Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/621 E. 2021/75 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/621 Esas
KARAR NO : 2021/75
DAVA: Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
DAVA TARİHİ: 13/11/2017
KARAR TARİHİ : 30/03/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan tecavüzün ref’i istemli marka davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili——- aleyhine açtığı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı — markasının tescili talebine davacı tarafça yapılan itirazın —- markasının hükümden düştüğü gerekçesiyle reddedildiğini, davacının bu markayı —yılından bu yana markasal olarak ve ticaret unvanı olarak kullandığını, ayrıca —– kullandığını, —- adıyla kayıtlı olduğunu, davalının da—— davalının sitesine de giriş yapıldığını, davalının markasının da aynı mal ve hizmetler için tescil edildiğini, her iki şirketin aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davalının bu eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, davalı—- davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, bu durumun önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, buna ilişkin olarak, davalının ——— kullanmasının önlenmesine ve bunların toplatılarak, hükmün kesinleşmesini müteakip bu türden her türlü —– davalının —- kullandığı alan adlarının kullanılmasının yasaklanmasına ve bunların iptaline, davalı adına tescil edilen — markanın hükümsüzlüğünün — uyarınca geçmişe yürür şekilde tespitine ve sicilden terkinine, bu konuda— tarihinde davalı tarafından — tarihinde yapılan itirazın reddine dair —- kararının iptaline, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle —– yayınlanan —— manevi haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar hakkında—— kararının iptaline ilişkin açılan dava bu davadan tefrik edilerek mahkememizin ayrı bir esasına kaydedilmiş ve —-davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli —- — gönderilmesine karar verilmiş, taraflarca süresinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmadığından, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı — cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; öncelikle huzurdaki —- davasının yasal süresi içinde açılmadığını, bu nedenle davanın esasına girilmeden usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin — —- kurulma amacının kesinlikle ——— — dolayı olduğunu, — kuruluş amacına —- —- gerçekleştirdiği —- —- ——-olmak gerekiyor ise, müvekkili şirketin çok çok öncesinden tanındığını, davacı tarafın uzun yıllar bekledikten sonra huzurdaki davayı açmış olmasının, davacı tarafın kötü niyetle, tamamen müvekkili şirket üzerinden kazanç sağlama hayalinin de bir neticesi olduğunu, müvekkili şirketin —– davacının —- tamamen farklı olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz olan davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli —- —- daha önce davacı adına tescilli ———- benzer olduğu, kötü niyetle tescil edildiği, davacının —– üzerinde öncelik hakkı bulunduğu, davacının markasının tanınmış marka olduğu iddiasıyla açılan, ——– tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasıdır.
Dosyaya — olup, incelendiğinde; davalının———- tescil tarihli olduğu tespit edilmiştir.
Davacının ise——— için başvuru yapıldığı, —-yazısı ile eksik ücretin—- ödenmesi için ihtar gönderildiği halde eksik belgelerin tamamlanmaması nedeniyle, —— tarihinde —– geçerliliğini yitirdiği ve hükümden düştüğü tespit edilmiştir.
Taraflara ait —-dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı şirketin— tarihinde, davacı şirketin ise ——– tarihinde tescil edildikleri, —– başlangıçlarından bu yana ———- faaliyette bulundukları anlaşılmıştır.
Davacının— tarihinde,— davalıya —- yayına başladığı tespit edilmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesi ile, davacıya——— aralığında kayıt bulunduğu tespit edilmiştir.
Talimatla dinlenen davacı tanığı —— yılında aldıklarını, aynı isimde—- belgesini de— dahil olmak üzere ——- yaptıkları için ünvanlarını herkesin bildiğini, ——– getirdiklerini, davacının unvanının— ancak yatırılacak harcı —- geciktirdikleri için markanın tescilini uzattıramadıklarını, davalı —kendilerine ait markayı usulsüz olarak aldığını düşündüğünü, davalı şirketin— kurulduğunu, kendilerinin ise—– yılında kurulduklarını beyan etmiştir.
