Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/17 E. 2020/89 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/17
KARAR NO : 2020/89

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2018
KARAR TARİHİ : 30/06/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sahibi olduğu ——— dosya numarası ile —- tescil ettirdiğini, tescil kapsamında — bulunduğunu, müvekkilinin —— markasıyla —-kapsamındaki — sektöründe tanınan bir marka haline geldiğini, Türkiye genelinde bir çok —- olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin —- dosya numarası ile tescil ettirdiğini, davalı adına yapılan marka müracaatının ve tescilin tamamen kötü niyetle oluşturulduğunu, her ne kadar iki marka arasında yazılımları farklıymış gibi bir izlenimi verilmeye çalışılsa da, telaffuz olarak her iki markanın aynı olduğunu, davalı tescilinde — sınıflarda olduğunu, bu kapsamda davalı markasının iltibas yarattığını belirterek, öncelikli olarak davalı markasının devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini, davalı markasının tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne dair karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalılardan …’ ın cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davaya konu ettiği “——– markasının yazınsal, görsel, tasarım ve karakteristik özelliklerinin farklı olduğunu, kendilerinin hiçbir şekilde kötü niyetle hareket etmediğini, karşı taraftan haberlerinin olmadığını, ancak huzurdaki davaya ilişkin tebligat ellerine geçtiğinde farkına vardıklarını, kendilerinin yasaya uygun şekilde hareket ettiklerini, ticari hayatın getirdiği dürüstlük kaidelerine tamamen uyuduklarını, aleyhlerine ikame edilen davada hükümsüzlüğü talep edilen ve kendilerine ait olan markanın hukuka uygun şekilde tescil edildiğini, davacı markasının kendi markalarından çok farklı olduğunu, bu sebeple iltibas olgusunun oluşmayacağını belirterek, haksız yere açılan davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı … kendisine çıkartılan usulüne uygun tebligata rağmen davaya herhangi bir cevap vermemiş ve duruşmalara da katılmamıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava konusu uyuşmazlık; davacı adına tescilli —— davalılar adına ——- markasının tescilli oldukları mal ve hizmet sınıfları nedeniyle iltibas yaratacak derecede benzer olup olmadıklarına dair hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Taraflara ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde;—-tescil numaralı ——– için — tarihinde tescil edildiği,———– her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, ayak giysileri, baş giysileri” ,—–sınıfta yine malları müşterilerin elverişli bir şekilde görmeleri ve satın almaları için bir araya getirilmeleri hizmetleri için 30/09/2016 tarihinde davalılar adına tescil edildiği tespit edilmiştir.
Dava teknik bilgi gerektirdiğinden taraflar delillerini sunduktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan 11.01.2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; “dosya kapsamında iddia, savunma delil,—–nezdinde yapılan incelemeler sonucunda; davacı tarafın dosyada mesnet gösterdiği ———- ibareli markanın tescilli olduğuna, davalı tarafın ———markasının tescilli olduğuna, davacı ve davalı tarafın tescilli oldukları mal/hizmetler bakımından —–kapsamındaki mallarla (Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış—–aynı olduğuna, 35. Sınıf kapsamındaki hizmetler bakımından (Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış ——— bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) benzer olduğuna, her ne kadar mal/hizmetler bakımından benzerlik ve ilişkilendirilme ihtimali bulunsa da davacının markasının ve davalının —- ibarelerinin farklı algılanması sebebi ile ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açmayacağı ve iltibas yaratmayacağına dair” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Bu rapora davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine yine dosyamız içerisine alınan—- tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde ise; “her ne kadar iki markanın logoları üzerinden yapılan değerlendirmede davacının markasının ——şeklinde bir —– yapılarak tasarlandığı, davalıya ait logonun ise ——— yapıldığı ve bu durum iki marka arasında bir takım farklılıklara sebebiyet verse de, her iki markada da şekil unsuru olarak —— verilmiş bulunması ve her iki ibarenin de —- olması karşısında, yazımdaki harf farklılığı ve —– önemsizleşmekte ve markalar benzer olarak algılanmakta oldukları, davacıya ait “—– markaları arasında “—- benzerlik olduğu, ortalama tüketici nezdinde iltibas yaratacak bir durum oluşacağı kanaatinde oldukları, hükümsüzlüğü istenilen davalı markası ile davacının markasının — aynı kategoride mallar için tescilli olup, ortalama dikkati haiz tüketici nezdinde iki markanın birbiriyle karıştırılması ihtimali oluştuğundan davalıya ait —- markasının —.sınıf yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği, dosyaya sunulan deliller ve re’sen incelemeleri neticesinde, davalıya ait —-” markasının — yönünden ise,—-sınıfta mağazacılık hizmetleri bakımından—— sınıftaki malları kapsayacak şekilde tescilli olması sebebiyle, diğer bir deyişle, davalının — sınıftaki tescili —. sınıftaki malların satışa sunulacağı mağazaları kapsamakta olduğunu, mal (üretim) ile o malın satılacağı mağazaları konu edinen mağazacılık hizmetlerinin kanaatlerince ekonomik açıdan birbirini tamamlayan olgular olduğu, bu itibarla, —- mağazasının da ortalama dikkati haiz tüketicilerce birbirine karıştırılması veya ilişkilendirilmesinin muhtemel olduğu, bu meyanda davalıya ait —- markasının—yönünden de hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacının ve davalının markalarının her ikisinin de ilk harfleri dışında aynı oldukları, her ne kadar davalının markasının —– şeklinde okunduğu, gerek işitsel, gerekse anlamsal olarak birebir aynı oldukları, — sınıfta yer alan aynı sınıftaki mal ve hizmetler için tescilli oldukları, davalının markasının —-sınıftaki tescilli olduğu hizmetlerin de —–sınıftaki bu malların biraraya getirilmesi ve mağazacılık hizmetiyle ilgili olması nedeniyle davacının markasının tescilli olduğu — sınıftaki mallar ile bağlantılı ve ilişkili olduğu, her iki markanın da ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, tüketicilerin her iki markayı genellikle yan yana görmediği, bu nedenle akıllarında kalan kelime ve anlamını hatırlayacakları, bu anlamda her iki tarafın markasının birebir aynı olduğu, her ne kadar ilk bilirkişi raporunda markaların grafik unsurunun farklı olduğu belirtilerek markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığı belirtilmişse de, bu raporda da işitsel ve anlamsal benzerliğin tespit edildiği, her iki markada da kaktüs bitkisinin görselinin farklı şekilde kullanıldığı, ancak markaları bir arada görmeyen tüketicinin markalardaki bu farklılığı hatırlamayacağı, hatırlasa bile markalar arasında bağlantı kurabilecekleri, bu nedenlerle ilk rapordaki bu tespite itibar edilemeyeceği, markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu sonucuna ve SMK’nun 6/1. maddesindeki hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği varılmakla, davanın kabulüne ve davalıya ait markanın tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli — numaralı “—— markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE
2- 54,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 L harcın davalılardan tahsiline,
3- Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan ——-gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 4.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 274,40 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 4.351,40 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.