Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/340 E. 2019/58 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/340
KARAR NO : 2019/58
DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ: 12/01/2016
KARAR TARİHİ: 05/03/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ticari unvanının ————- tarihinde ——–olarak tescil olduğunu, ——tarihli ortaklar kurulu kararı ile ——– olarak değiştirildiğini, yeni yapılan inşaatlarda, tamamlanmış binalarda, işyerlerinde ve her türlü yapıda izolasyon, yalıtım, yalıtım malzemeleri imali, alım ve satım işleri ve inşaat yapımı için müteahhitlik hizmetleri işi ile iştigal ettiğini, müvekkili şirket adına ——–Hizmet numarası ile ———- markasının — sınıfta İnşaat Hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri bakımından——– tarihinden itibaren 10 yıl müddetle tescil edildiğini, müvekkili adına kayıtlı marka, logo ve ticaret unvanının ————-adı altında ve—— ismi ile davalılar tarafından tüm ticari işlemlerde, yazışmalarda, reklamlarda kullanıldığını, davalılar tarafından ——— adlı internet alan adının da kullanıldığını, davalılara —— Noterliği’nin ———yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkilinin marka ve logosunun haksız ve mesnetsiz kullanıldığından bu isim altında faaliyette bulunulmaması, internet sitesi kullanımına son verilmesi, markayı taşıyan kutu, ambalaj, poşet, peçete, yazışma evrakları gibi ürünlerin imha edilmesi, tabela ve internet sitesindeki unvan, marka ve logoların kaldırılmasının ihtar edildiğini, ancak davalılar tarafından ürünlerin halen ——— unvan, marka ve logosu ile üretildiğini, piyasaya sürüldüğünü, reklamlarının yapıldığını ve web sitesinde yayınlandığını, bu nedenlerle müvekkilinin zarar gördüğünü, malvarlığında fiili bir eksilme meydana geldiğini, aktifinin azaldığını, bu kapsamda itibarını yeniden sağlamlaştırmak için yeni reklam kampanyası masraflarının, üretilen ürünlerini satılamamasının, bu süreçte istihdam edilenlere fazladan ödenen paraların, marka hakkına yapılan tecavüz nedeni ile başvurulan hukuki yollar nedeni ile yapılan masrafların müvekkilinin maddi zararı olduğunu, faaliyet gösterdiği inşaat, yalıtım, izolasyon alanlarına bağlı olarak beklenen, meydana gelmesi muhtemel malvarlığındaki artışların mütecavizin fiilleri sebebi ile önlenmesinin ise yoksun kaldıkları kazanç olduğunu, müvekkilinin markasının itibarının da zarara uğradığını belirterek, davalının davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, davalının kullandığı iş yeri unvanı, internet alan adının terkinine, kullanılmasının durdurulmasına, bu isim altında davalıların ticari faaliyette bulunmamasına, markayı taşıyan kutu, ambalaj, poşet, peçete, yazışma evrakları gibi ürünlerin imha edilmesine, tabela, internet sitesindeki unvan, marka ve logoların kaldırılmasına, yazım faaliyetlerinin durdurulmasına, makine, araç ve cihaz gibi vasıtalara el konulmasına ve davacıya mülkiyet hakkı tanınmasına, el konulan ürünlerin imhasına, kararın kamuya yayın yoluyla duyurulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle ——- TL maddi tazminatın ve—— manevi tazminatın banka reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ——– tarihli dilekçesi ile; dava dilekçesinde, davalılardan ———- adını zuhulen———— olarak yazıldığını belirterek, maddi hatanın düzeltilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından husumetin——— yöneltildiğini, müvekkili şirketin davanın açıldığı tarihteki unvanının —– olduğunu, husumet yöneltilen——– unvanının müvekkili şirketin kuruluşundan bu yana hiç kullanılmadığını, bu nedenle öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, ——— tarihinde tescil edilen ortaklar kurulu kararı ile de unvanlarının ———-olarak değiştirildiğini, davacının marka hakkına tecavüz ettiği iddiasında