Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/379 E. 2020/227 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/379 Esas
KARAR NO: 2020/227
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 07/06/2016
KARAR TARİHİ : 01/12/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili davacı firmanın kurucusu ——-adı altında —-yılından beri faaliyetlerini aralıksız sürdürdüğünü, —– ibaresinin müvekkilinin davacı firmanın kurucusu tarafından maruf ve tanınır bir hale getirilerek ayırt edicilik unsurunun kazandırıldığını, davalı firmanın ise yasal ve kanuni boşluklardan yararlanarak, kötü niyetli şekilde—-markasından çıkar sağlamaya çalıştığını, davalı şirketin selefi olan—- karşı davalar açıldığını, lehe kesinleşmiş mahkeme kararlarının mevcut olduğunu, müvekkili davacı firmanın kurucusunun —– markasını kullanım hakkının tescilden önceye dayandığını, bu hususun lehe kesinleşmiş—- kararın gerekçe kısmında yer aldığını,—– markaları kurucusu—- tarafından tescil edildiğini, müvekkili davacı firmaya devredildiğini, —— markalarının davalı firma adına tescilli olduğunu, ancak bu davalı markalarının müvekkili davacı firma markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olup karıştırılma ihtimalinin söz konusu olduğunu, ayrıca davalı—üzerinden müvekkili şirkete ait —– sağladığı marka haklarına tecavüz etmeye başladığını, davalıya ait sitenin hakkımızda kısmında —- yılına atıf yapılarak, müvekkilinin uzun yıllara dayanan itibarından, müşteri çevresinden ve kurumsal geçmişinden yararlanmaya çalışıldığını, tüketiciyi yanıltıcı tanıtım ve ticari etki yaratacak şekilde reklamlarının söz konusu olduğunu, davalı —– üzerinden müvekkili firmanın itibarından, müşteri çevresinden, kurumsal geçmişinden yararlanmaya çalıştığını, davalı firmanın kötü niyetli olduğunu belirterek, davalı adına tescilli—- markasının hükümsüzlüğüne, —– numaralı ——-ibaresinin kaldırılmasına ve markanın hükümsüzlüğüne, haksız rekabetin tespitine ve tecavüzün menine, kararın gazetede ilanına, masrafın davalıdan alınmasına,————-geçmişi ile ilgili tanıtımların ve —– ibaresinin kaldırılmasına,—– ibaresinin kaldırılmasına, teavüzün tespitine ve menine, —- arama motorunda davalının ticari çıkar amacı taşıyan yanıltıcı reklam ve tanıtımlarının tespitine, tecavüzlerinin menine, —- ibarelerinin birlikte kullanılmasının önlenmesine, —- ibaresinin kaldırılmasına, tecavüzün tespitine ve —- —— ibarelerinin birlikte kullanılmasının önlenmesine, — ibarelerinin kaldırılmasına, tecavüzün tespitine ve menine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla — — manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı tarafın işbu davayı açmakta aktif husumet ehliyetine sahip olmadığını, şöyle ki, —– sayılı markanın davacı adına tescilli olmadığını, dava dışı üçüncü şahıs adına tescilli olduğunu, aynı konuda——sayılı davanın halen derdest olması nedeniyle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacı tarafın, davasını —– yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame etmediğini, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkili davalı firmanın —– yevmiye numaralı marka devir senedi ve yine aynı tarihli —–protokol akdettiğini, davacı firmanın kendi adına tescilli bir —–markasının varlığını iddia etmekte ise de, bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, markaların benzer olmadığını, davacı tarafın haksız rekabetin tespiti ile maddi ve manevi tazminatın tahsilini talep etmeye hak kazanmadığını, müvekkili davalı firmanın —–ibareli seri markaların sahibi olup, söz konusu markaların listesinin cevap dilekçesi ekinde sunduklarını, esasen davacı tarafın, müvekkilinin marka haklarına tecavüz ettiğini, davacı firmaya ihtarname çekilmişse de netice alınamadığını, davacı tarafın dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini belirterek, sonuç olarak davanın reddini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacıya ait —-markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğu iddiasıyla davalıya ait — numaralı —- markasının hükümsüzlüğü ile —- markalarının hükümsüzlüğü, davalı tarafın bu markaları kullanmasının ve internet sitesinde davacı şirketin geçmişine atıfta bulunmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğu iddiasıyla marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, bu nedenle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Dosyaya—– markasının —davacı adına tescilli olduğu, başvuru tarihinin — tescil tarihinin —- olduğu görülmüştür.
