Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/22 E. 2021/39 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/22 Esas
KARAR NO : 2021/39
DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 03/02/2017
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasının yapılan —–yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; ———– olan davacı şirketin——— yılında kurulduğunu, ———- uzman ve sektöründe öncü bir şirket olduğunu, ticaret unvanının esaslı unsurunu teşkil eden——— tarih ve ——————— markalarını dünyada ve—— tescil ettirdiğini, davacı tarafın ürünlerinin kendisiyle——————– kompozisyonlarının kullandığını, logonun ve kompozisyonların ——– üzerine davacı şirket markasının———– yazılması ile oluştuğunu, oluşan logonun tek başına veya seri halde uygulanması ile meydana geldiğini, davacı şirketin tescilli markalarını uzun yıllardan bu yana aynı kompozisyon içerisinde kullanmak suretiyle tüketici nezdinde bu kompozisyon içerisinde tanıtmış olduğunu ve müvekkilin mal ve hizmetlerinin bir tamamlayıcısı haline getirdiğini, açılan bu davanın davacı ile davalı arasındaki ilk ihtilaf olmadığını, davalı şirketin daha önce davacı şirketin markalarını aynen içeren taklit ürünlerin satışıyla iştigal etmiş olduğunun kesin mahkeme kararı ile tespit edildiğini, buna ilişkin —– tarihli aramada ——-markalı ürüne el konulduğunu, bunun üzerine —————– dava açıldığını ve sonucunda sanık ——- cezalandırılmasına karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, ayrıca davalının iş yerinde yapılan aramada davacı adına tescilli markasını taşıyan — sahte ürünün bulunduğunun tespit edildiğini ve bunlara el konulduğunu, bunu takiben açılan dava sonucu ———- numaralı ve ——— numaralı karar ile sanık ——- suçunun sabit olduğunu ve incelemenin —–devam ettiğini, yine davalının iş yerinde yapılan aramada davacının tescilli markası olan —— ibarelerini taşına —–sahte ürün bulunduğunu ve bu taklit ürünlere el konulduğunu ve devam eden soruşturma kapsamında dava açıldığını ve dava sonunda sanık—— suçunun ————— numaralı ——– numaralı kararı ile sabit bulunduğunu, davalı tarafın davacı şirketin markalarını aynen taşıyan taklit ürünlerin ticaretinin yanı sıra davacının markalarına tecavüz yaratan bir ambalaj kompozisyonunun kullanıldığını ve ürünlerin üretim ve pazarlamasının gerçekleştirildiğini, huzurdaki davaya konu—— markalı ürün ambalajının davacının tescilli —– tecavüz ve—– ambalajı aleyhine haksız rekabet teşkil ettiğini, her ne kadar davalının —–şeklinde bir marka tescili bulunmaktaysa da, davalının iş bu davaya konu edilen fiillerinin bu marka ile ilişkisi bulunmadığını, bu kullanımların Sınai Mülkiyet Kanunu 7/b maddesi gereği tescilli marka ile karıştırılma ihtimali bulunduğundan iltibas teşkil etmek suretiyle marka tecavüzü oluşturduğunu, davaya konu ———ibareli ürünün —— üzerinde ———– oluşturduğu ambalaj kompozisyonunun davacının tescilli ——- markalarına iltibas yarattığını, dava kapsamında ————kelime markalarının benzerliğine ilişkin bir iddialarının olmadığını, davalının kendi kelime markasını kullanım hakkı olsa da, bu markayı davacının tescilli ambalaj kompozisyonu ile neredeyse aynı bir kompozisyon içerisinde kullanım hakkı olmadığını, davalının davacının şekil markalarını sadece——— yazısı ile değiştirerek kullanması sureti ile davacının uzun yıllar boyunca kazandığı ticari itibarda haksız bir şekilde yararlandığını, davalının bu kullanımının davacının —————içeren özgün ürün ve ambalaj kompozisyonuna genel görünüm itibariyle yoğun benzerlik yarattığından davacının markalarına yaratılan marka tecavüzü haricinde haksız rekabete de sebebiyet verdiğini ve bu tecavüz teşkil eden kullanımların bilinçli olduğunu, renk, yazı tipi ve ürün tasarım tarzını birebir ürünlerde kullanarak tüketici nezdinde karıştırılma ve haksız rekabete yol açtığını, bunun yanı sıra davalı tarafın tüketiciye sunduğu ürünlerde davacının sunuş tarzını kullanarak marka tecavüzü ve haksız rekabete sebebiyet vermesinin