Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/646 E. 2020/97 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/646
KARAR NO : 2020/97

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/12/2017
KARAR TARİHİ : 30/06/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkili şirkette uzun yıllar genel müdür olarak çalıştığını, 2016 yılında sorunlu bir şekilde şirketten ayrıldığını, işten çıkınca şirkete zarar vermek için her türlü yasadışı yola başvurduğunu, şirketle çalışırken de şirket aleyhine yasadışı işlerin içinde olduğunu, devam eden davalarda bilirkişi raporları ile bu durumun tespit edildiğini, işten ayrıldıktan sonra da kötü niyetli olarak “———-markasını kendi adına tescil ettirmiş olduğunu, yine davalının şirkette çalışırken——- anlaşarak aynı anda iş akdini fesh ederek müvekkiline ihtarname keşide ettiklerini, bu konuya ilişkin Bakırköy —- İş Mahkemesi’ nın ——Esas sayılı dosyası ile yargılamanın devam ettiğini, davalının ve ekibinde yer alan kişilerin müvekkil şirketin ticari sırlarını şirkette çalışacakları dönemde üçüncü şahıslara sattığının tespit edildiğini, bu nedenle davalı yana Bakırköy —-. Noterliği’inin — yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiklerini, davalı yanın müvekkilini her yönden sıkıştırmak için farklı yollara başvurduğunu, tehdit ve şantajla müvekkilinden 3 milyon TL ye yakın para talep ettiğini, müvekkil firmada çalışırken müvekkilin parasın—- adını da kendi adına aldığını, işten ayrıldıktan sonra ilgili alan adına dair gerekli şifreleri müvekkiline vermediğini, müvekkil firmanın davalı yanın vermiş olduğu zararlarla ilgilenirken, davalı tarafın —- nezdinde müvekkiline ait olan markayı kötü niyetle tescil ettirdiğinin farkına vardıklarını, ancak itiraz süresi dolduğu için huzurdaki davayı açtıklarını, yukarda belirttikleri sebeplerle davalı adına tescilli —– markasının hükümsüzlüğüyle sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / KARŞI DAVA: Davalı – Karşı Davacı vekili cevap dilekçesinde ve karşı dava dilekçesinde özetle: davalı müvekkilinin davacı şirkette çalışırken sigorta primlerinin eksik ödendiğini, fazla mesai ücreti, resmi tatil, hafta tatili ve diğer işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle Üsküdar —. Noterliği’nin ————–yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iş akdini haklı sebeple fesh ettiğini ve akabinde Bakırköy—–. İş Mahkemesi’nin——Esas sayılı dosyası ile alacaklarının tahsili için dava açtığını, davalı müvekkilinin iş akdini haklı sebeple fesh edip söz konusu davayı ikame ettikten sonra, davacı tarafından müvekkiline karşı gerçeğe aykırı bildirimlerle davalar ikame edildiğini ve suç ihbarında bulunulduğunu, nitekim davacı tarafın dava dilekçesinde de belirttiği üzere davalı müvekkili hakkında ——— Cumhuriyet Başsavcılığı’nın —- soruşturma sayılı dosyasından hırsızlık, görevi kötüye kullanma ve sair suçlardan müvekkili hakkında gerçeği aykırı iddialarla suç ihbarında bulunduğunu, söz konusu iddiaların iddiadan öteye geçemediğini bu sebepten kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verileceğini, bu durumun davacı tarafın kötü niyetle hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, yine davacı tarafın Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ———- soruşturma sayılı dosyası ile şantaj, güveni kötüye kullanma ve sair suçlardan bir başka suç ihbarında bulunduğunu, davacının hiçbir maddi delil olmamasına rağmen, müvekkili hakkında suç uydurma gayreti içinde hareket ederek suç ihbarlarında bulunmasının kötü niyetli hareket olduğunu, yine mezkur davada da, davalı müvekkilinin iş akdine haklı sebeple fesh ederek davacıya karşı iş ilişkisinden kaynaklanan alacak davası açmasını kabullenemeyen davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun kötü niyetli ikamet ettiği bir başka dava oluşturduğunu, bu sebeple huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, yine davacının belirttiği ve müvekkilinin—- ettiği hususunun gerçeği yansıtmadığını ve bu konuda ispata dönük herhangi bir —– ücretlerinin davacı tarafından ödenerek müvekkili adına alındığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, nitekim müvekkilinin davalı şirkette iddia edildiği gibi mesul müdür olarak çalıştırılmadığını, dolayısıyla davalı müvekkilinin davacı şirket adına —— alma yetkisi bulunmadığını, davacının iddia ettiğinin tam aksine davalı vekilinin söz konusu sitenin —– cebinden —–yılında kendi adına aldığını ve bu zamana kadar kullandığını, davacı tarafın benzer bir web sitesini kendisi adına tescil ettirmiş