Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/263 E. 2019/348 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/263
KARAR NO : 2019/348
DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/11/2014
KARŞI DAVA TARİHİ: 08/12/2014
KARAR TARİHİ: 24/12/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, — yılı aşkın süredir inşaat sektöründe faaliyette olup haklı şöhrete sahip olduğunu, müvekkili şirketin— ibaresini —-sınıflarda tescil ettirdiğini, davalı firmanın ise aynı alanda ticari faaliyette bulunmasına karşın —- ibaresini hem marka olarak hem de firma adı olarak kullanarak müvekkili firmanın markasına ve ticaret unvanına iltibas yarattığını, davalı firmaya gönderilen ihtarnameden netice alınamadığını, davalı firma tarafından —- sayılarla -. sınıflarda — marka başvurusu yapılmış olsa da, huzurdaki davada (yine — tescilli) — sayılı —- markası açısından hükümsüzlük talep ettiklerini, davalı firmanın kullanımı, markaların halk tarafından birbirine karıştırılma ihtimali yarattığı gibi, davalı markası ile müvekkil markasının ilişkili olduğu izleniminin doğmasına da yol açtığını, davalı firmanın, iltibas yaratacak şekilde haksız rekabet içinde ve kötü niyetli olduğunu belirterek;davalının davacıya ait —- markasına tecavüz fiillerinin durdurulmasına, davalı şirket tarafından — isminin kullanılmasının men edilmesine, davalıya ait — markasının hükümsüzlüğüne, davacının markasına tecavüz nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla, belirsiz alacak olarak —TL maddi tazminat, —- TL manevi tazminatın ticari faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline, işaretin teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılmasının önlenmesine, kararın masrafı davalıdan alınmak suretiyle ilgililere tebliğ edilmesine ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP/ KARŞI DAVA: Davalı vekili cevap dilekçesinde ve karşı dava dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili davalı firmanın – – markasının tescil ettirilmesinden bu yana — yıllık sürenin dolduğunu, 556 sayılı KHK m. 70’deki BK atfı sebebiyle her halükarda — yıllık zamanaşımının söz konusu olduğunu, ayrıca; davacı firmanın olaydan haberdar olmasından bu yana da – yıllık sürenin de dolduğunu, bu sebeple de zamanaşımının gerçekleştiğini, şöyle ki; yüksek tirajlı gazetelerdeki ve televizyonlardaki müvekkilinin ilanları sebebiyle davacı firmanın, müvekkili firmanın markasından haberdar olduğunu, – yıllık sürenin geçtiğini, tarafların, – yıldan bu yana aynı semt sınırlarında, hatta aynı cadde üzerinde faaliyet gösterdiklerini, davacı firmanın kötü niyetli olduğunu, elem, keder, ızdırap ve üzüntü olmaması sebebiyle manevi tazminatın şartlarının bulunmadığını, maddi tazminatın da şartlarının oluşmadığını, markayı kuran, yıllardır kullanan ve tanıtan, belirli bir değere ulaştıranın müvekkili şirket olduğunu, davacı firmanın, maddi tazminata ilişkin delil sunmadığını, davacı firmanın, hak etmediği marka değerine sahip olduğunu, esasen müvekkili davalı firmanın, karşı dava ile tazminat talep etmekte olduğunu, davalı firmanın temellerinin — atılmış olup, firma ortaklarından —— oğlu olduğunu, müvekkili davalı firmanın ismini —- almakta olduğunu, davalı müvekkili firmanın — TL.’lik reklam harcaması yaptığını, — ibaresini ihtiva eden —– bulunduğunu, davacı firmanın haksız rekabet içinde olduğunu, ihtilafa konu markanın gerçek hak sahibinin davalı müvekkil firma olduğunu; davalı müvekkili firmanın sermayesinin ——- TL. iken ve reklam harcamalarının —- TL. mertebelerindeyken, davacı