Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/281 E. 2022/132 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/281 Esas
KARAR NO : 2022/132

DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması ve Önlenmesi ile Maddi Manevi ve İtibar Tazminatı ile Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 09/03/2015
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davalılar aleyhine açılan davanın açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının — tanınmış bir firma olduğunu, tescilli markalarının bulunduğunu, — şirketinin, — ile —mallar için tescilli olan —, davalıya ait —- sayılı ile tescilli —- markasının neredeyse aynısı içermekte olup —.sınıftaki aynı ve benzer mallar için tescilli olmakla, müvekkili şirkete ait marka ile iltibas yaratır nitelikte olduğu gibi, fiili olarak münhasıran —-, müvekkil şirkete ait— markasının tescil ve kullanım kapsamındaki ürünler ile aynı tür ürünler üzerinde kullandığından davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, davalılardan —- şirketinin ise, diğer davalı — tarihinden beri ticari ilişkide bulunmakta olup,— sunduğu –ibareli ürünlerinin —- olduğunu, davalı firmanın, — iştigal ettiğini, —-esaslı bir kısmının — altında satılan ürünler (—– olduğunu, davalı —-markalarını kendi adına tescil ettirdiğini, davacının markası ile benzerliği nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, diğer davalı— bu yana davalı —ürünleri üreten firma olduğunu, davacının “—” markasının —-marka olduğunu, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğunu, markanın kullanılmasının tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, davalıların davacıya ait “—” markasınıyla iltibas oluşturan “— ibaresinin — kullanılmasının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalılara — sitelerinde, iş evrakı ve tanıtım vasıtalarında münhasıran kullanılan “—— kullanılmasının, mal ve hizmetlerinin — sürülmesinin durdurulması ve önlenmesine, davacı şirketin marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, bu amaçla, üzerinde münhasıran “—” ibaresinin bulunduğu —- görüldükleri yerlerde el konularak imhasına, davalılardan——-hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsiline, ürün satışında “— bakımdan büyük bir katkısı bulunması nedeniyle kazancın hesaplanmasında mahkemece makul bir payın eklenmesi suretiyle yoksun kalınan kazancın artırılmasına, davacıya ait “—- markasının itibarının zarar görmesi nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla şimdilik —değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, — tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı —–cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın soyut iddiası dışında bu markanın tanınmış marka olduğunu gösteren hiçbir bilgi ya da belgenin söz konusu olmadığını, kaldı ki iki tarafın ürünlerinin de doğrudan son kullanıcıya hitap eden ürünler olmadığını, bu nedenle iki tarafın markasının da doğrudan ilgili oldukları sektörlerde faaliyet gösteren——- bilinmediğini, davacı tarafın dava konusu mal ve hizmetler bakımından müvekkil şirkete kıyasla bir öncelik hakkının bulunmadığını, diğer taraftan dava konusu ürünlerin hitap ettiği müşteri kitlesinin, ortalama dikkat seviyesine sahip —— bu markaları karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, tarafların faaliyet gösterdiği sektörün alıcı kitlesi bakımından dar bir sektör olduğunu ve bu sektörde markaların karıştırılma ihtimalinin zayıf bulunduğunu, hal böyle olunca müvekkilinin bu ürünlerden elde ettiği karın markadan kaynaklanmasının söz konusu olmayacağını, bu nedenle davacının iddialarının ve tazminat taleplerinin yerinde bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı—— dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin ——— gösterilmediğini, —-üzerinde yaptıkları araştırmada adresin — göründüğünü, davalı …’— adresi de gözetildiğinde yetkili mahkemenin —- olduğunu, öncelikle yetkisizlik nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, harca esas dava değerinin açıkça belirlenmediğini, davalı — tescil ettirdiği markaları beş yılı aşkın süre kötü niyeti olmaksızın kullandığını, davacı tarafın da kötü niyet iddiasında bulunmadığını, davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımının dolması nedeniyle reddini talep ettiklerini, …—- sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşme gereği —- tarafından ——- ürettirildiğini, dava konusunun üreticisinin de, satıcısının da —- durumun davacı tarafça da bilindiğinin dava dilekçesi içeriğinden anlaşıldığını, müvekkilinin olayda iştiraki olmadığını, davanın temelini yalnızca ————- oluşturduğunu, çünkü ihlal iddiasına konu markaların yalnızca — — kullanıldığını, davacının —- üretimine ilişkin davalıların tespiti bulunmadığını ve davacının bu konuda delil sunmadığını, davalı —– tescil ettirdiği markaları kullandığını, “— olduğunu ve marka sözcüklerinin ayrı ayrı veya bitişik olarak kullanılabileceğini, alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, —- kullanıldığını, bu nedenle markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, tazminat taleplerini kabul etmediklerini, tescilli markanın hükümsüzlüğüne hükmedilmedikçe veya tedbir konmadıkça markanın kullanımından tazminat hakkı doğmayacağını, manevi bir zararın da bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalılara ait —– hükümsüzlüğü, davacının marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat ile itibar tazminatının tahsiline ilişkindir.
