Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/215 E. 2021/21 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/215 Esas
KARAR NO : 2021/21
DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/05/2018
KARAR TARİHİ: 16/02/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğünden kaynaklanan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; —– tescilli olduğunu, söz konusu markanın —— ayırt edilemeyecek derecede benzeri olan—— davalının markası ile iltibasa neden olacak derecede benzer olduğunu, davalı tarafından tescil edildiği şekilden farklı kullanıldığını, bu kullanımın iltibas yaratmak suretiyle müvekkilinin ticari işletmesi ve diğer iktisadi menfaatleri bakımından zarar görmesine sebebiyet verdiğini, davacının markasının tanınmış marka olduğu, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğunu belirterek, davalının, müvekkiline ait tescilli markasından kaynaklanan haklarına tecavüzünün tespiti ile tecavüzün durdurulmasına ve men’ine, — dava süresince 3.kişilere devrinin engellenmesine yönelik —– tedbir konulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla;—— cümlesinin eklenmesiyle oluştuğunu, hiçbir şekilde tescilli marka olan —-da türetci tescilli markalara benzemek kastıyla oluşturulmadığını, müvekkili şirketin hiçbir şekilde haksız kazanç peşinde olmadığını, müvekkili şirketin haksız kazancı mevzu bahis olsaydı—- kapsamış çok büyük bir firmanın haksız kazancını çok uzun yıllar önce tespit edeceğini ve —- yılında yapılmış tescilinin hemen akabinde huzurdaki davayı açması gerektiğini, müvekkiline ait tescilli marka —– davacıya ait tescilli markalar karşılaştırıldığında markalar arasında bir benzerlik olmadığının ortaya çıkacağını, bu sebeple orta halli tüketicilerin bahsi geçen markaların farklı markalar olduğunun tespitinin çok kolay olacağını, markalar arasında yazım karakterlerinin de tamamen farklı olduğunu, tüm bu nedenlerle, resen nazarı dikkate alınacak sebepler doğrultusunda davanın reddine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı tarafın markasını tescilli olduğu şekilden farklı kullanmak suretiyle davacının davacının markalarından doğan haklarına tecavüz ettiğinin tespiti, tecavüzün durdurulması ve men’i ile, davalı yana ait —— markasının davacının markasına benzer olduğu, davacının markasının tanınmış marka olduğu, kötü niyetle tescil edildiği iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü davasıdır. —
Dosyaya — getirtilmiş olup, incelendiğinde; davacı adına yapılan incelemede; davacının —- davalı adına tescil edildiği tespit edilmiştir.
Tarafların delilleri toplandıktan sonra, dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış,—- tarihli raporda özetle; davacının dosyada mesnet gösterdiği —– asli unsurlu markalarla benzer olduğuna, davalının ürünlerini satışa sunduğu ambalajların üzerindeki marka kullanımının, tescil edildiğinden farklı olarak, davacı markasına yanaştırma yapmak suretiyle ayırt edilemeyecek düzeyde benzer şekilde sunulduğuna, davalının ürünlerini satışa sunduğu ambalajların üzerindeki marka kullanımının, tescil edildiğinden farklı olarak, davacı markasına yanaştırma yapmak suretiyle ayırt edilemeyecek düzeyde benzer şekilde sunmasıyla, davacı adına tescilli —– ibareli markasıyla iltibas yarattığına, dosya kapsamında sunulan delillerden, davalı tarafın — görüldüğü üzere davalı tarafın, davacının daha önceki bayisi olduğu dikkate alındığında davacı markaları ile iltibas yaratacak marka başvurusu yapılmasının—- çerçevesinde basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde kötü niyet taşıyabileceğine ve bu sebeple de markanın hükümsüzlük talebinin Mahkememize ait olmak kaydıyla yerinde olabileceğine,—- gereği davalı tarafın kötü niyetli marka tescili sebebi ile takdir mahkemeye ait olmak üzere davacı tarafın —- kalma yoluyla hak kaybına uğramayacağına dair görüş bildirmiştir.