Dava konusu —– tarafların delilleri toplandıktan sonra dosya üzerinde Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, ——hazırlamış oldukları —- tarihli raporunda özetle; davacı taraf — tarihinde, davalı—- tarihinde kurulduğunu, tarafların ——– ibaresi olmasına rağmen— —– konusunda——- belgesini—– aldığını, davalı — —– bulunmadığını, —belgesi olan —- bulunmadığını, —–yapılan —— yapılan sorgulama neticesinde, davalıya ait—– göründüğünü, davacıya—– göründüğünü, davacı tarafa ait olduğu anlaşılan —– çeşitli zamanlarda ziyaret gerçekleştirildiğinde —— üzerinden —— kullanılarak —– tanıtımlarının yapıldığını—— olduğunu,—– tarihine kadar yayın haklarının kiralandığını, davacı tarafa ait olduğu anlaşılan——– tarih aralığında içerik bulunduğunun anlaşıldığını, incelemeye- —–olduğunun tespit edildiğini, —-arşiv kayıtları —– incelendiğinde, yayını bulunan ——-içeriğe sahip olduğunu, davacı tarafın ——- kullandığına dair fatura ve ticari belgelerini dosyaya sunmadığını, davalı tarafın —-ibaresini kullandığına dair faturalarını ve ticari belgelerini dosyaya sunduğunu, davacı tarafın işletme sermayesinin— davalı tarafın işletme sermayesinin — olduğunu, davacı tarafa ait— tarihinde başvuru yapıldığını ancak — başvuru numaralı markanın tescil harcının ödenmemesinden dolayı—- gelmiş olduğunu, davalı tarafa ait———- edilmiş olduğunu, davaya konu —— olduğunu, ———- kullanılabilecek —–olduğunu, ———-açısından ayırt edilemeyecek derecede benzer ——sayılacağını, davacı tarafın —unvanında kullandığını, davacı tarafın sahip olduğu—— —- kullanıldığını, davalı tarafın —- ——kullandığını, —–ibaresinin —— olarak kullanıldığına dair her yıla ilişkin delil sunulduğunu, dosyaya sunulan ——– —-unvanı kullanımı arasındaki —– — davacı tarafın —-ibaresini davalıdan önce kullandığı, bu bağlamda ——- gerçek hak sahipliği iddiasında bulunabileceğini beyan etmişlerdir.
Mahkememize açılan— açılmamış sayılmasına karar verilmesi nedeniyle, davacı tarafça — yeniden dava açıldığı bildirildiğinden, —- dava dosyası incelenmiş; davacının — davalının—–numaralı marka tescilinin hükümsüzlüğünün — maddesi uyarınca geçmişe yürür olarak tespitine ve —dava dışı —— nolu başvurusuna karşı— yapılan itirazın reddine dair —— kararının iptaline karar verilmesi talebiyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, hak düşürücü süreden sonra dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği tespit edilmiştir.
Davacı tarafça daha eski marka tescilinin bulunduğu, öncelik hakkının davacıya ait olduğu, davacının markasının tanınmış marka olduğu ve davalının markasının kötü niyetli olarak tescil edildiği iddiasıyla hükümsüzlük davası açılmıştır. Tüm bu hükümsüzlük nedenleri ayrı ayrı incelendiğinde;
—maddesinde —– halleri sayılmış olup, —– sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
—— uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır. Tarafların markaları incelendiğinde, davalının markasının —, davacının markasının — olduğu, her iki markada da markaların esas unsuru olan ———- ibaresinin ortak ve aynı olduğu, davalının markasının davacının faaliyet alanı ile aynı veya bağlantılı olan — mal ve hizmetler için tescil edildiği, bu nedenle markaların hitap ettikleri ortalama tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, ancak dosya içine getirtilen — markasının tescil işlemleri tamamlanmadığından davacı adına tescil edilemediği ve hükümden düştüğü, yani davacının tescilli bir markasının mevcut olmadığı, bu nedenle —- uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte olan — maddesinde tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın —–ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği düzenlenmiş olup, davacı tarafça markasının tanınmış olduğu iddia edilmiştir. Ancak davacının tescilli bir markası mevcut olmadığından, —- maddesinin de uygulanamayacağı sonucuna varılmıştır.
—– maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir Ancak, davalı şirketin ortağının soyadı —- ve marka olarak seçtikleri ifade edildiğinden ve davacı tarafça davalı şirketin marka tescilinin kötü niyetle yapıldığına dair bir delil sunulmadığından, davalının yalnızca davacının tescilsiz olarak kullandığı markaya benzer bir marka tescil ettirmiş olmasının kötü niyeti ispata yeterli olamayacağı, davalının markasının kötü niyetle tescil edilmediği sonucuna varılmıştır.
—- maddesi uyarınca, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya —— kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine marka başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir. Davacı tarafça —– tarihinde —yapılması ile —– ——-ibaresinin kullanılmaya başlandığı, davacının —– unvanının aynı zamanda hizmet markası olarak kullanıldığının kabulü gerektiği, buna göre davacının—— ibaresini davalıdan daha önce kullanmaya başlamasından dolayı öncelik hakkına sahip olduğu kanaatine varılmıştır.
Ancak, davalı tarafça davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı belirtilerek, artık —— hükümsüzlüğünü ve markasına tecavüz edildiği iddiasıyla dava açamayacağı savunulduğundan, sessiz kalma nedeniyle hak kaybının da incelenmesi gerekmiştir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olabilmesi için, önceki hak sahibinin, markasının aynısının veya benzerinin tescil edildiğini bilmesine rağmen belirli bir süre sessiz kalmış olması gereklidir. ——- ilk defa —— hukukunda hükümsüzlük davaları yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir.————— kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” hükmünü haizdir. Buna göre marka hükümsüzlük davalarında sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için beş yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir—- — yürürlüğe girmesinden önceki dönemde de, uygulamada —— da bu süre —yıl olarak kabul edilmiştir.
Somut olay incelendiğinde, her ne kadar davalının markası — tarihinde tescil edilmişse de, davalı şirketin —– kaydedildiği — tarihinden itibaren—– —-ibaresini marka olarak kullandığının dosyaya sunulan fatura örnekleri ve bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davalı şirketin ——–etmesi nedeniyle, —— olarak kullandığının kabul edilmesi gerektiği, davacı ve davalı şirketlerin aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri, birbirlerinden ——– olağan akışına uygun olmadığı, davacının — yılından davanın açıldığı— yaklaşık — kullanıma itiraz etmediği, davalının da tescilsiz ———–markası üzerinde tescilsiz kullanım nedeniyle hak elde ettiği, davalının markasının kötü niyetle tescil edilmediği, bu aşamada davacı tarafından davalının markasının hükümsüzlüğünün talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu anlaşılmakla, marka hükümsüzlüğü davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Markaya tecavüz edildiği ve haksız rekabet iddiasıyla ilgili yapılan incelemede;
—- maddesinde ——-izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin——– kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine—–hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
—–maddesinde ise başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almanın haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Tarafların aynı—— gösterdikleri, her iki tarafın markasının karışıklığa yol açacak derecede benzer olduğu ve davacının markayı daha önce kullanmaya başladığı tespit edilmişse de, davalı taraf, sessiz kalma nedeniyle hak kaybı savunmasını markaya tecavüz iddiasıyla ilgili olarak da ileri sürmüştür.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybı, önceki hak sahibinin, hakka konu markasını iyi niyetli bir şekilde kullanan kişiye karşı dava açma hakkını uzun süre kullanmaması ve ihlallere sessiz kalarak markasını koruma hakkını yitirmesi demektir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin temeli —–maddesine dayanmaktadır. Anılan madde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü haizdir. Buna göre, anılan madde ile hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken iki temel ilkeye yer verilmiş olup, öncelikle hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir.
