Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/282 E. 2020/158 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/282 Esas
KARAR NO : 2020/158
DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması ve Önlenmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat, Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 17/03/2015
KARAR TARİHİ : 06/10/2020
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacıya ait ——–numaralı — markasının bulunduğunu, davalı ——- numaralı ——–markasının tescili sırasında davacının yaptığı itiraz üzerine ——emtilaraının çıkartılmış olduğunu, davalı firmaların markayı —-sınıfta yer alan ve tescil kapsamı dışında kalan ——– yani davacı adına tescilli ————— üzerinde kullanarak davacının marka haklarına tecavüz ettiklerini ve haksız rekabette bulunduklarını, ayrıca davalı ——— adına tescilli markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlerin davacının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler ile çok benzer olduğunu, markanın da davacının markası ile yaratacak derecede benzer olduğunu, davalıların marka tescili ve ticaret unvanı tescillerinin kötü niyetli olduğunu belirterek, davacının marka hakkına tecavüz edildiğinin ve haksız rekabette bulunulduğunun tespitine, ——– sınıflardaki mal ve hizmetler için tescilli ———- markasının davalı firmalar tarafından tescil kapsamı dışında kalan ———- üzerinde, davalılara ait—- sitelerinde, iş evrakı ve tanıtım vasıtalarında kullanılmasının durdurulması ve önlenemsine, davacı şirketin marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, bu amaçla üzerinde ——- ibaresinin bulunduğu tescil kapsmaı dışındaki ürün, iş evrakı, katalog ve araçlara el koyularak imhasına, davalı — adına tescilli ——– sınıflarda tescilli ——markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı ——— unvanında yer alan — ibaresinin davalı şirketin ticaret unvanından çıkartılmasına, davalı————–adına ——- iptaline, davalıların ——– ibaresini tescil kapsamı dışında kalan ————üzerinde kullanmasından doğan fiileri sonucu zarar gören davacının maddi zaralarına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik ——— maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan tahsiline, davacı markasının davalıların satışında ekonomik bakımdan önemli katkısı bulunması nedeniyle kazancın hesaplanmasında makul bir pay eklenerek yoksun kalınan kazancın artırılmasına, davacının tanınmış ——— markasının itibarının zarara uğramış olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla—– tazminatının avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, davalıların markalarını tescilli oldukları sınıf dışında kullanmaları nedeniyle davacının manevi zararına karşılık —– manevi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalılar vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının bu davayı açmaktaki amacının piyasada tekel yaratmak olduğunu, ayrıca güçlenen rakiplerinin önünü kesmeye çalıştığını, tarafların markaları arasında hiç bir benzerlik bulunmadığını, haksız rekabetin koşullarının oluşmadığını, davalı müvekkilinin iktisadi bir yarış içinde olduğunu, meşru rekabet dışında bir davranışının bulunmadığını, haksız rekabet davaları için TTK’nun 60. maddesinde — yıl ve her halde — yıl olarak belirlenen zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı— markasının koruma tarihinin —— olduğunu, diğer davalı —— tescilinin ilan edildiğini, davanın ise —- tarihinde açıldığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, haksız fiil zamanaşımı süresinin dahi — olduğunu, ayrıca davaya konu edilen markanın —- adına tescilli olmasına rağmen davanın———- yöneltildiğini, bu şirketle ilgili husumet itirazlarının mevcut olduğunu, tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğunu, davacı tarafın yapıştırıcı tanımını, davalıların ise —— tanımını kullandıklarını, davalıların ürünlerini üretim yapan fabrikaların satı aldığını, satış aşamasının uzun test süreçlerini gerektirdiğini, bu nedenle markaların karıştırılmasının söz konusu olamayacağını, haksız rekabet yapılmadığını, pek çok marka içinde ——- anlamına gelen ———— kullanıldığını, tarafların markaları arasında işitsel bir ayniyet bulunmadığını, tescil sınıflarının farklı olduğunu, davalıların markalarını sanayi ürünleri üzerinde kullandıklarını, davalının makine satışının olayla bir ilgisinin bulunmadığını, davacının maddi ve manevi tazminat ile yoksun kalınan kazanç taleplerinin yerinde olmadığını belirterek, davanın müvekkillerden ———— açısından husumetten reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacı adına tescilli ——– markasının davalılar tarafından —- oluşturacak şekilde marka ve ticaret unvanı olarak kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, davalıya ait marka ile davacıya ait marka arasında —– bulunduğu iddiasıyla davalıya ait markanın hükümsüzlüğü, maddi, manevi ve itibar tazminatı davasıdır.
