Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/170 E. 2020/256 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/170 Esas
KARAR NO : 2020/256

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 24/04/2018
KARAR TARİHİ : 17/12/2020

Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davalının —– sayılı marka tescillinin davacının marka ve kullanımlarının taklidi olduğunu,———–” markasının, davacının çalışmaları sonucunda yarattığı bir marka olduğunu, — yılların başında ilk defa davacı tarafından,—- şekilde — olarak bir araya getirildiğini ve ilgili sektörde kullanıldığını, davacının kullanımından önce sektörde böyle bir marka bulunmadığını,—- — devraldığını, aynı yıl davacı tarafından ——— unvanlı şahıs şirketi’ nin kurulduğunu ve eğitim hizmetine başladığını, — yılında, davacı tarafından — kullanılan kitap ve diğer yayımların — ———adının da sahibi olduklarını, davacının; ————– tescil numaralı markalarının sahibi olduğunu ve tescil edilmeden önce de— yıllardan bu yana yoğun olarak kullanıldığını, davacının bilfiil ve aralıksız şekilde ibarelerini ve markalarını kullandıklarını ve kamuya duyurduklarını; ayrıca fatura ve tüm basılı evraklarında söz konusu ibareleri markasal olarak kullandıklarının görülebileceğini, davalının, davacı ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davacının tanınmış ——- markalarını meslekten olarak bilmesine rağmen birebir aynısını ve ayırt edilemeyecek derecede benzerini haksız ve hukuka aykırı surette kullanarak ve adına tescil ettirerek davacının haklarını ihlal ettiğini, davalının, bunu yaparak tüketici nezdinde davacı ile arasında iktisadi bir bağ- ortaklık ilişkisi olduğu izlenimi vermeye çalıştığını, davalının ———– markalarının taklidi olduğunu ve bu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalı ve davacının markalarının — olmak üzere aynı sınıflarda tescilli olduğunu, davalı markasında yer alan ——ibaresinin markalar arasındaki karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığını, davacı markalarındaki —- ibaresinin asla ve sadece bir —– ismi olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, davalının —sayılı markayı davacı markalarına benzetebilmek için, davacı markalarında yer alan —- unsurlarını aynı kompozisyon içinde birebir kullandığını, davalının —-sayılı markasının aynı davacı —— edilemeyecek derecede benzerini içerdiğini,— davacı markalarında olduğu gibi aynı ————— birlikte bir araya getirildiğini,——— olduğunu, tüketicinin markaları birbirinden ayırt etseler bile markaları taşıyan mal ve hizmetlerin aynı işletmeden geldiğini ya da davacı ile davalı arasında—– olduğunu düşüneceğini, davalının markasının, davacı markasının seri —- markalarını yoğun olarak kullanarak, bu ibarelere ayırt edici nitelik kazandırdığını; bu markaları meşhur ve maruf hale getirdiğini, davacının üstün ve öncelikli kullanımları nedeniyle sahip olduğu tescilli-tescilsiz marka haklarının davacı ile özdeşleştiğini, davacının marka ve ticaret unvanının gerçek hak sahibi olduğunu, 2016 yılından önce markalarına kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandırdığını, davalının, davacının tanınmış markalarının itibarından haksız bir şekilde yararlanacağını, reklam gücünden haksız şekilde yararlanacağını, bu durumun davalının kazancını arttırdığını ya da arttıracağını, davalının —– tescilinin kötüniyetli olduğunu, davalının bazı şubelerinde davacının ——-; bir kısım şubelerinde ise huzurdaki davanın konusu markayı kullandığını ve bu hususun İst. FSHHM ——.iş dosyaları ile tespit edildiğini, bu sebeplerle davalıya ait———— markasının marka tescilinin hükümsüzlüğüne, işbu davanın İstanbul—— Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi —— Esas sayılı davası arasında hukuki ve fiili bağlantı dikkate alınarak davaların birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı adına çıkartılan usulüne uygun meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen, duruşmalara gelmediği gibi cevap dilekçesi de sunmamıştır.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli———-markaları ile iltibas oluşturması sebebiyle hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Mahkememizin —– tarihli duruşma ara kararı ile her iki davanın konuları farklı olduğundan, İstanbul ————.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin —————- Esas sayılı davası ile bu davanın birleştirilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosyaya —- getirtilmiş olup, incelendiğinde; ————- numaralı “—-. Sınıflarda, ——Sınıflarda, —————–. sınıfta davacı —-. adına tescilli oldukları, ayrıca ——- yılından bu — işaretinden oluşan şekil markası ——- oluşan şekil markalarının birden fazla tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Yine —– incelendiğinde,———–ibareli markanın ——- tarihinde davalı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişiler———- ibaresini eskiye dayalı ve yoğun kullanımının bulunduğu, —- ibaresinin —. sınıf kapsamında “—– hizmetlerinde tanımlayıcı ibare olduğu ancak davacının bu ibareyi “—-” işaretiyle ve “——-” görselleriyle bir bütün olarak kullanabileceğine; yine davacının “——- ibaresini yoğun kullanımı sebebiyle ayırt edici vasfa ulaştırdığı, davalının tescilli markasının ayırt edici unsuru olan “————————” ibaresini ayırt edicilik katma gayreti ile öne çıkardığı (dosyada mübrez delil ve raporlarda sabit olduğunun görüldüğü), davacı ve davalı adına tescilli markaların her ne kadar farklı şekil ve ibarelerle birlikte tescil edilmişse de ve her ne kadar fotoğraflarda ——- farklılıklar var ise de ——————-görseli olduğu için aynı sektörde ve ortak mal ve hizmet sınıflarında kullanımı dikkate alındığında, davacı markası