Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/618 E. 2019/353 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/618 Esas
KARAR NO: 2019/353
DAVA: Markaya Tecavüzün Tespiti, Durdurulması ve Önlenmesi, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ: 09/11/2017
KARAR TARİHİ: 24/12/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markaya tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili firmanın —– gibi pek çok tanınmış markanın sahibi olduğunu,— markasını ilk olarak – sayı ile -yılında tescil ettirdiğini,— markasının tanınmış bir marka olduğunu, davalı firmanın ise müvekkilinin isim ve imajından kötü niyetli olarak faydalanmaya çalıştığını, davalıya ait – sayılı —- markaları ile müvekkiline ait markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, ayrıca davalı firmanın ürün ambalajları ile müvekkilinin ürün ambalajları arasında benzerlik söz konusu olduğunu belirterek, bu sebeplerle davalı tarafa ait – numaralı – ve – numaralı– markalarının davacının tescilli ve tanınmış markalarına fiili tecavüzünün tespitine, davalıya ait -numaralı – numaralı – markalarının hükümsüzlüğüne, – numaralı- –numaralı – markalarını taşıyan ve davacı şirketin tescilli ve tanınmış markalarına tecavüzü nedeniyle tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve bu kapsamda alınacak her türlü tedbire, özellikle tecavüz oluşturan ürünler ile bunların üretiminde mümhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasına, ürünlerin toplatılmasına, imha edilmesine, gümrükten giriş ve çıkışlarının engellenmesine, davalıya ait – numaralı — numaralı — markalarının ve ambalajlarında kullandığı amblemlerin, davacı şirketin tescilli ve tanınmış markalarına doğması mıhtemel tecavüzün önlenmesine, bu kapsamda alınacak tedbire, özellikle masrafları tecavüz edene ait olmak üzere el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhasına, masrafları davalıya ait olmak üzere kesinleşmiş karar örneğinin günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesine veya ilgililere tebliğine, tüm maddi ve manevi tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış, — tarihli sözlü yargılama duruşmasında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava; davalı tarafından – esas unsurlu markalarını, davacının tanınmış olduğu iddia edilen – esas unsurlu markalarıyla iltibas oluşturacak şekilde kullanıldığı iddiası ile meydana geldiği iddia edilen tecavüzün tespiti, önlenmesi ve giderilmesi ile davalıya ait – numaralı – numaralı -markalarının hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Dosyaya — kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; – numaralı – markasının– tarihinde, – numaralı – markasının -.sınıflarda – tarihinde davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
– numaralı – markasının – Sınıfta – tarihinde, – numaralı – markasının -. Sınıfta – tarihinde,- numaralı -markasının-. Sınıfta – tarihinde, – numaralı – markasının -. Sınıfta – tarihinde, – numaralı -markasının -. Sınıfta – tarihinde, – numaralı – markasının – Sınıfta – tarihinde, – numaralı – markasının – Sınıfta – tarihinde, – numaralı -markasının -. Sınıfta -tarihinde, – numaralı – markasını -. Sınıfta–tarihinde, – numaralı – markasının –. Sınıfta – tarihinde davacı adına tecsil edildikleri, davacının – esas unsurlu ve -. Sınıfta tescilli başka markalarının da mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesine esas olmak üzere marka uzmanı ve endüstriyel tasarım uzmanı bilirkişiden alınan – tarihli raporda; davacının- markasının – nezdinde tanınmış marka statüsünde olmadığı, davacının – markasının tüketici nezdinde ayırt edici gücünün yüksek olduğu, davalı tarafın — numaralı- numaralı – markalarının tescilli olduğu, davacı ve davalı aerosol tüp ambalajlarının endüstriyel tasarım açısından birbirine benzemediği, davacının ayırt edici gücü yüksek – markası ile davalının – numaralı- numaralı — markalarının tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verecek derecede benzer olduğu, davalının farklı marka yaratma özgürlüğü varken davacının ayırt edici gücü yüksek –markasına yanaştırma yapmak suretiyle —- markalarının seçmek, tescile konu etmek, aynı mallarda piyasaya sürmek suretiyle marka hakkına tecavüz ettiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı, bilişim uzmanı ve sektör bilirkişisinden oluşan — tarihli raporda; davacı markasının tanınmış marka olmadığı, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalı markalarının ürünler üzerinde tescil edildiği şekliyle kullanıldığı belirtilmiştir.
Davacı taraf markalar arasındaki benzerlik, tanınmışlık ve kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük ve marka hakların atecavüzün tespiti ve önlenmesi talebinde bulunmuştur.
Dava konusu olup hükümsüzlüğü istenen markalar – numaralı — numaralı— markaları olup,— tarihlerinden itibaren davalı lehine hüküm ifade eden bu markalar —sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetler bakımında tescillidir.
Dosya içerisindeki —kayıtlarına göre davacı tarafa ait ————— numaralı markalar çok büyük kısmı itibari ile davalıya ait markadan çok daha önceki yıllarda tescil edilmiş olup, bu marklar başta — sınıftaki temizilik ve kozmetik ürünleri bakımından sahibine marka koruması sağlamaktadır.
