Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/207 E. 2018/380 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/207 Esas
KARAR NO : 2018/380
DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/03/2014
KARAR TARİHİ : 25/12/2018
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının– yılından bu yana ——- ibaresini hem marka, hem de ticaret unvanı olarak kullandığını, — nezdinde —-” veya “—- esas unsurlu pek çok tescilli markalarının olduğunu, İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemes—- D. İş sayılı dosyası ile yapılan tespitle alınan bilirkişi raporunda davalı tarafın davacıya ait —— markasını haksız olarak kullandığının tespit edildiğini, davalının eyleminin davacı şirketin “—– markasına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğunu belirterek, TTK’nın 54. ve devamı maddeleri gereğince ve 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK gereğince haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün tespiti ile marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin önlenip durdurulmasını, yasaklanmasını, kaldırılmasını, davalının———– adlı internet sitelerinde davacının —–markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil eder faaliyetlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini, men’ini, ———in işletme adı, iş yeri tabelası, broşürlerinden, mönülerinden, ilan, reklam ve kataloglarından, her türlü belge ve tanıtım materyallerinden, çalışan kıyafetlerinden silinmesini, davalı tarafın tecavüzü nedeniyle uğradığı zararın giderilmesi için TTK’nun 56. maddesi uyarınca hesap edilmek üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 20.000,00 TL’lik tazminatın 556 Sayılı KHK’nin ilgili maddeleri ve Türk Ticaret Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca hesap edilmek suretiyle tespiti ile maddi ve manevi tazminatın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin işlendiği tarihten itibaren ——- Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının tazminat davası açılabilmesi için öncelikle marka sahibinin ihtarname göndermesi gerektiğini, davalının adresinde bulunan büfeyi —– tarihinden itibaren kendi adına tescil ettirdiğini, bu iş yerini eski kiracı ——- devraldığını, mal sahibi ile yeni bir kira sözleşmesi yaptığını ve önceki kiracının bağımsız bir işletme kurduğunu ve iş yerini Kasım 2013 tarihinden itibaren büfe olarak kullanmaya başladığını, iş yerinde döner, ciğer, sandviç, tost gibi ürünler sattığını, iş yerinin kiralandığında ——” ibaresinin kullanıldığını, önceki kiracı —— yıllarca bu iş yerini mevcut hali ile ve —-” ismi ile kullandığını, davalının daha önce ticari bir iş tecrübesi olmadığını, yalnızca geçimini kazanmak için büfe açmaya niyetlenen sıradan bir vatandaş olduğunu, yıllarca —-” ismi ile kullanılan bir büfe ile aynı ismi taşıyan başka bir marka bulunup bulunmadığını, davalının davaya konu ibarenin tescili amacıyla —- başvurduğunu, ancak —-tarafından davanın başvurusu ile ilgili olarak bu isimde başka bir markanın bulunduğu yönünde herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, buranın yıllardır aynı isim ile faaliyet göstermesi ve devreden eski kiracının da burayı aynı isimle devam ettirebileceğine dair talimatı ve —-‘nin bu konuda davalıya aksi yönde bir bildirimde bulunmaması üzerine, aldığı büfeyi ismini değiştirmeden aynı isimle çalıştırmaya devam ettiğini, davalının ticari isletmesini —– olarak tescil ettirildiğini, İstanbul Anadolu 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin—– D.İş sayılı tespit dosyası neticesinde davacının markasından haberdar olduğunu, daha sonra büfenin tabelasını değiştirdiğini, “—- ibaresi bulunan yazıların tamamını sildirdiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacının ticaret ünvanına ve marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu Kapatılan 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin—— Esas sayılı dosyası ile açılan davada Mahkememizce davanın kısmen kabulü ile, davalının davacının markasına ve ticaret unvanına tecavüzünün haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin men’ine ve ref’ine, 10.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 15.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak reeskont faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının tazminat hesabı ile ilgili tercihi sonradan ıslah yoluyla değiştirmesi davalının muvafakatine bağlı olduğundan, ıslah talebinin reddine karar verildiği, kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15.02.2018 tarih, 2016/6605 Esas, 2018/1137 Karar sayılı ilamları ile mahkemece bir taraftan ıslah talebinin reddine karar verilirken, diğer taraftan ıslaha göre maddi tazminat hesaplaması yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek 556 sayılı KHK 66/c maddesine göre maddi tazminata ve buna bağlı olarak manevi tazminata hükmolunmasının, kararın gerek gerekçesi ve gerekse hüküm fıkrasının kendi içerisinde çelişki taşımasının 6100 sayılı HMK 297 maddesine aykırı olduğu, hükmolunan maddi ve manevi tazminat yönünden çelişki giderilmek üzere kararın davalı lehine bozulması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, Mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Davacıya ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde, 99 009897 numaralı ———— numaralı ——— numaralı ——— numaralı —– numaralı “—– markalarının 43. Sınıf da dahil olmak üzere çeşitli sınıflarda davacı adına tescilli olduğu, ayrıca davacı tarafından—- numaralı “—– numaralı “—– numaralı “——- numaralı ———- numaralı ———- numaralı ——-” markalarının tescili için başvurulduğu ve tescil işlemlerinin devam ettiği tespit edilmiştir.
