Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/25 E. 2022/45 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/25 Esas
KARAR NO : 2022/45

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/02/2017
KARAR TARİHİ : 10/05/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla;— yılında kurulan müvekkili şirket——- hizmeti veren, onlara özenle bakan, aynı zamanda onlara— sağlayan, — — eşliğinde — bakım— eğitim/ — hizmeti veren bir otel olduğunu, müvekkili Şirket’in, — tarihinden bu yana faaliyetlerini yürüttüğünü ve 27/01/2012 tarihinden bu yana —işlettiğini, davalının müvekkili Şirket’in sigortalı eski çalışanı, aynı zamanda müvekkili şirket müdürünün eski eşi olup, müvekkili —kendi adına tescili için 09/02/2012 tarihinde kötü niyetli olarak marka başvurusu yaptığını ve dava konusu markanın 31/10/2013 tarihinde davalı adına tescil edildiğini, müvekkili —— kurulduğunu, daha sonra davalının marka başvurusundan önce —- ticaret unvanını “—- değiştirdiğini, 26/03/2012 tarihinde ise müvekkil — ticaret unvanından —-” ibaresi çıkartılarak şirket unvanının —- aldığını, dolayısıyla müvekkili —-davacının marka tescilinden daha önce 27/01/2012 tarihinde dava konusu markayı ticaret unvanında, faturalarında ve iş yerinde kullandığını ve halen kullanmaya devam ettiğini, davacının dava konusu marka üzerinde üstün hakkı bulunmadığını, müvekkili ——– tarihinden bu yana müşterilerine hizmet verdiğini, —ile zaten hizmet verdiğini, davalı yanın müvekkili şirketin sigortalı çalışanı olmasına rağmen ve müvekkili şirketin müdürü—- ile olan evlilik ilişkisinde yaşanan sorun sebebiyle, aslen müvekkili ———– ait olan markayı, kötü niyetli olarak şirketin bilgisi dışında kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkili — kurucusu aleyhine dava konusu markanın müvekkil şirket tarafından kullanılması sebebiyle markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi talepli olarak——Esas sayılı davayı açtığını, müvekkili Şirket ile davalı arasında herhangi bir hukuki veya ticari bir ilişki bulunmamasına rağmen; müvekkili Şirket’in ticari unvanı olarak kullanılan markasının davalı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak tescil ettirildiğini, ayrıca izinsiz olarak davalıya —– müvekkili ——– haksız olarak yararlandığını belirterek, davalının —-hükümsüzlüğüne, davalı tarafından mevcut kullanımın haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile haksız rekabet önlenmesine, masrafı davalı yana ait olmak üzere kararın en —— ilanına, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili …’——–şahıs olduğunu, davacı şirketin yetkilisi ile —– tanıştıklarında da, evlendiklerinde de müvekkilinin —- —– yapan ve bu işi meslek edinen bir kişi olduğunu, müvekkilinin o tarihte —– yaptığının —– tarafından da çok iyi bir biçimde bilinmekte olup, —-müvekkili ile, müvekkil tarafından işletilen bahse konu işletme sayesinde tanışarak evlendiğini, — az sayıda ——————— konusunda ——- kişiler eşliğinde köpeklerin birbirleriyle tamamen özgür bir şekilde oyun oynayarak vakit geçirdiği, —– olduğunu, müvekkilinin ——–yılından beri müşterilerine güven vermiş biri olarak çalışmalarını sürdürdüğünü, —- bunun farkında olup, ——müvekkile —-etmiş, böylece—– girmiş olduğunu, müvekkil ile evlendiğinde de —- çalışmayan, emekli bir şahıs olup, ailede düzenli çalışan ve para kazanan bireyin davalı müvekkili olduğunu, bu nedenle, evliliği ve şirketi kötüye kullanarak müvekkilinin marka başvurusunda bulunmuş olduğu hususunun gerçeklerle bağdaşan en ufak bir yönü bulunmadığını, müşterilerin itimat ettiği kişinin bizzat müvekkili olup, müşterilerin———– müvekkilin dava konusu marka ve işletme ile ——— olduğunu, müvekkilinin, eski ortağı dava dışı —- adlı işletmeyi işletmeye başladığını, müvekkilinin bu işletme için, —-adını satın alarak —- olarak, —– müvekkilinin, —– davacı şirketin müvekkilce adına kurulduğu —-yılında, ortağı —– ölümüne sebep olunca, müvekkili ile ortaklıklarının fiilen sona erdiğini, ancak borç/alacak ilişkisinde anlaşmazlıklar olduğu için —— müvekkili ile —- ortaklıkları bir süre devam ettiğini, müvekkilinin—– rekabet yasası gereği kendi adına bu alanda bir iş kuramayacağını —–olamayacağını söyleyince, ——- ——- kurulduğunu, eş deyişle, …—- yalnızca hukuki gereklilikler sebebiyle fiilen kendisi ve ailesinin çalışmakta olduğu işletme için, —- kötü niyetinin sebebiyet verdiği bu uyuşmazlıkların meydana gelebileceğini öngöremeyerek, şirketin —- adına kurulmasını sağladığını, şirket kurulduktan kısa bir süre sonra, müvekkilinin eski ortağı —- kullanılmaması ile ilgili resmi bir tebligat geldiği için müvekkilinin —- dava dışı —-ile iş hayatında yolları ayrılan müvekkilinin,—- adını satın aldığını, bu alan adının—- alınarak fatura müvekkilinin adına kesildiğini, —–.