Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/144 E. 2019/361 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/144
KARAR NO: 2019/361
DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan), Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ: 21/07/2017
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan), Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —- görevlisi olarak vazife yaptığını, tamamen kendi fikri ve düşüncesi ile sonradan — adını verdiği —-adlı bir televizyon programı formatı hazırladığını, programın beş daldan oluşan bir yarışma olarak tasarlandığını, bu beş dalın —– dalları olarak tanımlandığını, — tarihinde bir ilk olan formatın – Noterliği’nin —- yevmiye nolu beyannamesi ile tasdik ettirildiğini, davaya konu formatın – ve dünyada bir ilk olduğunu, bu hususun — tarafından da kabulü dahilinde olduğunu, bu yöndeki tanıtımının kamu oyuna yansıtıldığını, bu nedenle özgün bir eser niteliği taşıdığını, davacının yazılı izni alınmaksızın mali hak kullanım konusu yapıldığını, — kanalında —- adıyla— yılı —boyunca her gün saat — dolaylarında yayınlandığını, yayınlanan bu yarışmanın davaya konu eserin bir parçasını oluşturduğunu, bu nedenle davalının; davacının mali hakları ile manevi haklarını açık bir şekilde ihlal ettiğini, üstelik davalıların bu eylemi kasti işlediklerini, zira davalılardan …’na formatın davacı tarafından anlatıldığını, mahkemenin karar vermesi dahilinde dosya kapsamında dinletilecek tanık beyanları ile de sabit olacağını, ayrıca davalıya keşide olan ihtarnameler kapsamından da anlaşılacağı üzere gerek davalılarla ve gerekse dava dışı —-adlı ajansa dava konusu hukuka aykırı kullanımını ihtaren bildirildiğini, davacının hazırladığı programın hayata geçirilmesi için — ile görüştüğünü , — tavsiyesi üzerine davalı …’na jüri üyesi olması için görüşmeye gidildiğini, görüşmenin davalının görev yeri olan ——- tarihinde gerçekleştiğini ve programın tüm detaylarının davalıya anlatıldığını, bu görüşmedeki bilgilerin şifahi olarak davacı …’na program jürisi olarak anlatıldığını, davalıların; davacıdan mali haklarını hukuka uygun şekilde devir alınmadan ve manevi hakları çiğnenerek diğer davalı — kanalında yayınlanmaya başlandığını, davacının yanı sıra formatını hayata geçirmek amacıyla —- adlı televizyon kanalları ile de görüşmelerde bulunduğunu ve formatın yazılı olarak kendilerine tevdii edildiğini, davalı—– yayınlarının hiç birinde televizyon programının formatının eser sahibi olan davacının adı kullanılmadığı gibi programın fikir babası olarak davalılardan …’nun lanse ettiğini, bu yolla davacının eser üzerindeki sahip olduğu manevi hakları çiğnediğini, —- adresli web sayfası üzerinden yaptığı tanıtımlarda; –ilk kez – — tarihinde bir ilk olan —– boyunca gönüllere taht kuracak. — bir ilki daha gerçekleştirerek ekranlara getireceği – özgün formatıyla — boyunca — alemi ile buluşacak. — boyunca her gün İzleyicisine —- yaşatacak olan programın her bölümünde beş yarışmacı gün birinciliği için yarışacak, stüdyodaki seyircilerin oyları ve jüri üyelerinin puanlamalarıyla belirlenen günün birincileri, hafta finalinde yarışacaklar” şeklinde ve de yine ——başlığı altında: yarışmanın aynı zamanda yarışmacılarına bol miktarda ödüller dağıtacağı şeklinde kamuoyuna lanse edildiğini, davacının programın yayınlandığını öğrenmesiyle —-. Noterliğinin — yevmiye numaralı ve —- tarihli ihtarnamesi keşide edildiğini, ancak davalıların ihtarnameye cevap vermediğini, bunun üzerine davalının – Noterliği’nin —- yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek, dava dışı — gönderildiğini, buna da cevap alınamadığını, davacının ilk defa özgün şekilde oluşturulan yarışma programına ilişkin —- alınmış olan — tarihli eser kayıt tescil belgesinin dilekçe ekinde mahkemeye sunulduğunu, söz konusu eser tescil belgesinin — evrak nosuyla —gönderildiğini; davacının ——-sayfası üzerinden de kayıt altına aldığını, bu haksız ve hukuka aykırı kullanımın basına da yansıdığını, davacının bu haksız ve hukuka aykırı kullanımını— taşımış olduğunu, aynı nedenle İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde — soruşturma nosuyla suç duyurusunda bulunduğunu, davacı’nın manevi haklarının çiğnendiğini, saygın bir din görevlisi olan davacının yaşananlar nedeniyle manevi dünyasında derin keder ve üzüntü yaşadığı ve yıprandığını, bu itibarla, davanın kabul edilerek yarışma formatının eser sahibib davacı olduğunun tespitine, dava konusu esere tecavüzün refi ile menine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla şimdilik –TL maddi ve — TL manevi tazminatın programın ilk bölümünün yayınlandığı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kararın tirajı en yüksek beş gazeteden birinde yayınlanmasına, davalıların elde ettikleri karın hesaplanarak televizyon programının ilk yayın tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şahsın; bahsettiği gibi bir projeyi ürettiğini, yani bu yarışma programının fikrinin kendisinden çıktığını asla iddia etmemiş olup, davacı kişiyi tanımadığını, davacı tarafla hiçbir hukuku olmayan davalıya böyle bir program yapılmak istendiğinden bahisle jüri üyeliği teklif edilmiş olması gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, davacının sadece — tarafından düzenlenen bu programda kendisine verilen jüri üyeliği görevini severek ifa ettiği ve bu projede sadece bu şekilde yer aldığını, programın – –iş birliği ile hazırlanmış olduğunu ve bizzat —- tarafından yazılı, görsel ve aynı zamanda sosyal medya üzerinden defalarca beyan edildiğini, projede jüri üyesi olarak —tarafından öteki jüri üyesi — birlikte görevlendirildiğini, davacıyı tanımadığını, iddia ettiği görüşmeleri hatırlamadığını, davacının sosyal medya üzerinden takma adlarla kendisine hakaretler ettiğini, tehditler savurduğunu, bundan ötürü savcılığa suç duyurusunda bulunacağını, her ne kadar kendisinin fikri eseri olduğunu iddia ettiği —Yarışma Formatının kendisinden hukuka uygun şekilde devralınmadan davalı tarafından çalındığı ve davalı— tarafından yayınlandığı iddia edilmekte ise de; söz konusu program formatından davalının haberi dahi olmadığı gibi çalınmış olmasının kesinlikle söz konusunun olmadığını, bu nedenle davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı olarak davacının projesinden kesinlikle haberi olmadığını, davacının resmi makamlarca bunun bir eser olarak tescillenip tescillenmediğini bilmediği gibi; davacının yalan beyanları konusunda — tanık olarak dinlenmesinin talep ettiğini, davacının dört cümle ve dört paragraftan oluşan —— yevmiye numaralı beyannamesinin bir fikir ürünü olduğunu kabul etmenin hukuken mümkün olmadığını, davacının — tarafından davaya konu programın çekimleri başladıktan ve programın duyurusu ekranlarda yapıldıktan sonraki bir tarih olan – tarihinde—- yaptığı başvurunun —-tarafından yayınlanan programın çekimleri ve tanıtımları ilan edildikten sonra olduğunu, davacının sunduğu kayıt tescil belgesinde eserin üretim tarihinin — aleniyet tarihinin — olarak yazmakta ise de; bu tarih bilgilerinin tamamen davacının bakanlığa başvuru da kendi beyanı üzerinden yazıldığını, bu anlamda da hukuken davacının bir hak ihlali iddiasına mesnet olmasının mümkün olmadığını, davacının sunmuş olduğu — başlıklı program formatına ilişkin dokümanda ise her hangi bir şekilde tarih içermeyen, herhangi bir şekilde ne noter, ne de bakanlık nezdinde tescil edilmemiş bir müsvette niteliğinde olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; 2954 sayılı – kanununun 8 madde 1 fıkrası uyarınca davalı — kurumunun merkezinin — olduğunu, dava dosyasının yetkili Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava konusu esere ilişkin eser sahipliği iddiasını — Noterliği’nin —- yevmiye numaralı beyannamesine