Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/418 E. 2019/223 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/418 Esas
KARAR NO: 2019/223
DAVA : Marka Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti
DAVA TARİHİ : 19/09/2016
KARAR TARİHİ : 18/07/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markanın hükümsüzlüğü, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacılar vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketlerin yetkilisi ——- yılından bu yana—— markasının —— çalışmalarını yaptığını, ürünün içeriğini oluşturan hammadde alımlarını gerçekleştirdiğini ve ürünün formülünü oluşturmak için onlarca çalışma yaptığını, ———– davacı ——kurduğunu, o günden bu yana——— markası altında ———— göre formüle edilmiş gıdalar üretmekte olduğunu, —–markası ile tanınarak sektörde ilk akla gelen firmalardan biri haline geldiğini, diğer davacı .———- kurulmasıyla —— markasının tüm yatırım ve satışlarının bu şirket üzerinden devam ettiğini, davacı şirketçe TPE nezdinde yapılan ——-sayılı—- marka başvurusunun dava konusu ——- sayılı marka sebebiyle kısmen yayınlanmasına karar verildiğini, bunun üzerine marka başvurusundan feragat edildiğini ve——– ibareli yeni bir marka başvurusu yapıldığını, ancak bu başvurunun da dava konusu marka nedeniyle reddolunduğunu, davacı şirketin ortaklarından olan ve——— markasının ortaya çıkışından itibaren tüm gelişmeleri ve ticari sırları en ince ayrıntısına kadar bilen —— bir süre sonra şirketten ayrıldığını ve mahkemeye başvurarak şirketin tasfiyesini istediğini,——- arkadaşı olup onunla birlikte hareket eden ve davalı şirketin de yetkilisi olan —— markasını satın almak için davacı şirkete teklif gönderdiğini, görüşmelerde uzlaşılamaması üzerine karşı tarafça önce —— kurulduğunu ve ardından —- dava konusu —— sayılı markayı sahibinden devraldığını, dava konusu —- sayılı markanın devralınmasının davacıyı zarara uğratma amaçlı ve kötü niyetli bir işlem olduğunu, davacı şirketlerin markayı tescilsiz olarak kullanmasına rağmen devir tarihi olan ——– tarihinden daha eskiye dayalı kullanımı bulunduğunu, markaya ayırt edicilik ve belirli bir tanınmışlık kazandırdığı göz önüne alındığında —– sayılı markayı hükümsüz kılma hakkına sahip olduğunu, davalının —— sayılı markayı tescil edildiği şekilde değil, davacıların tescilsiz markasına ayırt edilemez kadar benzer şekilde kullandığını, ayrıca —— sayılı markanın tescil tarihinden itibaren hiç kullanılmadığını ve halen kullanılmamaya devam edildiğini, bu durumun da bir hükümsüzlük sebebi teşkil ettiğini, ayrıca davalının —– sayılı markayı davacıların geçmişe dayalı hak sahibi bulundukları tescilsiz markaya ayırt edilemeyecek kadar benzer şekilde kullanıp iltibas yaratmasının TTK kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, bu sebeplerle davalının —– sayılı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, ayrıca davalı fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, fiile konu davranışların durdurulmasına ve ——- sitesinin kapatılarak tecavüzün önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; Anayasa Mahkemesinin 556 sayılı KHK’nun 14 ve 42/1-c maddelerini iptal etmesi nedeniyle markanın hükümsüzlüğüne karar verilemeyeceğini, davalının—- markasının — manası taşıdığını, davacının ——- markasının ise —— anlamına geldiğini, marka anlamlarında benzerlik bulunmadığını, davacılardan Tasfiye Halinde ———– ortaklarından dava dilekçesinde bahsi geçen ——-bahse konu ürünün —— çalışmalarını yapan asıl kişi olduğunu ve haklarının gaspedildiğini, marka konusu ürünü formüle eden, markayı bulan kişinin —— olduğunu,—– şirketten hukuka aykırı olarak uzaklaştırıldığını ve o uzaklaştırıldıktan sonra şirket tasfiyeye sokulup ——– şirket malvarlığı üzerindeki maddi ve manevi haklarının davacı şirket ortakları ——— tarafından buharlaştırıldığını, davacı şirketin yöneticilerinin davalı şirket sahibi ———- dolandırmaya kalktıklarını, içi boş şirketi —-satmaya çalıştıklarını, dava dışı —— nitelikli dolandırıcılığa maruz kaldığını ve bu hususta İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının ——– sayılı soruşturmasının sürdüğünü, ayrıca İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– E. sayılı dosyasında açılan davanın da devam ettiğini, tescilli marka sahibinin davalı şirket olduğunu ve davacıların davalının marka hakkına tecavüz ettiklerini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli ——– markasının davacının tescilsiz olarak kullandığı ——markası ile iltibas oluşturduğu, davacının öncelik hakkı bulunduğu ve kötü niyetli tescil edildiği, tescil tarihinden bu yana kullanılmadığı, davalının markasının davalı tarafça tescilli olduğu şekilde kullanılmadığı, davacının markasının kullanıldığı iddiasıyla açılan, marka hükümsüzlüğü, marka iptali, alan adının iptali ve davalının kullanımının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve önlenmesi davasıdır.