bulunduğu —- başvuru numaralı———- markasının sahibinin müvekkili şirket olduğunu, dolayısı ile husumetin … adına değil, müvekkili şirket adına yöneltilmesinin gerektiğini, davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin hiçbir zaman———-ibaresini ticaret unvanında ya da marka ve logosunda kullanmadığını, müvekkili şirketin ——– markası için —– tarihinde başvurduğunu, —— tarafından başvurunun evrakların tamamlanmaması nedeni ile tescil işlemlerinin askıda kaldığını, davacı tarafından ise———markası için müvekkilinden aylar sonra ——– tarihinde başvuru yapıldığını ve tescil yapıldığını, müvekkili …’ın davacı ile 5 yıl birlikte çalıştığını, bu çalışmanın sona ermesine doğru yaptıkları görüşmede müvekkilinin ——- kelimesini markasında ve şirket unvanında kullanma izni istediğini ve davacı tarafça kabul edildiğini, bu hususta tanıklarının olduğunu, buna rağmen davacının kötü niyetle işbu davayı açtığını, müvekkilinin——— adresini —-tarihinde kullanmaya başladığını, davacının ise————– adresini çok sonra, —– tarihinde kullanmaya başladığını, müvekkilinin web sitesinde kendi logo ve tescile uygun bulunan logosu ile sadece kendi ürün ve hizmetlerinin tanıtımını yaptığını, marka sahibinin iznine uygun bir kullanım gerçekleştiğini, dolayısı ile KHK’nin 61. maddesinde sayılan fiillerden hiç birinin müvekkili tarafından işlenmediğinden davacının maddi ve manevi tazminat talebinin hukuka ve mevzuata uygun olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; davalıların davacıya ait———-şeklinde tescilli olan ait ticari unvanı ve —- numaralı ile —–markası ile iltibas ve haksız rekabet yaratacak şekilde —– ibaresini ticaret unvanında, ürünlerinde ve internet sitesinde alan adı olarak kullandığı iddiasıyla açılan marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, ticaret unvanının terkini ile maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflara ait ——-kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde, davacı şirketin —— tarihinde “her türlü bina, toplu konut, müstakil konut, işyerleri, turistik tesisler inşa etmek, almak, satmak, kiralamak, kiraya vermek, müteahhitliğini, taşeronluğunu yapmak” faaliyetleri ile iştigal etmek üzere tescil edildiği, davalı şirketin ise; —— tarihinde ——unvanı ile tescil edildiği, —- tarihinde ticaret unvanını ——— olarak değiştirdiği, faaliyet alanlarının davacı şirket ile benzer olduğu, …’ın şirket ortağı ve yetkilisi olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait marka tescil kaydı dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde,— ——— numaralı —— markasının — Sınıfta “inşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” için —- tarihinde tescil edildiği görülmüştür.
Her ne kadar davalılar vekili husumet itirazında bulunmuşsa da, dava dilekçesinde davalı şirketin adının yanlış yazılmasının maddi hata olduğu, davacı tarafça daha sonra verilen dilekçe ile doğru unvanının bildirildiği, HMK’nun 124/3. maddesi uyarınca davalı şirketin unvanının düzeltilebileceği, yine davalı şirket yetkilisi …’ın ortağı olduğu şirketin marka haklarına tecavüz eylemleri mevcutsa, şirketin iş ve eylemlerini gerçekleştiren kişi konumunda bulunması sebebiyle haksız fiil niteliğindeki bu eylemden sorumluluğunun bulunduğu ve kendisine husumet yöneltilebileceği anlaşılmakla, husumet itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı tarafın————- ibaresini dava açıldığı tarihte kullanmaya devam ettiği anlaşıldığından, davalı tarafın zamanaşımı itirazı da yerinde bulunmamıştır.
Taraflar tanıklarını bildirmişler, davalı tarafın davalı …’ın tanık olarak dinlenmesi ve isticvap edilmesi talepleri, davada taraf olması nedeniyle tanık olarak dinlenemeyeceğinden ve isticvap koşulları da mevcut olmadığından reddedilmiş, davacı tanıkları dinlenmiştir.