Dosyaya ——- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; davacının————- markasının —— tarihinde tescil edildiği, davalı —— markasının —- tarihinde tescil edildiği, — tarihinden itibaren —koruma süresinin devam ettiği tespit edilmiştir.
Davalılara ait ——- dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde;
davalı —- tarihinde ———– tescil edildiği, davalı ——–tarihinde ticaret siciline tescil edildiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında davalı ——– olarak, davalı —————ise Tasfiye Halinde ——–olarak değiştirilmiştir.
Davalı ——– alan adının tescil bilgileri araştırılmış, alan adının — tarihinde alındığı ve ————- kadar geçerli olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuşsa da, markaya tecavüz teşkil ettiği iddia edilen davalıların marka kullanımları dava açıldığı tarihte devam ettiğinden zamanaşımı itirazı yerinde bulunmamıştır.
Yine davalılar vekili marka hükümsüzlüğü davası nedeniyle davalı ——— için husumet itirazında bulunmuşsa da, markaya tecavüz davası yalnızca markanın sahibi olan davalı ——– yöneltildiğinden husumet itirazının da reddine karar verilmiştir.
İhtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi için Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış,———– tarihli raporunda özetle;——– ——– bilgilerinin ——– kullanılarak yapılan incelemede, alan adı kaydının ——– tarafından yapıldığını,— —— adı kaydının — yılında yapıldığını, ———— tarafına kayıtlı olduğunun görüldüğünü, ——– markalarının incelenmesinde davacı tarafa ait olan ——- markasının logosunun incelenmesinde davacı tarafın logosunu/markasını oluşturan — yazısının—- bölümünün———–yazıldığını,———– bölümünün ise — — kullanılarak italik bir biçimde yazılarak ——– kelimesine dikkat çekerek – bir yapıda tasarlandığının görüldüğünü, davalılardan —– logosunun incelenmesinde; davalılardan ———- logosunu/markasını oluşturan ——– yazısının turuncu ile tırnaksız bir — kullanılarak italik bir biçimde yazıldığını, ——– özellikle ayrı yazıldığını, logonun tasarımının davacı tarafa benzer bir şekilde ——– yapıda olduğunu, bunlara ek olarak —— tarafında — adet soldan aşağı doğru kıvrılan damla çiziminin olduğunun görüldüğünü, iki logo/markanın tasarım açısından birbirleriyle yazı karakteri kullanımı açısından benzerlikler taşıdığını, bunun yanı sıra isim/harf benzerliği taşıdığının görüldüğünü, örnek olarak ——– yazılarak arama yapıldığında arama motoru kullanıcısına ———- aramak istediğini sorduğunun görüldüğünü, markalar arasındaki bu benzerlikten dolayı tüketici tarafından bahsi geçen markaların karıştırılma olasılığı olduğunun görüldüğünü, ————–sitesinin davacı tarafın dilekçesinde belirtilen sayfaların içeriğinin—- tarihinde — üstünden yapılan incelemesinde, davalılardan —————— markasının ———— isimli sayfaların içeriğinin incelenmesinde; davalılardan ———- markasının yer aldığını, —————– ibarelerinin yer aldığını ve bahsi geçen alanlarda hizmetler sunduğunun tespit edildiğini beyan etmiştir.