dayandırıldığını, bu beyanname ile belirlenen unsurların isim, tür, konu, amaç ve hedef kitleden oluştuğunu, bu haliyle bir eseri tanımlamanın mümkün olmadığını, beyannamenin sadece bir fikrin tescili sayılabileceği, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunanın fikir değil, fikrin vücut bulmuş hali olduğunu, yine aynı kanun içersinde televizyon program formatlı bir düzenlemeye tabi tutulmadığını, ancak Yargıtay’ın televizyon program formatlarının sinema eseri bağlamında eser olduğuna ilişkin yerleşik görüşü bulunduğunu, doktirinde ise televizyon program formatının, her seferinde farklı bir içeriği olsa dahi temel yapısı aynı olan yayın akışı ve biçimi sayesinde seyirciler tarafından kolayca tanınabilen bir televizyon gösterisinin tüm karakteristik özelliği olarak tanımlandığını, bu tanım çerçevesinde belirlenen özeliklerin, pogram isimi ve logosu, tüm yayın akışını belirleyen temel fikir, program sunucusu tarafından gerçekleştirilen yayın sunum tarzı, belirli özelikteki katılımcılar, belirgin bir konuşma tarzı veya cümlelerin kullanılması, sinyal müziği ve renkleri, sahne dekorasyonu, yayın süresi, programa katılanların katkısı, belirli tarz kamera çekimleri, ışıklandırma gibi unsurların bölümlerin özelliklerini oluşturduğunu, — tarihli toplantısında alınan karar uyarınca —– tarafından ortak yapım olarak önerilen —- adlı projenin ortak yapım olarak gerçekleştirilmesinin karara bağlandığını, bu kararın – yönetim kurulunun onayına sunulduğu ve —-sayılı karar ile belirtilen program projesinin telif hakkı sahibi —– adı ile ortak yapım olarak gerçekleştirmeye karar verildiğini, bu yöntemin uygulanmasına esas oluşturan unsurun “‘Sadece gerçek veya tüzel tek kişinin ihtiyaç ile ilgili özel bir hakka sahip olması” olarak belirlendiğini, kararda belirtilen özel hakkın programa ilişkin eser sahipliği olduğunu, projeyi belirtilen unsurlar üzerinden karşılaştırıldığında, programın adının ——olduğunu, davacının formatının adının ise —- olduğunu, yayın akışını oluşturan temel fikir açısından bakıldığında; temel fikrin – yaş üzeri erkeklerin —-güzel okumaları ve bunun hem seyirci, hem alanında uzman jüri üyeleri tarafından değerlendirilmesi, böylece dereceye girenlerin ödüllendirilmesi şeklinde olduğunu, programın sunucusu ve yayının sunum tarzının, belirli özellikteki katılımcılar ve belirgin bir konuşma tarzı ve cümlelerin kullanımı ve sinyal müziği, sahne, dekorasyonu, yayın süresi ve programa katılanların katkısı, belirli tarz kamera çekimleri, ışıklandırma vb. özellikleri açısından kendisine has hususiyetler taşıdığını, davacının — tarih ve— numaralı Kayıt tescil belgesinin Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmenliğin 7. maddesinin isteğe bağlı tescil halini düzenlediğini ve aksinin ispatının her zaman mümkün olduğunu, davacının tescil talebinin dava konusu yarışma programının başlamasından bir gün önce yapıldığını ve davaya konu kurallar ve katılım şartları müvekkil Kurum web sayfalarında da aleniyete intikal ettirildiği, davacının tescil belgesi kapsamında ek olarak yer alan yarışma kurallarının birçok cümlesinin de davalı —-tarafından oluşturulan program web sitesi sayfasındaki gibi ve aynı şekilde yer aldığı, hatta bazı ibarelerin çok benzediği, haksız ve dayanıksız davanın reddine karar verilmesi gerektiği iddia ve talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava konusu uyuşmazlık; davacının -.Noterliğinin – yevmiye numaralı,- tarihli beyannamesi ile tasdik ettirdiği – isimli olup, daha sonra —-” yarışma programı ismini verdiği yarışma formatının eser olup olmadığı ve hangi dalda eser olduğu, davalıların —-yayınlanan —- adlı yarışma programı formatının davacının eserinden intihal suretiyle oluşturulup oluşturulmadığına ve davacının mali ve manevi haklarının ihlal edilip edilmediğine ilişkin olarak maddi ve manevi tazminat davasına ilişkindir.
