Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/186 E. 2019/53 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/186
KARAR NO : 2019/53
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/09/2016
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
Mahkememize İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ———Karar sayılı YETKİSİZLİK kararı ile tevzi edilen Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili üniversitenin adı ve bunun —– kısaltması —– kısaltması —– ayrıca üniversitenin armas—- ve bilim ağacı olarak tanımlanan diğer bir tanıtıcı armasının, 556 Sayılı KHK’nın 7. maddesinin g fıkrası uyarınca koruma altına alınmış olduğunu, müvekkili üniversite dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından her ne maksatla olursa olsun, izinsiz kullanımların yasak olduğunu, davalının müvekkili üniversitenin İngilizce kısaltması ——- Nice sınıflandırmasına göre—–. sınıflar kapsamında —– tarihinden itibaren korunmak üzere —– tarihinde tescil edilmiş olduğunu, müvekkili marka ve logolarının üçüncü şahıslarla kullanılamayacağını, herhangi bir surette izin verilemeyeceğini ve davalının mevcut fiili ile müvekkilinin marka haklarını ihlal ettiğini ve tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüzün tespitini ve men’ini, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce davalının yerleşim yerine göre Mahkememizin yetkili olduğuna karar verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin yerleşim yerinin ————- adresinde olduğunu, bu nedenle davanın İstanbul Anadolu Adliyesinde açılması gerektiğini belirterek, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilinin hiçbir şekilde davacının—- isim kısaltması olan ———ibaresini kullanmadığını, müvekkilinin tescilli markası olan —- ibaresini ürünlerinde kullandığını, müvekkili tarafından daha önce de söz konusu ibarenin ayırıcı ifade olarak kullanıldığını,—–ibaresinin müvekkili firma açısından çok özel bir hikayesi ve anlamının bulunduğunu, müvekkilinin ihracat faaliyetleri ile birlikte yurtdışına açılmasını takiben tüm ürünlerinde ———— kelimesinin karşılığı olan —- kısaltması olarak —- ifadesi ve ilaç hammaddesi olan ——— ifadesi kullanılarak markanın ayırt edici biçimde oluşturulduğunu ve bu kapsamda müvekkilinin kendi oluşturduğu markanın davacının İngilizce kısaltması ile alakalı olduğu iddiasının açıkça kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; davalı adına tescilli ——— ibareli markanın davacı yanın aynı ibareli ——– markası ile iltibas yarattığı iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü ve marka tecavüzünün önlenmesi davasıdır.
Taraflara ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilmiş, davalıya ait———- sınıflarda —– tarihinde tescil edildiği, davacıya ait —- numaralı —- markasının ise ———. Sınıfta tescil edildiği tespit edilmiştir.
Yargılama sırasında davalının marka hakkını geri çekmesi nedeniyle, davalıya ait ———- numaralı markayla ilgili hakkının sona erdiği —- tarafından bildirilmiştir.
Dosya içine getirtilen marka tescil kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile, davalıya ait dava konusu markanın davacıya ait marka ile birebir aynı olduğu, markaların tescilli oldukları sınıflar farklı olsa da, davacının markasının eğitim alanında bilinirliği yüksek bir marka olması ve davacının bilimsel araştırmaların da yapıldığı, ——— en çok tanınan üniversitelerinden biri olması, davalı markasının tıbbi ilaçlar için tescil edilmiş olması nedeniyle, tüketicilerin bu ürünleri davacı üniversite ile ilişkilendirme ihtimallerinin bulunduğu, bu nedenlerle davacının marka hükümsüzlüğü davası açmakta haklı olduğu, ancak yargılama sırasında davalı markasının müddet olması nedeniyle hükümsüzlük davasının konusuz kaldığı, her ne kadar davalının marka haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla da dava açılmışsa da, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK uyarınca davalının tescilli markasını hükümsüz kılınana kadar kullanması markaya tecavüz oluşturmayacağından, hükümsüzlük davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasının ise reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Marka hükümsüzlüğü davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
Marka haklarına tecavüz edildiğinin tespiti ve önlenmesi davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Marka hükümsüzlüğü davası nedeniyle davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Markaya tecavüz davasıyla ilgili davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan 359,50 TL posta ve tebligat giderinden davanın kabul ve ret oranına göre 179,75 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.28/02/2019…