik sebebiyle hemen davacının—- —-sınıftaki ürün ve hizmetlerle ilgili markalarıyla ilişkilendireceği, davacının markalarını —– sınıftaki ürün ve hizmetler için belirtilen biçimde yeniden düzenlemiş olduğunu ve kullanmaya başladığını, —–ticari faaliyetleri için üretilmiş seri marka olduğunu düşüneceği, bunun sonucunda gerçekte tercih etmeyeceği davalıya ait —– sınıf ürün ve hizmetleri, davacı ürün ve hizmetleriyle ilgili olarak daha önceki alışverişlerinde elde ettiği olumlu imaj sebebiyle satın alabileceği, zira bu markaların birbirleriyle idarî ve ekonomik olarak bağlantılı şirketlere ait olduğu yönünde algılamada bulunmalarının kaçınılmaz olduğu, bunun çok eski yıllardan bu yana kullanılan davacı markalarının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı, bu nedenlerle davalının markasının SMK’nun 6/1 ve 6/6. maddelerinde belirtilen hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, davacının ticaret unvanı tescili ve önceye dayalı işletme adı kullanımı bakımından da aynı sakıncaların mevcut olduğu, öte yandan davalının markasını kullanmasının davacı aleyhine haksız rekabet yaratacağı, zira ——esas unsurlu markanın, davacının daha önceden kullandığı ve belli düzeyde bilinirliği olan işletme adı ve markalarla ilişkilendirilmesinin kaçınılmaz olduğu, davalının bu markasını kullanmasının davalının malları, iş ürünleri, faaliyetleri ve işleriyle davacı işletmenin ilişkilendirilmesine neden olacağı, zira ortalama tükecilerin davalıya ait ürün ve hizmetlerin davacı işletmeden kaynaklandığı yönünde bir yanılgı yaşayacakları, sonradan tescil olunan markanın sahibinin, öncekiyle aynı kalite ve güveni tesis eden mal ve hizmet sunamaması durumunda ise davacının markasının itibarının azalmasına ve giderek kaybolmasına yol açacağı, başka bir anlatımla, davacı markalarının ürünleri ayırt etme gücünün yavaş yavaş yok olacağı, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan ticaret unvanını tescil ettirme eyleminin, davalının bilinçli biçimde gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı, davalının kendisini davacı ile ilişkilendirme sonucunu doğuracağı açık bulunan ticaret unvanı seçiminin davacı ve davalı arasındaki ve bu vesileyle her iki tarafın müşterileriyle kendileri arasındaki ilişkileri doğrudan etkileyeceği, zira her iki tarafın aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, davalının belli bir tanınmışlığa ulaşan davacı şirketin ticaret unvanından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, basiretli bir tacir gibi davranarak kendisine başka bir ticaret unvanı seçmesi gerekirken esas unsur olarak ——-ibaresini içeren bir unvan seçmesinin iyi niyetli kabul edilemeyeceği, bu durumlarda incelenmesi gerekenin tarafların mallarının ve hizmetlerinin birbirleriyle karıştırılıp karıştırılmayacağının değil, bunun ötesinde ortalama alıcıların malların ve hizmetlerin aynı ticari kaynaktan geldiği inancına kapılıp kapılmayacağı olduğu, dolayısıyla bu yönde gerçekleşmesi kaçınılmaz nitelikteki ilişkilendirme ihtimalinin varlığı için malların ve hizmetlerin mutlaka aynı veya birbirleriyle rekabet edebilir yapıda olmasının, yahut aynı ticari kanallarla satılmasının gerekli bulunmadığı, önemli olanın bu mal ve hizmetlerle karşılaşacak ve davalıya ait markayı ve ticaret unvanını görecek kişilerin, markaların ve ticaret unvanlarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olması sebebiyle bu mal ve hizmetlerin aynı kaynaktan geldiği veya aynı üreticiyle bir şekilde bağlantılı olduğu yanlış inancına kapılabilmesi olduğu, davalının ticaret unvanı seçiminin TMK’nun 2. maddesi uyarınca hukukun tüm alanlarında geçerli olan “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” şeklindeki ilkeye ve TTK’nun 50. ve 52. maddelerine aykırı olduğu, hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı, davalının markasının ve ticaret unvanının tescilinin bu yasal düzenlemeler karşısında hukuka uygun olmadığı, tüm bu nedenlerle, davacının markasının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve ticaret unvanından —— ibaresinin terkinine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalının ticaret unvanında —- ibaresinin terkinine,
Davalı adına tescilli —- tescil numaralı ———markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline marka hükümsüzlüğü davası nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline ticaret unvanının terkini davası nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 71,80 TL harç, 136,50 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.208,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/12/2020