Taraflar delillerini sunduktan sonra, dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, ——————- sunmuş oldukları —— tarihli raporunda özetle; ————- veya kısaca ———- gibi farklı adlarla adlandırılan bu ürünlerin aslında aynı ürün grubuna atıfta bulunduğunu, bu ürünlerin tümünün üretiminde ana bileşen olarak kullanım alanına göre çoğunlukla gereksinimleri karşılayan ————— kullanıldığını, tarafların ———- dökümanlarının incelenmesi sonucunda, bu ürünler için davacı tarafın yapıştırıcı kelimesini kullanırken davalıların —– kelimesini kullanmakta olduğunun görüldüğünü, ancak yukarıdakine bağlı olarak yapıştırıcı veya —– kelimelerinin aslında aynı malzemelere atıfta bulunduğunu, sanayideki ilgili sektörde bu konuda fiili bir farkın söz konusu olmadığını, davacı ve davalı tarafların ürettiği yapıştırıcı ürünlerinin endüstriyel kullanıma dönük olduğunu ve aynı endüstriyel alanlara hitap ettiğini, yukarıdakine bağlı olarak bu tür ürünlerin market raflarında son tüketiciye sunulmadığını, kullanıcılarının ortalama/günlük tüketici olmadığını, ilgili sektörde birikimi ve tecrübesi olan kuruluşlar olduğunu, davacı ve davalıların markalarının küme markalar şeklinde kullanıldığını, bu markaların altında değişik isimler ve kodlarla ifade edilen çok sayıda farklı özelliklere sahip yapıştırıcılar bulunduğunu, —— markasının ———— için davacı adına tescil edilmiş olduğunu, hükümsüzlüğü talep edilen ———- markasının — sınıflarda davalı —————adına tescil edilmiş olduğunu, davacı adına tescilli olan markanın esas unsuru —ve davalı adına tescilli markanın esas unsuru ——- markaların esas unsurunun benzer olduğunu, dava konusu markanın davacı markasının emtia listesi ile aynı/benzer olan —————–emtialar yönünden MarKHK m.8/1/b’ye dayalı hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğunu, davacı adına tescilli/kullanılan ————– markasının sektöründe bilinir bir marka olduğu tespit edilmiş olmakla, davalı markasının tescil edildiği ———- yönünden hükümsüzlük talebi şartlarının mevcut olduğunu, dava tarihi itibariyle ———– markasının —-sınıfta tescilli olduğu ———-için tescilli olduğu, davalı adına tescilli olan ve markanın benzeri olan ———– markasının yapıştırıcı uygulama sistemleri, ———– alanında davalılarca kullanımının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirileceğini, marka hakkına tecavüzün men’i davasında devam eden bir tecavüz iddiası olduğundan herhangi bir zamanaşımı süresinin söz konusu olmadığını, somut olayda marka hakkına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi açısından ————— gerçekleşmiş olduğunu, manevi tazminat miktarını belirleme yetkisinin Mahkemeye ait olduğunu, davacı adına ————– için tescilli markanın benzerinin davalılarca aynı/benzer ürünlerde kullanılmasının davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceğini, davalı———– tarihinde ——— markasını — sınıflarda tescil ettirmek üzere — başvurmuş olduğunu ve davacının yaptığı itiraz üzerine ————- markanın emtia listesinden ——— emtialarının çıkarılmasına karar vermiş olduğunu, davalı———— tarihinde kurulmuş olduğunu, her iki şirketin kurucularının aynı olduğunu, davalı şirket unvanında ———- ibaresinin çekirdek unsur olarak kullanılması diğer davalı şirket ortaklarınca belirlenmiş olduğundan davalı —————– kuran iradenin iyi niyetli olamayacağını, marka hakkına tecavüz nedeniyle talep edilebilecek maddi tazminatın, hesaplamaya esas alınacak somut bilgi ve belge olmamasına karşılık, yoksun kalınan kazancın talep olunan tutarın oldukça üzerinde olabileceği müşahede edildiğinden, bu aşamada taleple sınırlı olarak ———- olduğunu beyan etmişlerdir.
Tarafların rapora itiraz etmeleri üzerine; yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, ———— tarihli raporlarında özetle; davacı adına tescilli —— markası ile davalılardan ——– adına tescilli ——– markası arasında ————- emtiaları bakımından iltibas tehlikesi mevcut olduğunu, bu nedenle davalı ———— adına kayıtlı markanın 556 sayılı KHK m.8/I-b uyarınca, —————–emtialarında hükümsüz kılınabileceğini, davacının markasının bilinirliğinin bulunduğunu, ancak bu bilinirlik düzeyinin, markayı tanınmış marka statüsüne taşıyamayacağını, davalıların ——- emtiasındaki —————- şeklindeki marka kullanımlarının, davacı markasıyla ——- yaratması sebebiyle, KHK m.61 ve KHK m.9/1-b uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, bu kullanımların aynı zamanda TTK m. 55’e göre haksız rekabet de oluşturduğunu, davalılardan ———-unvanında ———- ibaresini kullanmasının ticari dürüstlüğe aykırı olduğunu, bu nedenle ———– ibaresinin TTK m. 52 uyarınca ticaret unvanından terkin edilebileceğini, davalı ———– incelenen ticari defterlerine göre, ——— emtiası için maddi tazminat tutarının ——– olarak hesaplandığını, davacının dava tarihinden itibaren avans faizi talebi bulunduğunu beyan etmişlerdir.
