Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/388 E. 2019/186 K. 25.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/364 Esas
KARAR NO : 2019/198

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan), Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 18/04/2016
KARAR TARİHİ : 09/07/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan), Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin temellerinin — yılına dayandığını ve ticari hayatına — faaliyetleri ile başladığı süreçten bugüne boya sektöründe Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden olduğunu, müvekkilin tüketici nezdinde yarattığı marka bilinirliği ve güvenirliği ile sektörün ileri gelen firmalarından olduğunu ve ürünleri, pazarlama stratejileri, tanıtım faaliyetleriyle boya sektöründe takip edilen bir firma konumunda bulunduğunu, dava konusu olan——-ibarelerinin TPE nezdinde müvekkili adına tescilli markalar olduğunu, merkezi —, üretim tesisleri– bulunan davalı şirketin 1990 yılından bu yana yapı kimyasalları ve boya sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının ürün ve hizmetlerinin tanıtım ——– internet sitesi üzerinden gerçekleştirdiğini, davalı şirketin—————– yer alan ürünler üzerinde müvekkilin markalarını kullandığını, müvekkilin marka tescillerinde yer alan — markasının müvekkilin tanınmış markası olduğundan, markaların esas unsurunun marka tescilindeki diğer ibareler olduğunu, davalının hiçbir tescile dayanmayan haksız markasal kullanımlarının müvekkilinin marka tescilinden doğan haklara tecavüz teşkil ettiğini, davalının markasal kullanımının müvekkilin tanınmış markasının ayırt ediciliğine zarar verdiğini belirterek, 556 sayılı KHK’nin 66/b maddesi uyarınca müvekkilinin oluşan zararının tazmin edilmesini, marka hakkına tecavüzün tespitini, meni’ini, ref’ini, 1.000,00 TL.maddi ve 1.000,00 TL.manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kurumsal bir firma olduğunu, ve ———– markasını——– diğer tüm üretim gruplarında kullandığını, müvekkilin —–” markası ile uzun yıllardır hizmet vermekte olduğunu, davacının iddiasının aksine, müvekkilinin davacı markalarını kullanmadığını, bu durumun müvekkile ait katalogların incelenmesi ile ortaya çıkacağını, bir an için müvekkili tarafından sözkonusu renklerin kullanıldığı düşünülse dahi, doğadaki ana renklerin veya yapay renklerin soyut ve tek başına marka olması ve bu surette bir kişinin inhisarına verilemeyeceğini, renkler üzerinde geniş bir tekel hakkı verilmesinin dengeli bir rekabet sistemi ile bağdaşmayacağını, bu durumun tek bir işletme lehine haksız rekabet üstünlüğü yaratacağını, bu nedenle rengin tescile konu edilen mal/hizmetlerle aynı türde mal/hizmetler için diğer işletmeler tarafından kullanımının haksız yere kısıtlanmaması açısından kamu yararının gözetilmesi gerektiğini, MarKHK m.7/c ve d bentleri uyarınca renk adlarının tek kişinin tekeline bırakılamayacağını, müvekkilin —-, davacının ise “— markası ile sektörde faaliyet gösterdiğini, bu iki markanın tüketici nezdinde karıştırılması veya müvekkilin davacı markasının tanınmışlığından yararlanmasının sözkonusu olmayacağını, piyasada satılmakta olan bazı mal ve hizmetlerin sadece o konuda uzmanlık sahibi olan kişilerin ilgi alanına girdiğini, bu tür malların karıştırılma ihtimalinin belirlenmesine karar verebilecek düzeyde bilgiya sahip olan uzman kişilerin dikkate alınması gerektiğini, tarafların markalarını kullandığı ürünlerin çoğunun sanayi ya da bilim sahasında kullanılan ürünler olduğunu ve bu ürünlerin alıcılarının o alanda uzman kişiler olduğunu, açılan davaya karşı görev, yetki, iş bölümü, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden itiraz ettiklerini, yetkili mahkemenin Adana mahkemeleri olduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, marka haklarına tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davasıdır.
556 sayılı KHK’nin 63/1. maddesinde, marka hakkına tecavüz davasında yetkili mahkemenin davacının yerleşim yeri mahkemesi veya suçun işlendiği veya tecavüzün etkilerinin görüldüğü yer mahkemesi olduğu, 63/son maddesinde ise birden fazla mahkemenin yetkili olması halinde davanın açıldığı ilk mahkemenin yetkili olduğu belirtildiğinden ve dava konusu tecavüz eyleminin internet üzerinden de gerçekleştiği iddia edilmekle, etkilerinin mahkememiz yetki alanında da görülmesi nedeniyle davalı tarafın yetki itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 25.06.2019 tarihli dilekçesi ile; davada tarafların uzlaşmış olup, bu hususta müvekkilinin zararının tazminini de içeren bir protokol imzalandığını,sulh sözleşmesi çerçevesinde davanın sonuçlandırılmasının taraflarca talep edileceğini beyan ettiği görülmüştür.
Davacı vekili 09.07.2019 tarihli celsede; karşı taraf ile sulh olduklarını, sulhe göre karar verilmesini beyan ettiği, davalı vekilinin de sunduğu mazeret dilekçesi ile sulh sözleşmesine göre karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki vekaletnamelerin incelenmesinden; taraf vekillerine sulh olmaya ilişkin yetkilerin verilmiş olduğu tespit edilmiştir.