Davacıya ait ticaret sicil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde,—- tarihinde——–unvanı ile tescil edildiği, daha sonra unvanının —— olarak değiştirildiği tespit edilmiştir.
İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin —– D.İş sayılı dosyası incelendiğinde, davalının iş yerinde yapılan tespit sonucunda alınan bilirkişi raporunda, davalının yazar kasa fişinde “—— ve işyeri tabelasında da —- ibaresine yer verildiği, davalıya ait vergi levhası ve işyeri kira sözleşmesinde —-” yazdığı, davalının 43.sınıf içerisinde yer alan yiyecek ve içecek sağlanması hizmeti verdiği, iş yeri levhasında geçen —ibaresi ile birleştirilerek oluşturulan iş yeri isminin ilgili tüketici kesiminde aynı firmanın ürünü olduğu izlenimi bırakacağı, davacının markası ile davalının kullanımının benzerlik ilişkisini ortadan kaldırmayacağı, marka kullanımında öncelik hakkının davacıya ait olmasından dolayı davalının kullanımının davacıya ait ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, davacı adına tescil edilmiş olan markalarda ve davalı tarafından kullanılan markada esas unsurun—- ibaresi olduğu, fonetik, kulağa gelen ses uyumu ve söyleniş açısından benzerlik taşıdığı, ibare üzerinde davacının üstün hak sahibi bulunduğu, markanın benzerinin davalı tarafından ticari etki yaratacak şekilde markasal olarak kullanarak marka hakkına tecavüz ettiğine dair görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili dosyaya sunduğu 20/04/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile, her ne kadar daha önce maddi tazminatın muhtemel gelire göre hesaplanmasını talep etmişlerse de, bu taleplerini ıslah ederek sundukları emsal lisans sözleşmeleri dikkate alınarak lisans bedeline göre tazminat hesaplanmasını talep ettiklerini bildirmiş, dilekçesinin ekinde iki adet lisans sözleşmesi örneğini sunmuştur. Lisans sözleşmeleri incelendiğinde, 19/01/2015 tarihli sözleşmenin 5 yıl süreli olduğu, Franchise giriş bedelinin KDV dahil 70.800,00 TL olduğu, ayrıca günlük brüt satış tutarının %5’i nispetinde net Franchise bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığı, 20/05/2015 tarihli ve 5 yıl süreli olduğu, Franchise giriş bedelinin KDV dahil 64.900,00 TL, ayrıca günlük brüt satış tutarının %5’i nispetinde net Franchise bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığı tespit edilmiştir.
Davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 01.09.2015 tarihli bilirkişi raporunda davacı ile davalının faaliyet alanlarının aynı olduğu, davacının kuruluş ve tescil önceliği nedeniyle —— ibaresi üzerinde bir hak elde ettiği, her iki tarafın unvanlarının çekirdek unsurunun—-” ibaresi olduğu, “—–ibaresini ticaret unvanında ek unsur olarak kullanmada öncelik hakkının davacıya ait olmasından dolayı davalının ticaret unvanının haksız kullanımının ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, taraflarca kullanılan markaların esas unsurlarının —-olduğu, markaların esas unsurlarının fonetik, kulağa gelen ses uyumu ve söyleniş açısından benzer olduğu, markanın benzerinin davalı tarafından ticari etki yaratacak şekilde markasal olarak kullanıldığının değişik iş dosyası ile tespit edildiğinden, bu kullanımın marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirileceği, maddi tazminat açısından kusur şartının gerçekleşmiş olduğu ve maddi tazminatın 556 sayılı KHK’nin 66/c maddesine göre brüt satış tutarının %5’i nispetinde hesaplanması halinde 10.297,39 TL olarak hesaplandığı, davalının eyleminin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği iddia edilmiş olsa da, marka hakkına tecavüzün hukuki niteliği itibariyle haksız fiilin özel bir hali olduğu ve özel mevzuat hükümleri ile korunmakta olduğu, haksız rekabet haksız fiilin özel bir türü olmakla beraber, 556 sayılı KHK’ye nazaran genel hükümler içeren TTK’da düzenlenmiş olduğu, davacının özel hükümlere göre dayalı marka hakkına tecavüz iddiası hakkında ayrıca bir açıklama yapılmadığına dair görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili bu raporda sundukları örnek lisans sözleşmelerinde yer alan Franchise giriş bedellerinin hesaba katılmadığını belirterek rapora itiraz etmiş, davalı taraf ise davacının tazminatın hesaplanması yöntemiyle ilgili ıslah yapamayacağını, buna muvafakat etmediklerini, bu nedenle lisans bedeline göre yapılan hesaplamanın dikkate alınamayacağını, ayrıca sunulan lisans sözleşmelerinin her zaman düzenlenebilecek ve davacı tarafça tazminatın fazla hesaplanması için hazırlanan sözleşmeler olduğunu ve bunlara itibar edilemeyeceğini belirterek rapora itiraz etmiştir. Tarafların itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden 09/12/2015 tarihli ek rapor alınmış, bilirkişiler ek raporda önceki rapora yer alan görüşlerini tekrar ettiklerini, Franchise giriş bedellerinin ortalamasına göre davalının 177 günlük marka kullanımı nedeniyle 6.970,89 TL Franchise giriş bedeli ve önceki raporda hesaplanan %5 oranında günlük ciro bedeli olmak üzere toplam tazminat tutarının 17.368,28 TL olduğuna dair görüş bildirmişlerdir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. KHK’nin 61/1-b. maddesine göre, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek marka hakkına tecavüz fiilidir. Yine 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde ise, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının ve 556 sayılı KHK’nin 9/1-c maddesinde tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyerek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir. Yine KHK’nin 9/2-e maddesi uyarınca, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının da marka sahibi tarafından önlenmesi talep edilebilir.
Toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile, davalının davacının ticaret unvanının ve adına tescilli markaların esas unsuru olan ——ibaresini iş yeri tabelasında, iş evrakında ve çalışanların giysileri üzerinde yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinde ticari etki yaratacak şekilde kullandığı, davacının —–” ibaresini marka ve ticaret unvanı olarak davalıdan daha eski tarihlerde kullanmaya başladığı ve öncelik hakkı bulunduğu, davalının bu kullanımlarının davacının marka haklarına ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 66/1. maddesi uyarınca marka sahibinin tecavüz dolayısıyla yoksun kaldığı kazancın da tazminini talep edebileceği, her ne kadar davacı dava dilekçesinde maddi tazminatın TTK’nun 56. maddesi uyarınca hesaplanmasını talep etmişse de, ıslah dilekçesi ile tazminatın 556 sayılı KHK’nin 66/2-c maddesi uyarınca lisans bedeli üzerinden hesaplanmasını talep ettiği, bilirkişi raporuna göre lisans sözleşmesine göre hesaplanan tazminat miktarının 10.297,39 TL olduğu, ek rapora göre Franchise giriş bedelleri de eklendiğinde tazminat tutarının 17.368,28 TL olarak tespit edildiği, davacının tazminatın hesaplanmasına ilişkin talebini ıslah yoluyla değiştirebileceği, ancak davacının dosyaya sunduğu örnek lisans sözleşmelerinin noterden onaylı olmadıkları, her zaman hazırlanabilecek sözleşmeler olduğu, bu nedenle davacının da taraf olarak yer aldığı bu sözleşmelerdeki Franchise giriş bedellerine itibar edilemeyeceği, davalının cirosu ve markanın haksız olarak kullanıldığı süre de dikkate alındığında, alınan ilk raporda davacının da talep ettiği gibi günlük cironun %5’i oranı üzerinden hesaplanan lisans bedeline itibar edilmesinin hakkaniyete uygun olacağı anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulü ile, davalının davacının markasına ve ticaret unvanına tecavüzünün haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin men’ine ve ref’ine, taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL maddi tazminatın, verilen ilk kararda dava tarihinden itibaren faiz hesaplanmasına karar verildiğinden ve karar davacı tarafça temyiz edilmemiş olduğundan, kararın davalının temyizi üzerine davalı lehine bozulmuş olması nedeniyle, dava tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabetin tespiti talebiyle yapılan incelemede ise, haksız rekabet hallerinde Türk Ticaret Kanununun 54 ve devamı hükümlerinin uygulanması gerektiği düzenlenmiş olup, ayrıca TTK’nun 55/4.maddesine göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak haksız rekabet olarak sayılmıştır. Hukuk Genel Kurulunun 12.12.2007 tarih, —— sayılı kararında da belirtildiği üzere haksız rekabetten söz edebilmek için kusur, zarar, illiyet bağı unsurlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, Türk Borçlar Kanununun 57. maddesinin hükmünün temelinin kişilik haklarına tecavüzü düzenleyen Türk Medeni Kanununun 24. maddesine dayandığı, haksız rekabet hükümlerinin düzenlenme sebeplerinin başında, başkalarının emeğinden haksız bir şekilde yararlanmanın önüne geçmenin yattığı, bir başkasının uzun uğraşlar sonucunda elde ettiği kazanımlardan ve değerlerden hiç bir emek ve çaba sarf edilmeden yararlanılmasının haksız rekabetin en önemli örneklerinden biri olduğu anlaşılmaktadır. Davalının davacıya ait tescilli markalarının ve ticaret unvanının esas unsuru olan —— ibaresini kendi iş yeri tabelasında, iş evrakında ve çalışanlarının giysileri üzerinde izinsiz olarak kullanmak suretiyle davacının markasından yararlanmaya çalıştığı, bu nedenle kusurlu olduğu, haksız rekabet koşullarının da gerçekleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Buna göre markaya ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet sonucu ticari itibarı zedelenen davacı şirket yararına takdir edilen 5.000,00 TL manevi tazminatın, verilen ilk kararda dava tarihinden itibaren faiz hesaplanmasına karar verildiğinden ve karar davacı tarafça temyiz edilmemiş olduğundan, kararın davalının temyizi üzerine davalı lehine bozulmuş olması nedeniyle, dava tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının— ibaresini markasal olarak kullanmak suretiyle davacıya ait—- esas unsurlu markalarına ve ticaret unvanına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun TESPİTİNE,
Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin MEN’İNE ve REF’İNE,
10.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin 5.000,00 TL’lik manevi tazminat talebinin REDDİNE,
Alınması gereken 1.024,65 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 683,10 TL harç, bozmadan önce davalı tarafça yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i davası üzerinden takdir olunan 3.145,00 TL vekalet ücreti, kabul edilen maddi tazminat davası üzerinden takdir olunan 3.145,00 TL vekalet ücreti ve manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden takdir olunan 3.145,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 9.435,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan toplam 341,55 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan 255,10 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.225,10 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre (%87) 1.065,85 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%13) 159,25 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 23,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları olan yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre (%13) 3,00 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye (%87) 20,00 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 GÜNLÜK SÜRE İÇİNDE YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/12/2018