—– talimatları veren kişinin de yine müvekkili olduğunu, müvekkilinin — tarihli tescil başvurusu sonucunda —– markasının tescil edildiğini, bu tarihten itibaren müvekkilinin marka üzerinde —- fazla bir süredir tescilden kaynaklanan haklarının mevcut olduğunu, — müvekkilinin izni ve rızası olmadan ——- değiştirerek alan adını müvekkilinin bilmediği bir başka sunucuya taşıdığını ve bu tarihten sonra müvekkilinin——– engellendiğini, faturadaki ——adı olarak değiştirildiğini, asıl kötü niyetli olanın davacı olduğunu, davalının markada tescilden doğan mutlak hak sahibi olduğunu, markanın davacı tarafça kullanılmasına asla izin vermediğini, bu konuda itiraz ettiğinde davacı tarafından kendisine şiddet uygulandığını, davacının markayı izinsiz olarak kullanarak gelir elde ettiğini, bu nedenle——- davasını açtıklarını, davalının “—– markasını ihdas eden gerçek hak sahibi olduğunu, —- şirket hisselerini —- tarihinde —–devrettiklerini, —-yetkili müdür olarak atandığını, bu işlemlerin markayı kullanan kişinin—– bir şirket olduğu izlenimini yaratmak için yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacı adına tescilli —- markasının davalı tarafça kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Dosyaya —-getirtilmiş olup, incelendiğinde; —- sınıflarda —- olmak üzere davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
—- kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davacı— tarihinde tescil edildiği, kurulduğunda —– —-ise diğer ortağı olduğu, önceki unvanının –olduğu, unvanının ——– tarihinde tescil edildiği, —-üyesi olduğu, tek ortağı ———– tarihinde hisse devri ile—— hissedar olduğu tespit edilmiştir.
Davalı ile davacı şirketin eski ortaklarından olan—- tarihinde boşanma davası açıldığı tespit edilmiştir.
Dinlenen davacı ——– yılında—- işyerinde çalıştığını, daha sonra—- evlendiğini, —- ortağı ile ——kurduğunu, markayı da ortağı —bulduğunu, markanın neden davalı adına tescil edildiğini bilmediğini, —- hizmeti verildiğini,——oteli olduğunu, ——- karar verip yaptırdığını, —– —- — yaptırıldığını ve asıldığını, —-hanımla birlikte astıklarını, —- beyin eşi olduğunu, ancak işletmede çalışan olduğunu, daha önce —- —-hanımın yanında çalıştığını,—- bitince hep birlikte —-kurduklarını,—- çalışanların birlikte çalıştıklarını,—- arabasını sattığını,—- şirkete yatırdığını, —– hanımın maddi katkısı olup olmadığını bilemediğini,—- sırasında gerekli olan paranın —- istendiğini, onun da eşi —– beye söyleyerek bu şekilde ödeme yapıldığını, bu nedenle —- katkısını bilmediğini, —- müşterilerinin— maddi açıdan giderleri karşıladığını bildiğini, ——– evlenmeden önce ne iş yaptığını bilmediğini, ancak —- başkanı olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
Davalı tanığı —–yılından beri ——– tanıdığını, kendisinin de müşterisi olduğunu, —- beyin de müşteri olduğunu,—- evlendiklerini, —- işletmesine bıraktığı için gidip gelirken ———- gördüğünü, hatta —- konusunda görüşünü de sorduğunu, yeni bir şey yaratmak istediğini, ———- olduğunu, —- ———-hanımın çıktığını, —– hanımın daha önce başka bir ortakla birlikte —-, ancak ortağı bir —— ölümüne sebep olduğu için onunlu ortaklığa devam etmek istemediğini, Mahkemelik olduklarını, kendi adına işyeri açamadığı ve eşi —- bey de onun —- üzüldüğü için , ” benim adına bir yer açalım, mahkemelerin bittiğinde sana devredeceğim” dediğini, bu konuşmanın kendisinin yanında yapıldığını, sermaye olarak kimin ne kadar koyduğunu bilmediğini, ancak bu konunun yanında konuşulduğunu ve ———- çalıştığını bildiğini,——- zaman gördüğünü,—– — hanım olduğunu, —- statüsünü bilmediğini, başka çalışanlar da olduğunu, ——– hanımın da —– beyin eşi olduğunu, fiilen de çalıştığını beyan etmiştir.
