Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/570 E. 2020/209 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/570 Esas
KARAR NO: 2020/209
DAVA: Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ: 28/08/2015
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili ———- sunduğu dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin —-ibaresini hem grup şirketlerinin —-unvanlarındaki —— sattığı ve sunduğu mal ve hizmetlerde markasal olarak yıllardır kullandığını, müvekkilinin dünya çapında onlarca ülkede tescilli ve tanınmış— markasının,——nezdinde — numaralı —- numaralı — numaralı — başvuru tarih — numaralı — başvuru tarih —- numaralı —- başvuru tarih —- numaralı — başvuru numaralı —numaralı —- markalarının sahibi olduğunu,—– marka başvurusuna, başvurunun ————- sınıflar kapsamında yer alan mallar bakımından kısmen itiraz edildiğini, markalar dairesi başkanlığı tarafından davacıya —- tarihinde tebliğ edilen —- sayılı karar ile ——sınıfta yer alan bir kısım emtialar bakımından malların çıkarılmasına karar verildiği; ancak itirazlarına konu diğer mallar bakımından itirazlarının kısmen reddedildiğini, bunun üzerine davacının itirazlarının ——- sınıfta yer alan mallar bakımından reddine ilişkin kararının yerinde olmadığı gerekçesi ile itiraza konu başvurunun tescili istenen —–sınıfta yer alan mallar bakımından da kısmen reddedilmesi talebi ile ——sayılı evrak ile kısmen itiraz edildiğini, öte yandan başvurucu şirketin, —- kararına karşı davacının itirazının kısmi kabul kararına ilişkin kısım yönünden itirazda bulunduğunu, davacı ve davalı tarafların itirazlarının sevk edildiği —-nezdinde hem davacının, hem de davalı şirketin sunmuş olduğu karara itirazların birlikte incelendiğini, ———— sayılı kararında davacı itirazının reddine ve davalı şirket itirazının kabulüne karar verildiğini, yaklaşık –yıl süren incelemeden sonra verilen kararın usule ve yasaya uygun olmadığını, karara itirazın sunulmuş olduğu —- yılında itiraza mesnet olarak gösterilen davacı markaları hakkında verilmiş bir iptal kararı mevcut olmadığı, davacının o tarihte geçerli markalara dayalı itirazları yaptığı, davalı tarafın ——– sayılı karara itiraz dilekçesinden görülebileceği üzere davacının markaların iptal edildiğine dair kesinleşmiş bir mahkeme kararının o tarihte mevcut olmadığını, —- karar tarihinde geçerli ve tescilli olan markaların, davacı tarafa ait yayına itirazın yeniden incelenmesi ve davalıya ait karara itiraz dilekçelerinin sunulmasından yaklaşık —- sonraki durumlarını esas aldığını, bu itibarla davacıya ait itirazın reddine ve başvuru sahibi şirketin karara itirazının ise kısmen kabulüne karar verildiğini, yayına itirazın yeniden incelenmesi sırasında ———tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi gerekirken ilgili süreçte değişen koşullara göre karar verilmesinin yerinde olmadığını, davacının—– sayılı markasına karşı açılan kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davasının —- kararı doğrultusunda artık hükümsüzlük değil iptal davası olarak yorumlanması gerektiğini, —– tarafından itirazın incelenmesi sırasında davacı markalarının gerekçe markalar arasında sayılması isabetli iken —- tarafından itirazların incelenmesi sırasında bahsedilen markaların gerekçe markalar arasından çıkarılmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davaya konu markanın davacının tanınmış markalarına arz ettiği benzerlik sebebiyle KHK madde 8/1 çerçevesinde hükümsüz kılınması gerektiğini, davaya konu markanın, davacının tanınmış —- markası ile aynı olduğunu, davaya konu marka kapsamında yer alan malların bir kısmının davacının tescilli markası kapsamında yer alan mallar ile benzer olduğunu, davalı —- pek çok kararında —–sınıfa ait mallar ile davacının markası kapsamında yer alan malları ve hatta bu malların perakendecilik hizmetlerine ilişkin hizmetlerle davacının markaları kapsamındaki malları benzer kabul ederek itirazlarının kabulüne karar verdiğini, davacının, sadece kendi faaliyet alanını birebir kapsayan mallar için dava açtığını; davalı şirketin ise kötü niyetli olarak kendi faaliyet alanını ilgilendirmeyen davacı markalarının kapsamındaki mallar ve bu mallar ile karıştırılabilecek nitelikteki mallar üzerine tescil almaya çalıştığını, davacının —– markasının tanınmış marka olmasının ve davacının gerçek hak sahipliğinin de karıştırılma ihtimalinin varlığının belirlenmesinde dikkate alınması gerektiğini, davaya konu markanın —– uyarınca da kısmen hükümsüzlüğünün gerektiğini, davacının başvurucu davalı şirkete ait olan eski tescillerden haberdar olduğunu, dava konusu marka kapsamında yer alan ve davacının faaliyet alanı ile ilgili olmayan mal ve hizmetlere itiraz etmemekte olduğunu, yahut dava açmadığını, hem davacının tanınmışlığı, hem de taraflar arasında süregelen uyuşmazlıkların varlığına rağmen davalının hala söz konusu hizmetler üzerinde tescil almaya çalışmasının kötü niyetli olduğunu beyan ederek,——- sayılı kararının itirazlarının reddine ve başvuru sahibinin itirazının ———– malları bakımından kabulüne ilişkin kısmının kısmen iptaline karar verilmesini, davaya konu —- markasının —- tarihinde tescil edilmiş olduğu dikkate alınarak kapsamında yer alan —– sınıfta yer alan ——–malları bakımından kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı tarafından tescilli—– başvuruya ve davaya konu markanın aynı olduğu iddia edilse de bu markalar aynı kelimelerden oluşsa bile temsil ettikleri mal ve hizmetler bakımından tamamen farklı ürünleri temsil ettiklerini, bu sebeple—-kararının yerinde olduğunu, davaya konu başvuru kapsamındaki marka —– sınıfındaki mal ve hizmetlerle ilgili olduğu halde davacının markasının —– sınıftaki mal ve hizmetleri temsil ettiğini, bu nedenle davaya konu marka kapsamında yer alan malların bu mallar ile ilişkili olduğu iddiasının çok geniş yorumlandığını, markaların 556 sayılı KHK m.8/1-b kapsamında aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunun tespiti için gereken —- unsurdan “davaya konu başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler sınıfları farklı olduğundan” dört şartın gerçekleşmediğini ve davanın hukuki bir dayanağının bulunmadığını, davacının tanınmışlık itirazının yerinde olmadığını zira—– kararında vurgulandığı üzere “itiraz gerekçesi markanın giyim sektöründe bilinirliği olduğu dikkate alındığında” demek suretiyle markanın temsil ettiği mal ve hizmetlerin farklı olduğunun vurgulandığını, davacının dava dilekçesinde KHK 35. maddesi kapsamında kötü niyet iddiasında bulunmuşsa da, bu iddiasının soyut bir iddia olduğunu, çünkü marka işlem dosyasında yer alan belgelerden davacının iddialarını doğrulayacak bir bulguya rastlanmadığını, başvuruya konu markanın temsil ettiği mal ve hizmet sınıfları farklı olduğundan ve farklı bir tüketici portföyüne hitap ettiğinden kötü niyet iddiasının hukuki bir temeli bulunmadığını, —–sayılı kararının davacı itirazlarının reddine ve başvuru sahibinin itirazlarının —- sınıflarda yer alan malları bakımından kabulüne ilişkin kısmının kısmen iptaline ilişkin talebinin reddine karar verilmesini, davaya konu — markasının — tarihinde tescil edilmiş olduğu dikkate alınarak marka kapsamında — sınıfta yer alan malları bakımından kısmen hükümsüzlüğüne ilişkin talebinin reddine karar verilmesini, davacı vekilinin davalı aleyhine olan sair taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
