Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/396 E. 2020/204 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/396 Esas
KARAR NO: 2020/204
DAVA: Ticaret Unvanı ve Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat
KARŞI DAVA: Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 28/06/2016
KARŞI DAVATARİHİ : 10/10/2016
KARAR TARİHİ : 19/11/2020
Davacı-karşı davalı vekili tarafından davalı-karşı davacı aleyhine açılan ticaret unvanı ve marka hakkına tecavüzden kaynaklı maddi ve manevi tazminat ile davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkiline ait ticaret unvanı ve tescilli markanın izinsiz şekilde davacı ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren davalı tarafından—- kullanıldığını, bu kullanıma son vermesi için —–numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ancak davalının ihtarnameye cevap vermediği gibi tecavüze devam ettiğini, Mahkememizin — sayılı dosyası ile yapılan delil tespiti incelenmesinde alınan bilirkişi raporunda davacının —— tarihinde yayınlandığının, bu tarihten itibaren davacının unvan ve logosunun kullanılmaya başlandığının, buna karşılık davalının — sitesinde davalının unvanının — geçtiğinin ve davalı logosunun da —- tarihinde kullanıldığının tespit edildiğini, benzer ticari faaliyetleri olan davacı ve davalı şirketlerin unvan ve logolarındaki benzerlik nedeniyle davalının davacı ile iş yapmak isteyen müşterileri bu hususta yanıltarak kendisi ile iş yapmaya ikna etmek suretiyle haksız kazanç elde ettiğini, bu durumun davanın ticari itibarına zarar verdiğini belirterek, davalının tecavüzünün durdurulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik — maddi ve —- manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı şirketin —— resmi temsilcisi olduğunu ve dosyaya sunulan delillerden de anlaşılacağı üzere bu şirketin isim ve logo kullanım haklarına sahip olduğunu, —–distribütörlüğünden dolayı —tarihleri arasında kullanıldığını, bu marka ile yatırım yapıldığını, —- değiştirildiğini, davacı şirket sahibinin ise —- isimli bir şirkette iken davalı tarafın temsilciliğini yaptığı —- aldığını, dosyaya sunulan delillerden de davalı markasının —şeklinde – şirketini taklit suretiyle tescil edildiğini, davacı tarafın — tarihinden — tarihine kadar davalı tarafa kesilmiş —- bulunduğu, oluşturulma tarihi — olan bir dosyadan davalı şirketin —şirketle ilişkisinin tespit edilebileceğini, davalı tarafın sektöründe itibarlı bir firma olduğunu, davalının tersine davacı tarafın herhangi bir üretim faaliyeti bulunmadığını ve marka tescilinin-için tescilli olduğunu, davalı şirketin ise –başvuru numaralı markanın sahibi olduğunu, davacı tarafın — bakımından markayı kullanmadığını, markanın iptali koşullarının oluştuğu, marka tescilinin kötüniyetli olduğu, hükümsüzlük şartlarının oluştuğunu, bu nedenlerle şimdilik — maddi ve —- manevi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Asıl dava; davacı-karşı davalının ticaret unvanı ve—- numaralı markası olan — markasının davalı-karşı davacı tarafından haksız olarak —-isimli internet sitesinde kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüz nedeniyle, tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davası olup, karşı dava ise, davalı-karşı davacının —– markası üzerinde öncelik hakkı bulunması, davalı-karşı davacının —-numaralı marka tescilinin kötü niyetli olması ve 5 yıldan bu yana bazı emtiaların üretilen mallarda kullanılmaması sebebiyle meydana gelen tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminata ilişkindir.
Dosyaya —-getirtilmiş olup, incelendiğinde; davacı-karşı davalının — numaralı—- markasının— tarihinden itibaren — tarihinde tescil edildiği, dvalı-karşı davacının —— markası — tarihinden itibaren — tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir.
Dosyaya — getirtilmiş olup, incelendiğinde; davacı— tarihinde — kurulduğu ve — nakil gittiği, meslek grubunun—–olduğu, iş konusunun ise — olarak ifade edildiği, davalı—– tarihinde kurulduğu, meslek grubunun —- olduğu, iş konusunun ise —— olarak ifade edildiği görülmüştür.