yanı sıra davacının ürünlerinde kullanmakta olduğu seri numaralarını kendi ürünlerinde kullanmakta olduğunu, bu kullanımın —– gereğince haksız rekabet hükümlerine göre korunması gerektiğini, davalının —— isimli ürünlerinin isimlendirilmesinde kullanılan numaralar ve ambalaj kompozisyonu davacının tescilli ————- yola çıkarak oluşturduğu, davacının özgün ambalaj kompozisyonunun gerek oluşturulma tarzı gerekse unsurlar itibariyle ayırt edilemeyecek ölçüde taklit edildiğini, bu kullanım tüketiciler nezdinde iltibasa meydan verebilecek olduğundan haksız rekabete yol açtığının —–olduğunu, bu sebeplerle davalının dava konusu ürün ve ürün ambalajlarında kullanılan ve davacının tescilli markasında olduğu gibi, ———- giden yazım karakteri ile ve yine ———kullanılması şeklinde oluşan tasarımın davacının tescilli markasına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, davalının tespit edilecek marka tecavüzü ve haksız rekabet durumlarının önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu cümleden olmak üzere; davalının davacının—— ve ——markalı ürünlerine ait ürün ambalaj kompozisyonu ile iltibas yaratan ———– ambalaj kompozisyonu ve —————– kullandığı —————— toplatılmasına, hüküm kesinleştiğinde imahasına, davalı aleyhine verilen mahkeme kararının masrafları davalıya ait okmak üzere —–çapında yayınlanan ve tirajı —– bir —– yayınlanmasına, maddi ve manevi tazminat haklarının saklı tutulmasına, dava ile ilgili her türlü masraf ve yargılama giderleri ile ürünlerin imhası ile ilgili masraflar ve imha sürecinde ortaya çıkacak masrafların davalıdan tahsiline yönelik karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı şirketin sektöre —-yılında adım attığını,— tecrübesi ile sektörün önde gelen—–yedek parça üreticisi haline geldiğini,—— ülkeyi aşan müşteri ——- önde gelen iş makineleri alternatif yedek parça tedarikçisi konumunda olduğunu, davalı şirketin faaliyeti gereği belli bazı firmaların ürettiği iş makinelerine uygun alternatif yedek parça imalat ve satışını gerçekleştirdiğini, bu firmalardan birinin de——— markası ile faaliyet gösteren davacı şirket olduğunu, yedek parça sektörünün tüm dünyada milyarlarca doları bulunan ve yeni yüz yılın sektörü olarak kabul edildiğini————-tarafından tebliğlerle desteklenmekte olduğunu, davalı şirketin de bu sektörde hukuka uygun olarak alternatif yedek parça üretimi ve satışı yaptığını, internet dahil hiç bir mecrada orijinal ürün sattığı iddiasında bulunmadığını, davalı şirket ortağı ——–hakkında açılan davanın—- incelemesinde olduğunu ve kararın kesinleşmediğini, ——–tarihli karar duruşması incelendiğinde o sırada geçerli olan 556 Sayılı KHK m.61/A-son uyarınca ürünleri nereden satın aldığını bildirmekle üretenlerin ortaya çıkmasını sağlamaya çalışmış olduğunu, bu sebeple hakkında cezaya hükmolunmaması gerekirken mahkemenin kanuna aykırı olarak cezaya hükmettiğini, davalı şirketin markasını ——– yılından beri iş bu davaya konu edilen şekilde esas unsurunu değiştirmeden farklı renk unsurlarıyla hukuka uygun olarak kullandığını, bu itibarla taraflar arasında —-yılından beri başka bir konuda ———– devam eden husumet olduğunu ve davacının davalı şirket faaliyetlerinden ve kendi markasını nasıl kullandığından en kötü ihtimalle ———– yılından beri haberdar olduğunu, davacı şirketin kendi tescilli markasını ve markasından doğan haklarını kullanmakta olduğunu, bu kullanımın hukuka aykırı kabul edilemeyeceğini, davacının dava dilekçesinde de belirttiği üzere davalının tescilli markasına bir itirazı olmadığını, davalının ——-duran bir ———-ibaresinin yazımıyla oluşturduğu bu markanın ——nezdinde tescil edilmiş ve geçerli durumda olan ———sayılı tescil numarasıyla kayıtlı olduğunu, bu markanın davacının davaya mesnet gösterdiği markaların tümünden eski olduğunu, marka hukuku kapsamında 6967 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 9/2-a bendi ve Paris Sözleşmesi md.5/C-2 gereği bir markanın ayırt edici unsuru değiştirilmeden farklı şekilde