ile iltibas yaratacağı, davalının ticaret unvanının —————- unvanın başında ————- ibaresinin davacı unvan ve markalarıyla ayırt edici konumda olması sebebi ile davalı ticaret unvanının iltibas yaratmadığı, davacı markasının tanınmışlığına ——- nezdinde herhangi bir şerh bulunmadığı, ancak dosyadaki delilleri anket, araştırma raporları dikkate alındığında ayırt edici gücü yüksek markalardan olduğuna, kötüniyet iddialarının hukuki yorum gerektirmesi sebebi ile bu konudaki takdir yetkisinin Mahkemeye ait olduğu, hükümsüzlük hususunda hukuki takdirin de yine Mahkememize ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce aynı bilirkişi heyetinden alınan ——— ibaresinin ——- sınıf kapsamında “——- ibare olduğu, ancak davacının bu ibareyi “— işaretiyle ve ———- ibaresini yoğun kullanımı sebebiyle ayırt edici vasfa ulaştırdığı, davalının tescilli markasının ayırt edici unsuru olan ———–ibaresini —- —– çıkardığı (dosyada mübrez delil ve raporlarda sabit olduğunun görüldüğü), davacı ve davalı adına tescilli markaların her ne kadar farklı şekil ve ibarelerle birlikte tescil edilmişse de ve her ne kadar fotoğraflarda farklı yöne bakış——– görseli olduğu için aynı sektörde ve ortak mal ve hizmet sınıflarında kullanımı dikkate alındığında davalı markası ile iltibas yaratacağı, davacı ve davalı markalarında kullanılan ortak unsurunun———– dosya numarası ile tescil ettirdiğini, davalı tarafın ise ———-numarası ile tescil ettirdiğini, bu bağlamda öncelik başvurusunun davacı tarafta olduğu için —— görseli üzerindeki hak sahipliğinin davacı tarafta olduğu, dosyada mübrez deliller incelendiğinde, davacının bu görseli tescil başvurusundan önce de kullandığının görüldüğünden bu görsel üzerindeki gerçek hak sahibinin davacı olduğu yönünde görüş belirtilmiştir.
Mahkememizce yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup,——- Hizmetlerinde” 1998 yılından beri ticaret ünvanı ve markasal olarak yoğun kullanımının bulunduğu, markanın ilk ve gerçek hak sahibi olduğu, hükümsüzlüğü talep edilen davalı — ile tescil edilmiş olan——————-markaları ile bütünsel bakış açısı ile yapılan karşılaştırmasında görsel—–markasının esas unsurlarının, davacının markalarından uzaklaştırmaya yetmediği, —– sınıfta yer alan aynı hizmetler için kullanıldığı, sözkonusu hizmetlerin hitap ettiği kitlenin ortalama tüketici kitlesi olduğu, ortalama tüketici kitlesinin algısı ve bakış açısı göz önünde tutulduğunda, bu iki marka arasında şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım gibi herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurulabileceği ve karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu, davalının, davacı ile yukarıda da arz edildiği üzere aynı sektörde faaliyet göstermesi nedeniyle basiretli bir tacirin davalı marka ve faaliyetlerini bilmesi gerektiği (ve bilebilecek durumda olduğu) nedenleri ile, davalının kullanımlarının mevcut verilere göre kötü niyet olarak değerlendirilip değerlendirilmemesi hakkındaki takdirin ve hukuki yorumun mahkemenize ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması, kötüniyetle tescil edilmiş olması 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali,—— veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel————- somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalıya ait markanın davacıların hak sahibi oldukları markalarda —– tescil edilmiş olduğu, her ne kadar bilim adamları görseli birebir aynı değilse de, bakış açılarının farklı yönde olması gibi küçük ayrıntıların ve davalı markasında yer verilen “———– ibaresinin markaları farklılaştırmaya yetmediği, bilim adamları görselinin —-ilk kez davacılar tarafından marka olarak kullanılan özgün bir şekil olduğu, bu nedenle davalının markasının davacıların hak sahibi oldukları markalar ile iltibasa neden olacak kadar benzer olduğu, davacıların markalarında yer alan ——— için tanımlayıcı ibare olmasına rağmen, davacılar tarafından uzun süredir marka olarak kullanılmak suretiyle ayırt edicilik kazandırıldığı ve bilinen bir marka haline getirilmiş olduğu, davacı ve davalı markalarının aynı mal ve hizmetler için tescilli oldukları, ortalama tüketici kitlesine hitap ettikleri, ortalama tüketicinin——–görselini gördüğünde davacı markaları ile bağlantı kurarak, buna göre tercihte bulunabileceği, bu durumu davalının davacıya ait markaların bilinirliğinden haksız olarak yararlanmasına neden olabileceği, markalar arasındaki bu ilişkilendirme ihtimali nedeniyle, SMK’nun 6/1. maddesindeki hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, ayrıca davacıların hak sahibi oldukları——– esas unsurlu markanın SMK’nun 6/5. maddesi anlamında tanınmış bir marka olduğuna dair yeterli delil mevcut değilse de, ———için bilinirliği yüksek bir marka olduğu, aynı alanda ticari faaliyette bulunan davalı şirketin bu markalardan haberdar olmamasının düşünülemeyeceği, —- görseli gibi özgün bir şeklin marka olarak yine davacıların hak sahibi oldukları markaların esas unsurunu oluşturan ——” ibaresiyle birlikte tescil ettirilmesinin iyi niyetli bir tescil olmadığı, bu nedenle SMK’nun 6/9. maddesinde yer alan kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük koşullarının da mevcut olduğu kanaatine varılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli—– numaralı ———” markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacılar vekiline —— gereğince takdir olunan 5.900,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davacılar tarafından yapılan 71,80 TL harç, 225,90 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 6.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.197,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.