Davacıya ait markaların esas unsuru — davalıya ait markaların esas unsuru ise — ibareleridir. Davalıya ait markalar, davacıya ait markanın esas unsuru olan — ibaresindeki iki sessiz harfin yeri ve sonunda yer alan sesli harf değiştirilerek oluşturulmuş markalardır. Davacının markalarında yer alan — harflerinin yer değiştirmesi ile son harfinin — olarak yazılması, markaların farklı olarak algılanmasını sağlamaktan uzak, ayırd edici nitelikte olmayıp, bir bütün olarak bakıldığında herhangi bir ayırd edicilik sağlamayan, tüketici zihininde farklı bir algılama yaratmayan bir farklılıktır. Bu nedenle her ne kadar taraflara ait markalar özdeş değilseler de, ayırd edilemeyecek kadar benzerdirler. Davacıya ait markanın ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan — markalarının tescilli oldukları —sınıftaki mal ve hizmetler, davacının markalarının da tescilli oldukları mal ve hizmetleri kapsamakta, ayrıca davalının markaları -. sınıfta da tescilliyse de, davalının markalarının — sınıftaki mal ve hizmetlerde kullanılması durumunda, bu markayı taşıyan mal ve hizmetlerle karşılaşan tüketicilerin, davacı şirket ile davalı arasında organik bir bağ kurabilecekleri, davalının, davacı şirket ile bir şekilde bağlantısının bulunduğu gibi bir algılananın ortaya çıkabileceği, davalıya ait markaların, davacının marka ailesinden bir marka, seri marka gibi görülebileceği, dolayısıyla davalıya ait sonraki tarihli markalar ile davacıya ait çok daha eski tarihli markalar arasında seri marka algılaması ve işletmesel veya organik bağlantı algılamasının gerçekleşeceği sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar bilirkişi raporunda davacının markasının tanınmış marka olduğuna dair dosyaya yeterince delil sunulmadığı gerekçesiyle, davacının markasının tanınmış marka olmadığı belirtilmişse de; Yargıtay -. HD’nin — Esas, — Karar sayılı kararı ile, davacının markasının tanınmış marka olduğuna dair İstanbul -. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mhakemesi’nin – Esas, –Karar sayılı kararının onanmasına karar verildiği, dava dilekçesinde yer alan davacının tanıtımlarına, sponsorluk faaliyetlerine, marka sayısına, markaların tescil tarihlerine, yurt dışında da tescilli olmalarına ve toplumdaki bilinirlik düzeyine göre davalının markalarının tescil edildiği tarihte davacının markasının SMK’nun 6/5. maddesi gereğince tanınmış marka olduğu sonucuna varılmıştır.
SMK’nun 6/5. maddesi anlamında davacının markasının tanınmış marka olmasının, bu markanın aynısının ya da benzerinin başka sınıflar bakımında tescil edilmesine engel oluşturması için, SMK’nun 6/5. maddesinde yer alan “sulandırma” yani haksız yararlanma, itibarın zedelenmesi, ayırd ediciliğin aşındırılması hallerinden birisinin somut olayda gerçekleşmesi gereklidir.
Bu yönde yapılan değerlendirmede, davacıya ait —- markasının toplumdaki tanınmışlığı dikkate alındığında, davalı tarafından yapılan tescile dayalı kullanım durumunda davacının markasının ayırd ediciliğinin zedeleneceği, davacıya ait markanın anlamı bulunmayan ve yaratılmış bir kelime niteliğinde olması nedeniyle, yüksek ayırt ediciliği bulunduğu, bu markanın davalıya ait markanın tescil kapsamındaki —. sınıflarda yer alan tüm mal ve hizmetler bakımından kullanılması durumunda davacının markasının tanınmışlığından haksız yararlanmanın söz konusu olacağı, imaj transferi gerçekleşeceği, davacıya ait markanın ayırd ediciliğinin zayıflayacağı, böylece SMK’nun 6/5. maddesi anlamında markanın sulandırılması halinin ortaya çıkacağı, ayrıca davalının markalarını davacının markasına benzetmeye çalıştığı, zira tescilli olduğu sınıflar için tanımlayıcı niteliği ve anlamı olmayan — kelimesine çok benzeyen —- ibaresini marka olarak seçmesi nedeniyle, markalarının kötüniyetle tescil edildikleri kanaatine varılmış ve SMK’nun 6/5, 6/9. ve 25/1. maddeleri uyarınca davalının— numaralı —numaralı —-“markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiştir.
Davacının marka tecavüzünün tespiti ve önlenmesi talebiyle ilgili dosya incelendiğinde; davalının markalarının davacının tanınmış markasına ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, davalının markalarını kötüniyetle tescil ettirdiği, her ne kadar davalı markalarını tescilli oldukları şekilde kullanmaktaysa da, SMK’nun 155. maddesi uyarınca, marka hakkı sahibinin, kendi hakkından önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği, kaldı ki kötüniyetli marka tescili nedeniyle MK’nun 2. maddesi uyarınca da tescilli marka haklarının korumasından yararlanamayacağı anlaşılmakla, davalının davacının marka haklarına tecavüz ettiği sonucuna varılmış ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalıya ait — numaralı — numaralı—markalarının HÜKÜMSÜZLÜKLERİNE ve SİCİLDEN TERKİNLERİNE,
-Davalının – numaralı -numaralı — markalarını ürün ambalajları üzernide kullanmak suretiyle davacının tescilli – esas ibareli markalarına tecavüz ettiğinin tespitine,
-Davalının tecavüz teşkil eden eylemlerinin durdurulmasına, muhtemel tecavüzlerinin önlenmesine,
-Davalıya ait — numaralı — numaralı — markalarını taşıyan ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasına,
-Masrafları tecavüz edene ait olmak üzere el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesine, üzerlerindeki markaların silinmesine veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imha edilmelerine,
-Bu ürünlerin — giriş ve çıkışlarının engellenmesine,
-Hüküm özetinin masrafları davalıya ait olmak üzere karar kesinleştiğinde — de yayın yapan günlük bir gazetede ilan edilmesine,
Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline hükümsüzlük davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.931,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.931,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 62,80 TL harç, 330,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 5.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.392,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/12/2019