Davalı tarafın rapora itiraz etmesi üzerine;—- tarihli ek raporda özetle; kök rapor doğrultusundaki kanaatlerinin değişmediğine, bununla beraber davalı taraf ile davacı tarafın ürünlerini arz ettiği ambalajlar incelendiğinde, her ———-konumlandırmalarının benzer olması ve davalı tarafın birçok —— özgürlüğü varken, daha önceden bildiği davacı ———- ürünleri satışa arz etmesi ile —gereği haksız rekabet oluşturduğunu beyan etmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması —- hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı —-maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Ayrıca—- maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, —— ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarını zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği, yine —- maddesinde de kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında,
dosya içine getirtilen taraflara ait marka kayıtları incelendiğinde; davalının— markalarının bir kısmının davalının markasından daha önce tescil edildikleri, —— yanında bu kez her iki tarafında —– —- markasındaki esas unsurların ikinci hecelerinin aynı olduğu, bu nedenle işitsel anlamda benzerlik bulunduğu, ayrıca şekil unsurlarının da benzer oldukları, markaların hitap ettikleri ortalama tüketicinin genellikle her iki markayı aynı anda yan yana göremeyeceği, bu nedenle markaları aklında kaldığı kadarıyla hatırlayacağı, tarafların markalarındaki bu benzerlik nedeniyle markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu, tüketiciler markaların farklı olduğunu anlasalar bile aynı işletmeye ait seri markalar olarak algılayarak markalar arasında bağlantı kurabilecekleri, davalının markasının tescilli olduğu — ve hizmetlerin davacının daha önce başvurusu yapılan — markasının da koruma kapsamında olduğu, bu durumun —- maddesinde tanımlanan hükümsüzlük nedeni olduğu anlaşılmıştır.
Ancak davalı taraf, markasının tescilinden bu yana uzun bir süre geçmesine rağmen davacı tarafça hükümsüzlük davası açılmadığından —- kalma nedeniyle hak kaybına uğradığını savunduğundan bu konu da incelenmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle —— ilkesinin kısaca açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
—– önceki hak sahibinin, hakka konu markasını iyi niyetli bir şekilde kullanan kişiye karşı dava açma hakkını uzun süre kullanmaması ve ihlallere — kalarak markasını koruma hakkını yitirmesi demektir. ——— dayanmaktadır. Anılan madde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü haizdir. Buna göre, anılan madde ile hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken iki temel ilkeye yer verilmiş olup, öncelikle hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir.
—– kalma yoluyla hak kaybı ilkesi markalar yönünden açılacak davalarda da söz konusudur. Gerçekten aynı veya benzer bir markanın başka bir kişi tarafından aynı mal ve hizmetlerde kullanılması hâlinde önceki hak sahibinin dava açarak bu markanın kullanılmasının durdurulmasını talep etmesi mümkündür. Ancak bu hakkın kullanılması imkânının önceki hak sahibine sınırlandırılmaksızın tanınması bazı hâllerde haksız sonuçlar doğurabilmektedir. Zira iyi niyetli olarak markayı kullanmaya başlamış olan tacirin, para ve emek sarf ederek bu marka altında yatırımlar yapması, ancak önceki hak sahibinin bu durumdan haberdar olmasına rağmen uzun süre —- kaldıktan sonra dava açması ——olarak nitelendirilmelidir. Keza sonraki marka kullanımının bilinmesi veya devam eden tecavüze karşı uzun süre —- kalındıktan sonra dava açılması, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilecektir.
Tescilli marka sahibi, haklı bir sebep olmaksızın hakkını uzun süre kullanmayarak bundan sonra da kullanmayacağı yönünde bir kanaat oluşturmuşsa artık bu hakkını kullanamaması gerekir. Bu nedenle önceki hak sahibinin, —- gereğince belli bir davranışta bulunması gerekirken —– kalması sonucu, markasını daha sonra iyi niyetli olarak tescil ettiren kişiye karşı dava açma hakkını veya devam eden eylemli kullanımını men etme hakkını kaybettiği kabul edilmelidir.
—- kalma yoluyla hak kaybında, hak genel olarak sona ermemekte, sadece bu haktan eylemine —– kalınan kişi ya da kişilerin yararlanmasına katlanılmaktadır. Zira marka sahibinin, bir hakkını bilerek isteyerek belli bir süre kullanmaması sebebiyle markadan doğan hakkı kaybolmamakta, sadece uzun süredir var olan kullanıma —- kalmış olması sebebiyle bu duruma zımnen icazet verildiği kabul edilmektedir.