Davacı vekilinin rapora itiraz etmesi üzerine; aynı bilirkişi heyetinden ek rapor istenilmiş, bilirkişi heyetinin—- tarihli ek raporunda özetle; İncelemenin — yılından itibaren yapılması talep edilmiş ise de taraflarından inceleme sırasında—- yılından başlamak üzere talep eden yıllara ait verilen talep edildiğini ve sadece ——– yıllarında dava konusu ürünlerin satışının yapıldığı gerekçesiyle başkaca veri ibraz edilmemiş olduğundan ———- yıllarına ait verilerin değerlendirilmeye alındığını, bu nedenle, tespitlerin——- yıllarına ait olduğunu, davalılarca ibraz edilen belgelerden tespit edilen satış tutarlarının ——üzerinden yapılan maddi tazminata ait hesaplamalarda genel prensip olarak ayrı ayrı yıllara ait de hesaplansa sonuçta adil ve hakkaniyete uygun şekilde ortalama ciro ile ortalama karlılık —– kıyaslaması olarak hesaplamaya esas alındığını, Mahkemece davacının talebi doğrultusunda hesaplama kabul görür ise— cirosunun—— olduğunu,— yılı karlılık rasyosunun ———– olduğunu, verileri doğrultusunda ———- olduğunu,— yılı cirosunun — olduğunu, ——- yılı karlılık rasyosunun ————— olduğunu, verileri doğrultusunda ——- olduğunu, her iki yıla ait veriler sonucu toplandığında:————— maddi tazminat olarak davalılar tarafından davacıya ödenmesinin gerektiğini, ———- nerden ve nasıl hesaplandığına dair bilgi verilmediğinden bahisle; raporda açık şekilde yazıldığı üzere ————- esasıyla hesaplandığını, —- incelemesinde kök raporda belirtilen hususların dışında bir tespit yapılamadığını, davacının dava tarihinden itibaren avans faizi talebinin bulunduğunu beyan etmişlerdir.
Maddi tazminata ilişkin bilirkişi raporlarına itiraz edilmesi ve her iki şirket için ayrı ayrı hesaplama yapılmamış olması nedeniyle, bu kez ———— yeniden rapor istenilmiş, dosyaya sunduğu ——— tarihli raporunda; davalı şirketlerce sunulan ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmuş olmaları nedeniyle HMK’nun 222. maddesi uyarınca davacı lehine delil niteliğinde bulunduğu, davalı şirketler nezdinde yapılan hesaplamalar sonucunda davalıların dava konusu ürünleri satmaları dolayısıyla davalı——— dönemleri arasındaki diğer davalı —-firmasına yaptığı —— satış dahil olmak üzere satışlardan elde ettiği karının — olduğu, davalı————- dönemleri arasındaki satışlardan elde ettiği karının ——— olduğu, bu itibarla davacının davalılardan ayrı ayrı hesaplanan tutarları maddi tazminat olarak talep edebileceğine dair görüş bildirmiştir.
Davacı vekili tazminat talebini ———— olarak artırdığına dair dilekçe sunmuş ve eksik harcı tamamlamıştır.
Öncelikle marka hükümsüzlüğü davasıyla ilgili deliller değerlendirilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’de hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karıştırılma ———– tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma———-ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada —– tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, alınan bilirkişi raporları, taraflara ait marka tescil kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile; davacıya ait ———- markası ———-Sınıfta tescillidir. Her iki markada da ——- ibarelerinin yer aldığı, davalının markasına eklenen ve —- anlamına gelen ———ibaresinin markayı davacıya ait markadan farklılaştırmadığı,——— olarak benzer oldukları, her ne kadar tarafların markalarının tescilli olduğu — sınıftaki emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin dikkat ve özen seviyesi yüksekse de, markaların benzerliği dikkate alındığında bu tüketici kitlesi tarafından davacıya ait markanın seri markalarından birisi olarak algılanabileceği, davacının markasının tescilli olduğu ile davalının markasının tescilli olduğu ————- emtialarının birbirleriyle ilişkili oldukları, bu emtialar için 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, davacının markasının ———- göre tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı, ancak sektörde bilinirliği yüksek bir marka olduğu sonucuna varılmıştır.