Mahkememiz huzurunda dinlenen davalı-karşı davacı tanığı — kendisinin — – — ortaklarından biri olduğunu, davacı-karşı davalı şirketin — yıllarında kendi şirketinden mal satın aldığını, ancak bu konuda diğer ortağının daha çok bilgi sahibi olduğunu, — yıllarında kendilerinin — satışlarının –tarafından yapıldığını, daha sonra —- satış temsilciliği için davalı-karşı davacı—- anlaşma yaptıklarını, yazılı sözleşmeleri bulunduğunu, —yılında sözleşme yaptıklarını hatırladığını, ancak ay ve gününü hatırlamadığını, —- edildiğinden haberleri olduğunu ve buna itiraz ettiklerini, itirazın sonucu hakkında bilgisi bulunmadığını, bildiği kadarıyla markayı tescil ettiren şirkete ihtarname gönderdiklerini, resmi bir kuruma itirazda bulunmadıklarını, davalı-karşı davacı tanığı —; kendisi ve ortağı olan diğer tanıkla birlikte —- firmayı kurduklarını, —-yılında — başladıklarını, başka ülkelerde olduğu gibi — ürünlerin satışı için çeşitli firmalara izin verdiklerini, bu firmalardan birisinin — olduğunu, — tarihlerde bu firmada çalıştığını ve kendilerinin ürünlerini sattığını, daha sonra bu firmadan ayrılarak kendi şirketini kurduğunu, kendilerinin ürünlerini satmak istediğini bildirdiğini, o dönem başka bir firmaya da ürün sattırdıkları halde —- de ürünleri satması için izin verdiklerini, ancak daha sonra şirketin adını ve logosusunu kullandığını öğrendiklerini, telefonla ve mail yoluyla yalnızca ürünleri satabileceklerini, adlarını ve logolarını kullanamayacaklarını —- bildirdiğini, onun da kendisine bu isim ve logoyla ticari evraklar hazırlattıklarını, yaklaşık —– masrafları olduğunu söylediğini, bunun üzerine kendileriyle çalışmama kararı aldıklarını, davacı-karşı davalı şirketin bu ismi marka olarak tescil ettirdiğinden haberdar olmadıklarını,—yılında davalı-karşı davacı şirketle ürünlerini— satması için anlaştıklarını, bu sözleşmenin halen devam ettiğini, kendilerinin markasının—- kendi adlarında tescilli olmadığını, halen —- davacı-karşı davalı tarafından tescil edilen markanın hükümsüzlüğü için şirketleri tarafından açılmış bir dava bulunmadığını, davalı-karşı davacının hükümsüzlük davası açtığını, davalı-karşı davacı tanığı …; kendisinin davalı-karşı davacı şirkette satış departmanında — yılından bu yana çalıştığını, telefonla siparişleri aldığını, daha önce davacı-karşı davalı şirketle de ticari ilişkileri bulunduğunu, kendilerinden malzeme satın aldıklarını, onların da kendilerinden malzeme satın aldıklarını, her iki firmanın ürünleri arasında ve firmalar arasında herhangi bir karışıklık yaşanmadığını, çalıştığı firmanın — şirketi ile ilişkisi olup olmadığına dair bilgi sahibi olmadığını, bu dava açıldıktan sonra davacı-karşı davalı … şirketi ile ticari ilişkilerini sonlandırdıklarını, bazı cihazları da yurt dışından hatırladığı kadarıyla—-ithal etmeye başladıklarını, ithalattan sonra da karşı taraftaki şirketle ilişkilerinin sonlandığını, davacı-karşı davalı şirketten hangi yıllar malzeme satın aldıklarını hatırlamadığını, müşterilerden gelen telefonları açar açmaz kendisini ve çalıştığı firmanın adını hemen söyleyerek tanıttığını, bu nedenle davacı-karşı davalı şirketle karışıklık yaşandığına tanık olmadığını, davacı-karşı davalı tanığı …; kendisinin —ayından beri davacı şirkette — olarak çalıştığını, her iki şirketin de labaratuvar cihazları satışı alanında faaliyet gösterdiğini, bundan — öncesine kadar her iki şirketin ticari ilişkisi bulunduğunu, ticari ilişkinin olduğu dönemde şirket unvanlarının ve markalarının çok karıştırıldığını, o dönemde davalının logosunun davacının logosu ile neredeyse birebir aynı olduğunu, daha sonra biraz değiştirdiklerini, davacı şirketin —- yılında kurulduğunu, markanın ilk sahibi olduğunu, davalı ile ticari ilişki kesilmeden kısa bir süre önce piyasada davalı tarafın davacı şirket ile aynı ya da kardeş şirket olduğunu söylediklerini, —- bir hocanın, kendilerine güvenerek ürünü aldığını, ancak bozuk çıktığını söylediğini, ticari ilişki kesildikten sonra son l-2 yıldır bu yönde bir şey duymadığını, kendisinin satışlardan prim aldığını, davalının şirketin kardeş firma ya da aynı firma olduğunu söylediği müşterilerin —— isimli hocaları hatırladığını beyan etmişlerdir.