Davacının hükümsüzlüğünü talep ettiği davalı markaları incelendiğinde; — başvuru ve tescil numaralı —markasının– başvuru tarihli, -tescil tarihli olduğu,— edildiği, — başvuru ve tescil numaralı, — başvuru tarihli, — tescil tarihli,— markasının — tescilli olduğu görülmüştür. Ayrıca davalı adına; — markasının —-
—- nolu —–
—- -nolu—-
— nolu —-
— nolu —
—- nolu —-
—-nolu —-
—-nolu —-
—- nolu —
— nolu —-
—- nolu —-
—- nolu —–
—- nolu —–
—- nolu —-
— nolu “—–tescilli oldukları tespit edilmiştir.
Her ne kadar davalı taraf Mahkememizin —– sayılı davası nedeniyle derdestlik itirazında bulunmuşsa da, bu dosya incelendiğinde tarafları aynı olsa da,—– tarihinde açılan davada, aha önceki tarihlerde gerçekleştiği iddia edilen markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile davalıya ait başka bir markanın hükümsüzlüğünün talep edildiği, daha sonra açılan işbu davada ise önceki dava açıldıktan sonra gerçekleştiği iddia olunan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile, farklı markaların hükümsüzlüğünün talep edildiği, bu nedenle derdestlik koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından, derdestlik itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı taraf ayrıca marka hükümsüzlüğü davasının 5 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığını savunmuşsa da, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’de marka hükümsüzlüğü davasının açılması için bir süre öngörülmediği, ancak uygulamada yargı kararları ile bir markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl sessiz kalındıktan sonra hükümsüzlük davası açılmasının TMK’nun 2. Maddesi uyarınca iyi niyetli sayılamayacağı görüşünün kabul bulduğu, buna göre marka tescilinden itibaren 5 yıllık süre geçtikten sonra açılan hükümsüzlük davalarının reddine karar verildiği, bunun istisnasının marka tescilinin kötü niyetli olması hali olduğu, ancak davaya konu olan davalıya ait—-tescil numaralı markanın tescil tarihinin —- tescil numaralı markanın tescil tarihinin ise —— olduğu, buna göre dava tarihine kadar 5 yıllık sürenin dolmadığı, davacının davalıya karşı aynı esas unsurlu başka markaları için de daha önce benzer davalar açtığı, bu nedenle sessiz kalma nedeniyle hak kaybından söz edilemeyeceği anlaşıldığından bu itirazın reddine karar verilmiştir.
Davalının davacının aktif dava ehliyeti olmadığına dair usuli itirazı da, davaya dayanak yapılan —tescil numaralı — davacı adına tescilli olduğundan reddedilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden, tarafların delilleri toplandıktan sonra dosya üzernde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka vekili bilirkişi—— sunmuş oldukları —- tarihli raporlarında özetle; heyetlerine bilişim uzmanı tayin edilmesi halinde, davalı internet sitesinin heyetlerince —— incelenmesinin mümkün hale geleceğini, markalar arasındaki benzerlik analizinin heyetlerince bilişim uzmanı tayinini takiben yapılmasının daha uygun olabileceğini beyan etmişlerdir.
Bilirkişi heyetine bilişim uzmanı —eklenerek alınan — tarihli raporda özetle; internet üzerinde yapılan incelemelerde, halen—- kısmında davalı şirketin faaliyetine —– yıllarda başladığına dair bir açıklamanın mevcut olduğu, ancak arşiv kayıtlarında yapılan incelemede alt sayfa içeriğinde —— adıyla hizmet vermeye başladı.———yanında çalışan bir grubun ayrılmasıyla —— şeklinde bir içeriğin mevcut olduğu,—– ibaresine yer verildiği, markalar üzerind eyapılan incelemede her iki taraf markasının da esas unsurunun —— olduğu, davacının markasında yer alan —- ibaresi isim olduğundan tüketicinin aklında—- ibaresinin kalacağı, yine davalının markasında yer alan —-olduğundan ayırt ediciliğinin düşük olduğu, davacıya ait—– markalarının—— için tescilli oldukları, hitap ettikleri ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimallerinin bulunduğu, bu nedenlerle davalı firma adına tescilli —- markalarının —–açısından kısmi hükümsüzlük şartlarının oluşmuş olduğunu beyan etmişlerdir.
