Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/58 E. 2019/32 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/137
KARAR NO : 2019/41

DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/07/2010
KARAR TARİHİ : 14/02/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekil dava dilekçesi ile müvekkilinin 2002 yılından beri Türkiye de ————- üretimi alınında faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olduğunu, satışa arz ettiği her bir radyatörü bizzat kendisi tasarlayıp ürettiğini ve tasarımına uygun çeşitli markalar altında da satışa sunduğunu, bu kapsamda müvekkilinin ” ————– ve benzeri ürün ve satış hizmetleri bakımından ————- ibareli markayı ——- nezdinde ——– nolu tescil belgesiyle adına tescil ettirdiğini, davalıların merkezi İstanbul’da bulunan ve müvekkili ile aynı alanda ticari faaliyet gösteren ve müvekkilinin rakip firması olan ————————- nin kullanmış olduğu,———– isimli web sayfasında —- olarak tanıtımı yapılan ——————– yakası bayiliğini yaptığını, ———-.Başsavcılığının ———————- soruşturma, Kadıköy ——— Sulh Ceza Mahkemesinin 10/2/2010 tarih 2010/278 D.iş sayılı arama kararı ile davalılara ait ———– 132/c Kadıköy adresinde bulunan————- isimli iş yerinde yapılan arama, el koyma işlemi esnasında müvekkiline ait markaların izinsiz ve yasalara aykırı olarak kataloglarda kullandıkları ve müvekkile ait markaları kullanarak satış yaptıklarının faturalarla tespit edildiğini, bu nedenle —————-… hakkında ————– Mahkemesinin —- Esas sayılı dosyasından ceza davası açıldığını, davalılara ait ————isimli işyerinde yapılan arama el koyma işlemi esnasında ele geçirilen 50 adet küçük boy, üzerinde ——— ibaresi yer alan katalog, 6 adet büyük boy, üzerinde ——— ibaresi yer alan katalog, 620 adet küçük boy, üzerinde ————- ibaresi yeralan katalog, l adet sarı renkli büyük boy ——————-ibaresi yeralan katalog, 20 adet büyük boy, üzerinde —— ibaresi yeralan kataloglardan müvekkili adına tescilli markaların taklit edilerek radyatör ürünlerinin satıldığının tespit edildiğini, davalıların müvekkilinin tescilli markasıyla —————————– veya ——————– ibare altında taklit ürünleri satışa arz etmesi ve müvekkilinin tescilli markasıyla iltibaslar yaratacak derecede benzer ibareleri kullanmasının, müvekkilinin 556 sayılı KHK dan kaynaklanan haklarına açıkca tecavüz teşkil eden fiiller olduğnu, aynı zamanta TTK nun 57/5 maddesine göre haksız rekabet fiilleri bulunduğunu beyanla, maddi tazminat davası hakkını saklı tutarak, davalıların müvekkiline ait —————- numaralı “——————- tescilli markasına yönelik haksız ve hukuk dışı tecavüzlerinin durdurulmasına ve menine, maddi tazminata ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL manevi tazminatın ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hüküm özetinin masrafın davalılardan alınmak suretiyle Türkiye’de yayımlanan trajı yüksek bir gazetede bir kez yayınlanmasına, harç, masraf ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, davalı …’ün iş yerinde çalışan olduğundan kendisine husumet yöneltilemeyeceği, davacının açmış olduğu davanın yalnızca markanın kullanılmasına ilişkin olduğunu, ürünler ve ürün tasarımlarına ilişkin olmadığını, bu nedenle yurt dışında tescil sahibi olan davalının iyi niyetli olduğunu ve yurt dışında ortağı olduğu firmanın kataloglarını yurt dışına göndermek üzere iş yerinde bulunduğunu, davalının sipariş üzerine markası ve tasarımı müvekkiline ait ürünleri imal ettiğini, davacının müvekkilinin ortağı olduğu şirketlerin yurt dışında olmasından yararlanarak ———- marka tescili yaptığını, dava konusu markanın Türkiye’de kullanarak davacının zararına sebep olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, haksız fiil sorumluluğunun şartının zarar olduğunu, zarar yoksa tazmin sorumluluğunun da olamyacağını, Yargıtay kararları ve doktrine göre, yurt içinde satışı, girişi yapılmayan ürünlerin piyasaya çıkarılmaması ve pazarlanmaması halinde, ne tescilli marka sahibinin malvarlığında bir zarar, ne de taklit marka kullanımı olmadığından marka itibarının zedelenmesinden bahsetmenin mümkün olamayacağının kabul edildiğini, tazminat için zarar,kusur ve her ikisi arasında illiyet bağının bulunmasının zorunlu olduğunu, dava konusu markanın davalı …’nin ortağı olduğu grup tarafından ilk defa ihdas ve öncelikli olarak kullanılmış ve tanıtılmış olduğunu, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK ile marka hukukunun tescil sisteminin getirildiğini, KHK’nın 6 .maddesinde bu ilkenin “Bu kanun hükmünde kararname ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir” şeklinde ifade edildiğini, bir çok kararada geçtiği üzere bu hüküm marka üzerindeki hakkın doğumuna ilişkin olmayıp, KHK ile sağlanan korumanın elde edilmesinin şartını ortaya koyduğunu, markanın davacı adına Türkiye’de tescilli olması ve müvekkil davalının da mağazasında kataloglarının bulunmuş olmasının dahi maddi ve manevi tazminat için