Dosyaya ——–kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; —–numaralı —– ibareli markanın Tasfiye Halinde ——— aitken —tarihinde davalı şirkete devredildiği, —-sınıflarda —- tarihinde sicile kaydedildiği, marka başvuru tarihinin —– olduğu tespit edilmiştir.
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– Esas sayılı dosyası incelenmiş, davacı —- tarafından davalı——— karşı, şirketteki gerçek payının tespiti ile şirket hesapları ile mali hakların paylaştırılarak şirketin tasfiyesi talebiyle dava açıldığı, halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı’nın ——- numaralı soruşturma evrakı incelenmiş,—– tarafından ——-hakkında haksız rekabet ve kredi kartının izinsiz kullanımı, şirkete devrettiği aracının parasının ödenmemesi nedeniyle dolandırıclık suçlarından şikayette bulunulduğu, haksız rekabet şikayetinin ayrılarak başka numara verildiği, dolandırıcılık suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Gerek İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde devam eden dava, gerekse İstanbul Anadolu C. Başsavcılığı’nda devam eden soruşturmaların mahkememizde açılan davanın sonucunu etkilemeyeceği anlaşıldığından, bekletici mesele yapılmayarak, yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflara ait ticaret sicil kayıtları dosya içine getirtilmiş, davalı —— unvan değişikliği yaparak——- Unvanını aldığı tespit edilmiştir.
Alan adlarının kime a-it oldukları ve tahsis tarihleri —– sorulmuş, gelen yazı cevabı ile—-alan adının —- tarihinde ——– adına tescil edildiği,—- tarihine kadar tescilli olduğu, ———– adı — tarihinde ———- adına tescil edildiği, ——— tarihine kadar tescilli olduğu bildirilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyeti raporlarında; davacılardan —– tarihinde kurulmuş ——— markasını davalının kuruluşundan ——–sayılı markayı devralmasından (devrin marka siciline kayıt tarihi itibariyle ——–) önce yarattığı, tescilsiz olarak kullandığı, bu marka altında üretim ve satış gerçekleştirdiği, sosyal medya üzerinden tanıtmak için göstermelik olmayan, ciddi bir yatırım yaptığı, davacıdan daha sonra kurulmuş bir şirket olan davalının, devraldığı —- sayılı tescile dayanarak —– ibareli marka kullanımının, halin icabı, davacının ——- ibareli marka kullanımından daha sonra başladığı, ancak mülga 556 sayılı KHK md.8/3 (halihazırda SMK md.6/3)’ün lâfzına göre, önceye dayalı hak sahipliği “markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce” doğmuş hak sahipliğini ifade ettiği, tescil ilkesi gereği marka üzerindeki hakkın -daha önceki bir gerçek hak sahipliği söz konusu olmadıkça- tescil ile doğduğu, marka devri yeni bir tescil işlemi olmayıp, devralan mevcut tescilden doğan hakkı iktisap ettiği cihetle, hükümsüzlüğü istenen ———- başvuru tarihli ve — sayıtı markanın davacıların — markasından önce doğduğu, —–sayılı markadaki aslî ve ayırt edici sözel unsurun —— ibaresi olduğu, bu ibaredeki—–harfinin yerine geçmek üzere kullanılmış figürün de estetik açıdan dikkat çekici bulunduğu ve markanın ayırt edici karakterinin bir parçasını oluşturduğu, davalının fiili markasal kullanımının, aslî ve ayırt edici sözel unsuru——olmakla birlikte, estetik yönden —- sayılı markadan farklılaştığı, davacının——– markasının dizaynı ile karşılaştırıldığında, davalının fiili markasal kullanımının estetik yönden davacı markasına daha yakın olduğu, aynı