olmasına rağmen; müvekkilinin kendi adına tescil ettirdiği web sitesi adresinin kendisine ait olduğu iddiasının kötü niyet göstergesi olduğunu, davacı taraf vekilin kendi adına tescil —–üzerinde hak iddiası olsaydı web sitesini de kendi adına tescil ettirebileceğinin açık olduğunu, tüm bunların haricinde davacı tarafın müvekkilin gerçek hak sahibi olduğu akademi —- ve sicilden terkinini talep etmesinin hukuka uygun olmadığını, müvekkilinin söz konusu markayı uzun yıllardır kullandığını bu kullanımının davacı tarafından da bilindiğini, davacının müvekkili ile çalışmasının asıl sebeplerinden birinin de müvekkilinin belirtilen markanın gerçek hak sahibi olduğunu, keza davacının bu hususta müvekkilinin marka hakkından da istifade etmek istediğini ve bu sebeple müvekkili ile bir süre çalıştığını, ancak daha sonra davacı tarafın kötü niyetli davranarak müvekkiline ait olan markanın kendisine ait olduğu iddialarında bulunduğunu, bu durumdan rahatsız olan müvekkilinin söz konusu markanın gerçek hak sahibi olarak —– markasını adına tescil ettirdiğini, yine bununla beraber davacı tarafın her ne kadar ticaret ünvanının çekirdek kısmında davaya konu markayı ünvanı olarak kullanmakta ise de, bu davacının söz konusu marka üzerinde hak sahibi olduğu anlamına gelmediğini, nitekim davacı tarafın tacir olup basiretli davranma yükümlülüğüne sahip olması gerektiğini, tacir olan davacının söz konusu markayı yıllardır adına tescil ettirmemesinin nedeninin, davalı müvekkilinin söz konusu markanın gerçek hak sahibi olduğunun bilinmesinden kaynaklandığını, ayrıca davacı tarafın, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu markayı da ticari işletmesinde marka olarak hiçbir zaman kullanmadığını, dolayısıyla tüm hususların davacının kötü niyetli olarak huzurdaki davayı ikame ettiğinin açık göstergesi olduğunu, karşı davalar yönünden; davacı/karşı davalı, müvekkilinin gerçek hak sahibi olarak adına tescil ettirdiği akademi —- ayırt edilemeyecek derecede benzer —–numaraları ile tescil ettirdiğini, bu hususta yukarıda ayrıntıları ile birlikte “——-.——–adresinin gerçek hak sahibi olduğunu, dolayısıyla tüm hususları bilen davacı/karşı davalının söz konusu markayı kendi adına kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin markasıyla, davacı/karşı davalının markasını ayırt edilemeyecek derecede benzer olması ve davacı/karşı davalının kötü niyetli olması sebebiyle —– başvuru nolu “—- markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı – Karşı Davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; davacı müvekkilinin “—- yılından bu yana – —- alanlarda kullandığını, şirketin ——–şubeleri bulunduğunu, müvekkili şirketin ünvanının çekirdek unsurunu oluşturan—– markasının faturalarında, vergi levhalarında da kullandığını, davalı tarafın markanın gerçek hak sahibiymiş gibi hareket etmesinin tamamen aldatmaca olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirkette —- olarak çalışmadığı iddialarının yanlış olduğunu, Bakırköy —- İş Mahkemesinin — Esas sayılı dosyasında tanık olarak verdiği ifadesi ile bu durumun çeliştiğini, işbu mahkeme sürecinde genel müdür olarak çalıştığına dair tüm delillerin dosyada olduğunu, ayrıca müvekkili şirket adına alması gereken ——– yetkilerini kötüye kullanarak — adına aldığını, ——faturalarının da müvekkile kesildiğini, müvekkilinin bilişim uzmanı olmadığından davalı yanın hilesini anlayamadığını,——— sitesini, sitenin kendisine ait olduğu düşüncesi ile yıllarca kullandığını, davalının böyle bir hileye başvuracağının aklına dahi gelmediğini, ta ki davalı yanın işten kaçıp şifreleri müvekkiline vermeyince bu durumun ortaya çıktığını,—— firmasından kendi adına almış gibi göstermişse de, o tarihte müvekkil şirkette çalıştığını ve ——- ödemeleri yıllardır müvekkili şirketin yaptığını, —– olayın araştırılması için yazılan müzekkere neticesinde ————- tarafından şube müdürüne yazılan yazıda ———- şirkete kesildiği ve ödemelerin müvekkili şirket tarafından yapıldığının beyan edildiğini,—– “—- markasını kendisine aitmiş gibi lanse etmeye çalıştığını, ilgili internet ——- şirketinden şirket adına alınması işinin davalı karşı davacıya verilmesinin sebebinin, davalının eski ———olması nedeniyle bilgisayarla ve teknolojiyle arasının iyi olması olduğunu, davalı tarafın şirketi iflasa sürüklemek için de şifreleri müvekkili yetkilisine vermeyi reddettiğini, davalının tüm bu hukuksuz işlemlerine karşı müvekkillerinin yasal haklarını kullanmasının doğal olduğunu, karşı davaya cevapları yönünden; müvekkili şirketin —– nezdinde iki