Dinlenen davacı tanığı …, —- yılında —- olarak adını hatırladığı şirkette yaklaşık bir yıl sekreterlik görevini yaptığını, şirketin yetkilisinin——– olduğunu, …’ın da bu şirkette ——–yanında çalıştığını, mantolama işleri yaptıklarını, …’a —— hisse verdiğini bildiğini, bu hususu orada çalışan arkadaşlarından duyduğunu, —- yılının başlarında bu şirketten ayrıldığını, daha sonra …’ın buradan ayrıldığını, izolasyon işini …’ın, inşaat işini ise ———— yapacağını duyduğunu, ayrı ayrı adreslerde faaliyetlerini devam ettirdiklerini, hatta …’ın kızından da yaz tatilinde kendisine yardımcı olmasını istediğini, daha önce de kızının kendisinin çalıştığı şirkette tatil dönemlerinde işlere yardımcı olduğunu, kendisinin —- yılında yeniden———- şirketinde bir süre daha çalıştığını, tarihleri tam olarak hatırlayamadığını, duyduğuna göre …’ın ——– işlerini oturtana kadar — ismini kullanmak için izin istediğini, ancak —— bu konuda izin verip vermediğini ya da ne kadar süre için izin verdiği hakkında bilgisi olmadığını, ancak bildiği kadarıyla …’ın daha sonra bu isimle patent almaya teşebbüs etmesi üzerine ——– çok üzüldüğünü, aralarındaki problemin de buradan başladığını beyan etmiştir.
Davacı tanığı .—– yılında davacı şirkette işçi olarak çalışmaya başladığını, o tarihlerde ——- ile …’ın birlikte izolasyon işi yaptıklarını, daha sonra aralarında bazı sorunlar olunca …’ın şirketten ayrılarak izolasyon yapmaya devam ettiğini, ——- ise inşaat ve müteaahhitlik işleri yaptığını, davalı …’ın ——- adını kullanması nedeniyle—- ticari hayatının etkilenmeye başladığını, kentsel dönüşüm nedeniyle ihalelere girmek istediğinde şirketin izolasyon şirketi olduğu söylenerek kendisine iş verilmediğini, …’ın şirketten ayrılırken şirketin adının kullanılması konusunda taraflar arasında bir anlaşma yapıldığı hakkında bilgisi olmadığını, halen davacı şirkette çalışmadığını, taraflar arasında şirketin isminin kullanılmasına ilişkin bir anlaşma ya da izin verme durumu olsaydı bu olayı duymayabileceğini, zira aralarında geçen bir konuşmadan haberdar olmayabileceğini, …’ın şirketten hangi tarihte ayrıldığını kesin olarak hatırlayamadığını, ancak —- ya da—–yılı olabileceğini beyan etmiştir.
Davacı tanığı …; davalı …’ı tanımadığını, ——-ise eskiden beri tanıdığını, —yılında —-bulunan apartmanın kentsel dönüşüm kapsamında yeniden yapılması için ihale açtıklarını,——– de ——– olarak teklif verdiğini, ancak baktığında onun teklifini hemen elediklerini gördüğünü, nedenini sorduğunda bu şirketin izolasyon şirketi olduğunu, bu nedenle elediklerini söylediklerini, yakınlarda ——– isimli bir şirket tabelası gördüğünü de hatırladığını, işi alan müteahhitin iş karşılığında 5 daire aldığını, her bir dairenin değeri 1 milyon Dolar olduğu için yaklaşık 5 milyon Dolar gelir elde ettiğini, ancak kat malikleri olarak kendilerinin herhangi bir ödeme yapmadıkları için inşaat masraflarını da müteahhitin karşıladığını, tahminen kendisine en az 2 dairenin kar olarak kaldığını beyan etmiştir.
Davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden, taraflara ait ticari defter ve belgeler ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan —– tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; dosya üzerinde ve internet üzerinde yapılan araştırmalar bütünlük oluşturacak şekilde değerlendirildiğinde, davalıya ait tespit edilen web sayfaları üzerinden tanıtım yapılarak ticari kazanç ve satış amaçlandığının tespit edildiği, davacı tarafa ait —- adlı marka için —- tarihinde başvuruda bulunulduğu,—— tarihinde davacı taraf ———. Adına tescillendiği, haklarının davacı tarafa ait olduğu, markanın —- tarihine kadar koruma altında olduğu, davalı tarafa ait —– adlı marka için —- tarihinde başvuruda bulunulduğu, ——— tarihinde yayına itiraz edildiği, itirazın kabul edilerek markanın kısmi olarak —-tarihinde davalı tarafın———- adına tescil kararı çıktığı, fakat belge noksan harcının zamanında yatırılmamasından dolayı markanın tescil edilmediği, davalıya herhangi bir koruma sağlamadığı, davacının tescilli markasının davalı tarafça kullanımında esas unsurun——- olduğu, —- kelimelerinin markalara farklılık yaratmadığı, aynı sektörde hizmet veren davacı ve davalı markalarının tüketici nezdinde karışıklığa sebep olabileceği, 556 sayılı KHK nın 66/a maddesine göre davalının rekabeti olmasaydı davacının 182.875,18 TL daha muhtemel gelir elde edebileceğinin hesaplandığı, davacının fiili zararının bulunmadığı, davacının kentsel dönüşüm kapsamında uğradığı iş kaybı konusunda ve 10.000,00 TL tutarındaki manevi tazminat talebinin takdirinin Mahkemeye ait olduğuna dair görüş bildirmişlerdir.
Yine dosyamız içerisine alınan ———- tarihli bilirkişi ek raporunda ise; dosya ve internet üzerinde yapılan araştırmalar bütünlük oluşturacak şekilde değerlendirildiğinde; tespit edilen —–sayfaları üzerinden tanıtım yapılarak ticari kazanç ve satış amaçlandığının tespit edildiği, tespit sırasında alınan ekran görüntülerinin rapor ekinde sunulduğu, davalı tarafın kullanımında olduğu anlaşılan———internet sitesine ait arşiv kayıtları incelendiğinde, davacı tarafa ait ——— ibaresinin ve logosunun sürekli olarak değişmeksizin ———— tarih aralığında kullanıldığının tespit edildiğini beyan etmişlerdir.
Davacı vekili——- tarihli ıslah dilekçesi ile; bilirkişi raporunda belirtilen 556 sayılı KHK nın 66/a hükmü uyarınca talep ettikleri maddi tazminatı 182.875,18 TL olarak davayı ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Alınan bilirkişi raporları ile davalıya ait ——– alan adının —–tarihinde … adına tahsis edildiği, davacıya ait———– alan adının ise —–tarihinde davacı adına tahsis edildiği tespit edilmiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir. Alınan bilirkişi raporunda davalıların ticaret unvanında, iş evrakında ve kendisine ait web sitesinde davacıya ait tescilli ——– markasının esas unsuru olan —–ibaresini kullanıldıkları tespit edilmiş, davalı tarafça davacının rızası ile kullanıldığı savunulmuşsa da, taraflar arasında yazılı bir lisans sözleşmesinin mevcut olmadığı, davacının bu konuda davalıya izin verdiğine dair delil elde edilemediği, kaldı ki böyle bir izin verilmiş olsa dahi marka sahibi tarafından her zaman markanın kullanımına son verilmesinin talep edilebileceği, davacı tarafça davalıya bu konuda ihtarname gönderildiği halde kullanımlarının devam ettiği, her iki tarafın da inşaat işleri alanında ticari faaliyette bulundukları, davacının izolasyon işi yapmadığı iddia edilmişse de, bu işin de inşaat işleri sınıfına dahil olduğu, davacının bu konuda faaliyette bulunmaması halinde dahi markasının tescil korumasından yararlanma hakkına sahip olduğundan, davalıların kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği sonucuna varılmıştır.