——- kararının iptali davasından tefrik edilmesine karar verilerek ayrı bir esasa kaydedilmiş, yapılan yargılama sonucunda da —- sayılı kararı ile yetkili mahkemenin ——- olduğu belirtilerek davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, karar —– geçerek kesinleştikten sonra dosya mahkememize gönderilmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalıya ait —- numaralı markanın —- sınıfta yer alan bir kısım mallar için kısmen hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Davacı tarafından davalı aleyhine —–numaralı markanın hükümsüzlüğü yönünden ———- dosyası ile dava açıldığı, Mahkeme tarafından hükümsüzlük talebi yönünden davanın tefrik edilerek —- kaydedildiği, akabinde ——–sayılı ilamı ile hükümsüzlük davasının yetkisizlik nedeniyle reddine, dosyanın —– Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, kararın—– tarihinde kesinleştiği ve Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya —-kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; —numarası ile— markasının tanınmış marka olarak tescil edildiği, ayrıca — numaralı– markasının——- sınıflarda, —-numaralı — markasının —- sınıflarda, —numaralı — markasının — numaralı —- markasının —sınıflarda, — numaralı — markasının — numaralı — markasının —- sınıflarda, —- markasının ise — sınıflarda davacı adına tescil edildikleri,—– numaralı — markasının,— numaralı — markasının,—numaralı — markasının ve — numaralı — markasının dava açılmadan önce mahkeme kararı ile iptal edildikleri tespit edilmiştir.
Davalıya ait—- başvuru tarihli, — numaralı —–markasının ise ——–sınıflarda tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Bu davanın tefrik edildiği ve aynı markayla ilgili açılan —— davasının sonucu beklenmiş, yapılan yargılama sonucunda —–sayılı kararı ile davacı——— aleyhine açılan —— kararının iptali davasının reddine karar verilmiş, karar ———– tarihinde kesinleşmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka uzmanı —-, kozmetik uzmanı— ve tekstil mühendisi —–tarihli bilirkişi raporunda; davanın konusunun—– markasının ———– malları bakımından kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesi olduğu, davaya dayanak olarak davacı taraf adına tescilli —– numaralı —-numaralı—–numaralı —- başvuru tarih— numaralı — başvuru tarih — numaralı —- başvuru tarih —-numaralı —- başvuru numaralı —- numaralı—- markalarına dayanıldığı, davaya dayanak markalardan—– başvuru numaralı markaların halen tescilli olduğu, bu markaların —- sınıfları kapsadığı, davanın —- karar iptali taleplerini de kapsar şekilde açıldığı, hükümsüzlük talebi dışındaki talepler —- bakımından görülmekte olan ——- sayılı kararının —-kararının yerindeliği konusunda kesin hüküm teşkil ettiği, davaya dayanak olarak gösterilen —– markaların itirazın incelendiği tarihte, mahkeme kararı ile sicilden terkinine karar verildiği, —–kararın kesinleştiği, bu markaların —– numaralı marka bakımından red ve hükümsüzlük gerekçesi olamayacağı, davalı tarafından dosyada —- ibareli —- ayrı tescilli markaya — dayanıldığı, markaların —-sınıfın tamamını kapsadığı, dava konusu edilen —- sınıfta davalı adına — tescil numaralı ——şekil markalarının bulunduğu, —————- kapsar şekilde tescil edildiği, hükümsüzlüğü talep edilen dava konusu markanın —- başvuru numarası ile işleme alındığı, markanın başvuru sınıflarının ——— tarafından yapılan incelemede dava konusu —- numaralı marka emtia listesinden —– sınıfların kısmen çıkarıldığı, kısmi olarak ilan edilen ——marka başvurusuna, başvurunun —- yayınlanması üzerine ——- kapsamında kısmen yer alan mallar bakımından davacı tarafça itiraz edildiği, —- tarihinde tebliğ edilen ——–sınıfta yer alan ————- bakımından davacı tarafın yayına itirazının kabul edildiği, ancak itirazlarına konu diğer mallar —-bakımından itirazlarının reddedildiği, davacı tarafın, bu karara itiraz ederek —————yer alan mallar bakımından da markanın reddi gerektiğini savunduğu, davalı tarafın da 556 sayılı KHK’nın 7/b bendi gereği verilen red kararına karşı itirazına ek olarak, markanın 556 sayılı KHK’nın 8. madde gereği davacı tarafın itirazları üzerine reddedilmesine karşı da itiraz ettiği, davalı tarafça yapılan resen red kararına itiraz, davacı tarafça yapılan yayına itiraz ve yayına itirazın yeniden incelenmesi için yapılan itiraz ile davalı tarafça yayına itiraz neticesinde verilen karara karşı itirazın, yani toplamda -ayrı itirazın, itirazların sevk edildiği —–nezdinde birlikte incelenip, ——-kararı ile davacı itirazlarının reddine ve davalı şirket itirazlarının kabulüne karar verilmiş olduğu, nihai olarak dava konusu———–başvuru numaralı markanın davalı şirket adına —– tarihinde fiilen tescil edildiği, ihtilaf konusu edilen —– emtiasının markanın tescili kapsamında olduğu ve hal-i hazırda davalı şirket adına tescilli olduğu, davanın açıldığı tarihte davacı adına — sınıflarda tescilli —numaralı —-sınıfta tescilli—- markalarının tescilli olduğu, hükümsüzlük davasına konu edilen dava konusu markanın ——- başvuru numarası ile işleme alındığı, hükümsüzlük davasına gerekçe olarak gösterilen markaların başvuru tarihinin dava konusu markadan daha sonra olduğu, yani bu markaların redde ve hükümsüzlük taleplerine gerekçe olamayacağı, bu bağlamda 556 sayılı KHK 8/1-a ve bendinde öngörülen şartın gerçekleşemeyeceği, ——– sayılı kesinleşmiş kararında da —————– sınıf ve emtia bakımından davacı markaları ile bağlantılı olduğunun kabul edildiği, davacı adına —–markasının — marka olarak korunduğu, davalı adına —- tescil numaralı——– tescil numaralı —-olarak korunduğu, hem davacı hem davalı tarafa ait markaların tanınmış marka olduğu, davalı adına tescilli — tescil numaralı —- tescil numaralı —- sınıfta tescilli olduğu, davaya dayanak olarak gösterilen markaların —- kapsar şekilde tescil edildiği, davalı markalarının genelde —-sınıfı esas alarak tescil edilmiş olduğu ve her seferinde aynı ortak unsurun tekrarlandığı, bu bağlamda davalı markalarının seri marka olarak kabulü gerektiği, davalı tarafın —- yılından bu yana tescille korunan —- tescil numaralı —- markalarının bulunduğu, somut olayda —sınıfta davalı tarafın tescilden kaynaklanan kazanılmış hakkı bulunduğu, —-sınıftaki tescillerin tescil tarihleri ve sayısı da dikkate alındığında yine fiili kullanım olgusu tartışma dışı olmak kaydıyla, davalı tarafın tescilden kaynaklanan kazanılmış hakları bulunduğu, hem davalı hem de davacı adına tescilli markaların —- marka olduğuna dair kesinleşmiş kararlar bulunduğu, 556 sayılı KHK 8/4. maddesi anlamında irdeleme yapılabilmesi için, öncelikle itiraza mesnet markaların tescil tarihlerinin itiraz edilen markadan daha önce olması gerekmesi nedeniyle huzurdaki dava bakımından esas şart gerçekleşmediğinden bu konuda da gerekli şartların oluşamayacağı, huzurdaki davaya konu olan ve—– nezdinde tescili olan marka ve ibarelerinde baskın unsurun kelime olduğu, hal böyle olunca taraf markalarındaki genel izlenimi, tüketici algılamasında esaslı rolü üstlenen ve taraflara ait —- ibarelerinin oluşturduğu, gerek davacı firma, gerekse davalı firmanın markaları farklı sektörlerde faaliyet göstermesine rağmen; —- harflerinin ardışık olarak aynı olması nedeniyle markalar arasında ayniyat derecesinde———- içerisindeki dokümanlara ve ilgili piyasalara bakıldığında —- taraf markalarının tanınmış marka olmalarında tereddüt bulunmadığı, tekstil sektörünün tanınmış markaları açısından ana tekstil eşya üretimlerinin yanı sıra —- nice sınıfında yer alan kişisel kullanıma yönelik —–eşyaların da üretildiği, özellikle günlük kişisel kullanıma yönelik olan ve dış görünüşü tamamlayıcı nitelikte olan —- sınıfa ait ürün markalarının, tanınmış marka kavramı kapsamında —–sınıfa ait tescilli ürün markaları ile ilişkili olduğu ve rapor içerisinde belirtilen taraf markaları arasında yanılgıya sebebiyet verebileceği, tanınmış markanın itibarına zarar verebilecek durumlardan birinin de tanınmış markanın istenmeyen bağlantılar kurulmasına yol açacak şekilde kullanılması olduğu, ortalama bir tüketicinin ürünü alırken marka imajını ön planda tutması nedeniyle farklı sınıflarda dahi marka algısı benzer olduğunda yanılgılar olabileceği, hem tekstil, hem kozmetik alanında faaliyet yapan birçok markanın varlığı dikkate alındığında ortalama bir tüketici için —- sınıf bakımından da yanılgı yaratabilecek bir durum ortaya çıkabileceği, huzurdaki davada, tarafların tescilli marka sayıları, tescillerin eskiye dayalı olması, her iki tarafı bakımından alınmış tanınmışlık kararları, ilgili sektörler bakımından sahip olunan üstün haklar ve dosyaya sunulan delillerin niteliği, dikkate alınarak davalı tarafa atfedilecek bir kötü niyet bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı marka hükümsüzlüğü davasını, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 8/1-b, 8/4. maddeleri ile markanın kötüniyetli tescil edildiği iddiasına dayandırmıştır.
Bu nedenlerin ayrı ayrı incelenmesi gerekli olup, alınan bilirkişi raporundaki tespitler ile marka tescil kayıtları, daha önce verilip kesinleşen —–dikkate alınarak, değerlendirme yapılmıştır.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 556 sayılı KHK’de hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır. Karıştırılma —- tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı, ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma —-ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, her iki tarafın markalarının esas unsuları—–ibaresi olup, markalar görsel ve işitsel olarak aynıdır. Markaların tescilli oldukları davaya konu mallarla ilgili olarak hitap ettikleri tüketici kitlesi ortalama tüketici kitlesi olması nedeniyle, markalar arasında karıştırılma ihtimali mevcuttur. Mal veya hizmetin benzerliğinde, ortalama alıcı kitlesi, son kullanıcıları, malın alımına ayrılan zaman, satışa sunulma kanalları ve biçimi, birinin diğerini ikame etmesi gibi faktörler etkili olur. Karıştırma ihtimali kavramına bağlantı kurma suretiyle karıştırma da dahildir. Bir başka deyişle tüketicinin, marka ve malların benzerliği nedeniyle her iki malın kaynağının aynı firma olduğu düşüncesi ile biri yerine diğerini tercih etme riski mevcut ise, karışıtıılma ihtimali mevcuttur. Davacının davaya konu edilen—- sınıf için tescilli bir markası mevcut değildir. Ancak pek çok giysi ve tekstil üretimi yapan firmanın genellikle kişisel bakım ürünleri ve güneş gözlüğü gibi ürünleri de ürettikleri, bu nedenle davacının markalarının tescilli olduğu —–sınıfta yer alan tekstil ve giyim ürünleri ile davalının markasının hükümsüzlüğü istenilen ———– emtialarının bağlantılı olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça —— içinde hükümsüzlük talep edilmişse de, koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar moda sektörünün bir parçası olmadığı gibi, moda mağazalarında satılmadıkları, aynı müşteri kitlesine hitap etmedikleri, aynı dağıtım kanallarından pazarlanmadıkları dikkate alındığında, koruyucu giysiler ile koruma ve can kurtarma amaçlı donanımların genelde sanayinin yoğunlaştığı ayrı yerlerde ve özel olarak bu ürünleri satan mağazalarda, korunma ve güvenlik amacı ile satıldıklarından, —— davacının markalarının tescil sınıfındaki giysi emtiaları ile bağlantılı değildir.
