Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/261 E. 2021/182 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/261 Esas
KARAR NO: 2021/182
DAVA: Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi ve Giderilmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat, Markanın Hükümsüzlüğü, Alan Adının İptali
DAVA TARİHİ: 15/10/2014
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı taraf adına —-numarası ile tescilli bulunan markaları devrederek, davalı yanın değişikliği ve bu suretle muvazaa yoluyla davadan kurtulmasının mümkün olduğunu, mevcut durumun muhafazası ve davanın etkinliğinin sağlanması bakımından, anılan markaların olası devrinin dava sonuna dek önlenmesi için, sicil kaydına ihtiyati tedbir konmasına karar verilmesinin gerekli olduğunu, davacının; — faaliyetlerine devam ettiğini, daha sonra açılışını yaptığı—–müşterisine merhaba dediğini, —yılına gelindiğinde —- hizmet vermekte olduğunu, — itibariyle; günlük olarak ———— davacının —— vermekte, ——- üretici firmadan almakta olduğunu, davacının ürünlerini kendi ———bulunan stantlarında —-sunduğunu, ürünlerin günlük olduğunu, satılmayan ürünün bir sonraki güne bırakılmadan geri toplandığını, ——— ———– yapılarak sevkıyata hazır hale getirildiğini,—- sürekli ——- olduğunu, — firmanın sahip olduğu bilgi ve finans kaynaklarını katma değere dönüştürerek sürekli geliştirmek ve kaliteyi en uyguna —— sunmak olduğunu, davacının —— gereği kaliteli, hesaplı ve toplumdaki her bireyin ——– hitap eden ürünleri; piyasaya —- olduğunu, davacılardan—–ibareli markayı tescil ettirdiğini, ayrıca —- marka başvurularının da tescil edilmek üzere olduğunu, davacı —- ibareli markayı diğer davacı—- devrettiğini, fakat markanın üzerinde devir yasağına ilişkin tedbir bulunduğundan devir işleminin —nezdinde henüz gerçekleşmemiş olduğunu, diğer davacı —- ibareli markaların tescilli olduğunu, davalılar adına —– markaların davacılara ait markalar ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve davacı markası ile iltibas yaratmakta olduğunu, davacıya ait —-ibaresi ile davalılar adına tescilli olan—– ibaresi arasında sadece—– bulunduğunu, bunun dışında ——- olduğunu, markalar arasında iltibasın çok görüldüğü hallerden birinin —–değişikliği veya —eklenmesi durumları olduğunu, oysaki ikinci markaya getirilen ——-eklenmesi/kaldırılması yoluyla markalar arasındaki ayniyeti kaldırmadığını, tüketicilerin, davalılara ait —- ibaresini gördüğünde bu ibare ile davacının —- markaları arasında çağrışım kuracağını ve bu itiraza konu markanın davacı markası olduğu zannına kapılacaklarını, davacı adına davaya dayanak markaların— sınıflarda tescilli olduğunu, davalıların markalarının tescilli olduğu —- sınıflar açısından benzer ve/veya bağlantılı emtiaları içermekte olduğunu, davalılardan —-daha önce davacı markası ile birebir aynı olan — sayıları ile tescil ettirmek istemiş olmasına rağmen, markaların itiraz üzerine reddedilmiş olduğunu, — ibaresini tescil ettiremeyeceklerini anlayan davalıların bu kez—— ibaresini tescil ettirmiş olduklarını, bu markayı da davacı markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanmakta olduklarını, daha önce başvurulup reddedilen markaların; —– olduğunu, söz konusu markalarda görüldüğü üzere vurucu unsurun, —- ibaresinin, davacı markası ile birebir aynı olduğunu, görüldüğü üzere davalı tarafın —–ibaresini tescil ettirmeye çalıştığını, tescil ettiremeyince—- ibaresini haksız surette tescil ettirmiş olduğunu, bu açıdan söz konusu markaların aynı zamanda kötüniyetle tescil edilmiş markalar olduğunu, somut olay açısından değerlendirildiğinde aynı mal ve hizmet