Dosyaya Mahkememizin —-sayılı dosyası celp edilmiş olup, yapılan delil tespiti sonucu bilirkişi — tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; davacı-karşı davalıya ait —– tarihinde oluşturulduğu, davalı-karşı davacıya ait —- kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacı-karşı davalıya ait logonun —tarihinde — sitesinde yayında olduğu, —- tarihinde oluşturulduğu, davalı-karşı davacının —-tarihinde geçtiği, —– tarihli arşiv kaydında davacı-karşı davalının logosunun benzerinin kullanıldığı belirtilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilişim uzmanı —, marka uzmanı — ve mali müşavir —- oluşan bilirkişi heyeti —- tarihli raporda; davalı-karşı davacı şirketin dava dışı —– ticari ilişkisinin bulunduğu, davalı-karşı davacının dava dışı —- firmalarından yaptığı alımlarda —- logosunun bulunduğu, davalı-karşı davacının —- yılları arasında — — yaptığına dair ticari defterlerde faturalar haricinde başkaca bir tespitin yapılamadığı, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıya mal sattığını ve bu faturalarda —- markasını kullandığını göstermek üzere dava dosyasına delil olarak sunduğu —– tarih ve sayılı faturaların davalı-karşı davacının yasal defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, davalı-karşı davacının kullandığı markanın —- tarihli ihtarname öncesinden iş bu davanın açıldığı — tarihine kadar değişikliğe uğradığı, davacı-karşı davalının — numaralı markası ie davalı-karşı davacının — arasında kullandığı—–itibariyle birbirlerine büyük benzerlik gösterdiği, davacı-karşı davalının —- numaralı markası ile davalı-karşı davacının — tarihi itibariyle kullandığı — yönünden açıkça farklı olduğu, ancak— markadaki şekil unsuru sözel unsur olan — ibaresi sayesinde— olarak algılanabildiğinden ve davalı-karşı davacının kullandığı markada açıkça— ibaresini ortaya koyduğundan, iki marka arasında sözel ve kavramsal bir benzerlik bulunduğu, müşterilerin en azından bir kısmının marka ve faaliyet sahası benzerliği nedeniyle iki firmayı birbirine karıştırması ya da birbiriyle bağlantılı zannetmesi ihtimali bulunduğu, davacı-karşı davalının —- kapsamındaki mallar için tescil ettirilmiş —- sayılı markasının belirli bir ürünün markası olarak kullanılmadığı, —- logosuna yer verilmekle yetinildiği,—- sitesinde satışa sunulan ürünlerin her birinin kendi ayrı markasının bulunduğu, — tarihleri arasında davalı-karşı davacı davacının elde ettiği brüt satış karının —- olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Rapora itiraz edilmesi üzerine mahkememizce yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, marka uzmanı —, sektör uzmanı – ve mali müşavir — oluşan bilirkişi heyeti — havale tarihli raporda; davacı —- kurulup – nakledildiği, davalı —- tarihinde kurulduğu Davacı – Karşı Davalı—–aynı yönde ve benzer işi, yani ———, dava öncesinde birbirleriyle her üç firmanın kısmen ve resmi olarak faturalar münasebeti ile alış-verişlerinin bulunduğu, davacı tarafa ait —-tarihinden itibaren—- markasının — tarihinden itibaren —- korunmakta olduğu, davalı tarafa ait marka başvurusunun dava tarihinden sonra yapıldığı, davacı şirkete ait —– yaratıldığı internet sitesinde- ayrı ürünün — başlığı altında tanıtımının yapıldığı, ürünler arasında — markalı herhangi bir ürün yer almadığı, davacı şirket tarafından tanıtımı yapılan ürünlerin —– tarihinde yaratıldığı,—-markasının davalı tarafça— kapsar şekilde kısmen kendi marka tescili ile uyumlu olmakla birlikte —- markası kullanımının —sınıfı kapsadığı, bu kullanımın da davacı tarafa ait—-tescil numaralı markanın kapsamında kaldığı, davacı ve davalı markaları arasında ortak unsurun —- ibaresi olduğu, her iki markanın aynı mallar üzerinde kullanılması nedeniyle doktrinde ve içtihatlarda öngörülen iltibasa yönelik unsurların var olduğu, davalı- karşı davacının davacı- karşı davalıya ait—– tescil numaralı markasındaki ———, bu nedenle ticari