Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/115 E. 2020/44 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/115
KARAR NO : 2020/44

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 20/03/2018
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin hali hazırda kurmuş oldukları—— şirketi kapsamında, tasarrufa dayalı faizsiz konut/araç edindirme sektöründe faaliyet göstermekte, ticari faaliyetlerini kendi buldukları ve tescil ettirdikleri tasarruf yöntemleri üzerinden yürütmekte olduğunu, bu kapsamda müvekkilleri tarafından, ilk defa bulunarak formüle edilen faizsiz konut/araba edinme şeklinde özetlenebilecek grup kurmak ve bu grup üzerinde yapılan organizasyonla grup üyelerinin yapmış oldukları ödemeler çerçevesinde grup üyelerinin ev veya araç alması şeklinde işleyen ticari yöntemin müvekkillerince bulunarak; —- isimlendirmek suretiyle adlarına Kadıköy—-.Noterliği’nin —– Yevmiye numaralı Eser Beyannamesiyle tescil edilmiş olduğunu, yine ilk defa bulunarak formüle edilen bu yöntemin Türkiye’de ve dünyada ilk defa müvekkilleri tarafından uygulandığını, müvekkillerinin bilahare bu yöntemi de geliştirdiklerini ve —-(Kadıköy —-.Noterliğinin —– Yevmiye numaralı Eser Beyannamesi), bu son yöntemde de müvekkillerinin geliştirmiş oldukları yöntem gereğince, müşterilerin, almak istediği eve, ödeyeceği aylık taksitlere (yapmak istedikleri aylık tasarrufa) kendisinin karar vereceklerini, isteyen müşterilerin hiç peşinat vermeden de bu yöntemle ev sahibi olabileceklerini, müşterilerin evini teslim alacağı tarihlerin noter huzurunda yapılan sıra tespitiyle belirleneceği ve de ——– müşterilerin almak istedikleri eve, faiz, vade farkı, ek maliyet getiren kira yardımı ödemeyecekleri şekilde bir formülasyonla son yöntemin ayırd edici vasıflarının belirlenmiş olduğunu, müvekkili şirketin “–*—-” olarak tescil edilmiş bulunan yöntemin davalı şirket tarafından “—-” ismi ile, üzerinde küçük değişiklikler yapılarak kullanıldığını, müvekkilinin formüle etmiş olduğu sistemin, davalı şirketçe geliştirilmiş gibi lanse edildiğini, müvekkillerinin geliştirmiş olduğu peşinat, gruplama, aylık ödeme gibi sistemin karakteristik ayrıcı vasıflarının aynen kopyalanarak kullanıldığını, kullanılmakla yetinilmediğini, reklam ve şirket tanıtım işlemlerinden kullanıldığını, müvekkilleri tarafından daha evvel bu sektörde kira yardımı olarak bilinen ek ödemelerin kendi geliştirmiş olduğu yöntemlerde kaldırmış olmasına rağmen davalı şirketçe şirket reklamlarında —– kendilerince kaldırılmış gibi gösterilerek, gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarını, ilk defa müvekkilleri tarafından formüle edilerek tescil edilen ———- olarak tescil edilmiş bulunan yöntemin tüm ayırt edici vasıfları ile kopyalanarak, basın tanıtımından kullanıldığını, davalı şirketin basına yapılan açıklamada, kamuoyu ve tüketicileri yanıltacak şekilde yöntemin faizsiz tasarruf modelini esas alarak —— kendileri tarafından —- getirildiği gibi yanlış, yanıltıcı bilgilerle birlikte müvekkilinin geliştirdiği sistemin sahiplenildiğini, nihayetinde tüm bu eylemlerle müvekkili tarafından geliştirilmiş bulunan sistemin üzerinde küçük değişiklikler yapılarak kullanıldığını, müvekkilinin formüle etmiş olduğu sistemi, davalı şirketçe geliştirilmiş gibi lanse edildiğini, müvekkillerinin geliştirmiş olduğu peşinat, gruplama —ödeme gibi sistemin karakteristik ayırıcı vasıflarının aynen kopyalanarak kullanıldığını, kullanılmakla yetinilmediğini, reklam ve şirket tanıtım işlemlerinden kullanıldığının tespit edildiğini belirterek, davalının davacılara ait tescilli ticari yöntemleri haksız kullanması nedeniyle ve de haksız rekabet niteliğindeki eylemler nedeniyle davacıların uğradığı maddi zararın tazmini amacıyla dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte HMK’nun 109. maddesi uyarınca kısmi alacak davası şeklinde 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sistemin eser mahiyetinde olmadığını, notere her tasdik ettirilen hususun eser olamayacağını, bahsedilen yöntemin altın gününe benzer bir yöntem olduğunu, bu tür bir yöntemi —–notere tasdik ettirmesinin bütün altın günlerini yasaklama hakkını vermeyeceğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava konusu uyuşmazlık; davacıların kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri, faizsiz araç / konut satın alma yöntemi olan “——— yöntemlerinin FSEK kapsamında eser niteliğinde olup olmadığı, davalı şirketin bu yöntemin aynısını izinsiz olarak kullanıp kullanmadığına bağlı olarak haksız rekabetin tespiti ile tazminat talebine ilişkindir.
