Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/660 E. 2020/14 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/660
KARAR NO : 2020/14

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/12/2017
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ———-” markasının ———————————başvuru numarası ile tüm hak ve yetkileri ile müvekkili …’ a devredildiğini, müvekkili —– ve tescilli ——- markasının, müvekkili … adına kurulu—–. tarafından —–ürünlerde kullanılmakta olduğunu, markalarının Türk Ticaret Kanunu ve 5759 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri gereğince koruma altında olduğunu, davalının, müvekkili adına tescilli “——” markasını ithal ettiği ürünlerde kullandığından, markayı devreden ——- yevmiye numaralı ihtarın keşide edildiğini, davalının —— —-. Noterliği’nin ——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, ——– firmasından ” ———— ———-” markalı ürünü ithal etmeyeceğini, “———— ————– satmayacağını, internet sitesi ve logolardan bu ürünle ilgili her türlü reklamı kaldırdığını bildirdiğini, müvekkilinin, ticari iş ve —– genel olarak müşteri çevresinden gelen bilgiler doğrultusunda yaptığı araştırmalar neticesinde davalının, “———— ———-” markalı ürünü ithal ettiğinin, “———— ——–” adlı ürünü sattığının, mamullere yapıştırdığı marka etiketlerinde kullandığının tespit edildiğini, bahsedilen şekilde kullanmış oldukları ‘”————– ——–” ibaresinin, müvekkili adına tescilli ve uzun süredir tanınmış olan ‘”————” markası ile iltibas oluşturacak nitelikte olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 54 ve devamı maddelerinde “—— suretlerde iktisadi rekabetin her türlü —–haklı olarak kullandığı —— eylemlerinin iyi niyet kurallarına aykırı ve haksız rekabet olarak tanımlandığını, bununla birlikte müvekkiline ait tescilli marka ile aynı olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı ve benzerini kapsayan, bu nedenle halk tarafından söz konusu işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan bu işaretin kullanılmasının haksız rekabet teşkil etmekte ve müvekkilinin markasına zarar vermekte olduğunu, nitekim —- tescilli markanın, mal ve hizmet sınırlamasına tabi olmaksızın, Türkiye de tescili bulunmayan markaya karşı korunması ve korumanın kapsamına bu işareti taşıyan malların ithalini önleme hakkının da dâhil olduğu yönünde karar verdiğini, davalının Türkiye’ye ithalat yoluyla sokarak pazarladığı ürünlerde marka olarak kullanılan ——-” ibaresi ise, yurtdışında tescilli olup, ——- bulunmadığını, bu durum karşısında davacının —– tanınmış marka olarak tescilli markasının, mal ve hizmet sınırlamasına tabi olmaksızın, Türkiye’de tescili bulunmayan markaya karşı korunması gerektiğini ve korumanın kapsamına bu işareti taşıyan malların ithalini önleme hakkının da dâhil olduğunu kararında belirttiğini, 6769 Sayılı Yasanın 151. maddesi gereğince, yoksun kalınan kazancın, zarar gören marka hakkı sahibinin seçimine bağlı olarak üç farklı şekilde hesaplandığını, buna göre yoksun kalınan kazancın, ———– — üzerinden hesaplanmasını talep ettiklerini, marka hakkı sahibinin, tecavüze, kusura ve zarara, yani markanın kullanılmasına ilişkin belgeleri vermesini mütecavizden talep yetkisi olduğunu, söz konusu belgelerin başında mütecavizin ticari defterlerinin geldiğini, ancak ibrazı istenebilecek belgelerin bununla sınırlı olmadığını, muhasebede yer alan kayıtların evrakı, gümrük kâğıtları,——— kaynağı, gelişimi ve etkilediği yerler; üreticilerin, dağıtıcıların, taşıyıcıların, depolayanların unvanlarını, adreslerini, siparişleri içeren belgelerin hükmün kapsamında olduğunu, marka hukuku anlamında manevi zararın tazmininden amacın, tecavüz dolayısıyla marka hakkı sahibinin ticari-kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması olduğunu,—- sahibinin ticari işletmesinin dış dünyada, yani ilgili piyasada sahip olduğu imaj ve oluşturduğu itibar ve güven olduğunu, marka hukukunda manevi tazminatın işlevinin, manevi ticari varlıkta meydana gelen zarar neticesinde marka hakkı sahibi teşebbüsün itibar, güven ve imaj kaybının giderilmesi olduğunu, bu nedenle talep edilen manevi tazminatın hüküm altına alınmasını telip ettiklerini belirterek, davalı şirketin