—— bahsedilebilmesi için, önceki hak sahibinin markanın aynısının veya benzerinin başkaları tarafından kullanıldığını bilmesi ve buna rağmen —- kalmış olması gereklidir. Bununla birlikte önceki hak sahibinin uzun süre —- kalması mücbir sebep ya da objektif imkânsızlık gibi haklı bir nedene dayanıyorsa ve bunun ispatlanması hâlinde —- kalma yoluyla hak kaybı söz konusu olmayacaktır.
Önceki hak sahibi, markasının kullanılmasına —– kalmayarak dava yoluna başvurursa artık —– kalma sebebiyle hak kaybı söz konusu olmamaktadır. Bununla birlikte önceki hak sahibi dava yoluna başvurmadan önce ihtarname göndermesi de —– kalmadığı anlamına gelmelidir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, uzun süre boyunca, belirli aralıklarla sadece ihtarname gönderen, fakat dava açmayan ve ihtarname dışında markanın kullanılmaması için herhangi bir girişimde de bulunmayan önceki hak sahibinin —– kalmadığını ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. O hâlde kullanımın daha fazla devamını istemeyen önceki hak sahibi, bu arzusunu açıklayan bir ihtarname göndermiş ise de makul bir süre içinde bu iradesini dava yoluyla da göstermelidir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan——- defa marka hukukunda hükümsüzlük davaları yönünden —– kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir.———hükmünü haizdir. Buna göre marka hükümsüzlük davalarında —- kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için beş yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir. — girmesinden önceki dönemde de, uygulamada — kararlarıyla da bu süre — olarak kabul edilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, davalının markası — tescil edilmesine rağmen davanın — tarihinde açıldığı, aradan yaklaşık —geçtiği, bu durumda Kanunda öngörülen —— yıllık sürenin dolduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davalının daha önce davacının bayiisi olması nedeniyle davacının markalarından haberdar olduğu, bu nedenle davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğu anlaşılmışsa da, davalı şirketin ilk marka tescilinden yaklaşık —- yıl sonra bu davanın açıldığı, davalının markayı tescilli olduğu mal ve hizmetler için tescil ettirmekle yetinmediği, tescilden itibaren yoğun ve yaygın biçimde markayı kullandığı, bu kullanımların davacının bilgisi dahilinde olduğu, marka sahibi davalının —- numaralı marka üzerinde artık korunması gereken bir hukuki durum kazandığı, davacının da, —– kalmak suretiyle bu markanın hukümsüzlüğünü isteme hakkını yitirdiği anlaşılmakla, — maddesi uyarınca davacının markasının tanınmış marka olmasıyla ilgili değerlendirme yapılmasına gerek duyulmamış, —- uyarınca açılan marka hükümsüzlüğü davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Marka hakkına tecavüzün mevcut olup olmadığına dair yapılan incelemede;
— maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. ——- marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Somut olay incelendiğinde, davalının davacının markalarının tescilli oldukları ürünlerin ambalajları üzerinde, davacının tescilli markalarında kullanılan ve —- markasını kullandığı, bu kullanımın markaların hitap ettiği ortalama tüketici nezdinde karışıklığa neden olacağı, davalı tarafın bu —- tasarımını hangi tarihten itibaren kullanmaya başladığına dair dosyaya bir delil sunulmadığından ve bu husus tespit edilemediğinden davacının markaya tecavüzün önlenmesini isteme hakkıyla ilgili ——- kalma nedeniyle hak kaybına uğramadığı anlaşılmakla, marka hakkına tecavüz edildiğinin tespiti ve önlenmesi davasının kabulü ile, davalının tescilli markasını ürün ambalajları üzerinde davacının marka kullanımı ile karışıklığa neden olacak şekilde——– kullanmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin tespitine, marka haklarına yapmış olduğu tecavüzün durdurulmasına ve meni’ine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalıya ait ——markasının hükümsüzlüğü için açılan davanın REDDİNE,
Davalının tescilli markasını ürün ambalajları üzerinde davacının— haklarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN TESPİTİNE, marka haklarına yapmış olduğu TECAVÜZÜN DURDURULMASINA VE MEN’İNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline marka hükümsüzlüğü davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 71,80 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.195,40 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre (%50), 597,70 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye 597,70 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/02/2021