Markalar arasındaki karıştırılma ihtimali incelenmişse de, 556sayılı KHK’nin 8/1- b maddesinin uygulanabilmesi için tescil için başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer olması gerekir. Davacının dava açıldığı tarihte —- sınıfta tescilli bir markası mevcut olmayıp, davalının markasından önce tescil edilmiş olan — numaralı — markası,– numaralı—markası,—- numaralı — markası ve — numaralı —-markası kullanılmadıkları gerekçesiyle iptal edilmişlerdir. Davaya dayanak yapılan diğer tescilli markalarının başvuru tarihleri ise davalının markasının başvuru tarihinden sonrasına ait olduğundan, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesindeki koşullar mevcut değildir.
556 sayılı KHK’nin 8/4. maddesinde ise, bir markanın aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği, ancak toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, marka başvurusunun itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Tanınmış marka kavramı, gerek —- gerekse mevzuatımızda tanımlanmış değildir. Bununla birlikte, —- kararlarında tanınmışlık ——– tanımlanmaktadır. Tanınmışlığın belirlenmesi konusunda bir takım kıstaslar, —— yılında yayınlanmıştır. Buna göre, markanın, halkın ilgili kesiminde tanınma derecesi, markanın kullanım süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi, markanın uygulandığı ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergilerdeki tanıtımları, reklam ve sunumlarının süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi, markanın tanınmasını ya da kullanımını etkileyen başka tescillerinin veya tescil başvurularının süresi ve coğrafi bölgesi olarak özetlenebilir. Ancak, bu kıstaslar sınırlı sayıda olmadığı gibi, her olaya göre ayrı ayrı değerlendirme yapılarak, yalnızca bir kısmının mevcut olması da tanınmışlığın kabulü için yeterli olabilir.——— ifadesinin ise, markanın uygulandığı mal ya da hizmetlerin gerçek ya da potansiyel tüketicileri, dağıtım kanallarında görevli kişiler ve söz konusu mal veya hizmetlerle ilgili olan iş çevrelerini kapsayacağını kabul etmiştir.
Davacıya ait —- markası menşe ülkede uzun zamandan beri yoğun bir şekilde kullanılan bir giyim, moda markasıdır.—- mağazalarında, tıpkı ülkemizdeki diğer moda markalarında olduğu gibi, giysiden aksesuara, parfümlere kadar geniş ürün yelpazesinde ürünler pazarlanmaktadır. Markanın — yılında kurulduğu ve gerek — gerekse diğer ülkelerde pek çok mağazası olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla —– anlamında tanınmıştır. Buna ilişkin verilen ve kesinleşmiş yargı kararları da mevcuttur.
——————markadan bahsettiği için —- anlamında tanınmış bir markanın ülkemizde hiç kullanılmasa ve bilinmese bile, menşe ülkedeki tanınmışlığı nedeniyle —–yeterlidir. —tarafı olan bir ülkede tescilli tanınmış marka ve bu markalı ürünler —- getirilmemiş olsa bile sözü edilen anlaşmanın mükerrer 6. maddesi uyarınca —- bu nedenle korunması gerekir. Davacının markasının bu tanınmışlığı, sonraki markanın önceki marka ile karıştırılması ihtimalini de arttıracaktır.