sınıflarında —- markaları ile karşılaşan tüketicinin daha sonra davacının —- markasını gördüğünde markaların aynı firmaya ait olduğu izlenimine kapılabileceğini, davalı tarafın markayı tescil ettirdiği gibi kullanmayarak davacı markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanmasının, davacının markasından doğan hakları ihlal ettiği gibi haksız rekabet teşkil etmekte olduğunu, davalılar tarafından markanın tescil ettirildiği gibi kullanılmadığını, her ne kadar tescilli markanın hükümsüzlüğüne kadar kullanımı yasal olsa da marka sahibinin markasını tescil ettirdiği gibi kullanma yükümlülüğü bulunduğunu, davalı —- ortakları ve yetkilisi oldukları diğer davalı —-ibaresinin davacının kullandığı kendine——- kullanıldığını, davacının uzun yıllardır kullanımı ile markayı maruf hale getirdiğini, davalı tarafın —- ibareli markasını —— ettirmiş olmasına karşın, markayı davacının markasını kullandığı aynı şekilde —– olduğunu, davacının markasının kullanımı ile aynı şekilde kullanmasının bir tesadüf olmadığını, davalı tarafın —- ibareli markasını, davacının —ibareli markası ile—– kullanarak aynı ——— birinin yerine diğerinin alınması, yahut bu ürünleri üreten işletmeler arasında bağlantı bulunduğu biçimde bir karışıklık yaratacağından ve ayrıca davalı tarafın, davacının bu biçimi taşıyan ürünler için tüketiciler nezdinde tesis ettiği ——- dikkatini çekmek ve satışlarını artırmak suretiyle haksız istifade ettiğini, onun mesai, çaba ve emeğinden hiçbir çaba harcamadan yararlanmayı intaç edip, anılan ——- sağlanmaya çalışılmakta olduğunu, davalı tarafın bu eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, davacının yıllardır emek ve para harcayarak, ayırt edicilik kattığı ve — tescilli — markasına iltibas oluşturacak şekilde taklit edilmesinin davacıya büyük zarar vermekte ve davacının sahip olduğu şahıs şirketinin ticari itibarını zedelemekte olduğunu, davalı tarafın—— ibaresi kullanımının marka hukukundan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği gibi, davacının markasının haklı ün ve itibarından haksız faydalanılması anlamına geleceği için aynı zamanda davacı şirket aleyhine açık bir haksız rekabete de neden olduğunu, her iki tarafın da —– hizmet vermeleri nedeniyle daha çok müşteriye sahip olma noktasında aralarında rekabet bulunduğunun belirgin olduğunu, davacının hizmet markası, davalının ise marka gibi kullandığı ticari işletme adını ——- tüketicinin nezdinde karışıklığa yol açtığı hususunun kaçınılmaz olduğunu, davalı tarafın— kullanımının da tüketici nezdinde davalıya ait işletmenin davacıya ait işletmenin bir şubesi olduğu zannını oluşturacağını beyan ederek, davalılar adına tescilli —– sınıflar açısından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalıların kullanımının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, bu şekilde tecavüzün giderilmesine,—– markası ile iltibas yaratan kullanımın önlenmesi için —— kullanılmasının, ibarenin her türlü markasal kullanımının yasaklanması ve engellenmesine, davalı tarafa ait—–adına erişimin engellenmesine ve iptaline,—– maddi tazminatın ve —- manevi tazminatın dava tarihinden itibaren——– birlikte davalılardan tahsiline, kararın masrafı davalılardan alınmak suretiyle ——-genelinde yayınlanan ——ilan yoluyla yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalılar vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davanın mesnetsiz ve hukuki temelden yoksun olduğundan reddi gerektiğini, davalı —- şubesiyle —- hizmet vermekte olduğunu,———– olduğunu, — ibaresinin davalının hem markası hem de — olduğunu, markanın —- — ile hayata tatlı —–oluşturulmuş