Davacıya ait olduğu iddia edilen yarışma programı formatına ilişkin hak sahipliği belgeleri —– istenilmiş, incelendiğinde davacının beyanı üzerine – tarih ve – sayıl ile tescil edildiği anlaşılmıştır.
Yine -. Noterliği’nin — yevmiye nolu beyannamesi dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; program konusu olarak ezan, ilahi ve —- belirtildiği, programın amacının “ülkemizde ve dünyada bülbül sesleri ortaya çıkartarak minarelerimizden, camilerimizden ve — güzel sesli olan insanları ortaya çıkarmak” belirtildiği, hedef kitlesinin “bir sunucu ile, ilahi, ezan ve Kuran-ı Kerim okumasını bilen-bilmeyen, 7’den 77 yaş grubu tüm insanlarımız, bir sunucu ile, her kuşağın anlayacağı konuda okuması, edası ve sedasıyla her kesime yönelik bir okuma metoduyla yapılacak” şeklinde yazıldığı tespit edilmiştir.
Dinlenen davacı tanığı …; davacıyı – yılından beri tanıdığını, yakın camilerde görev yaptıklarını, kendisinin – yılında bir fikri olduğunu anlattığını, kendisinin de aynı zamanda şair ve yazar olduğunu, Kur’an-ı Kerim , ilahi ve ezan konularında imam hatip öğrencileri, Kur’ an kursu hafızları ve meslektaşlarımız arasında yarışma yapılabileceğini anlattığını, birlikte — karşılıklı konuşma yaptıklarını, – çeşitli yerlerinde ilanlarla— kişilik gruplar çağrılabileceğini, bunların ikişer üçerli gruplar halinde alınabileceğini, diğerlerinin otellerde, devlet kurumlarında misafir edilerek yarışmada dinlenebileceğini konuştuklarını, kendisine bu konaklama giderlerinin karşılanmasının zor olduğunu söylediğini, televizyon ile ilgili … isimli okul arkadaşı ile kendisini tanıştırdığını, heyette Kur’an ve edebiyat konusunda bilgi sahibi kişiler ile müzik konusunda bilgi sahibi kişilerin olması gerektiğini konuştuklarını, daha sonra da birlikte — gittiklerini, davacının — jüri olması için teklifte bulunduğunu, bu teklifin — yılında yapıldığını, — bunun tutmayacağını, zor bir iş olduğunu, kendisinin de müsait olmadığını söylediğini, davacının kendisine …’na jüri olmasını teklif edeceğini söylediğini, kendisinin de gidip konuşabileceğini söylediğini, daha sonrasını bilmediğini, — gittiğini yanında telefon açtığı için bildiğini, görüşmeye gittini, ancak fiiliyata dönüştüremediklerini beyan etmiştir.
Davacı tanığı …; — günü davacı ile tanıştığını, kendisine yarışma fikrinden bahsettiğini, yarışmada ilahi, ezan ve Kur’an tilaveti alanlarında yarışma yapılacağını, yarışmada jüri olacağını söylediğini, ancak jürileri isim olarak zikretmediğini, kendisinden bir televizyon programına teklif edilmek üzere fikrini yazıya dökmesini istediğini, kendisinin de giriş – gelişme – sonuç şeklinde bir şeyler yazdığını, kendisi ile o tarihlerde mail ortamında yazışmaları olduğunu, televizyon kanalına teklif edilebilmesi için yarışma formatı haline dönüştürdüklerini, hatta ilk konuştuklarında kendisine fikrini anlattığında —- programını mı taklit ediyoruz” diyerek şaka yaptığını, davacının da tam olarak öyle olmadığını söylediğini, kendisinin de fikir ve sanat eserlerinde esinlenme olabileceğini söylediğini, hatta ilk görüştüklerinde bu fikir sanat eserleri zor işlerdir, fikrine güvenip her yerde söyleme, hatta bana bile söyleme diye uyardığını, kendisine fikrini tespit ettirmesini de söylediğini, —- görüştüğünü bildiğini, ancak sonuç alamadığını, davacının yarışma programı ile — kanalında yayınlanan yarışmaların benzer olduklarını, herkesin aklına gelebilecek şeyler olduğunu, çok farklı bir şey olmadığını, davacı ile — ayında görüştüklerini, – başlangıcına yakın tarihte — kanalında programın tanıtımları yayınlanınca, davacıya mesaj atarak “senin program yayınlanmaya başladı” dediğini, … ile bu fikir kapsamında konuştuğuna dair bilgisi bulunmadığını beyan etmiştir.