556 sayılı KHK’de kötü niyetli marka tescili hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamıştır. Ancak uygulamada ve —- kararlarında kötü niyetli marka tescili TMK’nun 2. maddesinde yer alan genel hüküm nedeniyle hükümsüzlük nedeni olarak kabul edilmiştir. Davalı ——– davacı şirket ile aynı alanda faaliyette bulunduğu, bu nedenle sektörde bilinirliği bulunan davacının —- bu yana tescilli markasından haberdar olmadığının düşünülemeyeceği, davacıya ait —- markasına çok benzer olan ———- markasının ——– belli bir anlamının mevcut olmaması nedeniyle tesadüfen seçilmiş olamayacağı, bu nedenle davalının davacıya ait bilinirliği yüksek olan markadan ticari olarak yararlanmak amacıyla bu markayı tescil ettirdiği, TMK’nun 2. maddesi uyarınca kötü niyetli bu hareketin hukuken korunamayacağı, davacının markasının tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı —— unvanının terkini de dava edildiğinden, bu taleple ilgili yapılan incelemede, davalı — markasının tescili için — tarihinde başvuru yaptığı, davacının bu marka başvurusuna süresi içinde itiraz etmesi üzerine ——— emtiasının tescil kapsamından çıkartılmasına karar verildiği, bu olaydan sonra davalı ———- tarihinde————- ibaresini tescil ettirdikleri, şirketin tescil tarihinde davacı şirketin markasından haberdar oldukları, marka tescili nedeniyle aralarında bir ihtilafın oluşmasına rağmen davacının tescilli markası ile benzer olan bu unvanı seçmelerinin iyiniyetli olmadığı, faaliyet alanlarının davacı şirket ile benzer olduğu, ticari dürüstlüğe aykırı olarak tescil ettirilen ———— ibaresinin TTK’nun 52. maddesi uyarınca terkinine karar verilebileceği anlaşılmştır.
Davacı tarafın marka haklarına tecavüz edildiği ve haksız rekabette bulunulduğuna ilişkin iddialarıyla ilgili deliller incelenmiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
Haksız rekabet ise Türk Ticaret Kanununun 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, TTK’nun 55/4.maddesine göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak haksız rekabet olarak sayılmıştır. ————–sayılı kararında da belirtildiği üzere haksız rekabetten söz edebilmek için kusur, zarar, illiyet bağı unsurlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, haksız rekabet hükümlerinin düzenlenme sebeplerinin başında, başkalarının emeğinden haksız bir şekilde yararlanmanın önüne geçmenin yattığı, bir başkasının uzun uğraşlar sonucunda elde ettiği kazanımlardan ve değerlerden hiç bir emek ve çaba sarf edilmeden yararlanılmasının haksız rekabetin en önemli örneklerinden biri olduğu anlaşılmaktadır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile davalıların, davalı ——-adına tescilli ———- markasının tescilli olmadığı halde davacının markasının tescil kapsamında bulunan ————— alan adında, tanıtım vasıtalarında ve iş evrakında kullandıkları, davacıya ve davalıya ait her iki markanın iltibasa neden olacak derecede benzer oldukları, bu nedenle davalıların eyleminin davacının marka haklarına tecavüz niteliğinde olduğu, aynı zamanda davalıların davacıya ait marka ile benzer markayı tescilli olmadığı mal ve hizmetlerde kullanmak suretiyle davacının markasının piyasadaki bilinirliğinden yararlanmaya çalıştıkları, bu nedenle kusurlu oldukları, eylemin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği, haksız rekabet koşullarının da gerçekleşmiş olduğu, davalı ——- ait alan adının da bu nedenle iptaline karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı 556 sayılı KHK’nin KHK’nin 62/1-a maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını, 62/1-b maddesi uyarınca tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazminini talep edebileceği, yine 66/2-b maddesi uyarınca davalıların markayı kullanmak yoluyla elde ettikleri kazanca göre hesaplama yapılarak maddi tazminatın tespit edilmesini talep edebilir.