olduğunu, davalıya ait olan ve iptali istenen markaların —- numarası ile kayıtlı olduğunu, davalının kullandığı—- markasının—-, markanın hemen ——– olduğunu, davacılardan —– markalarının bulunduğunu, —— — tarafında bulunan —- edilmiş olduğunu, —- markasının, davacı firmanın bünyesinde faaliyet gösterdiği —- —–birleştirilmesiyle, yine ——- kullanmış olduğu —- kullanımı ile oluşturulmuş olduğunu, —- kavramının eklenmesi ile oluşturulduğunu, —- anlamına gelen ——– kelimelerinin birleşiminden oluşmakta olduğunu, davacının —kullandığını iddia ettiği —– markasının ise davacılar adına tescilli olmadığını, aksine bu markanın tesciline ilişkin taleplerinin de reddedilmiş olduğunu, davacılardan — adına ——– sayılı tescil numarası ile kayıtlı olan— markasının bulunduğunu, bu markaya ilişkin kötü niyetli tescil, kullanılmama ve benzerlik nedeniyle açılmış davaların bulunduğunu, bu davalar nedeniyle kısıtlama getirildiğinin de davacı dilekçesinden anlaşıldığını, bu markanın diğer davacı —- devrinin yapıldığını, sicildeki kısıtlamadan dolayı devrin geçekleşmediği iddiasına dilekçede yer verilmişse de bu beyanın gerçeği yansıtmadığını, zira söz konusu markanın devrine ilişkin sicilde bekleyen ve hukuki olarak ileride gerçekleşmesi muhtemel bir devir bulunmadığını, davacının sicilde kayıtlı — tescil tarihli —- markalarının sahibi olduklarını, ayrıca diğer davacı —- markasını devir alıp kullandıklarını ileri sürmüş olduklarını, davacı —- adına tescilli, —- markasının —– tarafında bulunan—- tescil edilmiş olduğunu, —-markasının ise —– yazılı haliyle tescil edilmiş olduğunu, ————- içerdiği veya birinin diğerini kapsadığı her ihtimalde mutlaka benzerlik olacağından söz edilemeyeceğini, markaların —- birlikte bir bütünlük oluşturduklarını, davaya konu iltibas olduğu iddia edilen markalar arasında ise—– bulunmadığını, —– markasının, davacı firmanın bünyesinde faaliyet gösterdiği —– ——– birleştirilmesiyle oluşmuş olduğunu, ——– birleşiminden oluştuğunu, —–olduğunu, yani markanın ana unsuru —- —olduğunu, davalıya ait –markasının ise———- oluşan ve davalının ticari unvanı ile ——– olarak kullandığı—- —– içeren tescilli marka olduğunu, ——– markası arasında yazılışları ve vurguları itibariyle farklılık bulunduğu gibi ——bakımından da farklı olduklarını, davaya konu markaların—- —— hiçbir şekilde benzer olmadığını, markaların,—— açısından herhangi bir iltibas veya karıştırma riski taşımadıklarını, ayırt edicilik niteliğine sahip olması koşuluyla —– marka olarak tescil edilebilir nitelikte olduğunu, bir —– marka örneğinde belirgin ve kendi başına ayırt edici başka bir unsurla birlikte yer alması halinde, ——- bütün halde ayırt edici kabul edileceğini, nitekim davalılar adına tescilli ——- olduklarını, başlı başına bu unsurun bile markaya ayırt edicilik vasfını kazandırmakta olduğunu, davacı tarafın örnek olarak sunduğu —— konu olan markaların hepsinin işitsel anlamda benzerlik içerdiğini, örneklerdeki işitsel benzerliklerin —– markaların tamamıyla aynı olmasından, çoğunlukla da —— kaynaklanmakta olduğunu, hâlbuki huzurdaki davaya konu markalar arasında bu şekilde bir benzerlik bulunmadığını, ortalama tüketicinin, —– farklı olması, yazılış ve görsel intiba bakımından da bir benzerlik bulunmaması ve şekil farklılıkları sebebiyle markaları kolayca ayırt edebileceğini, davalılar arasında ——– bir şahıs bulunmadığı gibi bahsi geçen şahsı davalıların tanımadığını, davacının, bu kişi ile davalılar arasında nasıl bir bağ kurduğunun dava dilekçesinden anlaşılamadığını, — markasının —– şekille birlikte tescil edilmiş olduğunu, marka kullanılmaya başlandığı sıralarda ——- kullanımının