mahiyetteki ürünlerin ——– ayırt edilemeyecek derecede benzer markalar ——-altında ve ayrıca marka dizaynları da estetik yönden birbirine yakın olarak aynı hedef tüketici kitlesine——–sunulması karşısında, ortalama dikkati haiz tüketicilerin ———markalı ürünleri karıştırma ihtimali bulunduğu, bilişim incelemesi sonucu olarak, davalının internet sitesinin davacının internet sitesinden kopyalanmadığı, tarafların internet sitelerinin tasarımlarının birbirinden farklı olduğu, davacı ve davalının internet sitelerinin ürün tanıtım, ürün satışı ve siparişi üzerine kurulu olmakla, kullanım şekillerinin birbiriyle aynı olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 8/3-a maddesinde markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmişse, marka başvurusunun itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir. Yine 556 sayılı KHK’nin 42/1-b maddesinde ise bu durum markanın hükümsüzlük nedeni olarak sayılmıştır. Bu yasal düzenlemeye göre, her ne kadar markayla ilgili hak tescille kazanılmaktaysa da, buna bir istisna getirilerek, tescil başvurusundan veya rüçhan tarihinden daha önce markanın tescilsiz olarak kullanılmış olması halinde, tescilsiz marka kullanana öncelik hakkı tanınmıştır. Davacı da bu hakkına dayanarak hükümsüzlük talebinde bulunmuştur. Ancak dosya içine getirtilen marka tescil kayıtlarında, davalının başka bir şirketten devraldığı markanın ——— tarihinde sicile kaydedildiği, markayı devralan davalının markanın önceki sahibine ait olan tüm hakları devralmış olduğu, davacı tarafın tescilsiz olarak kullandığını iddia ettiği ——– markasını bu tarihten önce kullandığına dair bir delil bulunmadığı, zira davacı şirketlerden …’nin — tarihinde, ….’nin —- tarihinde ticaret sicile kaydedilerek tüzel kişilik kazandıkları, davalının markasının ise —— tarihinde tescil edilmiş olduğu, bu nedenle davacıların öncelik hakkı iddiasının yerinde olmadığı, davalıya ait markanın tescil edildiği tarihte kötü niyetli olarak tescil edildiğinin de iddia ve ispat edilemediği, davalının başkasına ait markayı devralmasının kötü niyetli olduğu iddia edilmişse de, bu hususun hükümsüzlük nedeni olmadığı anlaşılmakla, davacıların davalının markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar tarafından ayrıca markanın kullanılmaması nedeniyle iptali de talep edilmiştir. Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi ile, markanın kullanılması zorunluluğu getirilmiştir. KHK’da öngörülen 5 yıllık kesintisiz kullanmama hali söz konusu olduğunda, markanın iptaline mahkeme tarafından karar verilebileceği ve marka korumasının sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak bu hüküm Anayasa Mahkemesi’nin —- tarihli ve– Esas ve —– Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde; tescilden önce kullanımla yahut kullanım olmaksızın tescille kazanılan marka hakkının mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, bu sebeple marka üzerindeki hakkın temel haklardan olduğu, sadece kanunla sınırlandırılabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14. maddesiyle getirilen kullanma külfetinin mülkiyet hakkı kapsamında bulunan bir sınırlandırma olduğu, mülkiyet hakkına ancak kanunla sınırlandırma getirilebileceği, Kanun Hükmünde Kararname ile sınırlandırma getirilemeyeceği, bu durumun Anayasanın 91. maddesinin 1. fıkrasına aykırı olduğu belirtilmiştir.