Talimatla dinlenen davalı tanığı — ise; davalıyı — beri tanıdığını, kendisinin bir — olduğunu, —- giderken ve hafta sonları —- almak için — davalının ortağı— olduğu—– bıraktıklarını, davacı — sahibi olduğunu düşündüğü ———–müşterisi olduğunu, —– davalıyı da bu nedenle tanıdığını, —- davalıya bıraktığını, bu süreçte davalı — evlendiklerini, kendileri ile ailece de görüştükleri için her şeyi yakından bildiğini, davalı evlendikten sonra ortağı olduğu —-ayrıldığını, yeni bir şirket kurmak istediğini, ancak—-devam ettiği için o sırada eşi olan —– adına şirket kurulmak zorunda kalındığını, —– şirketin —sahibi olarak gözüktüğünü, şirketin tüm işleri ile davalının ilgilendiğini, hatta davalının bu dönemde bir —- yaratmak istediğini, davalının bir gün —- isimli bir marka tescil ettirmek istiyorum dediğini, —-bu ismin çok uzun olduğunu söylediğini, ancak davalının —- — düşündüğünü, bu nedenle de bu— ettirmek istediğini söylediğini, söz konusu markanın oluşumu ile ilgili—. işlemler davalı tarafından —-markanın tanıtımı çalışmalarının davalı tarafından yapıldığını, — gerçek tanıtımını yapan ve haklı — kavuşturanın gerçekte davalı olduğunu, kendileri davalının oluşturduğu bu güven nedeniyle bu markayı kullanan işyerlerine karşı güven duyarak—- — ettiklerini, hatta davacı —- bile davalının markasında kullandığı—, davalıya yapılan teşekkürlerin kullanılmakta olduğuğunu, tüm müşterilerin —hanım için davacı şirkete gitmekte olduğunu, hatta davacı şirketin davalının şirketten ayrılmasını gizleyerek, sanki halen şirkette çalışıyormuş izlenimi yaratarak menfaat sağlamakta olduğunu, davalının ayrıldığını öğrenen müşterilerin büyük bir çoğunluğunun davacı şirketi bırakıp davalının marka hakkını kullanmasına izin verdiği — — almaya başladıklarını ve devam ettiklerini, kendilerinin de aynı şekilde davrandığını, kendisi yukarıda da belirttiği gibi davaya konu edilen marka tamamen davalının üretimi olduğunu, söz konusu markayı davalının haklı bir üne kavuşturduğunu ve bilinir ve tanınır hale getirdiğini, — yılından itibaren de marka olarak kullanılmaya başlanmış olduğunu beyan etmiştir.
Mahkememizin — Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacının …—, davalının — tecavüzü tespiti ve önlenmesi ile tazminat davası olduğu, yapılan yargılama sonucunda, — davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine —talebinin kabulüne, kararın kaldırılmasına, markanın dava dışı şirkete — kullanıldığı iddiasıyla marka haklarına tecavüzün önlenmesi için davalıya karşı dava açılmış ise de; davalının — devretmiş olup, — geçen şirketçe işletildiğinden–davalıya yönelik olarak açılan davada dava dışı şirketi bağlayıcı ve onun hakkında hüküm ifade edecek şekilde karar verilmesi mümkün olmadığından tecavüz iddiası yönünden davalıya husumet düşmeyeceği, diğer yandan —- taraf olmadığı bu dava kapsamında tecavüz iddiasının esastan değerlendirilmesine girilemeyeceğinden ve tazminatın ise ancak tecavüzün tespiti halinde söz konusu olabileceğinden, şirketin de taraf olmadığı bu dava kapsamında tazminata hükmolunması da mümkün olmadığından istinaf isteminin yerinde olduğu, davanın dava şartı oluşmadığından reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile red kararı verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle, istinaf konusu karar kaldıırlarak, farklı gerekçe ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Karara karşı temyiz yoluna başvurulması üzerine,—-tarihinde— tarihinde adına tescil ettirdiği ve markanın tüm kullanım haklarının kendisine ait olduğu, bu hakkın davalı tarafından ihlal edildiği, markayı maruf hale kendisi getirmesine rağmen davalının tescilli markaya benzer ve/veya ayırt edilemeyecek derecede aynı işaret ve unvanları ticari teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullandığı, —-olarak marka kullanım hakkına sahipmiş gibi müşteri kitlesini aldatacak ve yanıltacak şekilde asılsız beyanlarda bulunarak haksız kazanç elde ettiği, aralarındaki evlilik birliği ve iş ortaklığının sona ermesi akabinde markanın aynısını kullanarak ticari hayatına devam ettiği, dava dışı şirketteki hissesini diğer ortağı ile birlikte —— olduğu, davalı tarafından markanın kullanılmasının aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği iddiası ile açılan işbu davada, her ne kadar şirket hisse devirleri dava tarihinden önce yapılmış ise de, mahkemece tecavüz tarihi itibariyle değerlendirme yapılması ve tecavüzün gerçekleşip gerçekleşmediğinin tecavüz tarihi itibariyle tespiti gerektiği” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı gerekçesi de dikkate alınarak bu davanın sonucunun beklenmesinden vazgeçilmiştir.