denenmiş olduğunu, markada—— —- olduğunu, internet sitesine girildiğinde bu tabelaların hepsinin görülebilmekte olduğunu, davacı tarafın delil olarak sunduğu ———-önce—— haftalık kullanılmış olduğunu, mahkemeye delil olarak sunulan ——incelendiğinde —– görüldüğünü, daha sonra davalı firmanın ——- ve diğer şubelerle uyumlu olmadığından,—- tarafından beğenilmemesi nedeniyle de kullanımdan vazgeçildiğini ve —-değiştirildiğini, şu anda——– kullanıldığını, sitede —–dikkatlice incelendiğinde ——- açıkça gözükmekte olduğunu, davalıların —- kullanmadığı iddialarının ise tamamıyla gerçeklikten uzak olduğunu, bugün —- bütün şubelerinde daha dikkat çekici olması sebebiyle ——-kullanıldığını, dolayısıyla markanın tescil edildiği gibi kullanılması yükümlülüğünün ihlal edildiğinden bahsetmenin mümkün olmadığını, markanın tescil edildiği gibi kullanılması yükümlülüğünü ihlal eden tarafın bizatihi davacı taraf olduğunu, zira davacının tescilli markasının —— olmasına rağmen bu markalarını tescil ettirdiği şekli ile kullanmadığını, davacı —–markaları olduğunu, ayrıca davacının ——- marka başvurusunun reddedilmiş olduğunu, davacının kullandığını iddia ettiği şekli ile tescilli bir markası bulunmadığını, davacının başvurusu reddedilince davacının benzer başvurulardan yararlanarak kullanımı arzuladığını, buna ilişkin başvurular yaptığını, bu başvuruların da benzerlik nedeniyle reddedilmiş olduğunu, ayrıca kullanıma esas olacak şekilde devri yapılan bir —– markasının da bulunmadığını,—- adına tescilli bulunan markaların, markanın kullanıldığı —- bakımından farklı olduğunu,—– tescilli olduğu halde kullanımda —– ve—– verilmediğini, davacı adına tescilli olan diğer marka ———- ise gerek ——kullanılan markadan farklı olduğunu, —-markasının davacı —- tescilli olmadığını, davacı — diğer davacı —— devraldığını, bu markayı kullandığını, sicildeki kısıtlamadan dolayı devrin gerçekleşmediğini belirttiğini, böyle bir devrin sicil kayıtlarında bulunmadığını, ayrıca —- tarafından tescil edilen marka ile davacının kullandığı markanın birbirinden farklı olduğunu, ayrıca davacı tarafın —-markası başvurularının iltibas nedeniyle reddedilmiş olduğunu, —- reddedilmiş olmasına rağmen ısrarla ve kötüniyetle —— markasını kullanmaya devam ettiklerini, saymış oldukları tüm gerekçelerden de anlaşılacağı üzere —- markasının davalının tescilli markası olduğunu, davalının markayı —- süredir kullanmakta olduğunu, tanınmışlık ve kullanım esas alınarak—– yılında tescilinin yapıldığını, davalının —- markayı kullandığının davacı tarafından bilindiğini, hatta davacı ile davalıya ait bazı şubelerin —- yılından beri yan yana denilebilecek şekilde faaliyette bulunmakta olduğunu, bu güne değin benzerlik iddiasında bulunmadığını, yana yana şube açılışından—– yıl sonra —— yer alan bir resimden yola çıkarak benzerlik iddiasına yer vermeye çalışmakta olduklarını, benzerlik bulunmayan ve iltibasa yer vermeyecek kullanımın olmadığının davacı tarafından bilinmesine rağmen —— anlamda rekabet edemediği davalıyı ——- dava açtıklarını, davalının iptali istenen markalarının tescilli olduğunu, davalının tescilli marklarını kullanmakta olduğunu, tescilli bir markanın kullanımının haksız rekabet teşkil etmediği gibi markaya tecavüz de teşkil etmeyeceğini beyan ederek; davanın ve tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacıya ait ——– markasının davalılar tarafından — şeklinde iltibas oluşturmak suretiyle kullanıldığı iddiası ile açılan marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat davası ile—- açısından kısmen, —— hükümsüzlüğü ile sicilden terkini ve———– adının iptaline ilişkindir.