Her ne kadar ——— taraf olduğu TRIPs’nin 19. maddesinde de benzer bir hüküm mevcutsa da, bu hükmün markanın kullanma zorunluluğunun mevcut olması halinde uygulanabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14.maddesinin iptali ile iç hukukumuzda markanın kullanılması zorunluluğunun kalmadığı, bu nedenle TRİPs hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 9. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktaysa da bu hüküm ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanabileceğinden Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle kullanmama nedeniyle markanın iptalinin talep edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 61. maddesinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 61. maddesinde, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek markaya tecavüz olarak sayılmıştır. Bu yasal düzenleme ışığında somut olaya bakıldığında, alınan bilirkişi raporu ve dava dilekçesinin ekinde dosyaya sunulan ——- Noterliği’nin ——- Yevmiye numaralı —– ve ekinde yer alan tespite ilişkin davalıya ait internet sitesi içeriği ile, davacıların tescilsiz olarak kullandıkları—— markasının davalı tarafından ürünleri üzerinde ve internet sitesi içerisinde aynen ve ayrıca kendi tescilli markaları olan ——- markasını, yalnızca——- şeklinde, üstelik tescilli markada —harfinin yerine kullanılan insan şeklindeki figürü kullanmaksızın, davacıların hak sahibi oldukları——— markasına yaklaşmak amacıyla tescilli olduğu şekilden farklı olarak kullandığı, bu nedenle davalının fiili kullanımı ile davacıların markalarının, kullanıldıkları mal ve hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalının bu eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve davacının markasından haksız yararlanma amacı taşıdığından, haksız rekabet niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacılar tarafından, davalıya ait ——– adının da iptali talep edilmiştir. — verilen bilgiye göre davacı —–. Şirketi’ne ait —— adı, davalı tarafa ait alan adından daha önce davacı şirkete tahsis edilmiş olup, alan adı üzerindeki öncelikli hak davacı şirkete aittir. Alan adı ile marka hakları birbirinden bağımsız haklar olup, daha sonra davalı şirket adına tescil edilen alan adı, davacıya ait alan adı ile yalnızca bir harf dışında karıştırılmaya neden olacak derecede benzer olduğundan, davalının alan adının iptali talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile, davalı adına tescilli —— markasının hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı, marka iptali davasının Anayasa Mahkemesi’nin 556 sayılı KHK’nin 14. maddesinin iptal etmesi nedeniyle dayanaksız kaldığı, davalının markasını tescilli olduğu şekilden farklı olarak, davacıların tescilsiz olarak kullandıkları marka ile karışıklığa neden olacak şekilde kullandığı, bu durumun marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu,—– adında öncelik hakkının davacı —– ait olduğu, bu nedenle davalının bu alan adı ile karışıklığa neden olacak derecede benzer olan——– adının iptaline karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının—— numaralı ——— markasını ürünleri üzerinde ve internet sitesinin alan adında ve içeriğinde tescilli olduğu şekilden farklı olarak —- harfindeki grafik tasarıma yer vermeyip, davacının tescilsiz——- markasına benzer olarak, tek başına—-şeklinde ve —— ibaresini aynen kullanmak suretiyle davacının tescilsiz markasına TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE,
Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin ÖNLENMESİNE,
Davalıya ait ürünler üzerinden ve —— adlı internet sitesinden davacının markasına tecavüz oluşturduğu tespit edilen marka kullanımlarının KALDIRILMASINA,
Davalıya ait ——– adının İPTALİNE,
Davalının ——- numaralı ——- markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebinin REDDİNE,
Davalının——– numaralı ——— markasının iptali talebinin REDDİNE,
Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline kabul edilen tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline reddedilen hükümsüzlük davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç ve 29,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 58,40 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 3.200,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%50) 1.600,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%50) 1.600,00 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinden, davanın red ve kabul oranına göre, (%50) 25,00 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye (%50) 25,00 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/07/2019