Davacı ve davalı tanığı …; davacının görev yaptığı camiye bir tarihte geldiğini, normal cemaat olarak kendisini ziyarete geldiğini, çünkü — ile bizzat tanışmadığını, namazdan sonra — odaya davet ettiğini, davacı ile — tanıştırdığını, bu ortamda geçen diyalog süresinin 3 veya 5 dakika kadar olduğunu, davacıdan daha önce yarışma fikrini duymuş olduğunu, ancak …’ na anlatmadığını, ikisini tanıştırdığı gün de davacının fikrini anlatmak istediğini, ancak davacı kendisinin misafiri olduğu için …’nun onları yalnız bırakmak için konuyla da çok ilgilenmeyerek gittiğini, kendisinin … ile birlikte —- görev yaptığını, davacının kendisine de jüri üyeliği için kendisini ve başka arkadaşlarını düşündüğünü söylediğini, kendisinin de bir kaç arkadaşlarının numarasını davacıya verdiğini, davacının programının detaylarını bilmediğini, kendisine konaklama gibi konularda tavsiyelerini bildirdiğini, — ya da büyük kurumların bu işleri üstlenmesi gerektiğni söylediğini, ayrıca bir ekran yüzü ile programın çıkması gerektiğini anlattığını, çünkü davacının sunucu olmayı düşündüğünü, davacının bir demo çekimi yapmak istediğini, kendisinin de yardımcı olabileceğini, gerekirse hafızlık yapan oğlunun da yardımcı olabileceğini söylediğini, ancak çekim yapılmadığını, programın detaylarını …’nun bilmediğini, davacının —- ismi ile sosyal medyada yazılarını paylaştığını, — ismi ile yarışmayı sunacağını, davacının kesine daha çok yardımcı olmamı , programın lansmanı konusunda yardımcı olmamı istediğini söyledi, ancak ben sadece jüri üyeliği teklif edilirse değerlendiriceğimi, onun dışında eşimin adına yürüttüğümüz yayıncılık sürecinin de tasfiye sürecinde olduğunu ve vaktim olmadığını söyledim. …’nun program ile ilgili detaylar konusunda benim kanalımdan herhangi bir bilgisi olmamıştır, başka kanaldan bilgi sahibi olup olmadığını dabilmiyorum, — da yayınlanan yarışma programı ile davacının programının da birebir aynı olup olmadığını bilmediğini, çünkü davacının programının detayları hakkında çok bilgi sahibi olmadığını, davacı ile wahatsapp yazışmaları olduğunu, davacının arkadaşı olduğunu, ancak gönderdiği program taslağını tam olarak okumamış da olabileceğini, ancak inceledikten sonra beyanda bulunabileceğini, olay günü davacı ile … arasında planlanan bir görüşme olmadığını, davacının kendisini görmeye geldiğini, namazdan sonra da dinlendikleri odaya geçtiklerini, …’nun da odada olduğunu, orada tanıştıklarını, kısa bir süre sonra da —- ayrıldığini, bir jüri teklifi yapılmadığını, bu konunun konuşulmadığını beyan etmiştir.