Davacı tarafından Noterde yaptırılan tespit tutanakları dosya içine getirtilmiş, davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden taraflar delillerini sunduktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan ——- tasdiklerinin FSEK kapsamında eser niteliğini haiz olmadığı, davalının açıklamasının yapıldığı —- vade ile ev sahibi olma imkanı veren sistemin tanıtıldığı toplantının tarihinin 06.03.2018 olduğu, bu tarihin aynı zamanda davacıları—- olarak belirttikleri yöntemin noter tasdik tarihi ile aynı olduğu, her iki yöntemin de aynı içerikte olduğu, bu yöntemlerin her iki taraftan önce başka firmalar tarafından da uygulandığı, davalının açıklamış olduğu davacının ise notere tasdik ettirdiği — tarihli sistemin tek ayırt edici vasfının — vade imkanı tanıması olduğu, dolayısıyla davalının 360 ay vade halinde daha önce uygulamanın bulunmadığına yönelik açıklamasının yanıltıcı açıklama niteliğinde olmadığı, zira davacının tasdikinin davalıdan önce gerçekleşmediği, dolayısıyla bu sistem üzerinde davacının öncelikli hakkının bulunduğun söylenemeyeceği” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
5846 sayılı kanunun 1/B maddesinde sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar ve sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerinin eser olarak tanımlamıştır. Bu tanıma göre, eserin sahibinin hususiyetini taşıması zorunludur. Bu unsur, fikri ürünün FSEK kapsamında korunabilmesinin ilk şartı olup, aynı zamanda korumanın kapsamını da tayin eder. Hususiyetin mevcut olduğunun kabul edilebilmesi için az çok fikri bir çabanın esere yansıtılmış olması gerekir. Bir eserin daha önce mevcut olsa bile, yeni eserin önceki eserden farklı biçimde yorumlanması, şekillendirilmesi, anlatılması halinde de ortada bir eserin varlığından söz edilebilir ve korumadan yararlanır.
Fikri hak koruması, hangi biçimde tanımlandığı, açıklandığı, şekillendirildiği veya eserde yer aldığına bakılmaksızın, fikir, usul, yöntem, işlem, sistem, işletme metodu, kavram, prensip ve keşifleri kapsamaz. Yani verimlilik, muhasebe vb konular hakkındaki açıklamalar, ancak içerdikleri prensiplerin ifade ediliş biçimlerine ilişkin bir fikri hak doğurur.
Tüm bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalının Notere tasdik ettirdiği ——– ödeme yöntemlerin FSEK kapsamında eser olarak korunan ürünler olmadıkları, zira bu ödeme sistemlerinin birer yöntemi anlattıkları, bu tür yöntemlerin FSEK kapsamında eser niteliği taşımadıkları, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği de iddia edilmişse de; gerek dünyada gerekse Türkiye’de uzun yıllardan bu yana faizsiz yöntemle ödemeler yapıldığı, bu şekilde kişilerin mülk sahibi olması için sitemlerin mevcut olduğu, bu yöntemde kişilerin organizasyonu yapan şirkete belli oranda komisyon ödedikleri, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi —-firmaların bu yöntemi uzun süredir kullandıkları, davacının pazarlama yönteminin yeni bir yöntem olmadığı, “—yalnızca taksit sayısının —– olarak belirlendiği, davacının da bu taksit sayısını davalının Noter tasdiki yaptırdığı aynı gün tanıttığı, ayrıca taksit sayısının ne kadar olduğunun kullanılan pazarlama yöntemi için ayırt edici bir unsur olmadığı, bu nedenlerle davalının eyleminin haksız rekabet de teşkil etmediği anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2- 54,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3- Davalı yararına “haksız rekabet yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan ——-gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davalı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan—-gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.