Davalıların ticari kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, alınan ilk raporda yalnızca ———- ilgili hesaplama yapıldığı, ayrıca karlılık oranın doğru tespit edilmediği anlaşıldığından bu rapora ve bu rapora dayanılarak hazırlanan ek rapora itibar edilmemiş, bilirkişi———– tarafından yapılan inceleme ile, davalı ————— dönemleri arasındaki diğer davalı ——- firmasına yaptığı satışlar da dahil elde ettiği karının —- davalı ———– dönemleri arasındaki satışlardan elde ettiği karının ise ———-olduğunun tespit edildiği, davalıların birlikte hareket etmesi nedeniyle, davalıların davacının zararından müteselsil olarak sorumlu oldukları, bu nedenle tek bir tazminat talep edilebileceği, ancak davacı taraf davalılardan müteselsil tazminat talebinde bulunmadığından ve davalıların elde ettikleri kazanç üzerinden maddi tazminat talep ettiğinden, her iki davalı şirketin elde ettikleri kazanç miktarı bilirkişi raporu ile belirlendikten sonra sunulan ıslah dilekçesi ile her bir davalıdan sorumlu oldukları kısım kadar tazminat talep edildiğinden, davalıların sorumlu oldukları kısım belirlenerek tek bir tazminata karar verilmesi gerektiği, bu nedenle davalı Tasfiye Halinde ——— davalı ——- olmak üzere toplam —– tazminat talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı taraf hesaplanacak maddi tazminata 556 sayılı KHK’nin 67. maddesi uyarınca makul bir payın eklenmesini de talep etmişse de, davalılara ait ürünlere olan talebin oluşmasında davacıya ait markanın belirleyici olduğu kanıtlanamadığından bu talep yerinde bulunmamıştır.
Yine davacı tarafça 556 sayılı KHK’nin 68. maddesi uyarınca ayrıca itibar tazminatı talep edilmişse de; bu tazminata hükmedilebilmesi için davalıların davacıya ait markayı kötü veya uygun olmayan bir şekilde kullanmaları gerektiği, dava dosyasına buna ilişkin bir delil sunulmadığı, davalıların kullanımlarının kötü veya uygunsuz olmadığı anlaşıldığından, itibar tazminatı talebi de yerinde bulunmamıştır.
Davacının markasının tanınmış bir marka olmasa da sektörde belli bir bilinirliği olduğu, davacı şirketin ticaret hacmi, faaliyet gösterdiği ülke sayısı ve davalıların kusur durumuna göre davacı tarafça talep edilen ——– manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalıların davalı ——— adına tescilli ———— tescil numaralı ——– markasına tescilli olmadığı halde davacıya ait —- numaralı —– markasının tescilli olduğu—sınıfta yer alan ——— emtiasında kullanmak suretiyle davacının MARKA HAKKINA TECAVÜZ ETTİKLERİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUKLARININ TESPİTİNE,
— numaralı ———– markasının davalı firmalar tarafından tescil kapsamı dışında kalan———- üzerinde, davalılara ait web sitelerinde, iş evrakı ve tanıtım vasıtalarında kullanılmasının DURDURULMASINA VE ÖNLENMESİNE,
Davacı şirketin marka hakkına TECAVÜZÜN VE HAKSIZ REKABETİN NETİCESİ OLAN MADDİ DURUMUN ORTADAN KALDIRILMASINA, bu amaçla üzerinde ———- ibaresinin bulunduğu tescil kapsamı dışındaki ev ve kırtasiye amaçlı olmayan yapıştırıcılar ürününe, bunlarla ilgili iş evrakı, katalog ve araçlara EL KONULMASINA,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalılardan alınmak suretiyle İMHALARINA,
Davalı ——– adına tescilli ————- markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Davalı TASFİYE HALİNDE——– unvanında yer alan——– ibaresinin davalı şirketin TİCARET UNVANINDAN TERKİNİNE,
Davalı TASFİYE HALİNDE ———– adına kayıtlı ———– adının İPTALİNE,
Davalı TASFİYE HALİNDE —— — davalı ———- olmak üzere toplam ———- maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
— manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının ———- itibar tazminatı talebinin ve diğer taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken 20.610,95 TL harçtan peşin alınan 5.571,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.039,62 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline markaya tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline maddi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan —- vekalet ücretinin, ——– davalı TASFİYE HALİNDE ———— davalı ————— tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline hükümsüzlük davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı ———- tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline alan adının iptali davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı TASFİYE HALİNDE —————- tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davacı vekiline ticaret unvanının terkini davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı TASFİYE HALİNDE ———— tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalılar vekiline reddedilen itibar tazminatı davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 5.571,33 TL peşin harç ve 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 5.599,03 TL harç giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 7.400,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (%84) 6.216,00 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (%16) 1.184,00 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan 1.600,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%16) 256,00 TL’nin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, bakiye (%84) 1.344,00 TL’nin davalılar üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2020