belgeler üzerinde iltibasa neden olacağı, davacı ve davalı şirket arasında mal alıp satma kapsamında ticari ilişki bulunduğu, davacı şirketin kuruluşunun — davalı şirketin ise — dayandığı, davalı şirketin —- şirketi ile ilişkinin –sonunda başladığı kabul edilse dahi — ibareli ilk şirketin davacı taraf olduğu, bu bağlamda —- isminin ilk kez davacı tarafça ticaret alanına sokulduğu, davacı marka tescilinin —, davacı şirket kuruluşunun — tarihlenmesi vakıası karşısında davacının marka tescilinden doğan haklarını kullanmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığı, tescil vakıasını ortadan kaldırabilecek herhangi bir hukuki müessese bulunmadığı, karşı dava bakımından, dosyaya sunulan delillerden markanın fiilen herhangi bir ürün üzerinde kullanılmadığı, ancak bu sınıfa giren ürünlerin satışı amacıyla ticaret unvanı/hizmet markası şeklinde kullanıldığı, ispat yükünün davacı/karşı davalıda olduğu da nazara alındığında davacı markasının tescil edildiği—- herhangi bir kullanım ispatı sunulmadığı, ancak davanın açıldığı tarih itibariyle 556 sayılı KHK 42-1/c maddesinin —— sayılı Kararı ile iptal edilmiş olduğu, yine kullanmamaya ilişkin 14. maddenin ——- sayılı Kararı ile, iptal edilmiş olduğundan bu konuda takdirin Mahkemede olduğu, davalı – karşı davacının bu markayı kullanım nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 66/1-b maddesi uyarınca elde ettiği gelire göre maddi tazminat tutarının —–olduğu, maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuki mütalaasının Mahkemenin takdirinde bulunduğu yönünde görüş bildirmişlerdir.
Davacı-karşı davalı vekili — tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini — yükselttiklerini beyan etmiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
Toplanan deliller, taraflara ait —- kayıtları, marka tescil kayıtları, tanık anlatımları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile davacı-karşı davalının tescilli markası ile davalı-karşı davacının filen kullandığı ve daha sonra tescil ettirdiği markanın, yine tarafların ticaret unvanlarının esas unsurunun ——” ibaresi olduğu, diğer kelimelerin tanımlayıcı nitelikte olması nedeniyle tarafların ticaret unvanlarını ve markalarını farklılaştırmaya yetmediği, ayrıca davalı-karşı davacının dosyaya sunulan faturalarında kullandığı grafik şekil unsurunun da davacı-karşı davalının tescilli markası ile karışıtıklığa neden olacak derecede benzer olduğu, her iki tarafın laboratuvarlarda kullanılan araç ve gereçlerin ticaretini yaptıkları, markaların da bu ürünlerin üzerinde ve satış hizmetleri için kullanıldığı, bu nedenle ortalama tüketici kitlesinin her iki tarafın markalarını karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu, davacı-karşı davalının ticaret sicile kayıt tarihinin ve marka tescil kaydının davalı-karşı davacı şirketin marka kullanımından daha önce olduğu, bu nedenle —- ibaresi üzerinde öncelik hakkı bulunduğu, ancak her iki şirketinde de — gösteren —- satışını yaptıkları,— ortaklarının beyanına göre davacı-karşı davalı tarafın marka tescili nedeniyle bu ilişkinin sonlandırıldığı, her iki tarafın da —– yazılı bir —–sözleşmesinin mevcut olmadığı, ancak fatura ve ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ile aralarındaki ticari ilişkinin tespit edildiği, davacı-karşı davalı şirket ile davalı-karşı davacı şirketin de birbirlerinden mal alıp sattıkları, buna dair de ticari kayıtlarının mevcut olduğu, tespit edilen ilk faturanın — tarihli olduğu, davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıya gönderdiği ihtarnamenin — tarihli olup, davacı-karşı davalının karşı tarafın marka kullanımından haberdar olduğunu kanıtlayan fatura tarihinden itibaren – yıldan fazla bir süre geçtiği, delil tespitinin ise —- tarihinde yapıldığı, davanın da — tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı-karşı davacının—– ibaresini davacı-karşı davalıdan daha sonra marka ve