Davacıya ait —-markasının tanınmış bir moda, giyim markası olduğu, davalının—- esas unsurlu markaları ise elektronik cihaz üretimi ve satışı için sektörel tanınmışlığa sahip olduğu tespit edilmiştir. 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinde yer alan, sonraki markayla, önceki markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlanabilmesi, markanın itibarına zarar verebilmesi veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabilmesi ihtimallerinin mevcut olup olmadığının da incelenmesi gerekir. Davalının markasının, davacının moda ve giyim sektöründeki tanınmışlığından haksız bir yarar sağlayabilmesi veya markanın itibarına zarar verilebilmesi ihtimallerinin mevut olması gerekir. 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi kapsamında markaların benzerliği incelenmiş, markaların bazı mal ve hizmetler için bağlantılı, dolayısıyla benzer oldukları tespit edilmiştir. Bu nedenle, davacının tanımış olduğu sektörde davalı tarafça bu markanın kullanılmasından haksız bir yarar sağlayabileceği, markanın ayırt edici karakterinin zedelenebileceği, 556 sayılı KHK’nin 8/4. maddesindeki hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Kötü niyetli tescil iddiasıyla yapılan incelemede; dava tarihinde yürürklükte olan 556 sayılı KHK’de kötüniyetli tecsil hükümsüzlük nedenleri arasında açıkça sayılmamıştır. Ancak, MK’nun 2. maddesinde, ‘Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz’ hükmü mevcut olduğundan,—— kararları ile de kötüniyetli marka tescilinin korunamayacağı uygulamada kabul edilmiştir.
—-kaynaklık eden —— kötüniyetli tescil hükümsüzlük nedeni sayılmıştır. Nitekim ülkemizde de dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren SMK’nun 25. ve 6/9. maddelerinde kötüniyetli tescil hükümsüzlük nedeni olarak açıkça belirtilmiştir.
Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötü niyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötü niyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır.
Somut olayda davacı, markasının tanınmışlığı ve davalı tarafça daha önceden bilindiği gerekçeleriyle, davalının marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını iddia etmektedir. Ancak davalının da uzun süreden bu yana —- ibareli seri markaları tescilli olup, davaya konu edilen emtia açısından daha önce bir kullanımı bulunmasa da, hak sahibi olduğu inancıyla söz konusu markayı tescil ettirmiştir. Bu nedenle markanın kötüniyetli olarak tescil edildiği iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davalı taraf, davaya konu edilen emtiaları da kapsayacak şekilde—- esas unsurlu pek çok tescilli markaları olduğunu belirterek, öncelik hakkına dayanmışsa da, mükerrer marka sahiplerinden birisinin yaptığı ve tescilli markasının serisi niteliğindeki yeni bir başvurunun 556 Sayılı K.H.K.deki tescil engellerinin varlığına rağmen müktesep hak ilkesinden yararlanarak tescil edilebilmesi için; daha önceki markasının tescil ve kullanımıyla ilgili olarak mükerrer marka sahipleri arasında bir uyuşmazlık çıkartılmaksızın markaların kullanılmakta olması gereklidir. Seri marka; bir işletme tarafından uzun süredir kullanılan markanın asıl unsurunun muhafaza edilerek, markanın tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle yeni markalar yaratmaktır. Seri marka olduğu iddia olunan markaların piyasada belli bir yoğunlukta kullanılıyor olması gerekir. Dolayısıyla sadece şekli bir tescil davalıya uyuşmazlık konusu olan emtia açısından kazanılmış hak sağlamaz, söz konusu sınıflar açısından belli bir kullanımla markalara ayırt edicilik de kazandırması gerekmektedir.
—- Karar sayılı kararı ile davacı ——- bu davanın da konusunu oluşturan davalıya ait markayla ilgii — tarafından davacının itirazlarının reddine dair verilen — tarihli ve —– kararının iptali davasının reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmişse de, bu davada yalnızca itiraz nedenleri ve itiraz tarihindeki duruma göre —-kararıyla ilgili inceleme yapılmış olup, mahkememizde açılan hükümsüzlük davası için kesin hüküm oluşturmayacağı sonucuna varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, davacının tekstil ve moda sektöründe tanınmış markası olan—– markasının koruma kapsamına yer alan —- emtiaları açısından davalının —— markasının hükümsüzlüğüne——- emtiaları için hükümsüzlük koşulları oluşmadığından davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalı adına tescilli —- markasının —sınıfta tescilli olduğu ———– emtiaları açısından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,70 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline davanın kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline davanın reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harç ve 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 55,40 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 142,50 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.142,50 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%89) 2.797,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%11) 345,50 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/11/2020