Her ne kadar davalı— bulunmuşsa da, davalı —-adresinin —, marka hükümsüzlüğü davasının marka sahibi davalının—- mahkemesinde açılması gerektiği, birlikte açılan markaya tecavüz davasının da aynı mahkemede görülebileceği, davalılar arasında bağlantı bulunduğundan davalı —-diğer davalının yerleşim yeri Mahkemesinde dava açılabileceği, bu nedenle yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştr.
—– kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde;—- davacı adına; ——– tarihinde davacı adına tescil edildiği görülmüştür.
—- kayıtları incelendiğinde; —- “—- davalı —– anlaşılmıştır.
Mahkememizce ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi için delil tespiti amacıyla —– kaydının davalı — tarafından 19/03/2008 tarihinde yapıldığı ve 18/03/2018 tarihine kadar kayıtlı olduğu, yapılan incelemede davacıya ait tanınmışlığı yalnızca — çapında olan —“—- edilemeyecek derecede benzer olan——- sayfaların ve ürün fotoğraflarının bulunduğu, “—–” markasının ———- kullanıldığı belirtilmiştir.
Tarafların delilleri toplandıktan sonra dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, —-oluşan bilirkişi heyeti 09/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı — oldukça —–sektörde yüzlerle ifade edilen ürünleri ve satış rakamları dikkate alındığında, özellikle ilgili —arasındaki bilinirlik durumunun yüksek olduğu, davacı tarafın ürünlerinin çok farklı sektörlere/kullanım alanlarına hitap ettiği, buna mukabil davalıların ürünlerinin ağırlıklı olarak —- sektöründe dar bir alana hitap ettiği, davacı— markası altında ürettiği —- dolaylı olarak—— firmasının ——- — —— altında üretilen bazı ürünlerinin olduğu, ancak bunların davalı tarafın ürettiği ————- bir bağlantısının olmadığı, diğer bir ifadeyle davacı —– altında üretilen herhangi bir ——– bulunmadığı, davacı ve davalı tarafın——– olduğu, ancak bunların farklı sektöre hitap ettiği, tarafların ürettiği —- ürünlerinin doğrudan—- tüketiciye sunulan ——- olmaması nedeniyle kullanıcıların ortalama/günlük tüketiciler olmadığı, yani ilgili sektörde tecrübe sahibi kişiler/kuruluşlar olmadığı, davalı taraflardan —– tescilli markalarını kullanmadığı, bunlardan “—- üzerinde kullandığı, ——sınıf dahil olmak üzere davacı adına tescil edilmiş olduğu, hükümsüzlüğü talep edilen ——–” markalarının—- adına tescil edilmiş olduğu, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü davasının 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu, marka hakkına tecavüzün men’i davasında ise -devam eden bir tecavüz iddiası olduğundan-herhangi bir zamanaşımı süresinin söz konusu olmadığı, davanın tarafları adına tescilli olan markaların esas unsurlarının benzer olduğu, ancak markaların kullanıldığı ürünlerin tüketicisinin ortalama halk olmadığı, ilgili sektörlerde tecrübe sahibi kişiler olduğu