ticaret unvanı olarak kullanmaya başladığı sabit olmuşsa da, davalı-karşı davacının beş yıldan fazla bir süre kullanımına ses çıkarmayan davacı-karşı davalının, TMK’nun 2. maddesi gereğince; bu ihlali bildiği ve bilebilecek durumda olduğu halde, mal alım satımı yaparak bu hususta karşı tarafta dava açılmayacağı yolunda güven oluşturulduktan sonra, oluşturulan bu güvene aykırı olarak, ihlal konusu hakka önemli yatırım yapan kişilere karşı ihlali sona erdirmek amacıyla ihtar gönderilmesi ve dava açılmasının çelişkili davranış yasağı teşkil ettiğinden ve böyle bir davranış MK’nun 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olmakla hukuk tarafından korunmayacağından, davacı-karşı davalının sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkını kaybettiği anlaşılmakla, asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı dava ile ilgili deliller incelendiğinde ise; karşı dava dilekçesinin içeriğinde davacı-karşı davalının markasının kötüniyetle tescil edildiği iddiasıyla hükümsüzlük koşullarının ve tescil edildiği sınıfta kullanılmadığı iddiasıyla iptal koşullarının mevcut olduğu yazılmasına rağmen, sonuç talep kısmında hükümsüzlük ve iptal taleplerine yer verilmediği, yalnızca maddi ve manevi tazminat talep edildiği, ön inceleme duruşmasında karşı davayla ilgili uyuşmazlık konusunun da da yalnızca maddi ve manevi tazminat davası olarak belirlendiği, uyuşmazlık konusuna taraflarca itiraz edilmediği anlaşılmakla, yargılama yalnızca markaya tecavüz iddiasıyla maddi ve manevi tazminat davası olarak yürütülmüştür.
Her ne kadar davalı-karşı davacı tarafça davacı-karşı davalının— gösteren ve davacı-karşı davalı tarafça ürünlerinin —- firmasının adına benzer marka tescilinin kötüniyetli olduğu iddiasıyla, marka kullanımının davalı-karşı davacının marka kullanımına tecavüz olduğu iddia edilmişse de, davalı-karşı davacının —- şirket ile yazılı bir lisans sözleşmesinin bulunmadığı, ayrıca —- tescilli bir markasının bulunmadığı, —– ibaresinin marka olarak ve ticaret unvanı olarak davacı-karşı davalı tarafça daha önce kullanılmaya başlandığı, bu nedenle davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıya karşı —-ibaresi üzerinde korunması gereken bir hakkının bulunmadığı, kaldı ki davanın her iki tarafının birbirleri ile ticari ilişkide de bulundukları, birbirlerinin kullanımlarından haberdar oldukları halde aradan — yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, davalı-karşı davacının da davacı-karşı davalıya markanın kullanılmaması için herhangi bir ihtarda bulunulmadığı gibi, dava da açılmadığı, davalı-karşı davacının marka üzerinde korunmaya değer bir hakkı mevcut olsa bile sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı, tüm bu nedenlerle, karşı davanın da reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Asıl davanın REDDİNE,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 2.118,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.063,70 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacı-karşı davalıya iadesine,
Davalı-karşı davacı vekiline asıl davada reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 12.879,90 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı vekiline asıl davada reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı tarafından gerek bu davada gerekse de Mahkememizin 2015/66 D.İş sayılı dosyasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Karşı davanın REDDİNE,
Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 413,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 358,95 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davalı-karşı davacıya iadesine,
Davacı-karşı davalı vekiline karşı davada reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davacı-karşı davalı vekiline karşı davada reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya ödenmesine,
Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/11/2020