Davacı tanığı …; davacıyı arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını, – yayınlanan —- yarışması henüz yayına girmeden ve kamu oyuna sunulmadan davacının kendisiyle güzel Kuran’ı Kerim, ilahi, ezan ve v.b. şeylerin okunmasına ilişkin bir yarışma formatı düşündüğünü, bunu aralarında davalı …’nun da olduğu bir kısım kişilerle konuştuğunu anlattığını, kendisine anlattığı formata göre birden çok kişinin yarışmacı olarak yer alacağı, yarışmada jüri üyelerinin bulunacağı ve televizyonda yayınlanacağı, kazananlara teşvik edici ödüller verileceğini söylediğini, daha sonra yine davacıdan …’nun kendisinden habersiz bu formatta bir programı — yayınladığını da anlattığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı …; kendisinin davacıyı daha önceden tanımadığını, tarihini hatırlayamadığı, ancak -yıldan daha eski bir tarihte – ayında gece saat- sıralarında kendisine ait — hesabından bir kişinin aradığını, telefonu açtığında hararetli bir şekilde “neden programımı çaldınız” gibi sözler söylemeye başladığını, kendisine sakin şekilde cevap vermeye çalıştığını, ancak bu tür suçlamalara devam ettiğini, bu nedenle görüşmeyi sonlandırdığını, bunun üzerine tekrar tekrar aramaya devam ettiğini, en sonunda babası …’nun telefonu açtığını, ona da aynı şeyleri söylediğini, babasının da nezaketle konuşmaya çalıştığını, programın — ait olduğunu izah etmeye çalıştığını, ancak davacının suçlamalarını sürdürdüğünü, olayla ilgili tek bilgisinin bu olduğunu, bu programın da — tarafından hazırlandığını bildiğini beyan etmiştir.
Talimatla dinlenen davalı tanığı — kendisinin — musafları inceleme ve kıraat kurulu başkanı olarak görev yaptığını, davalı …’ nu tanıdığını, kendisi ile meslektaş olduklarını, kendisinin —- yılından beri ilk yarışmacı olarak ve daha sonra jüri üyesi olarak — yarışmalarına katıldığını, bu yarışmaların uluslararası ve ulusal yarışmalar olduğunu, — bünyesinde – yıldır — yarışmasını ulusal ve uluslararası düzeyde düzenlemekte olduğunu, bunun koordinatörlüğünü de kendisinin yaptığını, bir gün — o zamanki — görüşmüştüğünü, — yarışmasını ekranda düzenlenmesini konuştuklarını, —- başkanının da – yetkililerini bana yönlendirdiğini, sonra bir heyetin kednisine geldiğini ve yaklaşık – saat bu konu ile ilgili görüştüklerini, jüride kimlerin yer alabileceğinin tartışıldığini, yaklaşık — kişilik bir liste düzenlendiğini, ekran yüzü olması dolayısıyla …’nun bu işi yapabileceğini düşündüğünü ve o listeye de …’nu eklediğini ve musiki alanında bulunması ve — de kararıyla …’nun jüride bulunduğunu, bu şekilde yarışma programı başladıktan sonra …’ın bir gün kendisini aradığını, — yarışmasının kendisine ait olduğunu, — bunu izinsiz olarak yayınladığını söylediğini, buna şaşırdığını, programın kendisine ait olmasının mümkün olmadığını, çünkü kendisinin bu tür yarışmalara geçmişten beri katıldığı için kişisel ve kurumsal tecrübesi dolayısıyla projenin normalde kendisine ait olması gerektiğini, daha sonra …’nun kendisini aradığını, …’ın kendisini arayıp tehtit ettiğini ilettiğini, …’ın daha sonra kendi projesini de — gönderdiğini, ancak bu sırada yarışmanın çoktan başlamış olduğunu ve devam ettiğini, kendisine gönderdiği projenin uluslararası bir — yarışması olduğunu, kendilerinin zaten bu tür yarışmayı yaptıklarını, ayrıca devlet başkanlarının jüri üyesi olmasını teklif ettiği için bu projeyi uçuk bulup, bu projeyi dikkate almadığnı, – yayınlanan yarışmanın aynı zamanda danışmanı olduğunu, ilk olarak -yılı – ayında yarışma programının yayınlandığını, bu yarışma programı yayınlanmadan — ay önce çekimlerine başladıklarını, — kendisini ilk aramasının ve istişare toplantısının — yılının başlarında olduğunu beyan etmiştir.
Davalı tanığı …; prodüktör olduğunu, bu sebeple — kendilerinden ara ara içeriğini kendisinin söylediği şekilde programlar üretmemelerini istediğini, yine söz konusu olayla alakalı -in kendilerinden—– yapmalarını, bu doğrultuda bir proje üretmelerini istediğini, kendilerinin de ekibiyle beraber böyle bir programı tasarladıklarını, jüri üyesi olarak da birden fazla ismi — yöneticilerine sunduklarını, onlar …’ nun ismini kabul edince, kendisinin arkadaşı olması sebebiyle — arayıp kabul edip etmeyeceğini sorduğunu, yakın zamanda bu formatta bir program yapılması konusunda bir görüşmelerinin olmadığını, ama en az — yıl önce …’nun prodüktörlük işiyle uğraştığı için kendisine ‘ imam star ‘ adlı bir program yapılsa nasıl olur şeklinde sorduğunu, buna ilişkin bir görüşmelerinin olduğunu, kendisinin de imam ve star isminin yan yana çok hoş durmayacağından kabul etmediğini beyan etmiştir.