marka haklarına tecavüzünün tespitine, önlenmesine ve menine, davacının markasının kullanıldığı davalıya ait tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına, masrafı davalıdan alınarak kararın Türkiye’de yayın yapan tirajı en yüksek — gazeteden birinde ilanına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası olarak SMK’nun 151/2-b maddesi uyarınca hesaplanacak maddi zararın şimdilik 1.000,00 TL’si ile 10.000,00 TL manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalı———- firmasından ithalat yoluyla—– ——- firmasının —–ürünlerin ——- satışını yapmakta olduğunu, ——— firmasının ürettiği ve bir zamanlar ——— ——- isimli —— ithal ettiğini, daha sonradan müvekkili şirkete gönderilen noter ihtarnamesi üzerine zaten sınırlı sayıda ve az miktar da ithali yapılan ürünün piyasadan çekildiğini, öte yandan davacı dışında başka bir firmanın müvekkili şirkete gönderdiği noter ihtarnamesine verilen ihtarnameye cevap yazısından da anlaşılacağı üzere ————- ——— isimli ürünün satışının durdurulduğunu, daha sonradan üretici ——- ———– firması ile yapılan görüşmeler sonucu ——– —— olarak üretilen ürünün isminde değişiklik yapılmasının istenildiğini ve bu konuda——– pazarı için üretici firmanın ürünün ismininin ——- —— olarak değiştirdiğini, buna ilişkin üretici ———— Firmasının “——— tarihli ürün isminin ——— ——– yerine ——– ——— olarak değiştirilerek üretildiğini bildiren yazısının müvekkili firmaya gönderildiğini, akabinde müvekkili davalı firmanın, ithalini ve satışını durdurduğu ürünün yeni ismiyle üretilmeye başlanmasından sonra ——— —– ismiyle ithal etmeye başladığını, dava dilekçesinde belirtilen, —- hukuki dayanaktan yoksun gerekçelere dayalı iş bu davanın ilgili yasal mevzuat ile yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava konusu uyuşmazlık; markaya tecavüzün önlenmesi ve men’ine ilişkin olarak maddi ve manevi tazminata ilişkindir.
Davacıya ait marka tescil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; ——— tarihinden itibaren tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar delillerini sunduktan sonra, davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan ——-tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacının —— ibareli markasının —–. sınıflar kapsamında “———————————————————-emtialarında tescilli olduğu, davalı tarafın ———” şeklindeki marka kullanımının ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet vererek iltibas yarattığı, ibraz edilen belgelerden davalı şirketin—-döneminde ithal edilen mamullerin incelenmesi ile;
2015 yılında 71.592.92 TL (satılan malın maliyeti)
2016 yılında -.- (verilere ulaşılamadı)
2017 yılında _19.415.15 TL (satılan malın maliyeti)
Toplam 91.008.07 TL tutarında ürün ithalatı yaptığı,— tarafından yayınlanan ortalama kâr hedefleri ve asgari gayrisafi hasılat esası kitapçığında yayınlana kâr hadlerine göre ithalatdan % 35 kâr elde etmesi gerektiği esası karşısında; ikinci madde de tespit edilen—– olduğu, bu kadar brüt kâr elde edildiği, bu kârdan % 20 Kurumlar vergisi tutarı olan (——– tenzil edildikten sonra; davalının, —–net kâr elde ettiğine ilişkin tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Dosyamız içerisine alınan 14.06.2019 tarihli bilirkişi ek raporunun incelenmesinde; davacı …—————–” markalı ürünlerin 17.10.2015 tarihinden dava tarihi olan 26.12.2017 tarihine kadar ithalatına devam ettiği, markayı kullandığı, kök raporda elde edilen rakamsal tespitlerin dosyaya ibraz edilen mali belgelerden tespit edilmiş olup, mali belge olarak fatura ibraz edilmediğini, ithalata ilişkin —— ibraz edilmediğinden ithalat gelirinin tamamının dava konusu ——” markalı ürünlerden elde edilip edilmediğinin tespit edilemediği, ancak —–sayılı yazıları ekindeki ithalat belgelerin—— sınıflar kapsamında belirtilen tescilli emtialar olduğunun anlaşıldığı, arz edilen hususlar doğrultusunda kök raporda belirtilen—– net kârın maddi tazminat olarak değerlendirilebileceği, kök raporda yapılan hesaplamalarını değiştirecek herhangi bir belge ve bulguya rastlanmadığı, sadece davalı şirketin 2016 yılına ait defteri kebir dökümanı celp edilir ise hesaplamanın değişebileceği şeklinde tespit ve görüşlere yer verilmiştir.