Davacının—— dilekçesi ile 556 sayılı KHK’nin 66/2-b maddesi uyarınca davalının elde ettiği gelir üzerinden tazminat hesaplanmasını talep etmesi üzerine, tazminat taleplerinin değerlendirilmesi için bu kez Mahkememizin — sayılı davasının açıldığı — tarihinden bu davanın açıldığı —– tarihine kadar olan dönem için davalıya ait ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılabilmesi için Yeminli Mali Müşavir bilirkişi——görev verilmiş, bilirkişi —- tarihli raporunda özetle; davalının defter ve belgeleri üzerinde yaptığı incelemede; davalının —-tarihleri arasında dava konusu markanın kullanılması dolayısı ile elde etmiş olduğu gelir ve brüt karlılık oranlarının tespit edildiğini, —- döneminde brüt satış karının —- döneminde brüt satış karının —- olduğunu, davalı şirketin TTK haksız rekabet hükümleri çerçevesinde de tazminat talep ettiğinden, davalının davacının markasına tecavüz etmesi sebebiyle olduğu brüt satış karı üzerinden %15 üzerinden yapılan hesaplamaya göre ise isim hakkı olarak —– yapması gerektiği kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Her ne kadar davacı vekili inceleme yapılan döneme itiraz etmişse de, Mahkememizin —-sayılı davasının açılmasından önceki dönem için —- sayılı dava ile tazminat talep edildiği, işbu davanın açılmasından sonra tecavüz devam etse bile ayrı bir davanın konusu olabileceği, bu nedenle iş bu davada ancak iki davanın açılış tarihleri arasındaki dönemin incelenmesi gerektiği anlaşıldığından, bu yöndeki itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin — tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini artırarak — — çıkartmış, manevi tazminat talebi de dahil olmak üzere —- tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışların haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler uyarınca somut olaya bakıldığında, davacının davaya dayanak yaptığı —-tescil numaralı —-markasının —– davacı adına tescilli olduğu, davalının hükümsüzlüğü talep edilen — başvuru ve tescil numaralı ——- markasının— sınıfta ————- için tescil edildiği, davacının markasının davalının markalarından daha eski tarihli oldukları, her iki tarafın markalarının da —— tescilli oldukları, her iki tarafın markalarının da esas unsurlarının —–ibaresi olduğu, diğer ibarelerin tali nitelikte unsurlar olamaları nedeniyle markaları farklılaştırmaya yetmediği, her ne kadar —–ibaresi coğrafi yer adı olsa da, —– ibaresinin davacının uzun yıllardan bu yana marka olarak kullanılması nedeniyle ayırt edicilik kazandığı, davacının bu ibare üzerinde öncelik hakkı ve kazanılmış hakkı bulunduğu, davalının davacının markasından daha eski tarihli olan ve —–ibaresini içeren —– için mahkeme kararlarıyla hükümsüz kılındığı, davacının markasından daha eski tarihli olan markalarında ise ——-ibaresinin birlikte yer almadığı, bu nedenle yiyecek içecek sektöründe faaliyet göstermeleri nedeniyle ortalama tüketiciye hitap eden markaların ortak tescilli oldukları—— bununla ilişkili olan—–tescil numaralı davalı markasının tescilli olduğu diğer hizmetler için karıştırılma ihtimallerinin mevcut olduğu, bu hizmetler için hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca; toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları ile, davalı tarafın kendisine ait ——- sitesinde —- ibaresini marka olarak kullandığı, davalı adına tescilli ve dava açıldığı tarihte koruması devam eden —— markasının ise — sınıflarda tescilli olduğu,—– dosyasından alınan tespit bilirkişi raporuna göre davalının internet sitelerindeki kullandığı markanın, —– markası olduğu, ancak davalının markasını tescilli olduğu şekilden farklı olarak —-ibaresini ön plana çıkartarak kullandığı tespit edilmiştir. Her ne kadara davalı adına –tescil numaralı ——- numaralı — markaları tescilliyse de, benzer konuda daha önce davalıya karşı Mahkememizin —– sayılı davasının açıldığı, buna rağmen davalının benzer kullanımlarına devam ettiği, bu nedenle kötü niyetli olduğu, markaları tescilli olsa da, davalının bu kullanımının davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği, ayrıca haksız rekabet niteliğinde de olduğu anlaşılmıştır. Yine davalının