ayrı başvuru yaptığını, bunlardan birisinin —– dosya numarası ile kaydedildiğini, ——numaralı başvurunun tescil edilmesinden sonra —– numaralı başvuru için gereksiz ikinci kez ilan masrafı yatırılmadığını, davalı karşı davacı yanın ise——dosya numarası —–başvurduğunu ve tescil ettirdiğini, davalı/karşı davacının kötü niyetli tescili dahi müvekkil şirketin tescilinden sonra olduğunu—–yılında müvekkil şirkette çalışmaya başladığında dahi müvekkilin ticari ünvanı olduğunu belirterek, haksız ve hukuki mesnetten yoksun karşı davanın reddini, davalı yanın cevap dilekçesini kabul etmediklerinden asıl davanın kabulü ile davalı adına—– —- markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava konusu uyuşmazlık; asıl dava yönünden; davalı – karşı davacı—- markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karşı dava yönünden ise; davacı / karşı davalıya ait —- numaralı markaların hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Taraflara ait marka tescil kayıtları, davacı-karşı davalı şirketin ticaret sicil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı-karşı davacının——- olduğu, davacı-karşı davalı şirketin ticaret —- tarihinde tescil edildiği, davalı-karşı davacının şirketin eski yetkililerinden biri olduğu, davacı-karşı davalının davaya konu olmayan —– tescil tarihinin —-tarihinde başvuru yapıldığı, henüz henüz tescili edilmediği,—- markasının —-. sınıfta tescilli olduğu, başvuru tarihinin —-olduğu tespit edilmiştir.
Taraflara ait alan adlarıyla ilgili yapılan incelemede; davalı-karşı davacıya—- davalıya—– tarihinde tahsis edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar delillerini sunduktan sonra, dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde bilirkişi raporu alınmış, alınan —- —— dosyada mesnet delil, internet incelemesi, mali kayıtlarının incelenmesi sonucunda, —– üzerinde öncelikli hak sahibi olduğuna, davalı/karşı davacı … —- davacı/karşı davalı firma bünyesinde ————–olarak çalışmış olduğunun ibraz ———- beyanlarından tespit edildiğine, yine davalı/karşı davacının ———ettirdiği tarihte, davacı/karşı davalı firmanın çalışanı olduğu, alan adı —- davacı/karşı davalı firmaca ödendiğine, tarafların markalarının kapsadıkları emtialar detaylıca incelenerek—-sınıf kapsamındaki tüm emtialarda, 42. sınıf kapsamındaki——– emtialarında davalı/karşi davacı markasının iltibas yaratacağına, davalı/karşı davacı tarafın, dava konusu markayı hür iradesiyle oluşturup tescil ettiği hususunda olumlu kanaat oluşmamakla beraber, kötü niyet ile ilgili hukuki yorumun Mahkemeye ait olduğuna” dair tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/3. Maddesinde, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine marka başvurusunun reddedileceği,
6/6. maddesinde, tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusunun reddedileceği,
6/9. maddesinde, kötü niyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği,
6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, —- markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, asıl davada hükümsüzlük gerekçesi olarak SMK’nun 6/1, 6/3, 6/6 ve 6/9 maddelerine, karşı davada ise 6/3. maddesine dayanılmıştır.
Öncelikle davacı-karşı davalının hükümsüzlük nedenleri incelenmiş, alınan bilirkişi raporu ile, davacı-karşı davalı şirketin ticari kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda,——markasını şirketin faaliyet alanında yer alan işlerde yoğun bir şekilde marka olarak kullandığı, yine 2001 yılından bu yana ticaret unvanının çekirdek unsuru olarak tescil ettirdiği ve kullandığı, davalı karşı davacıdan——— markasının —-. sınıfta tescili için başvuru yaptığı, —- tarihinde tescil edildiği, davalı-karşı davacının marka başvuru tarihinin — olduğu, her iki taraf markasının esas unsurunun “——- ibaresi olduğu ve her iki markada birebir yer aldığı, markaların hitap ettiği ortalama tüketici nezdinde markaların karıştırlması veya aralarında bağlantı kurulması ihtimalinin mevcut olduğu, davacı-karşı davalının markayı tescil — şirketin ticaret sicilinde kayıtlı faaliyet alanında yoğun bir şekilde kullanmakla bilinirlik kazandırdığı, bu nedenle davacı-karşı davalının markasının ve davalı-karşı davacının markasının tescilli oldukları ortak mal ve hizmetler ile davacı-karşı davalının tescilsiz olarak markayı kullandığı ortak mal ve hizmetler olan “——- mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri” için davalı-karşı davacının markasıyla ilgili SMK’nun 6/1, 6/3 ve 6/6. maddelerindeki hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu tespit edilmiştir.