Aynı veya benzer bir markanın başka bir kişi tarafından aynı mal ve hizmetlerde kullanılması hâlinde önceki hak sahibinin dava açarak bu markanın kullanılmasının durdurulmasını talep etmesi mümkündür. Ancak bu hakkın kullanılması imkânının önceki hak sahibine sınırlandırılmaksızın tanınması bazı hâllerde haksız sonuçlar doğurabilmektedir. Zira iyi niyetli olarak markayı kullanmaya başlamış olan tacirin, para ve emek sarf ederek bu marka altında yatırımlar yapması, ancak önceki hak sahibinin bu durumdan haberdar olmasına rağmen uzun süre sessiz kaldıktan sonra dava açması —–olarak nitelendirilmelidir. Keza sonraki marka kullanımının bilinmesi veya devam eden tecavüze karşı uzun süre sessiz kalındıktan sonra dava açılması, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilecektir.
Tescilli marka sahibi, haklı bir sebep olmaksızın hakkını uzun süre kullanmayarak bundan sonra da kullanmayacağı yönünde bir kanaat oluşturmuşsa artık bu hakkını kullanamaması gerekir. Bu nedenle önceki hak sahibinin, —–gereğince belli bir davranışta bulunması gerekirken sessiz kalması sonucu, markasını daha sonra iyi niyetli olarak tescil ettiren kişiye karşı dava açma hakkını veya devam eden eylemli kullanımını men etme hakkını kaybettiği kabul edilmelidir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybında, hak genel olarak sona ermemekte, sadece bu haktan eylemine sessiz kalınan kişi ya da kişilerin yararlanmasına katlanılmaktadır. Zira marka sahibinin, bir hakkını bilerek isteyerek belli bir süre kullanmaması sebebiyle markadan doğan hakkı kaybolmamakta, sadece uzun süredir var olan kullanıma sessiz kalmış olması sebebiyle bu duruma zımnen icazet verildiği kabul edilmektedir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olabilmesi için, önceki —— aynısının veya benzerinin kullanılmasına belirli bir süre sessiz kalmış olması gereklidir. —- hükümsüzlüğü davaları için— sessiz kalma süresi belirlendiğinden, markaya tecavüz halinde de —yıllık sürenin esas alınması uygundur.——– girmesinden önceki dönemde de, uygulamada —– kararlarıyla da bu süre —yıl olarak kabul edilmiştir.
Davalı tarafça —markasının kullanımına davacı tarafça ——–boyunca sessiz kalındığı, aynı —– göstermeleri nedeniyle davacının davalı şirketin markasından ve —- haberdar olmadığının düşünülemeyeceği, davalının bu süre boyunca faaliyetini sürdürdüğü, belli ticari yatırımlar yaptığı, emek ve para sarf ettiği, bu nedenle davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı, bu aşamada açılan markaya tecavüzün önlenmesi davasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu kanaatine varılarak, markaya tecavüz edildiğinin ve haksız rekabette bulunulduğunun tespiti ve önlenmesi davasının da reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı aynı zamanda davalının —- kullandığı alan adlarının kullanılmasının yasaklanmasına ve bunların iptaline de karar verilmesini talep etmiştir.
Davacıya ait — tarihinde , davalıya —— alındığı, her iki tarafın alan adlarının benzer oldukları tespit edilmiştir. Ancak, davalının —– olduğu ya da işareti içeren—– almakta hukuki ve meşru bir gerekçesi veya bağlantısı olmadığı yönünde bir kanıt sunulmadığı, davalı şirketin ticaret unvanına uygun —— almasının yasal hakkı olduğu, davacı tarafın yaklaşık —— yıldan bu yana kullanılan alan adının terkini için daha önceden bir talepte bulunmadığı ve yasal yollara başvurmadığı anlaşıldığından, bu talebin de reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davalı vekiline marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davalı vekiline markanın hükümsüzlüğü davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davalı vekiline alan adının iptali davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.100,05 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 4.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.100,05 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı ——–yetkilisi ve vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı 30/03/2021