de kullanılabileceğini, davalının markasının tescilinde ———-kullanılmaktayken mevcut kullanımında basılacak —-dikkate alınarak bazen ———– kullanıldığını ancak bu durumun tescilli markanın ayırt edici özelliğine zarar vermediğine, bu kullanımın yaygın ve hukuka uygun olduğunu, ——————- sadece davalıya ait olmayıp tüm dünyada kullanılan bir ambalaj tarzı olduğunu ve bu tarzı ambalajında kullanan iş makinesi yedek parça üreticisi pek çok firmanın olduğunu, ürün kodlarının yedek parça sektöründe tüm dünyada belli ürünü referans vermek için kullanılan numaralar olup bunların kullanılmasının hukuka aykırı kabul edilemeyeceğini, bu makinelerin parçalarını üreten alternatif yedek sanayi firmalarının istisnasız hepsinin davacının makine parçalarına verdiği numaraları kullanmak zorunda olduğunu ve bunun yedek parça sektöründe teknik zorunluluk arz eden bir kullanım olduğunu, bu numaraların söz konusu orijinal parçanın kimlik numarası mahiyetinde olduğunu, ürünün alternatif yedek parçasını bulmak için bahse ——— vermek gerektiğini, dolayısıyla bu kullanımın sektöre dair teknik bir zorunluluk olması sebebiyle tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediğini, orijinal bir parça ile alternatif yedek parçasının karıştırılma ihtimalinin öncelikle fiyat farkı itibariyle mümkün olmadığını ve üstelik algı düzeyi yüksek alıcı grupları tarafından farklı markaların kullanıldığı iki ürünün karıştırılmasının da mümkün olmadığını, davacı tarafın, davalı şirketin dava konusu edilen kullanımına uzun süre sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığını, her ne kadar davalının kullanımının hukuka uygun olup markaya tecavüz değilse de, kabul anlamına gelmemek kaydıyla öyle olduğu düşünülse bile, davacı tarafın davalı şirketin bu kullanımından uzun süredir haberdar olmasına rağmen bu kullanıma ses çıkarmadığını ve bu nedenle ———- uyarınca hak kaybına uğradığını, bu nedenlerle davalı şirketin markaya tecavüz ve haksız rekabette bulunduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalının, davacının ———– markaları ve bu markalı ürünlerine ait ürün ambalajı kompozisyonu ile iltibas yaratacak şekildeki ambalaj kullanımı ve ürün kodlarının aynen kullanılması nedeniyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine ilişkindir.
Dosyaya ———-kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; ———–numaralı ———- numaralı ——- tarihinde, ——— tarihinde davacı şirket adına;—— markasının ——– markasının ——– tarihinde davalı adına tescil edildiği, ayrıca davacıya ait ———- tarihinde tanınmış marka olarak tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf, dava konusu ambalajı uzun yıllardan bu yana kullandıklarına dair dava dışı bir şirketle yapılan mail örneğini dosyaya sunmuş, mahkememizce bu şirketten davalının bu ambalajı ——— tarihinde kendilerine ürettirdiğine dair belgeleri istenilmiş, ancak ellerinde mail örneğinden başka bir belge olmadığını bildirmişlerdir.
Taraflar arasında daha önce görülen ceza davalarıyla ilgili karar örnekleri dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; ———— kararı ile ———- marka hakkına tecavüz suçundan cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, ———– sayılı kararı ile ——– marka hakkına tecavüz suçundan cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kararın henüz kesinleşmediği tespit edilmiştir.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, ———— oluşan bilirkişi heyeti——- tarihli raporda; marka kullanımında önemli olanın kelime markası olduğu, davalının —— markası ile davacının———-markalarının karıştırılma ihtimali bulunmadığını, bu nedenle davalının eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığı, sessiz kalma yoluyla hak kaybına ve kötü niyete ilişkin değerlendirmenin Mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş bildirmiş olup, aynı heyetten davacı tarafın itirazları kapsamında alınan ——- tarihli raporda; kök rapordaki değerlendirmelerde bir değişikliğe gidilmediği belirtilmiştir.