SMK’nun 6/9. maddesinde düzenlenen kötüniyetli tescil iddiasıyla ilgili yapılan incelemede; davacı-karşı vekilince davalı-karşı davacı …’ün müvekkili şirketin eski bir çalışanı olup, markayı kötü niyetle tescil ettirdiği, müvekkilinin markasından haberdar olmadığının söylenemeyeceğinin ileri sürüldüğü, davalı-karşı davacı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde de müvekkilinin davacı şirket nezdinde çalıştığının kabul edildiği, davalı-karşı davacı …’ün davacı-karşı şirket bünyesinde çalışırken işten ayrıldıktan sonra, yüksek derecede ayırt edici niteliğe sahip ve davacı-karşı davalı şirketin 28/12/2001 yılından bu yana kullandığı ticaret unvanının çekirdek unsurunu oluşturan markasını, üstelik de davacının seri markası olduğu izlenimini uyandıracak kadar benzerini, kendi adına tescil ettirmesinin, iyi niyetli bir davranış olarak kabulünün mümkün olmadığı, bir markanın kötü niyetle tescili halinde tescil ettirenin, tescil kapsamındaki bir kısım emtialar için iyi niyetli, bir kısım emtialar için ise kötü niyetli olduğu söylenemeyeceğine göre, davalı- karşı davacı …’ün tesciliyle ilgili işlemin temelindeki bu sakatlık nedeniyle, markanın kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, asıl davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar karşı dava açılarak davacı-karşı davalının ————- markasının hükümsüzlüğü talep edilmişse de, dava tarihinde bu markanın henüz tescil işlemlerinin tamamlanmadığı, tescil edilmemiş bir markayla ilgili hükümsüzlük davası açılamayacağı anlaşılmakla, bu markayla ilgili zamansız açılan davanın usulden reddine, davacı—– markasıyla ilgili açılan davada ise, davalı-karşı davacının SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca gerçek hak sahibi olduğunu iddia ettiği markayı kendi adına tescil tarihinden önce kullandığına ve belli bir oranda bilinirlik kazandırdığına dair delil elde edilemediği, davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalı şirketin çalışanı olarak şirket adına bu markayı kullandığı,—– kendi adına tescil ettirmişse de, davacı-karşı davalı şirketin çalışanı olarak şirket için bu tescili yaptırdığı, bu alan adının davacı-karşı davalı şirket tarafından kullanıldığı, davalı-karşı davacının marka üzerinde öncelik ve gerçek hak sahipliğini kanıtlayamadığı, hükümsüzlük davasına dayanak yaptığı markanın kötüniyetli tescil edilmiş olması, davacı-karşı davalının markasından daha sonraki bir tarihte başvurusunun yapılmış olması nedeniyle davacı-karşı davalının bu markasıyla ilgili açılan davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın KABULÜNE,
Davalı-karşı davacı adına tescilli —— numaralı “—-markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
a- 54,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsiline,
b- Davacı- Karşı Davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan—– gereğince 4.910,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalı- karşı davacıdan alınarak, davacı – karşı davalıya verilmesine,
c- Davacı- Karşı Davalı tarafından yapıldığı anlaşılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 222,10 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.289,50 TL yargılama giderinin davalı- karşı davacıdan alınarak davacı- karşı davalıya verilmesine,
2- KARŞI DAVADA; davacı-karşı davalıya—– markasının hükümsüzlüğü davasının USULDEN REDDİNE,
——– numaralı “—— markasının hükümsüzlüğü davasının REDDİNE,
a- 54,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile karşılık dava harcı ile alınan 16,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 37,90 TL harcın davalı- karşı davacıdan tahsiline,
b- Davacı- Karşı Davacı yararına usulden reddedilen davayla ilgili karar tarihinde yürürlükte bulunan — vekalet ücreti takdiri ile davalı – karşı davacıdan alınarak, davacı – karşı davalıya verilmesine,
c- Davacı- Karşı Davacı yararına esastan reddedilen davayla ilgili karar tarihinde yürürlükte bulunan — vekalet ücreti takdiri ile davalı – karşı davacıdan alınarak, davacı – karşı davalıya verilmesine,
d- Davalı – Karşı Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen, karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.