Davanın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyamız içerisine alınan —- tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; “Davalı——–adlı yarışma programının bir eser olduğu, davacıya ait program formatının Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında objektif koşulları açıklayamadığı, barındıramadığı ve bu nedenle bu koşulu yerine getirme bakımından gerekli unsurları taşıyamadığından eser niteliği kazanamadığı ve FSEK kapsamında korunamayacağı” tespit ve görüşlerine varılmıştır.
Yine dosyamız içerisine alınan — tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinden ise; “davacının formatının orijinallik taşımadığı, söz konusu yarışmaya benzer içerikte birçok yarışmanın gerek —-, gerekse dünya genelinde var olduğu, yani davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği formatın daha önce hiç düşünülmemiş ve meydana getirilmemiş özellikler barındırmadığı, —- konulu bir yarışmada, — makama uygun, estetik bir biçimde okunması, ilahi ve ezan gibi kategoriler olmasının gayet doğal ve işin mahiyeti gereği beklenen alışılagelmiş durumlar olduğu, keza ilgili formatta; yarışmacılar, jüriler ve sunucular gibi diğer etmenlerle de daha önce yayınlanan yarışma programlarından farklı bir konsept yaratılamadığı, bir başka anlatımla, davacının kendisinin oluşturduğunu iddia ettiği formatın, benzerlerinden ayırt edilmesini sağlayacak özgün unsurları barındırmadığı, —- yer alan metinlerin de herhangi bir hususiyet barındırmadığı, dolayısıyla ilgili formatın soyut fikirden öteye gitmediği yani eser niteliğini haiz olmadığı” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
5846 sayılı FSEK hükümleriyle eser sahibine sağlanan fikri hak koruması fikrin bizatihi kendisine dair olmayıp, onun ifade ediliş biçimine ilişkindir. Televizyon program formatlarının yazılı bir metin halinde ve sabit olarak tekrarlanabilir şekilde tespit edilmesi, özgün olması ve buna bağlı olarak hususiyet taşıması koşullarıyla FSEK’nın 2. maddesi anlamında bir ilim ve edebiyat eseri sayılabileceği, toplanan deliller, tanık anlatımları, Noter tespit tutanağı ve bilirkişi raporları ile; davacının dayandığı tespit tutanağı ve — sunulan formatın, sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olmadığı, somut olayda davacının dayandığı formatın esasen bir yöntem, iş yapma metodu veya benzeri bir usule ilişkin açıklama mahiyetinde olduğu, davacı tarafından metin haline getirilerek oluşturulmuş yazılı bir format belgesinin bulunmadığı, dolayısıyla davacının televizyon program formatına dayalı olarak eser sahipliği iddiasıyla talepte bulunamayacağı, televizyonda yayınlanan pek çok yarışma programının genel özellikleri olan yarışmacılardan, jüri üyelerinden ve kazananlara ödül verilmesinden ibaret olan fikrin davacının hususiyetini taşımadığı, bu noktada özgün olmayan ve yayıncılık sektöründe, benzer programlarda başkaları tarafından da kullanılan anonim unsurların değerlendirme dışı bırakılacağı, davacının dayandığı unsurların tamamının özgün olmayan, tüm yarışma programlarına kullanılan anonim unsurlar niteliğinde olup, yarışma programının konusunun — olmasının da davacının fikrini özgün hale getirmediği, zira bu konuda da daha önce —- çeşitli yarışmalar düzenlendiğinin tanık anlatımı ile ifade edildiği anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2- Peşin alınan harç karar ve ilam harcını karşıladığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Fazla alınan 297,15 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3- Davalılar yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
Davalılar yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı … tarafından yapıldığı anlaşılan 318,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davacı asilin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/12/2019