tespit edilmiş olmakla, taraf markalarının karıştırılma ihtimali olduğu iddiasına dayalı olarak 556 sayılı KHK’nun 8/l-a, b maddeleri uyarınca hükümsüzlük talebinin yerinde olup olmadığının takdirinin Mahkemeye ait olduğu, davacının “—- sektörel olarak bilindiği tespit edilmiş olmakla, davacı ile benzer alanda faaliyet gösteren davalı adına tescil edilmiş olan ve davacı markası ile benzer olan— hükümsüzlük talebi şartlarının mevcut olduğu, 1 numaralı davalı şirket adına tescilli olan markaların —– esas unsurunun farklılaştırılarak kullanıldığı, davacının tescilli markaları ile davalının tescil ettirdiğinden — kullanılan “—- benzer olduğu, heyette yer alan marka uzmanı bilirkişi tarafından markanın——- davacı markasının fiili kullanımına benzerlik yaratıldığının tespit edilmiş olduğu, davacı adına tescilli — davalılarca kullanılan “—-” —-benzer olmasının, davacının markasının tescilli ve sektöründe bilinen bir marka olduğu dikkate alınarak, davalıların benzer/bağlantılı faaliyet alanında davacı markaları ile bağlantılı olduğu izlenimini verecek görsel ve — çıkaran markasal kullanımının TTK’nun 18/1l ve MK’nun 2. maddesine uygun olmayacağı, somut olayda marka hakkına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi açısından — olduğu, manevi tazminat miktarını belirleme yetkisinin Mahkemeye ait bulunduğu, marka hakkına tecavüz nedeniyle talep edilebilecek maddi tazminat tutarının, hesaplamaya esas alınacak somut bilgi ve belge olmamasına karşılık, yoksun kalınan kazancın talep edilen tutarın oldukça üzerinde olabileceği — edildiğinden, bu aşamada taleple sınırlı olarak — olduğu, davacı adına —-tescilli ve —– bilinirliği olan markasının benzerinin benzer/bağlantılı ürünlerde kullanılmasının, davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Maddi tazminatın hesaplanması yönünde aynı bilirkişi heyetinden alınan — tarihli ek raporda; mahkemenin bilirkişi heyetine, maddi tazminat hesaplanması için davalıların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapma görevini verdiği, davalılardan —- incelendiği; 556 sayılı KHK’nın 66/b maddesine göre hesaplanan maddi tazminatın —- olduğu yönünde görüş belirtilmiştir.
Davalılardan yalnızca birisinin ticari kayıtları incelendiğinden ve incelemenin usulüne uygun yapılmadığı anlaşıldığından Mahkememizce — yeniden maddi tazminat hesabının yapılması için rapor alınmış, alınan —-; davacının 556 sayılı KHK’nin 66/b. maddesine göre davalı taraftan; — tazminat alacağının olduğu, davacı vekilinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik ———- tahsilini talep ettiği, davacının tazminat alacağının değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, dava tarihindeki avans faiz oranının %10.50 olduğu, bu oranın — tarihinde yıllık %9.75 olarak değiştiği belirtilmiştir.