Davacı “— markası üzerinde tescil tarihinden önce hak sahibi olduğu iddiasıyla hükümsüzlük davası açmış olduğundan, 17/06/2021 tarihli duruşmada davacı vekiline davacı—— tarihinden marka başvurusunun yapıldığı —” markasını kullandıklarına dair, ticari defter ve belgelerini Mahkememize sunması için inceleme gününe kadar kesin süre verilmesine, yerinde inceleme talep edeceklerse bu konuda dilekçe sunması için inceleme gününden bir hafta öncesine kadar kesin süre verilmesine, aksi takdirde bu delillerden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına, kayıtlar incelenerek marka uzmanı, —– bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden davacı şirketin —— davalının tescil tarihinden öncesine ait öncelik hakkı bulunup bulunmadığı, davalının marka tescilinin kötü niyetli olup olmadığı ve hükümsüzlüğüne karar verilip verilemeyeceği hususunda rapor alınmasına, bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırılması için iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde, bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek dosyanın mevcut duruma göre yargılamaya devam edileceğinin kendisine ihtarına dair ara kararı verilmiş, davacı vekiline gerekli ihtarlar yapılmasına rağmen bilirkişi ücretleri yatırılmadığından ve ——- belgeler sunulmadığından bilirkişi incelemesi yapılamamıştır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.
SMK’nun 25/1 ve 6/3. maddeleri uyarınca, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir — kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin marka hükümsüzlüğü talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
SMK’nun 6/6. maddesinde ise tescil başvurusu yapılan markanın başkasına —- hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir.
SMK’nun 6/9. maddesinde ise kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir.
Dinlenen tanıkların beyanları, davacı şirkete ait — kayıtları, davalıya — Mahkememizin — Esas sayılı dava dosyası ve tüm dosya kapsamından; davalıya ait markanın tescil başvurusunun yapıldığı ve tescil edildiği tarihte davalı ile davacı şirketin hakim ortağı olan — tarihinde boşanma davasının açıldığı, davalının —— barındırılması alanında daha önceden de ticari faaliyette bulunduğu, — birlikte evlilik birliği içerisinde— araya getirmek suretiyle —- ancak davacının eski ortağı ile aralarındaki yargı süreci ve ihtilafın devam etmesi nedeniyle haksız rekabet iddiasıyla karşılaşmamak için resmi işlemlerin davalı üzerinden yürütüldüğü, davacı şirketin davalıya ait markayı bu nedenle kullandığı, davalı ile davacı şirketin dava konusu marka üzerinde birlikte hak sahibi oldukları, davacı şirketin marka üzerinde SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca tek başına öncelik hakkının bulunmadığı, davalının davacı şirketle birlikte yürüttüğü ticari faaliyetlerini sonlandırırken markanın davacı şirkete bırakıldığına dair herhangi bir sözleşme ya da somut delil bulunmadığı, bu nedenle SMK’nun 6/3. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun mevcut olmadığı, davalının davacı şirketin — olması ve markanın davacı şirketin ortağı ve yetkilisi olan — dahilinde tescil edilmiş olması nedeniyle SMK’nun 6/6. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun da mevcut olmadığı, davalının markayı kötü niyetle tescil ettirdiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, davacı şirket ortağı ve yetkilisinin davalının eski eşi olmakla markanın davalı adına tescil edildiğinden haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davalı ile boşanma aşamasına geldikten sonra bu davayı açmasının iyi niyetli olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 49,3‬0 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davalı vekiline markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti davası üzerinden—-gereğince takdir olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 37,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.