yetmediğini, kusur, illiyet bağı ve zarar olmasının şart olduğunu, markayı taklit etme amacının olmasının zorunlu olduğunu, marka taklidi yoksa tecavüzün de olmadığını , bu nedenlerle müvekkil şirketin maddi ve ve manevi tazminata sebep olacak taklit etme amacı ve bir eylemi ve yine bu eylem sonucunda oluşmuş bir zarar söz konusu olmadığından, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, davacının tescilli ——— numaralı —— ibareli markayı davalının kendi ürünleri üzerinde kullandığı iddiasıyla açılan, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacıya ait marka tescil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde,——— sınıflarda tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda ———- tarihli —- Esas —– Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ——-.Hukuk Dairesi’nin 26.04.2017 tarihli —– Esas —–Karar sayılı ilamı ile “Dairemizin 06.11.2014 gün —– sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşen İstanbul Anadolu —————. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kararıyla dava konusu 2005/06712 sayılı ————–” markası üzerinde davacının öncelik ve üstün hak sahibi olduğu belirlendiğine göre, mahkemenin uyuşmazlık konusu marka üzerinde davalı …’nin ortağı olduğu dava dışı ———— firmalarının öncelik hakkı sahibi olduğuna dair gerekçesi isabetli değildir. Ayrıca dava tarihi itibariyle yürürlükte olan mülga BK 53. maddesi uyarınca hukuk hakimi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmayıp ancak kesinleşen ceza mahkemesi kararında sabit olan maddi vakıalar hukuk hakimini bağlar. Somut uyuşmazlıkla ilgili ceza davası kararı, delil yetersizliğine ilişkin beraat hükmü niteliğinde bulunduğuna göre BK 53. maddesi uyarıca hukuk hakimini bağlamaz. Yine karar gerekçesinde yer alan aynı mahkemenin —————-sayılı dava dosyasındaki uyuşmazlık ile dava konusu uyuşmazlığın hukuki konuları birbirinden farklı olduğundan işbu davada dikkate alınması da mümkün değildir. Bu durumda davacının davalılarca markasının işyerindeki kataloglar vasıtasıyla, markanın kapsadığı ürünlerin satışının teklifine yönelik ve yine aynı şekilde bu satışların gerçekleştiğine dair irsaliyeli faturaya dayalı ihlal iddiası bakımından söz konusu faturalar ve kataloglar getirtilip incelenerek uyuşmazlığın çözümü gerekirken bu şekilde bir inceleme yapılmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. ” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Alınan bilirkişi raporunda, Kadıköy —————–.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/278 D.İş sayılı dosyasının ekindeki yer alan katalogda, “———-” ibaresinin kullanıldığını, ayrıca İstanbul Anadolu ——————- FSHHM’nin 2010/48 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da davalıya ait ————– isimli internet sitesinde “——— markasının radyatör ürünleri üzerinde yer aldığının tespit edildiği, markaların benzer olması için, markaların aynı/benzer olması, mallar/hizmetlerin aynı/benzer olması ve iki unsurun birlikte benzerliğinin halk tarafından karıştırılma ihtimali doğurması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, ————– ibareli markasının asli unsurunun ———– ifadesi olduğu, ————— ibaresinin ————— markasının —–tarafından sunulduğuna ilişkin olup, ——–” ifadesinin markanın ayırtediciliğine etkisinin düşük olduğu, davacı markasının asli unsuru ile davalıda ele geçirilen kataloglardaki ibarenin birebir aynı olduğu, davacının markasının düz metin olup, görsel unsurlar içermediği, bu durumda markaların aynılığından değil, benzerliğinden söz edilebileceği, “———————- markası ile “——- markası arasında benzerlik bulunduğu, davalının “——————– ibaresi ile tanıttığı ürünün radyatör olduğu gözönüne alındığında, “—————–” ibaresinin davacı markasının tescili kapsamındaki ürünlerde kullanıldığının anlaşıldığı, malların hitap ettiği kitle bakımından karıştırılma ihtimalinin bulunduğu bildirilmiştir.
Davalı tarafın markanın ilk ihdas ve kullanıcısı olduğuna dair iddiasıyla ilgili —————————– şirketlerinin ——— karşı dava konusu marka ile ilgili açtıkları marka hükümsüzlüğü davasının sonucu bekletici mesele yapılmış, mahkememizin —————- Esas,—– Karar sayılı kararıyla, aynı konuda Ankara ——-. FSHHM’nin 2008/29 Esas, 2009/323 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair kesinleşmiş karar mevcut olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verildiğinden ve karar kesinleştiğinden, davalıların marka üzerinde üstün hak sahibi olduklarına dair savunmalarıyla ilgili inceleme yapılmamıştır.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
İstanbul Anadolu ————‘nin —– ve—-Karar sayılı kararı ile … ve … hakkında markaya tecavüz suçundan beraat kararı verilmişse de, kararın ürünlerin üretilmesinin ve satışının yapıldığı kanıtlanamadığından, yani delil yetersizliği gerekçesiyle verilmiş olduğundan ve bu durum hukuk hakimini bağlamayacağından, beraat kararı kesin delil olarak kabul edilmemiştir.