Davacı vekili — tarihli duruşmada davalı — Hakkında açtıkları davayı takip etmeyeceklerini beyan etmiş, davalı vekili de davayı takip etmediğinden bu davalı hakkında açılan davanın HMK’nun 150/1. Maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, yasal üç aylık süre içerisinde dava taraflarca yenilenmediğinden, HMK’nun 150/5. maddesi uyarınca bu davalı hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili— tarihli ıslah dilekçesinde maddi tazminat taleplerini— arttırdıklarını beyan etmiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle —- karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, alınan bilirkişi raporları ve davalı tarafların cevap dilekçeleri kapsamında davalı ——– tespit edildiği, davacının —arasında tek farkın davacının markasının sonunda yer alan “—– yapılmaması nedeniyle her iki marka arasında — bulunduğu—- markalarının —- bir anlamı bulunmadığı, her iki markanın da —- üzerinde kullanıldığı, bu ürünlerin——— satışa sunulsalar bile bu —– ortalama tüketicilerin de alışveriş yaptıkları, ayrıca markaların hitap ettiği —– olsa dahi —- ve davacının markasının sektördeki bilinirliği nedeniyle markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu, tüketicilerin davalının kullandığı markanın davacının —markalarından birisi olduğunu düşünebilecekleri, davalının davacının — haberdar olmasına ve markaları farklı şekilde tescil edilmesine rağmen — kullanmasının iyi niyetli bir davranış olmadığı, davalının bu kullanımının davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, davacının bu kullanımın önlenmesini talep edebileceği gibi maddi ve manevi tazminat da talep edebileceği, alınan bilirkişi raporu ile davalının “— markasını kullanmak suretiyle elde ettiği gelirin yaklaşık olarak—tespit edildiği, davacının diğer davalı hakkındaki davayı takip etmekten vazgeçtikten sonra yaptığı ıslah talebinde— maddi tazminat talep ettiği, her ne kadar davacı tarafça itibar tazminatı talep edilmişse de, davalı şirketin ürünlerinin kötü şekilde üretildiği veya piyasaya sunulduğuna ve davacının markasının itibarının zarar gördüğüne dair delil elde edilemediğinde itibar tazminatı talep edilemeyeceği, ayrıca davalının satışını yaptığı ürünlere ilişkin talebin oluşmasında davacının markasının belirleyici olduğuna dair de bir tespit yapılamadığından maddi tazminatın artırılması talebinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmakla, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalının “— tescilli olduğu şekilden farklı olarak —— markasına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tesptine, —– maddi tazminat ve davacıya ait markanın bilinirliği, davalının kusur durumu ve tarafların mali durumlarına göre dava dilekçesinde her iki davalıdan — talep edilmiş olduğundan, müteselsil tahsil talebi de bulunmadığından bu tutarın yarısı kadar olan — tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava dilekçesinde müteselsil tahsil talebi bulunmadığından talep edilen — manevi tazminatın yarısının diğer davalı —– talep edildiği anlaşılmakla, yargılama giderleri ve vekalet ücreti hesaplanırken buna göre hesaplama yapılmıştır.
Davacı tarafça ayrıca davalı —–markalarının davacının markasına benzer oldukları ve kötü niyetle tescil edildikleri iddiasıyla hükümsüzlüğünü de talep etmiştir.
Davacının kötü niyetli tescil nedeniyle de hükümsüzlük talebiyle ilgili yapılan incelemede; dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’de kötü niyetli tescilin hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmediği, ancak MK’nun 2. maddesi uyarınca kanunun kötü niyeti korumasının mümkün olamayacağı, ayrıca daha sona yürürlüğe giren SMK’nun 6/9. maddesinde markanın kötü niyetle tescil edilmesinin hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmiş olduğu, bu nedenle davalının markasının kötü niyetle tescil edilip edilmediğinin incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacıya—-tanınmış marka olduğu tespit edilememişse de, sektöründe bilinen bir marka olduğunun bilirkişiler tarafından tespit edildiği, ancak yalnızca davalının markalarının davacının markaları ile benzer olmasının kötü niyetli tescilin ispatı için yeterli olmadığı, davacının kötü niyet iddiasını ispatlaması gerektiği, ancak bu iddianın ispat edilemediği kanaatine varılmıştır.
Marka benzerliği nedeniyle hükümsüzlük talebiyle ilgili yapılan incelemede; dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri düzenlenmiş olup, bu maddenin yollaması ile 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde markaların karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karıştırılma (iltibas) tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin —- edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, —- aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir.