Dosyaya—- getirtilmiş olup, incelendiğinde; ———– adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Yine—- incelendiğinde; ——– adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya —- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; davalı —– tescil edildiği, davalılar—— şirketin ortakları olduğu, davacı ——tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
—- sayılı dava dosyası incelendiğinde;——- aleyhine davalıya ait —- markalarının hükümsüzlüğü için dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda——— Karar sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine —- onandığı, davacı tarafın karar düzeltme talebi üzerine —- Karar sayılı kararı ile davacı tarafın karar düzeltme talebinin kısmen kabulü ile kararın bozulmasına karar verildiği, bu kez —— kararla “Davanın kısmen KABULÜ İLE , davalıya ait ——- ibareli markanın tescilli olduğu sınıflarda—– kısmen hükümsüzlüğüne, davalıya ait —- —- —– markanın hükümsüzlüğü talebinin reddine, davalıya ait ———- tescilli olduğu sınıflarda müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alınması için malların bir araya getirilmesi,——— bakımından kısmen hükümsüzlüğüne, davalı adına tescilli ——— adının erişiminin engellenmesine” karar verildiği, kararın halen kesinleşmediği tespit edilmiş, davanın sonucu —— etkilemeyeceğinden, kararın kesinleşmesi beklenmemiştir.
Davalı tarafından sunulan ve —– tarafından düzenlenen hukuki mütalaada davacılara ait markalar ile davalı markaları arasında —- anlamında iltibasa yol açacak benzerlik bulunmadığı, davacılara ait ——- markaları arasında işitsel benzerlik bulunduğu, ancak bu benzerliğin iltibasa yol açmayacağı, davalının markasının tescil edildiği şekilde kullanılmadığı iddiasının yerinde olmadığı, davacının beş yıl boyunca sessiz kalmak suretiyle davalının kullanımına ses çıkarmadığı, —- yılından itibaren markaya tecavüz ve hükümsüzlük davası açma hakkını kaybettiği, davalı tarafın marka ve ticaret unvanı olarak kullandığı —- ibaresinin markaya tecavüz teşkil etmediği, tescilli bir markanın amacına uygun kullanımının haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davalı markalarının hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacının delil ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi ve davalıların marka kullanımına ilişkin delillerin tespiti için tensip ara kararı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş,—– —– tarihli raporda; yapılan keşif ve incelemeler sonucunda davalı firmanın sahip olduğu —— —– sahip oldukları marka tescilinde olduğu —— şekilde kullanılmakla birlikte, ayrıca — markasına—–kullandığı ———– benzerlik gösterecek şekilde ———markalarının —- benzerlik gösterdiği, marka olarak karıştırılma ihtimali olduğu ve ayrıca— ilgili olma durumunun tespit edildiğini, ancak marka tecavüzünün gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesinde marka uzmanı — —- bilirkişiden ayrıca tespit istenmesi gerekebileceği yönünde görüş bildirmiştir.
Tarafların delilleri toplandıktan sonra, davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden ön inceleme duruşmasında Mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, —– bilirkişi ——– oluşan bilirkişi heyetinden alınan — tarihli raporda; davalılardan —– tescilli markalar ile davacı markaları arasında herhangi bir benzerliğin bulunmadığı, davacılardan —— davacı markaları arasında görsel ve —– bulunmadığı, işitsel benzerliğin tespit edildiği, ancak bu benzerliğin göz ardı edilebileceği, esas unsuru ——- marka olduğu, zayıf bir marka seçen kimsenin bunun sonuçlarına da katlanmak, yani o markanın, normalde iltibas teşkil edebilecek benzerlerinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğu, zayıf markanın varlığı halinde, bu markada yapılacak küçük değişikliklerin benzerliği ortadan kaldırabileceği, davacı —– davalının markalarında da bazı eklemelerle ——şeklinde kullanılmasının benzerliği ortadan kaldıracak nitelikte olduğu, davalının markalarına yaptığı eklemeler ile davacının ürünlerinin serisi gibi algılanabilme ve işletmeler arasında yönetsel ve işletmesel bağlantının bulunduğu tehlikesini de bertaraf ettiği, uyuşmazlık taraflarının uzun süredir aynı sektörde ve aym şehirde faaliyet göstermeleri sebebiyle sessiz kalma suretiyle hak kaybının söz konusu olacağı, netice itibariyle davalı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilebilme koşullarının somut uyuşmazlıkta gerçekleşmediği yönünde görüş bildirmiştir.