İstanbul Anadolu Adli Emaneti’nin ———- sayısında kayıtlı ürün katalogları ve irsaliyeli faturalar ile Kadıköy ————. Sulh Ceza Mahkemesi’nin —– Değişik iş sayılı dosyasında bulunan arama ve el koyma tutanağından; arama sırasında …’ün hazır bulunduğu, tutanağı işyeri sorumlusu olarak imzaladığı,——— Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin———- Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada sırasında verdiği ifadesinde; “…’nin işyeri sahibi olduğu, ücretli olarak bu işyerinde çalıştığı, diğer sanığın İngiltere’de yaşadığı, işyerinde ————— markalı ürünlerin satıldığı, arama esnasında ürünün mevcut olmadığını, sadece kataloglar olduğunu, yurt dışına götürmek için ağabeyinin getirdiğini, ürünlerin —— fabrikadan temin edildiğini” beyan ettiği, …’nin savunmasında da; “1987 yılından beri İngiltere’de yaşadığını, İngiliz firmalarında şirket ortağı olduğunu, adresin ——– bağlantılı işyeri adresli olduğunu” beyan ettiği anlaşılmakla, davalı …’nin işyeri sahibi sıfatı ile sorumlu olduğu, diğer davalı …’ ün ise arama tutanağı ve ceza dosyasındaki ifadelerinden, sadece işyeri çalışanı olmadığı, sürekli olarak yurt dışında yaşayan kardeşi …’nin firmasının işyeri sorumlusu, ticari vekili sıfatı ile sorumluluğunun bulunduğu, dosya kapsamına celbedilen irsaliyeli faturalarda da davalı …’ ün imzasının olduğu , davaya konu kataloglardaki markaların davacıya ait olduğunu bilebilecek durumda olduğu, kusurlu bulunmakla davalı sıfatının ve tazminattan sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafın işyerinde yapılan arama sırasında ———- adet ürün kataloğu ve — adet irsaliyeli faturaların bulunduğu, davalı …’ün ceza dosyasındaki ifadesinden; ürünlerin işyerinde bulundurulmadığı, kataloglardan müşterilere gösterilerek seçildiği ve ————- fabrikadan ürünlerin temin edilerek müşteriye gönderildiği, kataloglarda davalı …’nin işyerinin kaşesinin bulunduğu, davalıya aidiyetinin saptandığı, ürün görsellerinin farklı isimlerle katalogda tanıtıldığı, davaya konu ———-” ibaresinin de katalogda ürün markası olarak kullanıldığı, davacının markasının ayırtedici unsurunun birebir olarak ve davacının markasının tescilli olduğu————–.sınıftaki radyatör emtiası bakımından, katalogda ürünlerin satışının teklifine yönelik olarak kullanıldığı, ayrıca davalı …’ün gerek arama sırasında, gerekse Ceza Mahkemesindeki beyanında ürünlerin ———- fabrikadan temin edilerek müşterilere satışının yapıldığını beyan ettiği, ortalama tüketicilerin her iki ürünün aynı firmaya ait olduğunu düşünebileceği, bu şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, 556 sayılı KHK’nin 61.maddesine tanımlanan markaya tecavüz fiilinin gerçekleştiği tespit edilmiş, her iki davalının da kusurlu ve sorumlu olduğu kanaatine varılarak davacının tescilli markasına tecavüzün durdurulması ve men’ine, ihlalin gerçekleştirilme şekli ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak takdiren 3.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı tarafın 556 sayılı KHK’nin 62/f bendi gereğince hükmün ilânını talep etmekle hukuki yararı bulunmakla, hükmün ilânına karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalıların, davacı adına tescilli —————- numaralı —– markasını ürün kataloglarında ürün kataloglarında ve satışını yaptıkları ürünler üzerinde kullanmak suretiyle marka haklarına tecavüz ettiğinin tespitine,
-Davacıya ait marka haklarına tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve men’ ine,
-3.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Davacının fazlaya ilişkin 1.500,00 TL manevi tazminat talebinin reddine,
-Hüküm özetinin masrafı davalılardan alınmak suretiyle karar kesinleştiğinde Türkiye’ de yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına,
2- 239,09 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 74,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 164,84 TL harcın davalıdan tahsiline,
3- Davacı yararına “tecavüzün tespit ve men’ i yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.500,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına red olunan “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından bozma öncesi ve sonrası yapıldığı anlaşılan 17,15 TL başvurma harcı, 74,25 TL peşin harç, 2,75 TL vekalet harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 190,30 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 884,45 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 619,12 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.