Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/585 E. 2020/254 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/585 Esas
KARAR NO : 2020/254
DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 11/09/2017
KARAR TARİHİ: 17/12/2020Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili firmanın geçmişinin —— dayandığını, biri —– diğeri ise —- tedarikçisi olan iki firmanın —– yılında birleşmesi ile oluştuğunu, müvekkili firmanın —— markasının —-sınıflarda —-nezdinde ————yılından beri korunduğunu, söz konusu markanın dünyada ve —– uzun zamandan beri kullanıldığını ve müvekkilinin bu marka üzerinde öncelikli kullanım hakkı bulunduğunu, müvekkiline ait markaların tanınmış marka olduğunu, —–ibaresinin müvekkilinin —–unvanının kılavuz unsuru olduğunu, davalının davacının tanınmış markaları ve —–unvanı ile benzer olan—- tescil numaralı — numaralı ———- markalarını kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, bir kısım marka tescil taleplerinin davacının itirazı nedeniyle reddedildiğini, davacının bu markayı tesadüfen seçmiş olamayacağını, davalının davacının markalarının tanınmışlığından haksız şekilde yararlanmak amacıyla markalarını tescil ettirdiğini, müvekkiline ait markayı iltibas oluşturacak şekilde kötü niyetli olarak kendi adına tescil ettirdiğini belirterek, bu nedenlerle davalıya ait —- numaralı ——-numaralı ——– markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili firmanın —- ibareli bir marka tescili bulunmadığını,—-markasını dava dışı üçüncü şahıstan—- yılında iyi niyetle devraldığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacı firmanın —– numaralı bir markası bulunmasına rağmen bu markanın yenilemesini yapmaması ve bunun üzerinden de – yıllık süre geçmesi nedeniyle tescil ettiremediğini, davacının ——-numaralı ——– ibareli markanın tescili için —— yılında başvuru yaptığını, ancak bu başvurusuna müvekkilinin itiraz ettiğini, Kurum tarafından da itirazın haklı bulunduğunu ve marka başvurusunun reddedildiğini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli ——– markalarının, davacının önceye dayalı kullanımının olduğu, davacının markalarının tanınmış marka olduğu ve davalının markaları kötü niyetli olarak tescil ettirdiği iddiası ile açılan hükümsüzlük davasıdır.
Dosyaya —- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; —- markasının — tarihinde——-markasının ———– tarihinde davalı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacının —– markasının da —- nezdinde kayıtlıyken, yenilenmediği için —– tarihinde koruma süresinin sona erdiği tespit edilmiştir.
Tarafların delilleri toplandıktan sonra, dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, —- oluşan bilirkişi heyeti ——- sayılı marka başvuru dosyasının ve davacı firmaya ait ——— incelenmesinin faydalı olabileceği belirtilerek, bu belgelerin celbini talep etmişlerdir.
Mahkememizce aynı bilirkişi heyetinden alınan —- tarihli ek raporda; davacı markasının tanınmış marka olmadığı, —– markasının gerçek hak sahibinin davacı şirket olduğu, davalı markalarının her ikisinin de gerek davacı markasına, gerekse de davacının ——unvanına iltibas teşkil edecek derecede benzer olduğu, davacı firmanın sessiz kalma yoluyla —-numaralı markanın hükümsüzlüğünü talep etme hakkını kaybettiği,—– numaralı marka tescilinde davalının kötü niyetli olmadığı, bu marka yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, —– numaralı markanın davalı tarafça kötü niyetli olarak tescil edildiği, söz konusu markanın davacı markası ile iltibas oluşturduğu, dolayısıyla —– numaralı markanın hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
SMK’nun 6/3. maddesinde; başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ———sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusunun reddedileceği, 6/4. maddesinde; Paris Sözleşmesinin 1’inci mükerrer 6’ıncı maddesi bağlamında tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedileceği, 6/5. Maddesinde, tescil eidlmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, —— ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusunun, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın, önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği, 6/9. maddesinde ise kötü niyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir. SMK’nun 25. maddesi bu maddeye atıf yaparak, bu hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından hükümsüzlük kararı verileceği belirtilmiştir.
Yine marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacının daha önce—– tescilliyken süresinde yenilenmediği için hükümsüz kalan—- tescilli olmamasına rağmen yurt dışında çeşitli ülkelerde ve — markası olarak tescilli—- markasının sahibi olduğu, davalının davaya konu —-markasını oluşturan kelimenin davacının markasında aynen mevcut olduğu, davalıya ait —– markasının ise davacının yurt dışında tescilli markaları ile birebir aynı olduğu, her iki taraf markalarının da ——sınıf kapsamında kalan giysi ürünleri için tescilli oldukları, ortalama tüketici kitlesine hitap ettikleri, ortalama tüketicinin davalının markasını taşıyan bir ürünü gördüğünde, bu ürünün davacıya ait olduğunu düşünerek, satın alma tercihini buna göre kullanabileceği, bu nedenle markaların karıştırılma ihtimallerinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Ancak, davacının—– tescilli bir markası mevcut olmadığından, SMK’nun 6/1. maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı anlaşılmıştır.