Mahkememizce önceki bilirkişilerden davacı vekilinin itirazları ve davalılara ait markanın tescil edildiği şekilden farklı olarak davacının markalarına benzer şekilde kullanıp kullanılmadığına, marka hakkına tecavüz var ise davalının ticari kayıtları üzerinden ve gerekirse şirket merkezinde yerinde inceleme yapılarak maddi tazminat hesaplaması yapılması için ek rapor istenmesine karar verilmiş olup, aynı bilirkişi heyeti —- tarihli ek raporda; kök rapordaki görüşlerin muhafaza edildiğini beyan etmişlerdir.
Mahkememizce davalılara ait markanın tescil edildiği şekilden farklı olarak, davacının markalarına benzer şekilde kullanılıp kullanılmadığı, marka hakkına tecavüz var ise davalının ticari kayıtları üzerinde ve gerekirse ——yerinde inceleme yapılarak tazminat hesabı yapılması yönünde aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti ——– tarihli ek raporda; davalıların markasal kullanımının, davalı adına tescilli markalardan farklılık gösterdiği, bu farklılığa rağmen, davalı markasal kullanımının davacı markaları koruma kapsamında yer almadığı, kök ve ek raporlardaki görüşlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
Bu raporlara davacı tarafça itiraz edilmesi nedeniyle, mahkememizce resen seçilecek konusunda uzman; bir marka uzmanı, bir yiyecek sektöründen bilirkişi ile önceki heyette yer alan muhasip bilirkişi————– rapor alınmasına karar verilmiş olup,——— oluşan bilirkişi heyeti —- markalarının davalı adına tescilli —– markaları ile hükümsüzlüğü talep edilen —- bir kısım hizmetler için ——– tescil numaralı markanın ise tümden hükümsüzlüğünün talep edilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce önceki bilirkişi heyetinden taraf vekillerinin rapora itirazları ve davalı tarafça sunulan uzman görüşü de incelenmek sureti ile tarafların markalarının iltibasa neden olacak derecede benzer olup, olmadıkları davalılara ait markanın tescil edildiği şekilden farklı olarak davacının markalarına benzer şekilde kullanılıp kullanılmadığı ve muhasip bilirkişinin davalının adresinde ticari kayıtlar üzerinde yerinde inceleme yaparak tazminat hesabı yapması için ek rapor istenilmesine karar verilmiş olup, aynı bilirkişi heyeti —— tarihli ek raporda; kök rapordaki kanaatlerinin değişmediği, davacının uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğrayıp, uğramadığı hususundaki hukuki değerlendirmenin Mahkemenin takdirinde olduğu, davalı şirketin dava tarihinden—– zarar ettiği, yıllık ortalama zararının —- olduğu, tazminatın hesaplanabilmesi için yapılacak orantılamada firmanın kar etmiş olması gerektiği, aksi halde yapılacak hesaplama eksi bakiye arz edeceğinden, davalı şirketin zararda olması nedeniyle davacıya ödemesi gereken bir tazminatın hesaplanmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Yine Mahkememizce taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda, tarafların markalarının iltibasa neden olacak kadar benzer olup olmadığı, tarafların marka kullanımlarının benzer olup olmadığı, tarafların markalarının zayıf marka olup olmadığı, davalıların markalarında hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, ayrıca davacının marka haklarına tecavüzün söz konusu olup olmadığına dair, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiş olup, ———-oluşan bilirkişi heyeti—— itibaren ticari faaliyette olduğu, ——- tasdik edildiği ve —- itibaren ticari faaliyette olduğu, —- tescilli olduğu, —-ibaresinin gıda alanında çok sık kullanılan —– olduğu, bu ibareyi içeren ve gıda sınıfları olarak —– tanımlanabilecek—— bütün olarak günlük hayatta herhangi bir ürünü tavsif veya tasvir etmediği, —– ———– markalarının tertip tarzı, kelime unsurları ve markaların anlamları dikkate alındığında iltibasa mahal vermeyecek derecede farklı olduğu, davacılardan—– markasının davalı markalarından daha sonra tescil edildiği için iltibas değerlemesinde dikkate alınamayacağı, davacılardan ———markalarının ———– benzer olduğu, ancak bu benzerliğin tek başına iltibasa yol açmayacağı, davacılardan ——-şeklinde telaffuz edilmesi nedeniyle —— olarak davalı markalarından farklı olduğu, ———- kelimesinin gıda ürünleri bakımından çok sık kullanılan bir ibare ve zayıf marka olması nedeniyle —-hecesinin ortak olmasının anlamsal olarak iltibas tehlikesi yaratmadığı, —- markalarının anlamsal olarak iltibasa varacak ölçüde benzer olmadığı, davacılardan —— markalarının—- herhangi —- olmadan —–sınıfta tescil edildiği, davacılardan———– şeklinde tescil edildiği, davalı markalarının —— edilmiş olması nedeniyle görsel olarak markalar arasında benzerlik bulunmadığı, inceleme tarihinde davalı tarafın marka kullanımının tescil belgesi ile uyumlu olduğu, davalının marka tescili ile uyumlu olarak—– haksız rekabet teşkil etmeyeceği, tescilli markanın kullanımının tescil sınırları içinde kalması kaydıyla marka hakkı ihlali de teşkil etmeyeceği, davacının markası—– ağırlıklı olması nedeniyle davalının—– kullanımının sürdüğü dönemle sınırlı olarak haksız rekabete yol açacağı, —– dayandığı, davanın açılış tarihine kadar davalının marka başvuruları yaptığı ve ————– yoluyla hak kaybı bakımından hak düşürücü sürenin— yıl kabul edilmesi durumunda marka hükümsüzlüğü bakımından fiili tescil tarihinden itibaren hesaplanması gereken — yıllık sürenin dolmadığı, MK’nun 2. maddesi anlamında değerlendirme yapılması ve dava tarihine kadar davalının çok hızlı şekilde şubeleşmesine davacı tarafın müdahale etmemesi nazara alındığında somut olay bakımından davacının davalının faaliyete geçtiği — tarihinden dava açılış tarihine kadar geçen—-hafta beklemiş olmasının ve —- çoğunlukla hak düşürücü süre olarak kabul edilen ——- yıllık sürenin dolmasından hemen önce davanın açılmasının MK’nun 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davacılardan ———telaffuz olarak benzer olması dışında iltibasın diğer unsurlarının oluşmaması, davacı tarafın davalının faaliyet ve tescillerine makul sürenin üzerinde sessiz kalmasının MK’nun 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle marka hükümsüzlüğü şartlarının oluşmayacağı yönünde görüş bildirmiştir.
Davalı şirkete ait ———– tarihinde alındığı, içeriğinde davalı şirketin faaliyet alanında yer alan ——yapıldığı tespit edilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’de hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karıştırılma (iltibas) tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak —-hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Toplanan deliller, taraflara ait marka tescil kayıtları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile; davacı —– adına davalının markalarından daha önce tescil edilen—- tescil numaralı markanın —-kelimesinden oluştuğu, —– tescilli olduğu mal ve hizmetler arasında —–getirilmesi hizmetlerinin yer almadığı, yine diğer ——– sınıfta bu mal ve hizmetler için tescilli olmadığı, davalının markalarından sonra başvurusu yapılan ——ürünlerinin de yer aldığı bir kısım malların bir araya getirilmesi hizmetlerini de kapsadığı, ancak davalıların markaları daha önce tescil edilmiş olduğundan hükümsüzlük konusunda bu markanın dikkate alınamayacağı, davalılara ait markaların esas unsurlarının —- olduğu, her iki tarafın markalarının —sınıfta tescilli oldukları bir kısım mal ve hizmetlerin aynı olduğu, ancak davacı—- numaralı markaları —–yazılmış —–olmalarına rağmen, davalıların markalarının ——yazıldığı, elips şeklinin bir kenarında—- içinde —- şeklinin de mevcut olduğu, markaların benzerliği değerlendirilirken markaların bir bütün olarak dikkate alınması gerektiği, bu nedenle gerek davalıların markalarında davacının “—— gerekse bu hecenin markayı oluşturan kelimeye kattığı anlam farklılığı, gerekse davalıların markalarında yer alan şekil unsuru birlikte değerlendirildiğinde davalıların—– kanaatine varılmıştır.