Yapılacak incelemede karıştırılma —- ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin —-tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak — kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalıya —– davacının markalarının esas unsurunun—–yer alan “——- markaları davacının markasından ayırt etmek için yeterli olmadıkları, —- davacının markasının sonunda yer alan — davacının markasının ——- — yapılmaması nedeniyle her iki marka ——benzerlik bulunduğu, her iki markanın görsel olarak da benzer oldukları, — anlamı bulunmadığı, davalının markalarının— “— olmayan —— “—, her ne kadar davalı tarafça markaların farklı mal ve hizmetler için tescilli oldukları savunulmuşsa da, marka tescilinde malların ve hizmetlerin —- ile ilgili; malların ya da hizmetlerin kullanım amacı, malların ya da hizmetlerin kullanıcıları, malların —hizmetlerin nitelikleri, malların ya da hizmetlerin—- kullanılan ticari yollar, kolay tüketim malları söz konusu olduğunda,—— bulunmadıkları ve malların ya da hizmetlerin birbiri ile rekabet halinde olup olmadıkları kriterlerinin uygulanması gerektiği, buna göre davalının markaları —- tescilli olsa da, davacının markalarının genel olarak yapıştırıcılar için tescilli olmaları, ayrıca davacının üretimini ve satışını yaptığı, markalarının ——– bunların bazılarının —altında ürettiği bazı plastikler———- ilgilendiren maddeler olduklarının sektör bilirkişisi tarafından tespit edilmiş olması nedeniyle bu ürünlerin bağlantılı oldukları, buna göre markaların tescilli oldukları mal ve hizmetlerin de benzer oldukları, bu ürünlerin—————- satışa sunulsalar bile bu — günümüzde ortalama tüketicilerin de alışveriş yaptıkları, ayrıca markaların hitap ettiği tüketici kitlesi bilgilenmiş olsa dahi markalar arasındaki yüksek benzerlik ve davacının markasının sektördeki bilinirliği nedeniyle markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu, tüketicilerin davalının kullandığı markanın davacının — birisi olduğunu düşünebilecekleri, davalının markalarının tescil tarihlerine göre sessiz kalma nedeniyle hak kaybının söz konusu olmadığı, davalının markalarının 556 sayılı KHK’nın 42 ve 8/1-b maddeleri uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu kanaatine varılmış ve davalının —- markalarının hükümsüzlüklerine ve sicilden terkinlerine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davalı — hakkında açılan davanın HMK’ nun 150/5 maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
Davalı — hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
Davalı adına tescilli——– numaralı— markalarının HÜKÜMSÜZLÜKLERİNE VE SİCİLDEN TERKİNLERİNE,
Davalının “—– tescilli olduğu şekilden farklı olarak “— şeklinde —-amaçlı olmayan —ürünler üzerinde kullanmak suretiyle davacının — tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun TESPTİNE,
Davalıya— evrakı ve tanıtım vasıtalarında münhasıran kullanılan —– hizmetlerin bu adla piyasaya sürülmesinin DURDURULMASINA VE ÖNLENMESİNE,
Davalı şirketin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, — ibaresinin bulunduğu– TOPLATILMASINA ve karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle İMHALARINA,
62.000,00 TL maddi tazminat ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken — harçtan peşin alınan 1.426,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.149,79 TL harcın daval——– tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davalı —- hakkında açılan davada alınması gereken 80,70 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi davası ——- ücretinin davalı—————— tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı —- markanın hükümsüzlüğü davası üzerinden — takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı — ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline — numaralı markanın hükümsüzlüğü davası üzerinden —gereğince takdir olunan — davalı — tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline maddi tazminat davası üzerinden — gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı—tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı vekiline manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden— gereğince takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalı— davacıya ödenmesine,
Davalı— reddedilen itibar tazminatı davası üzerinden — takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı — vekiline açılmamış sayılmasına karar verilen markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası üzerinden — vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı — vekiline açılmamış sayılmasına karar verilen maddi tazminat davası üzerinden — takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı—açılmamış sayılmasına karar verilen itibar tazminatı davası üzerinden — vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı— vekiline açılmamış sayılmasına karar verilen manevi tazminat davası üzerinden — takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı —ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan —- peşin harç (tamamlama harçları dahil) ve —başvurma harcı olmak üzere toplam — davalı —- davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 7.019,75 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre, (%75) —davalı— davacıya ödenmesine, bakiye (%25) 1.754,95 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı —- yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.