Mahkememizce davacı vekilinin itirazları da incelenerek ve ayrıca davalının kullandığı ambalajların davacı adına tescilli markalar ve ambalajlar ile karıştırılmaya neden olacak derecede benzer olup olmadığı; davalı adına tescilli markaya uygun kullanılıp kullanılmadığı; davacının ürün kodlarının davalı tarafça ürün kodu olarak kullanılmasının ve ambalajlarda———– kullanılmasının sektörde zorunlu kullanımlar olup olmadığı; davacı markalarının tanınmış marka olup olmadıkları, dava konusu markaların tescilli olduğu emtiaların tüketici kitlesinin bilinçli tüketici olup olmadığı konularında rapor düzenlenmesi için yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, ————oluşan bilirkişi heyeti ———— tarihli raporda; iş makineleri sektöründe —–rengin tercih edilmesinin teknik bir zorunluluktan kaynaklanmadığı, ilgili sektörde farklı renkte faaliyet gösteren firmalar için muhtelif renk ve seçenek bulunduğu, dava konusu ürün incelendiğinde, dikkatli bakan herkesin bu ürünün orijinal—— markalı ürün olmadığı, yan sanayi bir ürün olduğunu anlayabileceği, davalının ——— markasını birebir taklit etmediği, davalının yalnızca üründe ve paketlemesinde orijinal ürüne benzer bir algı yaratarak tüketicilerin bilinçaltındaki satın alma güdüsünü etkilemeye çalıştığı, ancak somut olayda sorunun sadece uzman tüketicilerin ürünleri birbirinden ayırt etmesiyle sınırlı olmayıp bazı tamirhanelerin tamir işlemini ucuza getirmek amacıyla bilerek yan sanayi ürünü kullanabildikleri, bu şekilde hareket eden tamirhanelerin nihai tüketiciden, sanki orijinal bir ürünü kullanmış gibi orijinal ürün parası talep edebilecekleri, tamir sonrasında nihai tüketicinin orijinal ürüne benzer görüntüdeki ürünü yahut ambalajı birbirinden ayırt edemeyebileceği, dava konusu ürünün dikkat ve özen seviyesi daha yüksek müşteri kitlesinde, orijinal ürünle benzer algılama nedeniyle ———-markasıyla eş değer kalite izlenimi uyandırabileceği, kataloglarda ve satış listelerinde ana üreticinin parça numarasının kullanılmasının sektörde yaygın bir uygulama olduğu ve bu durumun taklit veya tüketiciyi aldatma amacı taşımadığı, davacı adına tescilli ———— numaralı marka ile davalı tarafa ait ürün ve ambalajı üzerinde yer alan desen arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu nedenle davacıya ait marka tescili ile davalı tarafa ait ürün ambalajının benzer olarak algılandıkları, somut olayda iltibasa dayalı marka hakkına tecavüzün koşullarının gerçekleşmediği, her ne kadar davacı vekili tarafından davacı şirkete ait muhtelif markalardan bahsedilerek davacı şirket markaları ile davalının kullanımları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu iddia edilmişse de marka benzerliğinin birçok markanın kompozisyonu ile tecavüz iddiasına konu işaretin karıştırılması şeklinde incelenmesinin mümkün olmadığı, davalının hiçbir teknik zorunluluk olmadan davacının ürün ambalajına benzer bir biçimde————- ettiği, bu durumun nihai tüketicide karışıklığa yol açabileceği, tüketiciler nezdinde ürün ve ürün ambalajları ayırt edilse dahi davalının, davacının tasarımlarının yarattığı imajdan haksız bir biçimde istifade edilebileceğinin anlaşıldığı, bu nedenle davalının rapor içerisinde incelenen ürün ve ambalajlarının TTK m.55/I, bent (a) alt bent 4 uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği, davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığının anlaşıldığı, markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmayan davalının marka kullanımlarının tescilli marka hakkı kapsamında kaldığının ileri sürmesinin mümkün olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı veya karıştırılmaya neden olacak kadar benzer olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışların haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.