internet sitesinde yer alan — kısmında —ibaresine ve kuruluş serüvenlerinin —- yılında başladığına dair bilgilere yer verilmesinin, TTK’nun 55. maddesi uyarınca başkasının emeğinden yararlanma amacıyla, dürüstlük kuralına aykırı bir davranış olduğu ve haksız rekabet teşkil ettiği, davacının bu nedenle davalıdan maddi ve manevi tazminat ile bu haksız rekabetin durdurulmasını talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Alınan — tarihli bilirkişi raporunda davalının— —- gelir elde ettiği tespit edilmişse de, davacının —– markasını kullanması nedeniyle ödemesi gereken maddi tazminatın belirlenmesinde marka kullanımı dışındaki etkenlerin de dikkate alınması gerektiği, davalının uzun yıllardan bu yana davacı ile birlikte hızlı yemek sektöründe faaliyet gösterdiği, pek çok yerde şubesinin ve kendi adına tecsilli markalarının mevcut olduğu, bu nedenle bilirkişi raporunda tespit edilen gelirin yalnızca davalının marka haklarına tecavüz etmesinden kaynaklandığının düşünülemeyeceği, davalının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden bu eylemleri nedeniyle ne kadar gelir elde ettiğinin ayrıca tespitinin mümkün olmadığı, bu nedenle mahkememizce TBK’nun 50. maddesi uyarınca maddi tazminatın belirlenmesi gerektiği, davacı ve davalı şirketlerin iş hacimleri, ticari faaliyetlerinin kapasitesi, davalının elde ettiği gelirin miktarı, tecavüzün devam ettiği süre dikkate alınarak —- maddi tazminatın uygun olduğu, davalının markaya tecavüz ve haksız rekabetle ilgili kusur derecesi, kastının yoğunluğu, tecavüzün şekli dikkate alındığında davacının talep ettiği —- manevi tazminatın da hakkaniyete uygun olacağı anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalı adına tescilli —- markasının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler için HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDE—— KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Davalının ——- markasını kullanmak ve —– arşiv kayıtlarında gerçeğe aykırı olarak davacı şirketin geçmişine atıfta bulunarak ve —- yılında faaliyete başladıklarına dair bilgi verilerek MARKA HAKKINA TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE,
Davalının —– ve arşiv kayıtlarından ve tüm —— hesaplarından ve tanıtımlarından —- geçmişi ve tanıtımı ile ilgili olan — ibaresinin ve bilgilerinin ve —-ibaresinin KALDIRILMASINA VE ÇIKARTILMASINA,
—- maddi tazminatın ve —– manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine ilişkin hüküm özetinin —–çapında yayın yapan günlük tirajı —–aşan bir gazetede bir kez ilanına,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken 17.419,05 TL harçtan peşin alınan 7.125,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.293,82 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline —- numaralı markanın hükümsüzlüğü davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline 2010 22017 numaralı markanın kısmen hükümsüzlüğü davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline markaya tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline maddi tazminatın kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 25.950,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretnin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline 2010 22017 numaralı markanın hükümsüzlüğü davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davalı vekiline maddi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 20.150,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 7.125,23 TL peşin harç ve 29,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 7.154,43 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 485,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 4.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.485,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%74) 3.318,90 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%26) 1.166,10 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 42,70 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%26) 11,10 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye (%74) 31,60 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/12/2020