Haksız rekabetin tespiti talebiyle yapılan incelemede ise, haksız rekabet hallerinde Türk Ticaret Kanununun 54 ve devamı hükümlerinin uygulanması gerektiği düzenlenmiş olup, ayrıca TTK’nun 55/4.maddesine göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak haksız rekabet olarak sayılmıştır. Haksız rekabetten söz edebilmek için kusur, zarar, illiyet bağı unsurlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, Türk Borçlar Kanununun 57. maddesinin hükmünün temelinin kişilik haklarına tecavüzü düzenleyen Türk Medeni Kanununun 24. maddesine dayandığı, haksız rekabet hükümlerinin düzenlenme sebeplerinin başında, başkalarının emeğinden haksız bir şekilde yararlanmanın önüne geçmenin yattığı, bir başkasının uzun uğraşlar sonucunda elde ettiği kazanımlardan ve değerlerden hiç bir emek ve çaba sarf edilmeden yararlanılmasının haksız rekabetin en önemli örneklerinden biri olduğu anlaşılmaktadır. Davalıların, daha önce davalı şirket yetkilisi …’ın bir süre çalıştığı davacı şirkete ait tescilli markanın esas unsuru olan ———— ibaresini davacı ile aynı ticari faaliyet alanında karışıklığa yol açacak şekilde kullanmaları nedeniyle kusurlu oldukları ve haksız rekabette bulundukları sonucuna varılmıştır.
Toplanan deliller, tanık anlatımları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile, davalıların davacıya ait tescilli markanın esas unsuru ve ticaret unvanının çekirdek unsuru olan———-ibaresini aynı ticari faaliyet konularında davacıya ait olduğunu bilerek karışıklığa yol açacak şekilde kullamak suretiyle, davacının marka haklarına tecavüz ettikleri ve haksız rekabette bulundukları, davalının 556 sayılı KHK’nin 66/2-a maddesi uyarınca davalının haksız kullanımı nedeniyle elde edebileceği muhtemel gelirin 182.875,18 TL olduğu, davacının ayrıca 556 sayılı KHK’nin 1-b maddesi uyarınca manevi tazminat talep edebileceği, tarafların ticari hacimlerine, davalının kusur durumuna göre 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilebileceği, davalının yargılama sırasında ticaret unvanını değiştirdiği ve —— ibaresini kullanmaktan vazgeçtiğinden, ticaret unvanından ——ibaresinin terkini talebinin konusuz kaldığı, ancak davacının dava açıldığı tarihte bu konuda dava açmakta da haklı olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının, davacıya ait ———numaralı ——– markasının esas unsuru olan —— ibaresini internet alan adında , internet sitesinde ve iş evrakında kullanmak sureti ile davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine,
-.Davalıya ait ———- internet alan adının iptaline,
– Davalının ——-baresini markasal olarak kullanmasının durdurulmasına, bu markayı taşıyan kutu , ambalaj, poşet, peçete, yazışma evrakları gibi ürünlerin imha edilmesine,
TABELA, internet sitesindeki marka ve logoların kaldırılmasına, bu markayı taşıyan araç ve cihaz ve makine gibi vasıtalara el konulmasına, üzerlerindeki —– markalarının silinmesine, silinmesi mümkün değilse el konulan bu makine ve cihazların imhasına,
——ibaresinin davalının ticaret ünvanından terkini konusundaki talep konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
-Kararın kesinleşmesi halinde masrafı davalıdan alınmak sureti ile hüküm özetinin ————yayınlanan bir gazetede ilan edilmesine,
—— TL maddi tazminatın ve—–TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2- —– TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 29,20 TL, tamamlama harcı ile alınan 312,35 TL ve ıslah ile alınan 3.124,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.709,75 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
3- Davacı yararına “tecavüzün tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 16.922,51 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 29,20 TL başvurma harcı, 29,20 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 312,35 TL tamamlama harcı, 3.124,00 TL ıslah harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 394,40 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.769,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/03/2019