Alınan bilirkişi raporları, taraflara ait marka tescil kayıtları, davalının ambalaj kullanımını gösteren belge örnekleri ve tüm dosya kapsamı ile, davacının ————- markasının —— üzerinde————-arasında aralıklarla dizilmiş şekilde içleri boş olan ———– oluştuğu, —- tescil numaralı markasının ——— içinde——– yazan soldan sağa doğru gittikçe daralan———– oluştuğu, —— tescil numaralı markasının ———– üzerinde içi boş olan ———— daralan ——- şeklinden oluştuğu, davalının ise ——– tescil numaralı, ——zemin üzerinde, içinde——– yazan———– oluşan bir markasının tescilli olduğu, dava açıldıktan sonra ——– tarihinde başvuru yaparak tescil ettirdiği —— üzerinde, içlerinde ——- yazılmış olarak ——- yazısının yer aldığı,——– gittikçe —— —-şekillerden oluşan —————- tescil numaralı markasının——— tescil edildiği tespit edilmiştir. Davalının da kabulünde olduğu gibi, ürün ambalajları üzerinde kullanılan bu tasarımda, her ne kadar ——– markaları benzer değilse de, ilk bakışta ——- arasında bulunan ——– şekillerin dikkat çektiği, davacının ————numaralı markaları ile iltibas yaratacak derecede benzer olan —- üzerinde——- arasında aralıklarla dizilmiş şekilde içlerinde yine ————- markasının yer aldığı ———— oluşan bu tasarımın davacının markaları ile görsel olarak benzer olduğu, markaların kullanıldığı ürünlerin bilinçli tüketicinin yanı sıra ortalama tüketici tarafından da satın alınabileceği, ortalama tüketicilerin her iki tarafın markasını ve ambalajını yan yana görme şansının genellikle mevcut olmadığı düşünüldüğünde, aklında kaldığı kadarıyla marka ve ambalaj tasarımlarını hatırlayabileceği, öncelikle akıllarında grafik şeklin canlanacağı, bu durumun her iki tarafın ürünleri arasında karışıklığa neden olabileceği, tüketici her iki tarafın ürün markalarının farklı olduğunu fark etse bile, aynı firmaya ait seri marka olduklarını düşünerek markalar arasında bağlantı kurabileceği, davalının bu ambalajı davacının markalarının tescilli oldukları mal ve hizmetler için kullandığı, bu durumun da SMK’nun 29. maddesinde sayılan markaya tecavüz hallerinden biri olduğu, her ne kadar davalı taraf uzun süredir bu ambalajı kullanmalarına rağmen davacının sessiz kaldığını ve bu nedenle hak kaybına uğradığını savunmuşsa da, bu ambalajı hangi tarihte kullanmaya başladığını ispatlayacak bir delil sunmadığı, bu konuda yalnızca başka bir şirket tarafından dosyaya sunulan ———- bulunduğu, bu nedenle sessiz kalma yoluyla hak kaybından söz edilemeyeceği, ayrıca taraflar arasında daha önceden başlayan yargı süreci mevcut olmasına rağmen markasını kullanma şeklini davacının markalarına yaklaştırmaya çalışması, bu kullanımına uygun olarak —— numaralı markayı dava açıldıktan sonra tescil ettirmek için başvurmuş olması nedeniyle davalının kötü niyetli olduğu, kötü niyetli kullanımdan dolayı sessiz kalma nedeniyle hak kaybının söz konusu olamayacağı, —— tescil numaralı markanın dava açıldıktan sonra tescil edilmesi nedeniyle davacıya önceye dayalı bir hak sağalamayacağı, SMK’nun 155. maddesi uyarınca, davalının kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip olan davacının açmış olduğu bu davada, sonradan tescil ettirdiği bu markayı savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği, bu nedenle davalının bu şekilde marka ve ambalaj kullanımının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu, her ne kadar ilk bilirkişi raporunda tarafların kelime markalarının farklı olması nedeniyle davalının kullandığı ambalajın karışıklığa neden olmayacağına dair görüş bildirilmişse de, davacının şekil içeren markaları ve davalının marka kullanımında baskın unsurun şekil olması nedeniyle bu görüşe itibar edilemeyeceği, ancak renklerle ilgili kullanım hakkının bir kişiye verilmesi söz konusu olamayacağından ve yedek parça piyasasında ürün kodlarının benzer olmasının yapılan işin özelliğinden kaynaklanmasından dolayı davalının ——- kullanmasının ve davacı ile aynı ürün kodlarını kullanmasının haksız rekabet teşkil etmediği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
Davalının —— üzerinde ——– —- kendi markasının kullanılması şeklinde oluşan ambalaj tasarımını kullanmasını davacının ————– markalarından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine,
Davalının bu şekilde ambalaj kullanımının önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
Davalının davacının—— markalı ürünlerine ait ürün ambalajı kompozisyonu ile iltibas yaratan ———– şeklinde oluşan ambalaj kompozisyonu ve aynı tasarımın ———— materyalin ve benzeri vasıtaların toplatılmasına, hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle imhasına,
Davalı aleyhine verilen kararın kesinleşmesi halinde masrafları davalıdan alınmak üzere, — çapında yayınlanan ve tirajı —– aşan bir gazetede ilanına,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline kabul edilen kısım üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı vekiline reddedilen kısım nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 62,80 TL harç, 495,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 6.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.557,80 TL yargılama giderinin kabul edilen kısım üzerinden (%90) 5.902,02 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlasının davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 98,30 TL yargılama giderinden reddedilen kısım üzerinden (%10) 9,83 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazla kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu —–olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/02/2021