Davacı vekili 18.02.2019 tarihli talep artırım dilekçesinde; bilirkişi raporu çerçevesinde davalının iltibas ettiği markalı ürünlerden—— net kâr elde ettiğinin tespit edildiğini belirterek, dava dilekçesinde 1.000,00 TL maddi zarar taleplerini 25.482,26 TL olarak artırdıklarını beyan etmiş, eksik harcı tamamlamıştır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elinde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Kullanılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa, markalar arasında benzerlik olduğu kabul edilir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı adına tescilli ——- numaralı “————” markasının tek bir kelimeden oluşan kelime markası olduğu, davalının yurt dışından ithal ettiği ve davacının markasının tescilli olduğu kişisel bakım ürünleri niteliğindeki ürünler üzerinde yer alan “——— ——-” markası iki kelimden oluşmuşsa da, davacının markası olan “————-” kelimesinin bu markada da aynen yer aldığı, her iki markanın hitap ettiği tüketici kitlesinin ortalama tüketici kitlesi olduğu, bu nedenle her iki marka arasında aynı firmanın seri markası olduğu düşüncesine kapılarak, davacı şirkete ait marka ile bağlantı kurabilecekleri, davacının markasının uzun süredir tescilli ve kullanımda olması nedeniyle aynı alanda faaliyet gösteren davalının bu markanın taklit edildiğini bilebilecek durumda olduğu, bu nedenle davalının “——— ——–” markalı ürünleri yurt dışından ithal etmesinin SMK’nun 29/1. maddesi uyarınca davacının marka haklarına tecavüz niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalının ticari kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, —— gelir elde ettiğinin tespit edilmiş, davacı vekili bilirkişi raporu ile tespit edilen bu tazminat miktarına göre maddi tazminat taleplerini artırdıklarını beyan etmiş, davalı vekili de ilk bilirkişi raporundaki maddi tazminat hesabına itiraz etmemiş, markaya tecavüz edildiğine ilişkin tespitlere itiraz etmiştir.
Davacı taraf bedel artırımı için sunduğu dilekçesinde 25.482,26 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın ihtarname tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmişse de, dava dilekçesinin başlangıç kısmında dava değerinin 21.000,00 TL olarak belirtildiği, dilekçenin sonuç kısmında ise 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettikleri görülmekle, sonuç talep kısmındaki 10.000,00 TL manevi tazminat tutarı dikkate alınarak, uyuşmazlık konusu buna göre belirlenmiş, davacı tarafça da uyuşmazlık konusuna itiraz edilmemiş ve ayrıca maddi ve manevi tazminatların faiz başlangıcı belirtilmediğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği, faizin başlangıç tarihinin ancak ıslah yoluyla davadan önceki bir tarihe çekilebileceği, davacının dosyaya yalnızca belirsiz alacak davası ile talep ettiği maddi tazminat talebini artırmak için dilekçe sunduğu, bu dilekçe ıslah dilekçesi olmadığından, iddiasını genişleterek maddi ve manevi tazminatlara ihtarname tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasını talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Toplanan deliller, marka tescil kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile, davalının davacıya ait tescilli markanın iltibas yaratacak derecede benzeri olan “————————–” markalı, davacının markasının da tescilli olduğu ———sınıfında yer alan ürünleri ithal etmek suretiyle davacının marka haklarına tecavüz ettiği, SMK’nun 151/2-b maddesi uyarınca yapılan hesaplamaya göre ——gelir elde ettiği, davacının maddi ve manevi tazminat talep etmekte haklı olduğu, olayın özelliklerine, ithal edilen ürün miktarına, davalının elde ettiği gelire ve kusur derecesine göre 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olacağı, tecavüze konu olan markanın yer aldığı ürün ve iş evrakı ile tanıtım araçlarının toplatılmasının ve imhasına karar verilmesi gerektiği, SMK’nun 149/1-g maddesi uyarınca davacının tecavüzün tespitine ilişkin hükmün ilanını talep etmekte hukuki yararının mevcut olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
Davalının davacıya ait ——numaralı “——” markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olan “——- ———” markalı ürünleri yurt dışından ithal etmek suretiyle davacının marka haklarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN TESPİTİNE,
Marka hakkına TECAVÜZÜN ÖNLENMESİNE VE MEN’İNE,
Davacının markasının kullanıldığı davalıya ait reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin TOPLATILMASINA, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle İMHASINA,
Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak Türkiye’de yayın yapan tirajı en yüksek — gazeteden birinde bir kez ilanına,
SMK’nun 151/2-b maddesi uyarınca 25.482,26 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- 2.423,79 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 358,63 TL ve tamamlama harcı ile alınan 419,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.646,16 TL harcın davalıdan tahsiline,
3- Davacı yararına “tecavüzün tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan ——–vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan ——–vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan —– vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 31,40 TL başvurma harcı, 358,63 TL peşin harç, 419,00 TL tamamlama harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 319,30 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.132,93 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.