Ancak——- geçerlidir. Yasa koyucu bu yolla piyasada aynı veya benzer mal ve hizmetler için mükerrer markanın varlığını önleyerek; bir yandan, önceki markaya yapılan yatırımı korurken diğer yandan da nihai alıcı olan tüketicilerin satın aldıkları mal veya hizmetin kökeni konusunda yanıltılmalarını önleyerek korunmalarını amaçlamıştır. Öte yandan ——- benimsenmiştir. Buna göre, bir markayı, ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişi, marka üzerinde gerçek hak sahibidir. Bu ilke uyarınca; SMK’nun 6/3. maddesine göre, bir işaret üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahibi olanların itirazı üzerine, maddede yazılı koşulların oluşması şartıyla, bu işaretin aynı veya benzeri olan işaretin başkası adına marka olarak tescil edilmesine karşı çıkma veya tescil edilmiş ise hükümsüzlüğünü talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu maddeye göre yapılan değerlendirmede, davacının ——-markalarıyla ilgili davalının markalarının tescil edildiği tarihlerde — kullanım nedeniyle markalarının bilinir hale getirdiğine ve gerçek hak sahipliğini kazandığına dair dosyaya hiç bir delil sunulmadığı, SMK’nun 6/3. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun da mevcut olmadığı, kaldı ki davalıya ait —- tescil numaralı markanın tescil tarihinden dava tarihine kadar 5 yıldan daha uzun bir sürenin geçmiş olması nedeniyle davalının SMK’nun 25/6.maddesinde belirtildiği gibi sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı taraf —– markasının tanınmış marka olduğunu iddia etmişse de, davalının markalarının tescil edildiği tarihte davacıya ait markaların —- tanınmış olduğunun ve yine SMK’nun 6/4. maddesi uyarınca Paris Sözleşmesi kapsamında tanınmış marka olduğunun da ispatlanamadığı bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile tespit edilmiş, ayrıca davacının —- tescilli bir markasının da mevcut olmaması nedeniyle SMK’nun 6/4. maddesinin uygulanamayacağı, bu nedenlerle SMK’nun 6/4 ve 6/5. maddelerindeki hükümsüzlük koşullarının da mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı aynı zamanda davalının markalarının kötü niyetle tescil edildiğini de iddia ettiğinden, buna ilişkin incelemede; davalının —– markasının—– kelimeden oluştuğu, bu kelimenin —— yaygın olarak bilinen —- kelime olmadığı, —- anlamının bulunmadığı, bu nedenle davalının bu markayı kendiliğinden oluşturmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Ancak davalının ———- markasının tescil tarihinde, davacının markasının ——–ve yurt dışında bir bilinirliğe sahip olduğunun tespit edilemediği, bu nedenle davalının markayı devraldığı ilk marka sahibi tarafından markanın kötü niyetle tescil edildiğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla, bu markayla ilgili kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalının —– markasının da davacının yurt dışında tescilli markası ile aynı olan İngilizce kelimelerden oluştuğu, bu kelimelerin — bir anlamı bulunmadığı ve—– de yaygın olarak kullanılan —– kelimeler olmadıkları, davalının bu iki kelimeyi kendiliğinden bir araya getirerek markayı tesadüfen ihdas ettiğinin düşünülemeyeceği, davacının —– numaralı marka başvurusuna —– tarihinde davalı tarafça itiraz edildiği, itirazının kabulüne karar verildiği, bu nedenle —– numaralı markanın tescil edildiği tarihte davalının davacının markasından haberdar olduğu, davalının yurt dışında tescilli olan ve belli bir bilinirliği olduğu anlaşılan davacı markasının bilinirliğinden yararlanmak ve davacının markasının —–tescil edilmesini önlemek amacıyla bu markayı tescil ettirdiği, marka tescilinin kötü niyetli olduğu, davalının bu markasıyla ilgili SMK’nun 6/9. maddesinde yer alan kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük koşulunun gerçekleştiği sonucuna varılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı adına tescilli—- —-markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı adına tescilli—–tescil numaralı —-markası ile ilgili davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalı adına tescilli —–markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Davalı adına tescilli —— markası ile ilgili davanın REDDİNE,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline davanın kabul edilen kısmı yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline davanın reddedilen kısmı yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harç ve 31,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 62,80 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 314,50 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.314,50 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%50) 1.657,25 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%50) 1.657,25 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/12/2020