firmanın sermayesinin —- TL olduğunu, davacı firmanın kötü niyetli olduğunu, kendi logosunun farklı olmasına karşın davalı müvekkili firmanın logosuna benzer logo kullandığını, davacı firmanın faaliyetinin marka tescilinden ibaret olduğunu, davacı firmanın vergi dairesi kayıtlarının celbini talep ettiklerini, basın haberleri ve TV, gazete, dergi ve internet reklamlarını; başta —–olmak üzere (ki —– döneminde tamamlanmıştır) sunduklarını, taraf logolarının karıştırılmasının esasen davalı müvekkili firma açısından sorun teşkil ettiğini, davacı firma logosunun önceden başkayken sonra davalı müvekkili firma logosuna benzetmeye çalışıldığını, davalı müvekkili firmanın ticaret unvanının kanuni şekilde tescil edildiğini ve — yılı aşkın süredir kullanılmakta olduğunu belirterek; asıl dava yönünden davanın reddine karar verilmesini; karşı dava yönünden: davacı-karşı davalıya ait —- numaralı —- markasının hükümsüzlüğüne, kendi adlarına tescil edilmesine, davacı-karşı davalının kendi markalarını haksız olarak kullanmasının durdurulması, önlenmesi, basılı evrak, ürün ve tabelaların toplatılmasına, davalı-karşı davacının markasının haksız olarak kullanılması nedeniyle —- TL manevi ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik —-Tl maddi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline, kararın tirajı en yüksek bir gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davalı /Karşı Davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı iddiasının yerinde olmadığını, maddi manevi tazminat şartlarının oluştuğunu, davalı firma reklamlarının, davacı müvekkili firmanın markasına tecavüz hakkı vermediğini, davacı müvekkili firmanın – yılında faaliyete başladığını ve —- üzerinde daire tamamladığını, davacı müvekkili firmanın logosunu bir kez değiştirdiğini, davacı müvekkili firmanın markasını ilk olarak tescil ettirdiğini, davalı firmanın marka tescilinin daha sonra olduğunu belirterek asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl ve birleşen dava; marka benzerliği nedeniyle marka hükümsüzlüğü davası ve marka haklarına tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davalarıdır.
Taraflara ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davacı-karşı davalının — numaralı – markasının -. sınıflarda,- tarihinde tescil edildiği, davalı-karşı davacının – numaralı — markasının – sınıflarda – tarihinde tescil edildiği, – numaralı — markasının -. sınıfta tescilliyken müddet olduğu, – numaralı – markasının ——– sınıflarda marka tescil başvurusunda bulunduğu, davalı-karşı davacı ile birlikte dava dışı —- de aynı başvuruyu birlikte yaptıkları, yargılama sırasında tescil işlemlerinin sonuçlandığı ve – başvuru tarihli markanın —–. sınıflarda davalı-karşı davacı ile dava dışı şirket adına tesciline — tarihinde karar verildiği, ancak davacı-karşı davalının markasının tescilli olduğu -. sınıftaki inşaat hizmetleri için tescil edilmediği tespit edilmiştir.
Taraflara ait ticaret sicil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davacı-karşı davalı şirketin şirketin tescili —— tarihinde, davalı-karşı davacı şirketin ise – tarihinde sicile kaydedildiği, – tarihinde ticaret unvanını değiştirdiği, önceki ticaret unvanının —– olduğu anlaşılmıştır.
Davacı-karşı davalı tarafça, marka haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla davalı-karşı davacıya gönderilen ihtarnamenin davalı-karşı davacı şirkete — tarihinde tebliğ edildiği tespit edilmiştir.
Davacı-karşı davalı taraf, maddi tazminatın lisans bedeline göre hesaplanmasını talep etmiştir.
Davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan — tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; – ibareli markanın gerçek hak sahibinin ilgili sınıfta davacı firma olduğu, davalı firmanın davacı şirketin tescilli markası olan —– ibaresini kullandığına ilişkin dosyaya yeterli bir belge ibraz etmediği, davacı tarafından sunulan – sayfalık internet çıktısının mahkeme tarafından yeterli bulunması halinde 556 Sayılı KHKm.9 ve 61 uyarınca marka hakkına tecavüz eyleminin gerçekleştiği, ancak davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin hiçbir hukuki dayanağı dosyaya ibraz etmediği, davacı markasının —- yılında tescilli olması sebebiyle açılan karşı davada hükümsüzlüğünün istenmesinin gerek 556 Sayılı KHKm.42, gerekse Yüksek mahkemenin yerleşik içtihatları uyarınca— yıllık hak düşürücü süreyi fazlasıyla geçtiğinden reddi gerektiği, tarafların ticaret unvanlarının ortak unsurunun —- ibaresi olmasına rağmen, bu tescillerin üzerinden de yaklaşık — yıl geçmesi nedeniyle sessiz kalmak suretiyle hakkın kaybı ilkesi çerçevesinde terkininin istenemeyeceği, tazminat hesabına mesnet teşkil edecek nitelik ve nicelikte herhangi bir belge veya ticari defterin dosyaya sunulmadığı, celbolunan vergi kayıtlarının davacı firmaya ait olduğunun görüldüğü” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora itiraz etmeleri üzerine aynı bilirkişi heyetinden —- tarihli ek rapor alınmış, bilirkişiler ek raporda, taraf vekillerinin itirazlarının önceki rapora incelendiği ve tazminat hesabının muhasip bilirkişi tarafından yapılması gerektiğine dair görüş bildirmişlerdir.
Maddi tazminat hesabı yapılması için bilirkişi heyetinden yeniden rapor istenilmiş, bilirkişiler dosyaya sundukları —- tarihli ek raporda; tarafların incelenen —- yıllarına ait ticari kayıtlarına göre, davalı-karşı davacı şirketin —– TL tutarında zarar ettiği, bu nedenle davacı-karşı davalının tazminat talep edemeyeceği, davalı-karşı davacının ise davacı-karşı davalıdan —- TL tazminat talep edebileceği,—- bildirilen cironun %15’inin lisans bedeli olarak ödenmesi gerektiğine dair görüş mahkemece kabul edildiği takdirde, davalı-karşı davacının —- TL tazminat talep edebileceğine dair görüş bildirmişlerdir.
Hem asıl, hem de karşı davada da marka hükümsüzlüğüne karar verilmesi talepleri mevcut olduğundan, öncelikle bu talepler yönünden inceleme yapılmıştır.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karıştırılma —- tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma —- ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı-karşı davalının – numaralı — markasının — sınıflarda, – tarihinde tescil edildiği, davalı-karşı davacının – numaralı – markasının –. sınıflarda — tarihinde tescil edildiği, her iki taraf markasının da, -. sınıfta benzer bir kısım mal ve hizmetler için tescilli oldukları, her iki tarafın markaları da tanınmış marka olmadıklarından yalnızca -.- sınıftaki ortak mal ve hizmetler için iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği, davalı-karşı davacının markasının esas unsuru olan —ibaresinin, davacı-karşı davalının markasının esas unsuru olan—– ibaresinin sessiz harflerini aynen içerdiği, bu nedenle markalar arasında görsel ve işitsel benzerliğin söz konusu olduğu, davacı-karşı davalının markasının tescil tarihinin davalı-karşı davacının tescil tarihinden daha önce olduğu, ancak gerek davalı-karşı davacının, gerekse davacı-karşı davalının markalarının tescil tarihlerinden dava ve karşı dava tarihine kadar — yıldan fazla bir zaman geçtiği, yerleşik Yargıtay kararlarına göre, kötüniyetli tescil edilmemiş olmak kaydıyla, marka sahibi, sonraki markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli markanın hükümsüzlüğünü talep edemeyeceği, davacı-karşı davalı ile davalı-karşı davacının kötüniyetli olduklarının ispatlanamadığı, zira her iki tarafın ticaret unvanında da yer alan —- ibaresini uzun süredir kullanmaya devam ettikleri, aynı alanda faaliyet gösteren tarafların birbirlerinin ticaret unvanından ve marka kullanımlarından veya marka tescillerinden haberdar olmadıklarının kabul edilemeyeceği, davacı-karşı davalının —- esas unsurlu markasının tescil tarihinden bu yana kullanılmasına sessiz kalan davalı-karşı davacının artık kendi ticaret unvanına veya tescilsiz marka kullanımına dayanarak hükümsüzlük talep edemeyeceği, davalı-karşı davacının hükümsüzlüğü talep edilen — markasının tescil tarihinden dava tarihine kadar geçen süreye göre de davacı-karşı davalının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı toplanan deliller ve bilirkişi raporları ile anlaşılmakla, marka hükümsüzlüğü için açılan asıl davanın ve karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tarafların marka haklarına tecavüz edildiği iddialarıyla ilgili yapılan incelemede;
Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında somut olaya bakıldığında; davalcı-karşı davalının — numaralı — markasının —. sınıflarda, — tarihinde tescil edildiği, o tarihten bu yana markasını tescilli olduğu mal ve hizmetler için kullandığı, dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca davacı-karşı davalının tescilli markasını tescilli olduğu mal ve hizmetlerde kullanmasının marka haklarına tecavüz teşkil etmeyeceği, davacı-karşı davalının marka tescilinin ve kullanımının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı, davalı-karşı davacının aynı konuda faaliyet gösteren bir şirket olduğu, her iki tarafın ticaret unvanlarının esas unsurlarının —— olduğu, kendi beyanlarına göre yakın adreslerde faaliyet gösterdikleri, bu nedenle birbirlerinin marka kullanımlarından haberdar olmadıklarının kabul edilemeyeceği, davalı-karşı davacının —- tescil numaralı markasının tescil tarihinden karşı dava tarihine kadar – yıldan fazla süre geçtiği halde ticaret unvanına veya tescilli ve tescilsiz marka kullanımına dayanarak marka haklarına tecavüz edildiği iddiasında da bulunmadığı, davalı-karşı davacının — numaralı –markasının —-. sınıfta – tarihinde tescil edildiği, —-ibaresini markasal olarak kullandığı —-isimli projesinin —- yılında başlatıldığı, basında tanıtımlarının yapıldığı, o tarihten davalı-karşı davacıya marka haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla ihtarnamenin gönderildiği – tarihine kadar – yıllık bir sürenin geçtiği, ayrıca davalı-karşı davacının—— ibaresini kullandığına dair – tarihli inşaat işlerine ait de bir faturanın dosyaya sunulduğu, davalı-karşı davacının —- markasını tescilsiz olarak kullanmaya başladığı bu tarihler itibariyle de davacı-karşı davalının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı toplanan deliller ve bilirkişi raporları ile anlaşılmakla, marka haklarına tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi için açılan asıl davanın ve karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı-karşı davalı vekili, – tarihli ıslah dilekçesiyle, davalı-karşı davacı şirketin ticaret unvanının terkinini talep ederek ıslah talebinde bulunmuşsa da, kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslahı mümkündür. Nitekim, HMK’ nun 176. maddesinde, taraflardan birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği düzenlenmiştir. Ancak ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir.
Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalı adına tescilli —- markası ile iltibas yaratacak şekilde marka kullanımı ve — markasını tescil ettirmesi nedenine dayalı marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ve marka hükümsüzlüğü istemli davada, davanın konusunu sadece marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile marka hükümsüzlüğü oluşturmaktadır. Dava konusu edilmeyen ticaret unvanının terkini talebi ayrı bir müddeabihtir. Bu nedenle de ıslahın konusu olamayacağı; eş söyleyişle eldeki davada başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen ticaret unvanının terkini talebi ayrı bir müddeabih olmakla, ayrı bir davanın konusunu teşkil edecekleri anlaşılmakla, davacı-karşı davalının ıslah talebi kabul edilmemiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl davanın REDDİNE,
a- Peşin alınan harç karar ve ilam harcını karşıladığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Fazla alınan 399,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı/karşı davalıya iadesine,
b- Davacı/Karşı Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı/Karşı Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 41,30 TL yargılama giderinin davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya verilmesine,
c- Davalı /Karşı Davacı yararına red olunan tecavüzün tespiti yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya verilmesine,
Davalı /Karşı Davacı yararına red olunan maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.000,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya verilmesine,
Davalı /Karşı Davacı yararına red olunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya verilmesine,
2. Karşı Davanın REDDİNE,
a- 44,40 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 34,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 9,90 TL harcın davalı/karşı davacıdan tahsiline,
b-Davacı/Karşı Davalı yararına marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine,
Davacı/Karşı Davalı yararına maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.000,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine,
Davacı/Karşı Davalı yararına manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.000,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine,
c- Davalı/Karşı Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davacı/Karşı Davalı tarafından yapıldığı anlaşılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 329,40 TL olmak üzere toplam 3.329,40 TL yargılama giderinin davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/12/2019