Davacı şirket adına tescilli —- davalılara ait —– esas unsurlu markalar ile görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadıkları, tarafların markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, bu nedenle davalılara ait ———-markalarının hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı, markaların kötü niyetle tescil edildiklerine dair bir delil de bulunmadığı anlaşıldığından, markaların hükümsüzlüğü koşullarının mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalılar tarafından davacıların sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradıkları savunulmuşsa da, davalıların davaya konu markalarının tescil tarihlerine göre sessiz kalma nedeniyle hak kaybının oluşabilmesi için aranan beş yıllık sürenin dava tarihi itibariyle dolmadığı, davalı şirketin ticaret sicile kaydedildiği tarihin beş yıllık sürenin başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği, zira ticaret unvanı ile markanın farklı şeyler oldukları kanaatine varılarak, bilirkişi raporlarındaki aksi görüşe itibar edilememiştir.
Marka hakkına tecavüz konusu da, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan———- tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının ve 556 sayılı KHK’nin 9/2-e maddesi uyarınca, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak——- kullanılmasının da marka sahibi tarafından önlenmesi talep edilebilir.
Her ne kadar davalı şirkete ait ——– adına erişimin engellenmesi ve iptali talep edilmişse de, davalılara ait markayı ve davalı şirketin ticaret unvanını içeren alan adının kullanılmasının davacıların marka haklarına tecavüz teşkil etmediğinden b talebin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK uyarınca, tescilli markaların tescilli oldukları şekilde kullanılmaları, kötü niyetli bir kullanım söz konusu değilse marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmaz. Davacı taraf marka hakkına tecavüz iddiasını davalıların tescilli markalarını tescil edildikleri şekilden farklı olarak, davacılara ait markalara benzetmek amacıyla —– kullandıkları iddiasına dayandırmıştır. Gerçekten de alınan bilirkişi raporları ile internet üzerinde yapılan incelemelerde davalıların—– esas unsurlu markalarını —— suretiyle kullandıklarına dair görüntülerin tespit edildiği, davalıların halen bu kullanıma son verdiklerinin anlaşıldığı, davacı —–markalarının tescilleri ——- şekilde olmasa da, davacı şirkete ait —–markasının —– tescilli olduğu, davacı tarafın ——– kullandığı ve bu kullanımlarının davalı taraftan daha önce başladığının iki tarafın da kabulünde olduğu, bu nedenle davalıların bu kullanımlarının davacıların marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, davalıların bu kullanımlarının ne kadar devam ettiğinin ve bu kullanım nedeniyle ne kadar gelir elde ettiklerinin tespit edilemediği, bu nedenle maddi tazminatın TBK’nun 50. maddesi uyarınca Mahkememizce takdir edilmesi gerektiği, tarafların ticari hacimlerine, davalılarn kusur durumuna, markanın bu şekilde ne kadar kullanıldığının tespit edilememiş olmasına göre talep edilen —- maddi tazminat ile —- manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalıların—– markasını—– araya getirilmesi için tescilli olduğu şekilden farklı olarak ——-yazarak kullanmasının davacının —— markasından kaynaklanan haklarına TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABET TEŞKİL ETTİĞİNİN TESPİTİNE,
Davalı tarafça bu şekilde marka kullanımı sonlandırılmış olduğundan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulması, önlenmesi ve giderilmesi için KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
—-maddi tazminatın ve—– manevi tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafa ait markaların hükümsüzlüğü ile davalıya ait ———– adına erişimin engellenmesi ve iptali taleplerinin ve davacının fazlaya ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
Alınması gereken 1.024,65 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 683,10 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacılar vekiline tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davacılar vekiline maddi tazminat davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davacılar vekiline manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davalılar vekiline manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline reddedilen alan adının iptali davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davalılar vekiline reddedilen markanın hükümsüzlüğü davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Davacılar tarafından yatırılan 341,55 TL peşin harç ve 25,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 366,75 TL harç giderinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davacılar tarafından yapılan 8.490,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre, (%44) 3.735,80 TL’nin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine, bakiye (%56) 4.754,70 TL’nin davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan 2.700,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre, (%56) 1.512,00 TL’nin davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine, bakiye (%44) 1.188,00 TL’nin davalılar üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/10/2021