Dosyaya sunulan 11/06/2019 tarihli sulh sözleşmesi incelendiğinde;
“Davalı yan, davacı yana ait dava konusu ——————————————–şekil markalarını ve dava konusu dosyadaki bilirkişi raporlarında belirtilen ayırt edilemeyecek şekilde benzerlerini hiçbir mecrada kullanmayacağını, davacının markaları ile karıştırılma tehlikesi olan ibarelerin yer aldığı ürünlerle ilgili satış ve pazarlama kampanyası yapmayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.
Davalı yan, fiilen faaliyette bulunmadığından dava konusu markaları kullanmamakta olup davacı tarafından İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi — E.sayılı dosyasının yargılamanın 11/06/2019 tarihli duruşmasında taraflar işbu sulh protokolü kapsamında sulh olduklarını beyan edeceklerdir. Bu kapsamda taraflar işbu sulh protokolünü 11/06/2019 tarihli duruşmada dosyasına sunacak ve sulh protokolündeki kapsamda birbirlerinden vekalet ücreti, yargılama gideri ve harç vb.talebinde bulunmayarak mezkur dava için Hukuk Mahkemeleri Kanunu Madde 313 vd.maddeleri uyarınca mahkeme huzurunda sulh olmayı kabul ve taahhüt ederler.
Castle, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin—-.sayılı dosyasına Türkiye’de ticari faaliyetlerini durdurmuş olduğuna ilişkin resmi tüm belge ve kayıtları İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin —-.sayılı dosyasına sunmayı kabul ve taahhüt eder.
İşbu protokolde yer alan hususların yerine getirilmesi ve gerekli tebligatların yapılabilmesi için, tarafların protokolün 1.maddesinde yer alan adresleri yasal ikametgahları olarak belirlenmiştir. Taraflar, adres değişikliklerini noter kanalıyla veya iadeli taahhütlü posta ile diğer tarafa bildirmedikleri taktirde, önceki adreslerine yapılacak tebligatların usulüne uygun ve geçerli olacağını kabul ve taahhüt ederler.
Taraflar işbu Protokol’den doğan hak ve borçlarını yazılı olarak aralarında mutabık kalmadıkça üçüncü kişilere devir veya temlik edemezler.
İşbu Protokol’ün uygulanmasından ve yorumlanmasından doğan ihtilaflarda Türk Hukuku uygulanır ve ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda münhasıran İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.
İşbu protokol 11/06/2019 tarihinde iki nüsha olarak imzalanmıştır.”şeklinde sulh oldukları tespit edilmiş olup, HMK’nun 315. maddesi uyarınca sulh, davayı sona erdiren bir işlem olduğundan, tarafların karşılıklı beyanları üzerine iş bu protokolün onaylanmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Taraflar arasında yapılan –tarihli Sulh Sözleşmesi uyarınca;
“Davalı yan, davacı yana ait dava konusu————————————— şekil markalarını ve dava konusu dosyadaki bilirkişi raporlarında belirtilen ayırt edilemeyecek şekilde benzerlerini hiçbir mecrada kullanmayacağını, davacının markaları ile karıştırılma tehlikesi olan ibarelerin yer aldığı ürünlerle ilgili satış ve pazarlama kampanyası yapmayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.
Davalı yan, fiilen faaliyette bulunmadığından dava konusu markaları kullanmamakta olup davacı tarafından İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi — E.sayılı dosyasının yargılamanın 11/06/2019 tarihli duruşmasında taraflar işbu sulh protokolü kapsamında sulh olduklarını beyan edeceklerdir. Bu kapsamda taraflar işbu sulh protokolünü 11/06/2019 tarihli duruşmada dosyasına sunacak ve sulh protokolündeki kapsamda birbirlerinden vekalet ücreti, yargılama gideri ve harç vb.talebinde bulunmayarak mezkur dava için Hukuk Mahkemeleri Kanunu Madde 313 vd.maddeleri uyarınca mahkeme huzurunda sulh olmayı kabul ve taahhüt ederler.
Castle, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin—–.sayılı dosyasına Türkiye’de ticari faaliyetlerini durdurmuş olduğuna ilişkin resmi tüm belge ve kayıtları İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ——.sayılı dosyasına sunmayı kabul ve taahhüt eder.
İşbu protokolde yer alan hususların yerine getirilmesi ve gerekli tebligatların yapılabilmesi için, tarafların protokolün 1.maddesinde yer alan adresleri yasal ikametgahları olarak belirlenmiştir. Taraflar, adres değişikliklerini noter kanalıyla veya iadeli taahhütlü posta ile diğer tarafa bildirmedikleri taktirde, önceki adreslerine yapılacak tebligatların usulüne uygun ve geçerli olacağını kabul ve taahhüt ederler.
Taraflar işbu Protokol’den doğan hak ve borçlarını yazılı olarak aralarında mutabık kalmadıkça üçüncü kişilere devir veya temlik edemezler.
İşbu Protokol’ün uygulanmasından ve yorumlanmasından doğan ihtilaflarda Türk Hukuku uygulanır ve ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda münhasıran İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.
İşbu protokol — tarihinde iki nüsha olarak imzalanmıştır.” Şeklindeki protokolün ONANMASINA,
11/06/2019 tarihli protokolün örneğinin kararın eki olarak gerekçeli karara eklenmesine,
-Harçlar Kanununun 22.maddesi gereğince dava sulh ile sonuçlandığından 44,40 TL maktu harcın 2/3’ü olan 29,60 TL harç alınması gerektiğinden, peşin alınan 29,20 TL harcın bu tutardan mahsubu ile bakiye 0,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
-Taraflar sulh protokolünde birbirlerinden yargılama giderleri ve vekalet ücreti talep etmediklerinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.